Gitti Gider

By GKgirls

230K 10.5K 1.1K

*Selin'den* "Öpersen geçer." "Oldu Ali.Uf mu oldu diye de ağlayayım mı başında?" Hala yavru köpek bakışlarıyl... More

1.Bölüm-Bir Arada Olabilmek
2.Bölüm- Birden Fazla Hayal Kırıklığı
3.Bölüm- Senden Önce Senden Sonra
4.Bölüm- İzmir'in Kızları
5.Bölüm- Kıskançlık Hattı
6.Bölüm- Düşen Maskeler ve Gösterilen Yüzler
7.Bölüm-Saklanan Gerçekler
8.Bölüm- Islak Islak
9.Bölüm - "Benim Babam Var."
10.Bölüm - Kaçan Kovalanır En Sonunda Yakalanır
11.Bölüm - Peynirgiller vs. Kıskançgiller
12.Bölüm - 'Ev'leniyoruz!
14.Bölüm - Geçmişten Biri
15.Bölüm - Papatyanın Hazin Sonu
16.Bölüm - Bir Sezen Aksu Şarkısı Misali
17.Bölüm - Konak bizim,havuz bizim!
18.Bölüm - Savaş,savaş meydanında kazanılır!
19.Bölüm - Yine mi güzeliz,yine mi çiçek?
20.Bölüm - Gitme der misin?
21.Bölüm - Bitmek Bilmeyen Gece
22.Bölüm - Sinirli Bohem ve Tattoocu Ali Usta
23.Bölüm - Gece Yarısı Buluşmaları
24.Bölüm - Şehvetli Amerika
25.Bölüm - Gülüşün, Öpüşün, İç Çekişin..
26.Bölüm - Yalnızlıklar
27.Bölüm - Vazgeçme gönül,vazgeçme.
28.Bölüm - "Beni ya sevmeli,ya öldürmeli."
29.Bölüm - Sarılırsak geçer mi?
30.Bölüm - Uludağ'ın Zirvesi
31.Bölüm - Havada kar kokusu var.
32.Bölüm - Aşktan Öte
33.Bölüm - Unutursam Fısılda
34.Bölüm - Sevdiğine Sahip Çıkmak
35.Bölüm - Yıllarca Sürsün İsterim (Yılbaşı Özel Bölümü)
36.Bölüm - Düştüysek Kalkarız.
37.Bölüm - Dikkat Köy Düğünü!
38.Bölüm - Hazırlıklar Başlasın!
39.Bölüm - İki Tutsak
40.Bölüm - Alev Alev
41.Bölüm - İlkler Özeldir
42.Bölüm - Aşk Ateşi
43.Bölüm - İllegal İşler!
44.Bölüm - Oğlan Bizim Kız Bizim!
45.Bölüm - Aşk İçin.
46.Bölüm - Ayrılamadıklarımız
47.Bölüm - Mertoğlu Erkekleri vs. Yılmaz Kızları
48.Bölüm - Birbirine Tutunmak
49.Bölüm - Bir Küçük Mutluluk
50.Bölüm - Biraz Siyah Biraz Beyaz
51.Bölüm - Partiliyorum Partiliyorsun Partiliyoruz!
52.Bölüm - Miami Huydur Bizde!
53.Bölüm - Acı Zamansızdır
54.Bölüm - Acının Büyütemediği Adamlar
55.Bölüm - Karanlıkta Küçük Bir Işık
56.Bölüm - İyileşmek
57.Bölüm - Hayatın Gülümseten Yanı
58.Bölüm - Bir Kadını Sevmek
59.Bölüm - Sonsuz Umut Işığı
60.Bölüm - Minik Kalpler
61.Bölüm - Final: Günler geçer saymazsın.
İstek Sahne
ÖNEMLİ DUYURU

13.Bölüm - Akıllı Bir Deli

3.8K 187 12
By GKgirls

*Selin*

Son bir haftadır aldığım en iyi uyku.Tüm yorgunluğumu attığımı hissediyorum.Evi tamamen yerleştirdik artık.Bazı yerlerde Nazlı'yla sorunlar yaşasak da ortak kararlar aldık ve ortaya müthiş bir ev çıktı.

En son diğer evden kişisel eşyalarımızı alırken Peri'yle vedalaşmak zor geliyor tabii.İki günde bir görüşürüz desek de,ne o ayrılmak istedi ne biz.

Yatakta oturmuş yeni evimin mutluluğunu yaşarken zil sesiyle kapıya gidiyorum. Karşımda Allah affetsin dalyan gibi bir çocuk duruyor ve bu Ali değil.Çocuğu incelerken Nazlı geliyor yanıma.

"Ne oldu? Ne istiyorsun?"

"Saat onda apartmanın çardak kısmında toplantı var,siz de davetlisiniz."

"Tamam,geliriz."   Çocuk giderken bu sırada Nazlı da söylenmeye başlıyor. Zil bir daha çalıyor.Nazlı yüzünü yıkamaya giderken kapıya bakıyorum. İşte benim yakışıklım! Şu gözlere bak,şu vücuda bak,bir dakika.Vücut--

"Ali senin tişörtün nerede!?"

"Sıcak ya,giymedim evde işte.Toplantı varmış,katılacak mısınız? "  Ah Ali,bu şekilde karşımda durman ikimiz için de sağlıklı değil.Onu içeri çekiyorum ve iyice yaklaşıyorum.Bir yandan da Nazlı geliyor mu diye de  kontrol ediyorum.İyice belimi sarıyor ve kollarını doluyor.

"Katılırız büyük ihtimalle."

"İyi bari,orada görüşürüz." Dudaklarına kısa öpücük kondurup geri çekiliyorum.Nazlı gelene kadar enerjimi de almış oluyorum.


*****

*Nazlı* 

Apartman toplantısının ardından hep beraber kahvaltı ediyoruz. Toplantıyı hatırlayınca yüzümü buruşturuyorum. Ne kasıntı tipler vardı öyle!

"Ee nasıl buldunuz apartmandaki tipleri?" diye soruyor Ali çatalına aldığı zeytini ağzına atarken.

"O kadar çoklardı ki hiçbirini hatırlamıyorum bile. Beynim error verdi."

"Ben size kısaca özet geçeyim. O yaşlı, her şeyi bilirim kafasındaki bunak minnoş teyze Neriman teyze. Binada ne olur ne biter hepsini bilir. Ayrıca yaptığı günleri ile meşhurdur."
  diyor Ali.

"Yöneticiyi zaten anlamışsınızdır, ha bire konuşan. Aynı zamanda Haluk Dayımın arkadaşıdır kendisi." diye devam ediyor Savaş.

"Kapıcı Cemil Abi ve karısı Duygu da apartmanın komedisidir. Çocukları da cabası tabii olayın." diyerek kaldığı yerden devam ediyor Ali. Selin'le beraber kafamızı bir Ali'ye bir de Savaş'a çevirip duruyoruz. Evet şu an error verdiğimiz kesin.

"Ha bir de iki tane kız vardı, biraz şey bir tiplerdi,anlarsınız ya.."  diye devam ediyor Savaş. Ben kaşlarımı kaldırıp ona bakıyorum ama o farketmiyor bile. "..onlar da binanın mankenleri. Biri ara birisi Ali'ye yavşamıştı." diyor gülmeye başlarken. Ali de eski bir anıyı hatırlamışcasına kahkaha atıyor.

"Oğlum ne günlerdi be."  Ben onların bu haline yüzümü buruşturuyorum. Tamamen iğrençler.

"Özlediniz mi bari?" diye soruyor Selin sinirle çatalını tabağındaki peynire batırırken. Daha çok peynire eziyet ediyor ama farkında değil canım ikizim.Peynire kendi gözünde Ali'nin resmini falan yerleştirdi sanırım.

"Selin, peynire yazık değil mi canım kardeşim?" diyorum.

"Ha?"  diye kabaca bir soru yöneltiyor. Gözlerimi deviriyorum.

"Diyorum ki artık neye sinirlendiysen,"  İmayla kaşlarımı kaldırırken devam ediyorum. "..peynirden çıkarma hırsını."  Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırarak boğazını temizliyor.

"Neye sinirleneceğim canım? Bir çocuk vardı hani, habire bize bakıyordu. O geldi aklıma."

"Hangi çocuk?"
  diye soruyor Savaş ve Ali aynı anda.

"Mavi tişörtlü çocuk."  diyoruz aynı anda saf saf. Savaş ve Ali aynı anda kaşlarını kaldırarak sandalyelerinde geriniyorlar. Evet,anlaşılan sinirlendiler. Hadi Savaş'ı anladım tamam ama, peki ya Ali? Sanırım karıştırmam gereken bir mesela var. Yüzüme tatlı bir gülümseme kondurarak devam ediyorum ve ayağa kalkıyorum.

"Ee kimin çayını tazeleyeyim?"

Anlaşılan bu sene çok eğlenceli geçecek.

*****

Savaş'la birlikte mutfağa geçiyoruz.Kapıyı hafifçe kapattıktan sonra ellerimi bağlayıp önüne geçiyorum. Pişkin pişkin sırıtıyor.

"Kapı kapatmalar falan,güzelim bizim eve geçelim direkt?" Gözlerimi devirmekle yetiniyorum.

"Of saçmalama.Başka bir şey soracağım sana."

Yüzünü asıyor hemen.Şu yüze bak.Bu yüzü nasıl asabilirsin Savaş.Yazık günah ama ya.

"Nazlı anlatmayacaksan geçeceğim odaya?" Bir süre düşünerek soruyorum sonunda sorumu.

"Ali'yle Selin'in arasında bir şeyler mi var? Böyle kıskanmalar,bakışmalar falan."

Duraksadıktan sonra alaycı gülümsemesini takınıyor.

"Ya ne olacak,sen de yani hahaha! Herkesi ben mi sandın,çıkıp delikanlı gibi sevdiğini söylesin?"  Ben de diyordum nerede,geldi hemen egomuz.

"Yok yani öyle bir şey olamaz zaten.Kardeşiz biz sonuçta." Ellerini omzuma koyup kapıya yöneltiyor.

"Üvey kardeş." 

"Annem duyarsa ne olur düşünebiliyor musun sen acaba? Evdekiler falan hadi biz neyse. Evleniriz yani.Onlar evlenemezler bile.Yasak aşk falan o da tam Selin'e göre ama olmaz yani.Çok yanlış.Yok ya olmazlar aşık falan.Kanka olsunlar,dost olsunlar,kan kardeş olsunlar."  Sözümü kesiyor bu sefer de.

"Nazlı alemsin ha.Bir sus." Söylediklerim bir kulağından girip diğerinden çıkıyor. Ve mutfaktan da çıkıyor.

*****

*Selin*

Savaş'la Ali kahvaltıdan sonra kendi dairelerine geçerken biz de Nazlı'yla en büyük hobimiz olan 1000 parçalık puzzle yapmaktayız.Ama dalgınım.Ali'nin ilişki rehberinin bu kadar kabarık olacağı aklıma gelmezdi.Takıntılı kızlar,mankenler...

"Hop! Ne yapıyorsun ya?" diye bağırıyor Nazlı.

"N'apmışım?"

"Kızın burnunu niye gözünün yanına yerleştirmeye zorluyorsun? Olmuyor işte.Ayrıca unicorn puzzle mı bu? Burnunu dudağının üstüne yerleştireceksin."

"Pardon ya."

Anlamsız gözlerle bana bakıyor.Tanıyorum bu bakışlarını.Bana bir şey oldu mu hemen anlar zaten.Sevgilisine de buna da x-ray cihazlarından mı taktılar ne.Radar misali kapıyorlar anında her şeyi.

"Bir şeyin var.Ne oldu Selin? Bak kafa tutma,senden iyi tanırım ben seni."

Ne cevap versem diye düşünürken çalan kapı zili beni bu yükten kurtarıyor.Koşturarak kapıya gidiyorum.Kapıyı açtığımda ise toplantıda bizi kesmekte olan mavi tişörtlü çocuğu görüyorum. 

"Aa merhaba Selin. Beni hatırlamışsındır? Toplantıda tanıştığın Ayşe Teyze'nin çocuğuyum.Bugün apartmandaki bütün kızları güne çağırıyor.Gelmek isterseniz eğer,3'te başlayacak."

Geldiği hızla giderken bana seksi olduğunu düşündüğü bir bakış atmayı da ihmal etmiyor.Göz kırpınca seksi olmuyorsunuz be beyler,bir anlayamadınız.

Kapıyı kapatınca arkamda duran Nazlı'yı görüyorum. Kaşlarını kaldırarak soruyor.

"Gitmeyeceğiz herhalde?"

"Kafayı mı yedin? Tabii ki gideceğiz.Ben böyle bir ortamdan eksik kalamam."

"Sen hangi ortamdan eksik kalırsın ki Selin?"

Onu duymazlıktan geliyorum ve aklıma düşen gerçekle gözlerimi pörtleterek bağırıyorum.

"Ben duş almadan hayatta gidemem!"  Kulaklarını tıkayıp cimcikliyor.

"Ne bağırıyorsun manyak?! Gidip al duşunu."

Ona 'Bravo Nazlı,bu zekayla nasıl Oxford'a giremedin?' bakışlarımdan birini atıyorum.

"Beyniyle zoru olan tesisatçı geldi mi Nazlı? Gelmedi! Beyefendi yarın gelecek! Ay ben böyle yan odaya bile geçemem!"

Gözlerinden aklına gelen fikirle bir parıltı geçiyor.Ama yüzü aksine asık.

"O zaman tek bir çaremiz var."  derken kapıyı işaret ediyor.

"Şaka mısın? Hayatta orada almam!"

*****

"Biz geldik!"

Ali ve Savaş şaşkın gözlerle bize bakıyor.

"Kızlar? Bakıyorum da bizden ayrı duramıyorsunuz?" diyerek pişkin pişkin Nazlı'ya bakıyor Savaş.

"Zorunda olmasak gelmezdik Bohem Prens."

Ali'ye dönüyorum.  "Duşunuzu kullanabilir miyiz Mavi? Bizim sular akmıyor."

Nazlı ve Savaş içeri girerken ben de arkalarından yürüyorum. "Ne zaman istersen."  diye fısıldıyor kulağıma.

İçeri geçince ellerimizdeki giysileri fark ediyorlar.

"Hayrola? Bir yere mi gideceksiniz?"

"Evet.Ayşe Teyze gün yapıyormuş. Çocukla haber gönderdi. Bizi de davet ediyor."

"Hangi çocuk?"  diyor Savaş'la Ali aynı anda.

"Mavi tişörtlü çocuk!" diye biz de aynı anda bağırıyoruz.

"O da mı gelecek yoksa oraya?" diye soruyor Ali gergin bir şekilde.

"Salak salak konuşma Ali."  diye koluyla dürtüyor Savaş."Bir erkeğin güne gittiğini gördün mü?"

"Gitmediğim için görmedim Savaş! Asıl sen nereden biliyorsun? Gittin mi yoksa lan?"  diyerek omuz atıyor Ali de.Erkekler ne saçma varlıklar ya.Yok omuz atma,dirsek geçirme. Kum torbasından ne farkları var yani.Onun da beyni yok zaten.

"Kuzen çok konuşacağına gidip Selin'e havlu versene.Kız kaldı ayakta bekliyor öyle."

Ali bu cümleyle gülmemeye çalışarak dudaklarını bastırıyor ve ayağa kalkıyor.

"Göstereyim tabii.Buradan Selin'cim."

Sırıta sırıta peşimden gelirken banyoya giriyoruz.Ali kapıyı kapatıp karşımda dikiliyor.

"Havlu dolapta değil mi? Onu ben de bulurdum Ali."

Üzerime üzerime gelirken kapıya çarpıyorum.Kolunu başımın yanına dayıyor.

"Biliyorum.Ama sen de biliyorsun ki yalnız kalmamız için anca böyle ortamlar uygun."

"Evet doğru. Nedense bir metre karelik alanları aşamıyoruz.Ama bak,asansörden sonra burası geniş geldi."

Söylediklerime gülüyor. Sonra gülüşü soluyor,derin derin bakmaya başlıyor.

"Seni çok seviyorum ben."  diyor birden.Bunu bilmeme rağmen duymak içimdeki bütün hücrelerin ayağa kalkıp 'Biz de seni Aliş,biz de seni.' diye zıplamasına yol açıyor.
Elimi yanağına koyuyorum.

"Ben de seni çok seviyorum."  Dokunuşumla gözlerini kapatıyor.

"Biliyorum,"  diyor.  "İnan bana,biliyorum.Hissedebiliyorum.İlk defa hissedebiliyorum birinin beni sevdiğini."

Sözleriyle gözlerim doluyor.Hiç sevilmemiş birine sevildiğini hissettirmenin mutluluğunu kimse yaşamadan anlayamaz herhalde.

"Ağlaman için mi söyledim ama?"  diyor gözümden akan yaşı silerken.Hafifçe gülümsüyor. "Gülmen için söyledim. Mutlu olman için."

"Sen beni hep mutlu ediyorsun zaten."

Sözlerimden sonra yanağında olan elimi öpüyor.Sonra biraz geri çekiliyor.  "Hadi al bakalım duşunu."

Kapının önünden çekiliyorum.Dolaptan aldığı havluyu veriyor elime.Daha sonra kapıyı açıyor.Yaşadığımız duygu dolu anların etkisiyle gözlerimi kuruluyorum.

"Selin?"  diyor kapıdan çıkmadan.

"Efendim?"

Göz kırpıp duşa kabini işaret ediyor.  "Sana katılmamı istersen, sadece iki oda ilerideyim.Çağırırsan saniyesinde gelirim,biliyorsun."

"Defol Ali!"   diyorum elimdeki havluyu kafasına fırlatırken.Kafasını sallayarak gülüyor ve çıkıyor.İki dakika duygusallaşalım dedik,adam yine öküze bağladı,yine.

*****

*Nazlı*

Selin banyo yaparken biz de tekrar bizim eve geçerek kütüphaneyi düzeltmeye karar veriyoruz. Ali'de bizimle geliyor. Kara kara önümdeki kitaplara bakarken Ali konuşuyor.

"Bunların hepsini okudunuz mu siz ya?"

"Arada okumadıklarımızda var tabii ama okumayı seviyoruz."
Savaş eline bir kitabı alırken kaşlarını çatıyor.

"Biliyor musun sen bunu?"  Elindeki kitaba bakınca istemsizce utanıyorum. Ee, Grinin Elli Tonu. Boru değil.

"Çok terbiyesiz o, boşver sen Nazlı." diyor Ali.

"Onu bilmeyen kaldı mı ki ya? Zaten filmi de çok sönük kalmıştı."

"Ha yani bir de izledin?"
diyor Savaş muzipçe gülümseyerek. Gözlerimi deviyorum. Aklı fikri aynı şeyde bu erkeklerin. Başka kitaplara yönelerek raflara dizmeye başlıyorum.

"Ee hadi, yardım etsenize. Yayıldınız oraya." İkisi de istemeye istemeye kalkarak kitaplara yöneliyor.

"En sevdiğin kitap hangisi?"   diye soruyor Savaş. Bir an düşünüyorum, sonra aklıma düşen bir gerçekle somurtuyorum.

"En sevdiğim kitap, bir kitap değil henüz."  diyorum somurtarak.

"O ne demek be?"  diyor Ali şaşkınca bakarken.

"Yani şu demek ki, internette okuyorum. Henüz de kitap olmadı."

"Ee henüz kitap olmayan bir kitap,"
diye başlıyor Savaş ve cümlesinin saçmalığına burnunu kırıştırıyor. Ardından devam ediyor. "..nasıl en sevdiğin olabiliyor?"

"Karakteri yeter Savaş. Ediz gibi bir karakter bir kere gelebilir galiba dünyaya."

"Ediz kim?"
diyor kaşlarını çatarak. Galiba yanlış bir konuya parmak basıyorum, hayırlısı.

"Ediz ultra mükemmel karakterimiz. Selin'le bayılarak okuruz yani, bence bir ara siz de bakın."

"Bakarız tabii bakarız. Ama anca sildirmek için."
diyor Savaş sinirle bir kitabı rafa koyarken.

"Birileri kıskandı galiba?" diyerek iyice sinirine gidiyor tabii Ali.

"Bir kitap karakterini neden kıskanayım?"  diyor ama daha çok kendisini ikna etmeye çalışıyor gibi.

"Ultra mükemmel olduğu için olmasın?"  diyerek resmen yaraya tuz basıyor Ali. Yapma be Ali, yapma.

"Kaslarım yeter bir kere benim." diyor Savaş bu sefer Ali'ye ters ters bakarak. Tam 'iyi de Ediz'in de kasları var' diyeceğim, kendimi tutuyorum. Yoksa cidden Savaş gidip ne yapıp edip hikayeyi sildirebilecek modunda şu anda.

"Tabii ki sevgilim, tabii ki."  diyorum bir kitabı üst rafa koymaya çalışırken. Ama tabii bu boyla oluyor mu? Olmuyor. Ardından birisi beni nazikçe belimden tutarak yükseltiyor. Kafamı çevirmemle Savaş'ı görüyorum. Gülerek yanağına öpücük kondurduğum anda olan oluyor. Yan tarafımızdaki dizilmeyi bekleyen kitaplar domino taşları gibi yere yığılıyor. Ben şaşkınca bakakalırken Savaş yavaşça beni yere indiriyor.

"Ohoo,siz filmi çekmeye başlamışsınız bile gençler, ben kaçar." Ali pis pis sırıtarak odanın çıkışına yönelirken raflardan birinde olan toz bezini alarak arkasından fırlatıyorum.

"Ali! Selin'e bir şey kaçırırsan ağzından çok pis bozuşuruz bak!"

"Ayıp ediyorsun Nazlı, tabii ki de söyleyeceğim,deli misin?"
   Savaş ve Ali kahkahalara boğulurken ben sinirle önce Ali'ye daha sonra Savaş'a dönüyorum. Tabii en sonunda dayanamayarak ben de onlara katılmaya başlıyorum. Tam da bu sırada Selin duşunu almış, ıslak saçlarıyla eve giriyor.

"Neye gülüyorsunuz bakayım siz?" Üçümüzde bir an birbirimize bakıyoruz ancak daha sonra tekrar gülmeye başlıyoruz. Selin ise bize 'delisiniz siz deli, kalmışım üç deli arasında' bakışını atmakla meşgul..

*****

*Nazlı* 

Şu an yanımda Selin ve çevremizi saran yaklaşık on beş,bir elinde börek bir elinde çay olan teyze bulunmakta. Önümüzde kaslı erkek fotoğrafları var ve teyzeler bize seçim yaptırıyor. Günler bile modernleşti. Eskiden altın falan verirlerdi şimdi oğlan kapıştırıyorlar. Ne kadar modernse işte.

Ben far görmüş tavşan gibi teyzelerin muhabbetini izlerken Selin konuşmaya dalıyor.

"Ama önümüze koyuyorsunuz böyle kurabiye börek,kilo alacağız valla Ayşe teyze."

Yandan adını bilmediğim bir teyze hemen cebinden mezura çıkarıyor. Yıllardır bu anı beklemiş, belli.

"Kalk kız. Manken gibisin de maşallah."

Selin'i kolundan tutup kaldırıyor. Belini mezurayla sarıp ölçüyor. Sonra bir de kendini ölçüyor. Allah affetsin,nereye düştük böyle.Yöneticinin eşi konuşuyor bu sefer.

"Kızlar bu iki oğlan sizin neyiniz oluyor?"

Ben söze atlıyorum baygınlıkla.  "Mavi gözlü olan kardeşimiz."

"Ne kardeşi be?!"  Selin yine saçma tepkisiyle dikkatleri üstüne çekiyor. Kardeş dedik alt tarafı.

"Üvey kardeş ya,ondan öyle dedim."  Kurtarmaya çalışıyor şimdi de.Bunun da bir sebebi bir cevabı vardır Selin Hanım. 

"Uzun esmer olan var ya,o da kuzenimiz."

Ne! Kuzen mi?! Hayır yani işi zora sokmazsak olmaz. Kuzenmiş. Yönetici basarsa yandık biz, yandık.

"Üvey kuzen canım." Yalandan bir gülüş atıyorum çünkü burada sürü psikolojisi var. Ben gülünce hepsi gülüyor. Ve çaylarına devam ediyorlar.

Yöneticinin eşi yine konuşuyor. Kadın kocasına baka baka ona benzemiş,uyuz ne olacak?

"Bize pek bir samimi geldiniz de. Her dakika birbirinizde."

Selin savunmaya hazırlanırken içeriye mavi tişörtlü çocuk olarak adı kalan Ziya giriyor.

"Gel kuzum gel. Bak Nazlı ve Selin de burada."

Ayşe Teyze güne değil,yuva yapmaya çağırdı bizi.Geldiğimizden beri erkek muhabbeti nedir? İnsan hiç mi sıkılmaz? Bunu diyen Nazlı bir an önce Savaş'ın yanına gitmek istiyor tabii.

Az önce Selin'in bel ölçüsünü alan teyze konuşuyor.  "Ziya bak,Selin'in beli 52 çıktı."

Gel Ziya'cım,bir de dedikodu yap. Apartman apartman değil ki. Gencinden yaşlısına kadar manyak dolu. 

"Vay,öyle mi? Manken gibi kızlar zaten."

Pis pis Ziya'ya bakarken Selin iltifatı kaçırmadan teşekkür ediyor. Ve bildiğimiz Ziya şu an Ayşe teyzenin yanına kuruldu. Ayşe Teyze de oğlunu övüyor hiç susmuyor.

"Sizin üveyler de pek bir zibidi kızlar.Biri motor üstünde meymenetsiz,diğeri desen sürekli milletle dalga geçiyor. Oturaklı değil. Bak Ziya'ya,annesinin dizinin dibinde. Herkese saygılı, herkes tanır."

Aman teyzecim dikkat et otura otura kase düzleşmesin derken biraz sesli söylemiş olabilirim çünkü Selin'den uyarı alıyorum. 

"Ne var!?  Savaş'a meymenetsiz diyor bir de." Fısıldıyorum tabii. 15 iri teyzenin üstüme çullanmasını istemediğimden.

"Ali'ye de oynak diyecek neredeyse,ben ne yapayım?"

"Sana ne Ali'den?  Dur bir."  Ali de Ali. Ziya'yı bize yamamaya çalışıyor teyze burada,belki de yamadı,biz farkında değiliz.

"Teyzecim biz kalksak mı artık? Çok oturduk."

"Ziya indirsin sizi aşağıya."

"Verin ipini siz bize o zaman kaçmasın başka yere."  Böyle dedikten sonra Selin'e yürü işareti yapıyorum. Yoksa çıkamayacağız buradan.

*****

*Selin*

Nazlı'yla birlikte günden kaçarak çıkıyoruz. Biz kalkalım dedikten 2 saat sonra anca kalkabildik gerçi.Direkt  Ali'lerin kapısının önüne geliyorum.

"Zile bassana,elim dolu Nazlı."

"Sanki benim boş."

"Off."  Elimdeki yemekleri merdivene indirip,verdikleri resimleri cebim olmadığı için sutyenime koymak zorunda kalıyorum.Halime gülen Nazlı'yı ciddiye almayıp zile basıyorum. Kafamı kaldırıp ağzı dolu eli dolu Savaş'ı görünce geri eğiyorum. 

"Hoş goldonoz." Ağzında yemek varken konuşma bari.Bu sefer de sevgili kardeşim sevgilisine eşlik ediyor.

"Hoş boldok." 

Ali'yi görünce bir şok daha geçiyorum.Elinde börek,masaya dökülmüş kıymaları eliyle toplayıp tekrar yiyor. Kıtlıktan mı çıktın ya? Savaş'tan da beter.Yanına oturup elimdeki yemekleri önüne koyuyorum.

"Valla Selin'cim çok sağol ama ben doydum sen getirene kadar."  Masadan kalkıp 'Sana çok yüz verdim sanırım.' bakışımı atıyorum. 

"Öyle mi? Nasıl verdiler acaba size bu yemekleri?"

Ağzındaki yemeği yutmuş demek ki Savaş Bey.Hemen bir laf sokmalar...

"Siz kendi karnınızı doyurana kadar açlıktan ölüyorduk. Alttaki mankenler getirdi."

Tam cevap vermeye hazırlanırken canım ikizim atağa geçiyor.

"Siz de kapıyı açtınız? Neyse tamam ben anladım.Yürü Selin ya,gidelim."    Kapıya doğru yürürken birden duraksıyorum.Resimleri çıkartıp Nazlı'ya veriyorum.

"Nazlı şu çocuğun adı neydi? Unuttum.Dur dur,şu daha iyi."   Ali'nin ters bakışlarına karşılık 'o öyleyse bu da böyle' bakışı atıyorum.

"Sabah okulda görüşürüz çocuklar." 

Kapıyı kapatıp eve geçiyoruz.  

Continue Reading

You'll Also Like

25.2M 900K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
121K 8.6K 18
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
187K 12K 51
Mahir, eski sevgilisiyle komşu olduğu için sinirli değildi. Sinirli olduğu nokta, adamın karısıyla birlikte karşı apartmanına taşınmasıydı.
1.6M 94.4K 59
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.