3. Bölüm

494 36 0
                                    

****

Gece ile Ayaz evlerine yaklaşmışlardı. İki âşık birbirinin gözlerinde yaşarken onları bekleyen tehlikeden habersizlerdi. Düşman o kadar yakınlarındaydı ki tahmin bile edemediler. Gece ile Ayaz arabadan inip bahçelerine adımladıklarında bir şeylerin ters gittiğini fark ettiler. Gece endişe ile eşine bakıp "Birileri var gibi." diyebildi. Ayaz'da endişelenmişti. Korkuyla etrafına bakarken soldan gelen saldırıya hazırlıksızdı. Başına aldığı sert darbeyle yere yıkıldı. Gece'yi ise dört beş kişi yere yatırmış, ellerini bağlamaya çalışıyorlardı. Gece endişe ile sevdiği adama baktı.

"Ayaz! Ayaz!" diye haykırdı. Sanki karanlık bir çukura düşmüştü. Sevdiği adama ulaşamıyor, onu koruyamıyordu. Ayaz ona saldıran adamlara uzun süre karşı koymuştu ama sonunda kendi de dayanamamış yere yıkılmıştı. Kızıl maskeli adamlar Ayaz'ı kollarından bağlayıp eve sürüklediklerinde Gece bir kez daha karşı koymaya çalıştı ama başaramadı. Çünkü o da çoktan ellerinden kapı demirine bağlanmıştı. Gözyaşları siyah maskesini ıslatırken, bir el maskesine uzandı. Gece endişe ile geri çekildi. Bir diğer adam ona uzananı çekip "Çabuk şu işi halledelim. Bunların başı gelmeden." dedi. Gece siyah gözlerini evine çevirdi. Kocasına orada ne yapacaklarından korkarken hiç beklemediği bir görüntüyle karşılaştı. Koca ev büyük gürültüyle patlarken, siyah gözlerini alevler aydınlattı.

Kaybettim...

Bir kez daha tüm kalbimle severken kaybettim. Artık yaşamamın ne anlamı vardı? Hiçbir zaman tam olamayacaksam diye düşündü. Bağlı olan elini kapıdan çekelerken, korkuyla çırpınıyordu. Siyah gözleri her yeri saran alevlerdeyken, geçmişle gelecek arasında kaldı kırgın kalbi.

"Ayaz! Ayaz! Hayır! Hayır!" diye haykırırken iki büklüm oldu.

Ayağa her kalktığında elindeki ipler ona mani oluyordu. Gökyüzü gözlüsüne ulaşamıyordu. Gece yorgun bir halde kalbindeki acılarla dizleri üzerine çöktü. Hıçkırıkları karanlık geceyi doldururken siyah bir minibüs evin önünde durdu. Egemen aldığı haberle tüm ekibi toplamış buraya koşturmuştu. Ama gördüğü manzarayla olduğu yere çivilendi. Kardeşi demir kapıya bir iple bağlanmıştı. Koca ev ateşler içinde yıkılıyordu. Peki, Ayaz neredeydi?

"Ayaz!" diye haykırmadan duramadı. Ve çaresiz koşturması kardeşineydi. Elif ile Selin alevleri görünce kımıldayamaz hale gelmişlerdi. Geçmişte yaşadıkları acı gün hafızalarına saldırırken ikisi birden yere çöktüler. Çağrı endişe ile sevdiği kıza baksa da, onun yanına şimdi gidemedi. Korkuyla eve koşturup "Ayaz! Ayaz! Kardeşim!" diye haykırdı. Ama bir türlü eve giremiyordu. Ozan eline aldığı balta ile kapıya koşturdu.

"Ayaz! Neredesin? Ayaz!" diye haykırırken bir yandan da kapıyı kırmaya çalıştı. Sertaç endişeli gözleriyle Ozan ve Çağrı'yı geriye çekerken "Ev yıkılıyor! Çocuklar ev yıkılıyor!" diye haykırdı. Ama tüm kulakları dolduran çığlık yine Gece'ye aitti.

"Ayazzzzz! Hayır! Gitme! Ayaz! Hayır!" diye haykırırken abisinin kucağında çırpınmaya devam etti. Gece elleri sökülünce eve koşturdu ama onu belinden yakalayan yine abisiydi.

"Aşkım gitme! Ayaz! Olamaz ya olamaz! Bu kadar erken gidemezsin! Gitme!"

Gece defalarca haykırmasına rağmen sevdiği adama sesini ulaştıramıyordu. Ona dokunamıyor, tekrar ellerini tutamıyordu. Gece Ayaz 'sız bir sabaha uyanmaktan korktu. Onu kaybettiğini anladığında dizleri üzerine çöktü. Yıkılan aşk yuvasına çaresizce, nemli siyahlarıyla baktı. Ve acıyla "Böyle gitmemeliydin hüznüm. " diye mırıldandı. Artık haykıracak, yeri göğü inletecek gücü kalmamıştı. Tükenmişti...

**

Ege ve Dilay aynı arabada Gece'nin evine ilerliyorlardı. Koca evin yerinden göğe yükselen alevlerle gözleri kamaşırken ikili korkuyla birbirine baktı.

GECE'NİN HÜZNÜ -2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin