20. Bölüm

356 34 0
                                    

BÖLÜM ŞARKIMIZ- ZAKKUM- AL GECE YARILARIMI BENDEN (OKURKEN MUTLAKA DİNLEMELİSİNİZ^_^)

ÇIKMAZ SOKAK

********

Egemen şaşkın gözleriyle kardeşlerine baktı. Ve o sözcükler dudaklarından döküldü. Zira kimse gördüklerine inanamıyordu.

"Bu mezar boş! Allah kahretsin! Kandırıldık!"

Şimdi ne olacaktı?

Ne düşüneceklerini, ne yapacaklarını, hangi yoldan gideceklerini şaşırmışlardı. Şu an ellerinde kalan sadece boşluktu. Dibi görülmeyen, düşeceğini sanırken, süzülebileceğin derin bir boşluk...

Selin nemli gözlerini bir an olsun mezardan alamıyordu. Dilay koşarak Ozan'ın mezarının olduğu tepeye geldi. Ama karşısındaki manzaraya şaşkınca bakmak yapabildiği tek şeydi. Ailesi yere üzerleri çamur içindeyken çökmüştü. Hepsi gözlerini mezardan alamıyordu. Dilay koşmayı bırakıp tedirgin adımlarıyla onlara yaklaştı. Boş mezara ve kapağı açılan boş tabuta baktığında ağzını sımsıkı kapadı. Soru soramıyor, tek kelime edemiyordu. Her şey o kadar açık ortadaydı ki, tek kelimeyle kandırılmışlardı! Bunu anlayan Dilay nemli gözleriyle Selin'e baktı. Genç kızın yıkılmış hali onu da yıkmıştı. Uzun süren sessizliği bozan Ege'ydi. Öfke kusan gözlerini bir an olsun boş tabuttan alamazken "Bunu bize nasıl yaparlar? Egemen! Bir şey söyle! Bir kez daha nasıl kandırıldık? Bunu nasıl affederiz?" dedi. Ona destek çıkan Çağrı'ydı.

"Gece kendini suçluyor. Bizde onu suçlayıp durduk. Hatta Selin kardeşini öldürmek istedi. Ve şu an her şeyin yalan olduğunu görüyoruz! Bunu bize nasıl yaptı? Ozan gerçekten ne yapmaya çalışıyor?"

Taner şaşkınlığını hala üzerinden atamazken "Gözlerimizle o videoyu gördük. Ozan kanlar içinde yere yıkıldı. Kızıl'ın Gece'ye silah verdiği, onu kullandığı gayet belliydi. Ama şimdi bu mezar boş. Ya Ozan'ın cesedini bize vermediler ya da o ölmedi." dedi.

Egemen sıkıntıyla nefesini dışarı bırakırken aniden ayağa kalktı. Sırılsıklam olmuş, çamurlu üstünü umursamadan "Toparlanın! Cevaplarımızı bulmaya gidiyoruz!" dedi. Herkes endişe ile ona bakarken Elif merakla "Abi nereye gidiyoruz?" dedi. Egemen kardeşlerine öfke dolu gözlerini çevirip "Kızıl'ın yanına. Bunların cevabı onda!" dedi. Herkes hızla ayağa kalkıp koşar adım siyah minibüse bindiler. Minibüs hareket halindeyken araçta duyulan tek ses şarjörü doldurulan silahlardı. Herkesin gözünü ölüm doldurmuştu. Bu kez korku yoktu. Kaçış yoktu. Bu kez sadece savaş vardı.

****

Ozan dolan gözlerini şehrin karanlığına çevirdi. Sertaç araçta ona bilgi verirken, her şeyi bir kenara bırakıp gözlerini kardeşlerine çevirdi. Ece ile Sertaç merakla onu dinliyorlardı.

"Her şeyi onlara anlatmak çok zor olacak." dedi Ozan. Kalbinin kırıldığını, hatta korkudan tuzla buz olduğunu hissediyordu.

Sertaç sıkıntıyla nefes verdi.

"Biliyorum. Her şey zor olduğu gibi de çok riskli. Ama yapacak başka bir şey yoktu üsttüm. Tek yapmamız gereken sizi saklamaktı. Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi, yıllardır burada neden saklandığınızı kimseler bilmemeliydi. Öyle ki siz bile gerçek kimliğinizi unutmak zorundaydınız. Bu görev çok tehlikeliydi. Sizi ilk gördüğümde tanımıştım. Herkesin aradığı hazine sizdiniz. Bunu bakışlarınızda görmüştüm. Başka hiçbir şeye gerek kalmamıştı. Lakin sustum. Siz bana gelene kadar sustum."

"Biliyorum Sertaç. Ama buraya yerleşmek, kendime yeni bir hayat kurmak çok zordu. Her şey tam rayına oturmuşken, kendime yepyeni bir aile kurmuşken, aniden sana gelip kimliğimi açığa çıkarmak çok zor oldu. Ama mecburdum. Yeniden gizlenmek zorunda kaldım. Ailem için, âşık olduğum kız için ölmem gerekti. Selin'e kendimi öldü göstermek çok zordu. Onun nasıl acı çekeceğini bile bile kaçtım. Şimdi korkuyorum. Onun karşısına çıkıp, ölmedim, her şey oyundu demek çok zor."

GECE'NİN HÜZNÜ -2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin