Zamansız Aşk

By ponnycorn

33.7K 2.3K 437

*** "Seni öpmek istiyorum." midem tatlı bir hisle kasılırken devam etmesini bekledim. "Ama... More

~Giriş~
~1~
~2~
~3~
DUYURUU !
~4~
~5~
~6~
~7~
Lütfen okuyun!
~8~ Part 1
~8~ Part 2
~9~
Hey!!
~10~
~11~
~12~
~13~
~14~
~15~
"Zamansız Aşk" ismi değişmeli mi?
~16~
~17~
~18~
~19~
~20~
~21~
~22~
~23~
Bö!
~24~
~25~
Yepisyeni bir bölüm!!
~26~
~27~
~29~
Merhaba
~30~
~31~
~32~
~33~
~34~
35

~28~

475 39 13
By ponnycorn

Starset - My Demons

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyiin!

Keyifli okumalar...

***********

Emir ile Rüzgar'ın dediği kafeye doğru ilerliyorduk.

Ara sokakların birinden geçerken önümüze siyah bir Mercedes çıktı.

Emir hızla beni kendine doğru çekerek önüme geçti.

Araba ilerlemeye devam etmek yerine yanımızda durmuştu.

İçimi korku kapladığı sırada arka cam mekanik bir ses eşliğinde açıldı. Siyah gözlüklü adam kafasını bize çevirdi ve "Küçük hanım, iyi misiniz?" diye seslendiğinde dişlerimi birbirine bastırdım. Ben küçük hanım değildim tanrım, on sekiz yaşındaydım!

Adamın sesi çok kalın ve pürüzlüydü. Adama cevap olarak sadece başımı salladım. Emir önümdeyken omuzlarını biraz daha dikleştirdi ve elini belime koydu.

Arabanın içinde ki adam itici bir şekilde bize bakıp gülümsedikten sonra "Sevindim." Ardından şoföre bakarak kabaca "Sür." Diyerek emretti.

Biz arabanın arkasından bakarken Emir "Bir an önce kafeye gitmeliyiz. Bu iş stresli bir hal almaya başladı." Bana göre bu iş başından beri stresliydi. Sözlü bir cevap yerine ilerlemeye başladığımda Emir de yanıma gelmişti.

Sonunda kafeye geldiğimiz de kafenin dış cephesine göz attım.

Mekanın sadece köşeleri ahşaptandı. Geri kalan orta tarafları ise camdandı. Durduğum yerden gördüğüm iki köşenin yanında saksılar ile estetik bir görüntü katılmıştı. Kafenin dışı bu kadar lüks ise içi kim bilir nasıldı.

"Rüzgar neredesiniz?" Emire döndüğümde Rüzgarı aramış olduğunu anladım. Sesi gergindi. Rüzgarın dediği şeyleri dinleyerek onaylayan mırıltılar çıkartıyordu.

Emir, Rüzgar ile konuşurken bende etrafı bir tehlike var mı diye kontrol ediyordum. Gözüm karşı binanın üçüncü katına takıldığında gözlerimi kısarak daha dikkatli bakmaya çalıştım.

İçeride ki bir adam kızgın bir şekilde karşısında ki adama bağırıyordu. Ardından gözleri bana ilişti.

Bu adam Mercedes'in içinde ki adamdı.

Beni gördüğünde gözlerini irileştiren adam karşısında ki yüzünü göremediğim adama beni göstererek bağırdı. Tabii ki de sesleri duyamıyordum fakat bağıran adamın dudaklarını okuyabilmiştim.

"Yakala!"

Hızla Emir'in elinden telefonu aldım. "Peşimizde birisi var." Dediğimde sakin çıkan ses tonum beni şaşırtmıştı çünkü kalbim içerinden gövdeme sert bir tokmak gibi vuruyordu.

"Hemen arkaya gelin üç saniye içinde oradayım." Dediğinde onun da sesi oldukça soğukkanlı çıkmıştı.

Telefonu kapatıp Emir'in kolundan tuttum ve koşarak kafenin diğer tarafına doğru ilerledim.

"Doğa kim peşimizde?" derken Emir endişeliydi.

Koştuğumdan dolayı nefes nefese bir şekilde "Araba ki adam." Diyerek onu yanıtladım.

Kafenin diğer tarafına geçtiğimizde bu tarafta bir kapı olduğunu fark ettim.

"Hayır, hayır burası arkası değil." Dediğimde kendimle konuşuyordum.

Emir ise "Doğa, durduğumuz yer zaten arkasıydı." Dediğinde "Lanet olsun!" demekten kendimi alıkoyamadım.

Geldiğimiz yöne doğru koşmaya başladım. Tam köşeyi dönecekken vücudum sert bir bedene çarptı. Kafamı kaldırdığımda saçlarını sıksam yağ damlayacak, takım elbiseli itici adamı gördüm.

"Burada kimler varmış." Dedi ve iğrenç bir kahkaha attı adam.

Arkasına baktığımda onun gibi üç adamın daha olduğunu fark ettim.

Emire dönüp dehşetle "Kaç!" diye soluduğumda çoktan koşmaya başlamıştım ki birisi beni bacaklarımdan tutup kaldırdı ve omzundan sallandırmaya başladı.

Ben çoktan tepinmeye başlamışken Emir'in "Doğa!" diye bağırdığını duydum.

Sonra kulağıma keskin bir fren sesi geldi.

Yanımızda duran arabaya sert bir şekilde bindirildiğimde hızla yan koltuğa kayarak diğer kapıdan çıkmaya çalıştım fakat kapı açılıp yanıma bir adam oturdu.

Diğer yanıma ve şoför koltuğunun yanına da bir adam oturduğunda gözlerimin dolduğunu hissettim.

Sağ camdan baktığımda Emir'in bir arabaya bindiğini fark ettim.

Şoför koltuğunda Rüzgar'ı gördüm.

Gözünü kırpmadan bana bakıyordu ve çok kızgındı.

Bulunduğum araba patinaj çekerek ilerlemeye başladığında Rüzgar'ın peşimizde olduğunu adım kadar iyi biliyordum.

Benim yapmam gereken tek şey kendimi sakinleştirip soğukkanlı davranmaktı.

İlk önce nefesimi düzene sokarak kalbimi sakinleştirdim.

Ardından yüzüme aşina olduğum ifadesizlik maskemi taktım.

Bacak bacak üstüne atarak arkama yaslandıktan sonra kollarımı önümde bağladım.

Adamların gözü bana kaydığında içlerinden biri "Rahatına bak bebeğim." Dedi ve hepsinin iğrenç bir kahkaha atmasına neden oldu.

Yüzüme bir gülümseme yerleştirip konuşan adama baktım ve "Yaklaşık.." düşünüyormuş gibi yaptım ve "On dakika sonra patronunuz size sağlam bir küfür edecek." Dediğimde adam da benim gibi gülümseyerek "Nedenmiş küçük kaplan?" dediğinde taktığı lakap bana Rüzgarı hatırlattı ve daha fazla gülümsememe neden oldu.

"Çünkü beş dakika içinde beni elinizden kaçıracaksınız." Dediğimde üzülmüşüm gibi dudaklarımı büzdüm.

Adamlar hep bir ağızdan kahkaha atmaya başladıklarında bozuntuya vermedim çünkü biliyordum, kurtaracaktı.

"Rüzgar ve diğerlerini gözünde çok büyütmüşsün ufaklık." Dedikleri anda bir çarpa sesi geldi ve araba yana doğru savruldu.

Yer çekimi kaybolmuş gibi arabada yükseldiğimde arabanın takla atıyor olduğunu fark ettim. Ardından kafam arabanın tavanına sert bir şekilde çarptığında kulağıma gelen çığlığın sahibinin ben olduğumu anladım.

Arabanın ön camından dışarıya baktığımda hızlı geçen görüntüyü beynim geç algıladığı için yavaş bir şekilde gerçekleşiyormuş gibi hissediyordum.

Ne hissettiğimi seçemiyordum boşluktaydım. Karanlık beni içeriye davet ederken aklımda ki tek düşünce diğerlerinin iyi olup olmadığıydı.

Gözlerimi açtığımda birkaç dakika ne olduğunu çözememiştim. Daha sonra ters durduğum araba bana az önce neler olduğunu hatırlattı.

Solumda ki adam başını tutuyordu diğer yanımda ki ise hala baygındı.

Ön koltukta ki adamlardan biri yoktu. Ön camın kırılmış olması beni adamın camdan fırlamış olduğunu düşündürttü. Kanım buz tutarken dışarıda ki bağıran kişileri duyuyordum.

Yüzümü acıyla buruşturduğumda seslere bir anlam yükleyebilmiştim.

İlk seçebildiğim ses Rüzgarın ki idi. Sonra Emir, Mete ve Kayra'nın da küfür ederek bana seslendiklerini duydum. Bir yandan ise Rüzgara ne yaptığı hakkında küfürler ediyorlardı.

Solumda ki adam kendini arabadan dışarı sürünerek çıkarttı. Ardından suratına hızla geçirilen tekme ile yüzünün savrulup çimlere düştüğünü gördüm.

Gözlerimi hala açık tutmakta zorlanıyordum fakat kapıdan eğilip bana tersten bakan Rüzgarı görüyordum.

Mavi gözlerde ki duyguları ilk defa seçebiliyordum. Rüzgar bu kez duygularını kilitleyememişti ve bana kendisini mavi gözlerinden gösteriyordu.

"Hadi güzelim." Dediğinde buz tutan kanımın hızla ısındığını hissettim.

İçeriye doğru uzanıp ona göre ters duran bedenimi belimden tutarak yatay pozisyona getirdi. İki elini koltuk altımdan geçirerek dışarı doğru yavaş yavaş çıkartmaya başlamıştı.

Kendimi Rüzgar'a bırakmıştım ki biri ayak bileklerimden yakaladı.

Refleks olarak ağzımdan bir çığlık kaçtığında bileğimi ellerinden kurtarmaya çalışıyordum.

Kulağımın dibinde bir silah patladığında kulaklarım çınlamaya başladı. Karşımda ters duran adam eline bakarak bağırıyordu ve ben onu duyamıyordum. Ya da duyuyordum fakat anlayamıyordum. Sesler kısılmış ve görüntü yavaşlamış gibi hissediyordum ve bu iğrenç hissettiriyordu. Sanki beynim uyuşup sıvılaşıyordu.

Rüzgar, bileğimi tutan adamın elini vurmuştu fakat bu beni rahatsız etmemişti aksine, rahatlatmıştı.

Rüzgar sonunda beni arabadan çıkarttığında sırtımı arabanın kapısına yasladı ve iki eli ile yüzümü avuçladı.

"Tanrım, Doğa!" dedi ve sıkıca bana sarılıp burnunu saçlarımın arasına yasladı.

"Üzgünüm, çok üzgünüm. Ne yapacağımı b-ben bilemedim." Dediğinde sesi boğuk çıkmıştı fakat yine de kekelediğini duymuştum.

Rüzgar'ın kekelemesine neden olmam beni gülümsetmişti.

"Ölebilirdim." Dedim bunun bilincinde olmasını isteyerek.

"Hayır ufaklık, hayır. Benim iznim olmadan ölemezsin bile." Dediğinde her ne kadar sinirlensem de bir tepki verememiştim.

Az önce ölümle burun buruna gelmiştim ve şu an istediğim tek şey Rüzgarı öpmekti.

Bilinçli ya da bilinçsiz, istiyordum.

Onu bir kez daha öpemeden ölmek istemediğimi düşündüğümde kıpırdandım ve kafasını saçlarından çekmesini sağladım.

Ellerimi yeni çıkmaya başlamış sakallarına değdirdiğimde ilk önce mavi gözlerine ardından dudaklarına bakmıştım.

Ona yavaş yavaş yaklaştığımı fark ettiğinde beklemeden kendi dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Ellerinden sanki kayıp gidecekmişim gibi korkarak, çok değerli narin bir eşyaymışım gibi yumuşak bir şekilde öpüyordu. Öpücüğünde bütün masum duyguları barındırması başımı döndürdüğü gibi midemin de tanıdık bir hisle kasılıp gevşemesine neden oluyordu.

O anda bu hissi sevdiğime karar verdim.

Alt dudağım onun dudakları arasındayken ellerim ensisine gitmişti. Rüzgarın eli de bel boşluğuma yerleşmişti ki acıyla inledim.

Rüzgar hızla dudaklarımdan ayrıldığında bana zarar vermiş olduğu düşüncesiyle gözleri kocaman açılmıştı.

"Ne oldu? Ne yaptım? Özür dilerim!" diye telaşlı telaşlı bağırırken kıkırdamama engel olamamıştım.

Kasılan karnım nedeniyle yüzümü tekrar buruşturduğumda hala kıkırdıyordum.

Kayra'nın "Harika delirdi." Dediğinde ciddi ses tonu daha sesli bir şekilde kahkaha atmama neden oldu.

Sonunda kendimi susturduğum da karşıma da ki dört erkeğinde bana deliymişim gibi baktığını gördüğümde "Tanrım!" diyerek inledim.

Mete "Şokta." Dediğinde Emirin de "Beynin de hasar oluşmuş mudur?" dedi ve sanki baş ağrım kendini belli etmek istiyormuş gibi şiddetlendiğinde elimle başımı tuttum.

"Başım.." diye mırıldandığım da gözlerim yavaş yavaş kararmaya başlamıştı.

Rüzgarın tapılası sesinden adımı duyduktan sonra aşina olduğum karanlık beni tekrar içine almıştı.

Continue Reading

You'll Also Like

2.7M 151K 107
Hayat, fırtınanın dinmesini beklemekle ilgili değildir... Yağmurda dans etmeyi öğrenmekle ilgilidir. "Umay?" "Operasyondayız." "Benimle evlenir misin...
1.2M 74K 37
UYARI: hikayede 18+ sahneler, kan, vahşet ve birçok rahatsız edici öğe olacaktır. Rahatsız olanlar uyarı bıraktığım yerleri okumasınlar ~ "Ben Vatanı...
638K 60.6K 35
❝Savaşı durduramam ama elime mikrofon alarak insanların sesini duyurabilirim.❞ Savaş kaybolmaktır. Ben bu savaşta kayboldum. Beni babam bile bulamadı...
38.4K 3K 21
Biz adımız gibi özgür bir timdik. Hür Timi. Kendi kurallarımızı koyardık. Bu askeriye işleyişine ters olduğu için de sürekli azar işitirdik. "Hangi...