- KADIN -

By happyvisionary

331K 16.3K 1.4K

Zeynep Kış aylarındayız. Kasımda.. 12 si bugün. Günlerden de perşembe. Neredemiyiz? Güzel soru mezarlıkta. Ki... More

KADIN
1.bölüm - karakol
2. bölüm- kokunu özledim!
3. bölüm - geçmiş
4.bölüm - yüzük
5.bölüm - karşılaşma
6.bölüm - gerçekler
7.bölüm - Zeynep'in hataları
8. bölüm - Onur'un oğlu
9. bölüm - karmaşa
10. bölüm -seni çok seviyorum
11.bölüm - benim olun istedim
12.bölüm - kıskançlık
13. bölüm - beni seviyorsan
14. bölüm - beni sevmiyor
15. bölüm - oğluma kavuşmak
16. bölüm - baba oğul
17. bölüm - inanmamak
18. bölüm - baba olmak
19. bölüm- hayal etmek
20. bölüm - eşsiz koku
21. bölüm - oğlumun kahkahaları
22.bölüm - keremin zeynep'i
23. bölüm - ikinci plan
24. bölüm - huzurun kokusu
25. bölüm - vazgeçilmezler
26. bölüm - sevememek
27. bölüm - sevdiğim adam
28. bölüm - aşkın kör olsun
29. bölüm - sevmek
31. bölüm - senden geçiyor
32. bölüm - aile
33.bölüm - evlilik
34. bölüm - bana baba dedi!
35. bölüm - gizemli adam
36. bölüm - üç gün sonra
37. bölüm - özlem
38.bölüm - özel hayat
39. bölüm - ailem
40. bölüm - su
41. bölüm - geri dönüş
42.bölüm - fermuar
43. bölüm - ya öpüşürken ya da sevişirken
44. bölüm - miniğimin suçu
45. bölüm - bebek
46. bölüm - evleniyoruz
47. bölüm - annen değil
48. bölüm - köy
49. bölüm - ikiz
50. bölüm - gidiyoruz
51. bölüm - korku
52. bölüm - birazcık daha aşık
53. bölüm - son
#yenihikaye#
#özelbölüm

30.bölüm - rüya

5.1K 295 26
By happyvisionary

Kerem

Üzerimdeki kıpraşmayla açtım gözlerimi. Yağız, vücudunun yarısını üzerime çıkartmayı başarmış, kolunu boynuma dolamış mışıl mışıl uyuyor. Poposundan ittirip bedeninin tamamını üzerime aldım. Burnumu yumuşacık saçlarına daldırdım. Cennet kokusu..

Yataktaki diğer kıpraşmayla yana döndürdüm başımı . Dün gece zorla beraber uyumaya ikna ettiğim zeynepim, sol koluma sıkıca yapışmış durumda.

Gece baya korktu. Sonunda odadaki küçük kediyi bulunca, biraz olsun aklındaki düşüncelerden uzaklaştı. O adamın eve geldiğini düşünüyor. Ama ölü bir adamın buraya gelmesi imkansız. Sadece kötü bir dönemden geçiyor sanırım.

"amşaa"

"oğlum" gözlerimi, gözlerini bana diken mis kokulu oğluma çevirdim. Ellerini boynumdan çekip gözlerini ovuşturdu.

"dünaadıı"

"günaydın minik prensim" saçlarına derin bir öpücük kondurdum. Günaydın demeyi de biliyor benim yakışıklım.

"anne uansın"

"I-ıı anne uyanmasın. Hatta biz sessizce yataktan kalkıp senin odana geçelim"

"odaa"

"evet. Sürprizlerle dolu odan"

"şüypij mi vaa?"

"hem de bir sürü" kolumu zeynepten kurtarıp yavaşça kalktım yataktan. Yanımızda olan kapşonluyu giydirdim oğlumuza. Dağ başındayız üşür minik bedeni. Yanaklarından da öpüp odadan çıktık. Bu odanın karşısındaki odayı ona hazırladım. İçine bakacağız ama önce yüzümüzü yıkayıp bezini değiştirmem gerekiyor.

Kucağımda oğlumla alt kata indim hemen. Çantasından temiz bir bez aldım. Dur ama zeynep bunu nasıl yapıyor? Acaba ıslak mendil mi kullanıyor, yoksa yıkıyor mu? En iyisi bu işi zeynepe bırakmak. Biz yüzümüzü yıkayıp odamıza çıkalım. Hem tuvaletini etmiş gibi durmuyor. Çişini yapsa anlarım. Diğerini de yapsa kucağımda durmaz asla.

"teyeeem" ellerini yanaklarıma koyup başımı sallamaya çalışıyor.

"kerem?" yalancı bir kızgınlıkla baktım suratına. Kıkırdadı.

"anne diooo. Teyeem " sulu sulu öptüm yanağından. Baba harici her şeyi söyler zaten. Baba hariç!

"ıııı yabayaj" parmağını sallayıp pijamasına sildi yüzünü. Bu seferde ben kıkırdadım. Yanağını tekrar öpmem için uzattı. Küçük, minik, kuru bir öpücük kondurdum yanağına. Yanağımı çevirmemi sağlayıp o da öptü beni. Cennetim benim.

Banyoya geçip oradaki işlerimizi halledince tekrar üst kata çıktık. Odasının önüne gelince yere indirdim onu. Yere inince, rahatça odanın kapısındaki büyük marsupilami maketini gördü. Şaşkınlıktan gözleri büyümeye başladı bile. Minik ellerini arkasında birleştirip şaşkın bir şekilde kendinden büyük marsupilami maketinini incelemeye başladı.

"voaa toşuman maşuu" hafif bir şekilde yanaklarını sıktım.

"gel bakalım" İki elinden tutup biraz daha yakınlaştırdım kapıya. Önce incelemeye devam etti sonra bana dikti boncuk gözlerini.

"hadi, aç bakalım kapımızı yakışıklı"

Zeynep

Kerem, gece beraber uyumamızı isteyince mecburen, korktuğum için kabul ettim. Biraz ya da fazla ısrar etti ama olsun. Uyandığımda sanırım baya erkendi. Gözlerimi tekrar dalmak adına açmadım ve yanımda uyuyan kereme sokuldum. Tam tekrar uyuyacağım derken oğluşum uyandı. Bir süre konuşmalarını dinledim. Zaten biraz sonra kalktılar yataktan. Baba oğul vakit geçirmeleri adına uykuma devam etme kararı aldım. Asla tembelliğimden değil yani.

Yatakta tek başıma kalınca, üşümeyle daha çok sarıldım üzerimdeki yorgana. Onların varlığı ısıtıyordu beni. Soğukta kaldım şimdi.. Aklımda düşünceler dönüp dolaşırken, bedenim yavaş yavaş uykuya teslim olmaya başlamıştı bile.

"sevgilim" biraz önce uykuyla hapsolmuş gözlerimi, onun sesiyle açtım hızla. Haklıydım işte.! Biliyordum. Onur ölmedi! Burada. O kedi, açık kapı her şey onurun oyunuydu!

"onur!"

"geldim aşkım. Korkma artık. Bundan sonra asla bırakmayacağım sizi. Oğlumuz ve biz çok mutlu olacağız"elleri cebinde yatağa yaklaşırken, ellerimle sarıldığım yorgana daha sıkı sarıldım. Yaklaşmasını istemiyordum.

"korkma bitanem. Sizi almaya geldim. Artık bu adamın yanında durmayacaksınız. Sizin yeriniz benim yanım. Siz bana aitsiniz. Benimsiniz. "

"ha-hayır. Gelmeyeceğiz. Sana ait falan değiliz. Yağız senin oğlun değil! " korkak ama bir o kadar da cesur konuşuyordum, adımlarını hızlandırıp yanıma geldi. Sağ kolumu sıkmaya başlayınca acıdan inledim. Kerem nerede?! Neden kurtarmıyor ki beni bu adamdan?

" o benim oğlum zeynep! Sende benim kadınımsın! Bunu kimse değiştiremez! "

"hayır. Ben senin değilim! Sen hataydın sadece! Ölene dek pişman olacağım hata"

"değil! Hata değildim!! Duyuyormusun! Hata değildim! Sen istedin! Benimle evlendin! Beni istedin! Sen benimsin!"

"hayır! Bırak beni! Ben unuturum sandım. Ama unutmadım.! Ben keremi seviyorum. Hiç bir zaman seni sevmedim, istemedim! Senin değilim!"

"benimsin sevgilim"

"değilim!"

"benimsin, Benimsiniz! ve en yakın zamanda alacağım sizi!"

"değilim! Senin değilim! Senin değilim!"

Kan ter içinde açtım gözlerimi. Etrafıma bakıp derin bir nefes aldım. Çok şükür ki rüyaymış. Ya da kabus demeliyim. Çok gerçekçi bir kabus.! Hemen keremi bulmayım.

Yataktan inip, yatağın yanındaki terlikleri giydim. Hızlı adımlarla odadan çıkacakken yağızın çığlık sesi doldurdu kulağımı. Kalbim hızını artırarak atmaya devam ederken koşarak yağızın olduğu odaya gittim. Kerem ve oğlumuzu görünce kapının pervazına yasladım vücudumu. Elim ağzıma gitti. Nefes alışverişim düzene girmeye çalışırken , hıçkırarak ağlamaya başladım. Olduğum yerde yavaşça yere çökerken, keremin seslenişini ve yanıma geldiğini bile anlamamıştım.

"zeynep! Zeynep iyimisin?! Cevap ver! Ne oldu? Bir şey mi oldu? Neden ağlıyorsun zeynep?!" sorularına cevap vermeden sıkıca boynuna doladım kollarımı. Elimden kayıp gidecekmiş gibi sıkı sıkıya sarıldım ona.

"özür dilerim. Affet beni lütfen" elleri saçlarımı okşarken, dudaklarını boynunda her hangi bir noktaya bastırdım. Ben keremden gittim. Ya o da benden gitseydi. O beni bıraksaydı ne yapardım ben.

"şişşh ne oldu güzelim? Ağlama artık"

"özür dilerim. Lütfen, lütfen affet beni"her bir noktaya minik bir öpücük kondururken, onun benden gitmediği için şükretmeyen başladım. Beni sevdiği için, beni bırakmadığı için..

Ellerini yanaklarıma yerleştirip ona bakmamı sağladı. Gözlerinde acı çekiyormuş gibi bir ifade vardı. Ne demekti bu? Ağladığım için mi olmuştu böyle?

"ağlama artık. Kalbim acıyor" Sözleri daha çok ağlamamı sağlarken tekrar sarıldım sıkıca. O zaman keşke dedim. Keşke o adama kanıp keremi bu evde yapayalnız bırakmasaydım. Keşke saçma sapan bir inat uğruna o adamla evlenip, seveceğim umuduyla onun olmasaydım.

Evet haklıydı. Onun olmuştum ama ben sadece keremindim. Kalbim, vücudum, ruhum, herşeyim sadece keremindi. Asla başka birinin olamazdı!

"zeynep ne oldu güzelim? anlat hadi." başımı hızla iki tarafa salladım. Anlatmayacaktım.

"neden ağladın zeynep?" gerçekten neden ağlamıştım. O adamın burada olmasından mı korkmuştum.? Hayır. Ben kereme yaptığım ihanetten korkmuştum. Hemde çok korkmuştum. Ondan gittiğim için korkmuştum. Ama o benden gitmemişti. O hep yanımdaydı.

"kabus gördüm" dedim gözlerimdeki yaşları silerken. Umarım ne gördüğümü sormazdı.

"ne gördün güzelim. Seni bu kadar ağlatan ne?" omuz silkip bir köşede bizi izleyen oğluma döndüm. Geçmiş, umursamıyormuş gibi gözüktürmeliydim.

Oğlum, dudaklarını büzmüş, minik parmaklarını birbirine doluyordu. Dolu gözlerini gözlerimi dikmişti. Ağladığım için böyle olmuştu. Ben ağlasam ağlıyor, korksam korkuyor, üzülsem üzülüyordu. Tıpkı benim onda olduğum gibi.

Yanına gidip kucağıma aldım.

"günaydın bitanem" dedim gülümsemeye çalışıp. Ellerini yanaklarıma getirip iki yanağımı da sulu sulu öptü.

"aalama" üzüldüğünü anlayabiliyordum. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim.

"ıııı yaramaz çocuk" her zamanki gibi sahte bir kızgınlıkla yanağımı uzattım. Kıkırdayıp koluyla suratımı silip, yerine kuru bir öpücük bıraktı. Bende öptüm yanaklarından. Başını göğsüme yaslayıp, kollarını yettiğince vücuduma doladı. Keremde ikimize sarılınca, bende başımı ona yasladım.

Gözlerim odada gezindi. Bir süre sonra şaşkınlıktan gözlerim açıldı.

"oğlum, odan süper olmuş" dedim heyecanla. Normalde o da yerinde duramıyordu ama berbat ettim her şeyi. Şimdi sindi kucağıma bebeğim.

Kerem odayı çok güzel yapmıştı. Dün gece yağızı bu odaya getirmemek istemesinde haklıymış. Epeyce geniş odanın, duvarı cam olan bir köşesini büyük bir teleskop ve gezegenlerle ilgili şeyler kaplıyordu. Diğer bir köşesinde büyük bir kitaplık ve tahminen içinde bir sürü masal kitapları vardı.

Oğlumuzun marsupilami sevdasını da unutmamıştı tabi. Diğer bir köşede yapay olduğu belli olmayacak büyük bir ağaç gövdesi vardı. Etrafındada yumuşak bir zemin. Bu iyi olmuştu. Dışarıda ağaca tırmanmak yerine bu ağaca istediği zaman tırmanabilirdi. Hemde düşme derdi de yoktu. Düşünce yumuşak yastıklara düşecekti. Sanırım bu ağaç yüzünden odanın taban ve tavan farkı çok fazlaydı. Ağacın dallarında bir sürü marsupilami oyuncağı vardı. Ağacın biraz ilerisinde kayık şeklinde kahverengi bir yatak vardı. Etrafında da duvardan inen bir sürü yapay sarmaşık.

Daha ne olsun dediğim anda arkamda kalan köşeye döndüm. Buranın duvarı sarı boya üzerine siyah beneklerle doluydu. Minik tabureler ve yağıza uygun uzunca bir masa vardı.Duvarın dibindeki küçük dolaplarda kuru kalemden başlayıp zeka oyunlarına kadar her şey vardı. Gözlerim giysi dolabını ararken kapının yanındaki duvara gömülü dolabı farkettim. Buraya oda denilmesi için fazla mükemmeldi.

"kerem, burası resmen kreş gibi olmuş" gülen yüzü düştü bir anda.

"olmamış mı?"

"hayır. Olmuş, çok çok güzel olmuş. Ama fazla değil mi? Yağız daha üç yaşında bile değil. Her şey çok fazla"

"büyüyecek zeynep. Böyle durmayacak ya. Hem ne fazlaysa beraber yaparız. Teleskopla ay'ı inceleriz, beraber boyama yaparız, dolaba tıktığım oyuncakları çalıştırırız, ağaca tırmanırız. Her şeyi yaparız oğlumla. Her zaman yanında olurum ben onun. Yeterki mutlu olsun bebeğim" kucağımdaki oğlumuzu öpünce dayanamayıp, yanağına minik bir öpücük kondurdum. O da beni es geçmeyip burnumun ucuna minik bir öpücük kondurdu.

Oğluşum artık biraz önceki gibi sessiz duramayıp, heyecanla keremin kucağına atlayınca bu günümüzü düşünmek pekde zor olmadı. Bu demek oluyor ki günümüzü yağız beyin odasında geçireceğiz..

***

"hadii kahvaltıya koşun. Çabuk olunn" sanırım şu an tam tamına beşinci seslenişim. Kahvaltıyı hazırlayalı baya oldu ama ne yazıkki şu odadan çıkamıyoruz bir türlü. Hadi kerem neyse onu çıkartırımda yağız bey sanki duvarla konuşuyormuşum gibi hiç bakmıyor bana. Üstelik önündeki marsupilamili yapbozdan da başını kaldırmıyor. Aslında ben yanlış anlamış olmasaydım. Şu an evimizde asacağımız güzel bir tablo olurdu. Tabi yanlış anlamayıp puzzle ı bozmasaydım!

"ona kadar sayıyorum. Bu odadan çıktınız çıktınız, çıkmadınız hiç kimseye kahvaltı yok! Ayrıca bir daha patateste yok!" patates diyince ikisi de bana döndü. Oh böyle kandırırlar sizi!

Merdivenlerden inmeye başladım. Arkamdaki sesle geldiklerini anlayıp gülümsedim. Son basamağa basıyordum ki. Kolumdan tutup kendine çevirdi beni.

"zeynep" arkamı döndüm. İşte yine o! O-onur karşımda. Hemde yağız kucağında. Oğlumu kucağından almaya çalıştım hemen.

"güzelim ne yapıyorsun" gözlerimi kapatıp açınca karşımdakinin o adam değilde, kerem olduğunu anladım. Ellerimi yağızın üzerinden çektim. Sanırım aklımı kaybediyorum. Sabahki rüya aklımı karıştırıyor.

"zeynep, yüzün sarardı. İyimisin? İstersen hastaneye gidelim."

"yo- yok hayır. İyiyim. Pardon. Hadi kahvaltı edelim"

Mutfağa geçip yerlerimize oturduk. Kafanda kurmayı kes artık zeynep! Onur öldü! Buraya gelemez!

Derin bir nefes alıp yemeye başladım. Yağızı kerem yedirmek isteyince bir şey söylemedim. Zaten kerem ne yerse onun peşinden aynısını istiyor. Arada bende başka şeyler veriyorum. Kerem, sağlıklı çoğu şeyi sevmediği için oğlumuzda yememezlik yapmasın.

Kahvaltımız bitince kerem ve yağız tekrar odaya çıktılar. Bende mutfağı toparladım. Şimdi gidip onlara katılabilirim. Bakalım baba oğul ne yapıyorlar. Ellerimi kurulayıp mutfaktan çıktım. Kapı çaldı bu sırada. Dağ başında kapı neden çalar ki? Yakınlarda ev de yok.

"şirketten dosya getireceklerdi güzelim. Kapıya bakarmısın?" keremin üst kattan bağırmasıyla kafamda kurduğum saçma sapan düşünceler kayboldu.

Kapıyı açtım. Şapkalı bir adam. Şirketin çalışanına değilde kurye ye benziyor daha çok. Yanındaki, az önce görmediğim çiçekleri havaya kaldırdı.

"zeynep hanım?"

"buyrun"

"bu çiçekler size efendim" adam çiçekleri uzatınca etrafa bakındım. Bana kim çiçek gönderirki? Sanki etrafa bakınca da anlayacağım ya!

"bana mı? kimden?"

"beyfendi isim vermedi" bedenimi tekrar ürperti sararken belime dolanan kollarla irkildim.

"çiçeklerini beğendinmi bitanem" yine o ses!

-Bölüm sonu-

Continue Reading

You'll Also Like

153K 11.3K 44
Hayatım tam olarak Azerbaycan'lı annemin tatil için geldiği Türkiye de bin de bir olan ihtimal ile babama aşık olup evlenmesi ile başlamıştı. Sonra b...
4.9K 634 31
Ali tam da evleneceği gün sevdiği kadın ortadan kaybolunca büyük bir mutsuzluğa kapılır. Kuzeninden gelen bir haber ile İsviçre' ye tatile gittiğinde...
395K 40.4K 46
Okulun en güçlü alfası Kim Taehyung'un kurdu okula gelen yüzyılın deltasıyla birlikte tuhaf davranmaya başlamıştı. Okula gelen Delta'nın amacı ise ço...
14.7K 727 18
Çocukluk Aşkı Serisi-2 İki ailenin kardeş gibi büyüttüğü iki genç, Bir yanda harçlığını çıkarmak için modelliğe başlayıp oradan oyunculuk hayatına h...