2. BÖLÜM

606 34 10
                                    


mediadaki- Pelin Akil ( Generalin yeğeni)  

"Dilay, yapmak zorundasın. Bir kişiyi daha kaybetmememiz için.'' diyen Gece'nin sesi kulaklarında yankılandığında, hızla musluğu kapatıp eline bir sürü peçete aldı. Öfke ile yüzünü ve elini kurulurken, gözleri aynadaki simasındaydı.

"Yapacağım. Elimden ne geliyorsa onun en iyi şekilde yapacağım.'' diyebildi.

****

Kalbimizin içini işgal eden boşluklardan kurtulabilir miydik? Acıların yer edindiği beynimizdeki kötü hatıraları silebilir miydik? Peki ya ayrılıklar? Peşimizi bırakabilir miydi? Gerçekten bizi terk etmesini istediğimiz tek şey ayrılıktı. Unutmak istediğimiz tek şey kötü anılardı. Kaybettiklerimizin kanlar içindeki son halleriydi. Keşke hafızamızdan silinip gidebilseydi. Keşke aynada gördüğümüz yüz gerçek olabilseydi. Ama ne biz gerçektik ne de mutluluğumuz. Tek gerçek yaşadıklarımızdı.

Ayrılık, korkutuyordu. Dilay titrerken, ıslak elini lavabonun mermer taşına yerleştirdi. Aynada gördüğü nemli gözler onun acısını bir kez daha hatırlatıyordu. Hiç seçmek istemediği seçim onu sarsarken, telefonunun titreşimi düşüncelerini durdurdu. Gelen mesajda;

"Toplantı salonuna gelin. Acil durum!" yazıyordu.

Dilay telefonu cebine yerleştirirken, hızlı adımlarla toplantı salonuna yürüdü. İçeri girdiğinde tüm ekip toplanmıştı. O da Ege'nin yanındaki koltuğuna oturdu. Ege'nin meraklı ve endişeli gözleri üzerindeyken hiçbir şey söylemedi. Ama öfkeli gözleri, Gece'nin üzerindeydi. Gece mahcup bir halde Dilay'a bakıp yeniden gözlerini önündeki dosyalara çevirdi. Sıkıntılıydı. Çok zor görevler üst üste geliyordu. Ve Gece ne yapacağını şaşırmıştı. Gruplar halinde göreve çıkmakta istemiyordu. O hep beraber olmak istiyordu. Ama önünde ki dosya bunu imkânsızlaştırıyordu. Artık mecbur gruplara ayrılacaklardı. Salona asıl beklenen general girdiğinde hepsi ayağa kalktı. General Turan en baştaki koltuğuna oturup, ajanlarının da oturmasını izledi. Gözleri şefkatle Gece'ye döndüğünde yaşlı adam tebessüm etmeden duramadı.

Gece "Efendim telefonunuzu alır almaz ekibi topladım. Önemli olan şey nedir?'' dedi. General Turan "Biliyorsunuz çok zor bir zamandayız. Kızıl ordu geliyor. Ve sizin bir an önce daha da güçlenmeniz gerek. Ben bu yüzden size yeğenimi getirdim." dedi.

Herkes heyecanla birbirine bakarken yaşlı adam kapıya bakışlarını çevirip "Pelin içeri gel kızım!'' dedi. Pelin asi tavırlarıyla içeri süzüldüğünde herkes heyecanla ona bakıyordu. Pelin'in tatlı yüzünün aksine gözleri öfke kusuyordu. Çok güçlü olan bu kız herkesin hayatını değiştirmek için gelmişken, aslında kendi hayatının değişeceğini hiç bilmiyordu. Pelin heyecanlıydı. Amcası ona gerçek yuvasını bulduğunu söylediğinde kendini ait hissetmeyeceğini düşündüğü bu yere geldi. Ama daha şimdiden sıcak atmosfer onu evinde hissettirmişti. Tebessüm etti.

"Merhaba, ben Pelin Akil... Özel ajanım." derken ne kadar özel olduğunu vurgulamıştı. Gece ayağa kalkıp genç kızın yanına geldi.

"Ben Gece." derken uzattığı eline Pelin'in sert elleri yer buldu. Gece endişeliydi. Tanımadığı bu kızın kötülerden olmaması için dua ederken generalin sesi ile düşüncelerini durdurdu.

"Yeğenim sizlere emanet. Onunda sizinle beraber kalmasını istiyorum."

"Amca benim bir evim var."

"Lütfen Pelin. Ben ne söylüyorsam onu yapın. Bir an önce beraber aynı evde yaşamalısınız. Çok kötü günler bizi bekliyor. Ayrı kalamazsınız."

GECE'NİN HÜZNÜ -2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin