MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantıla...

Von cikolataliBrowni

766K 46.8K 6.1K

Umutlar maviydi; gökyüzü gibi uçsuz, bucaksız... Ve gökyüzü, elimizi uzattığımızda dokunabileceğimiz bir yer... Mehr

GİRİŞ
Ⅰ-1/RÜYA
Ⅰ-2/SESLER
Ⅰ-3/ZEYNEP
Ⅰ-4/DEDE
Ⅰ-5/NEDEN?
Ⅰ-6/HOŞLANMAK
Ⅰ-8/YARDIM
Ⅰ-9/SIRLAR
Ⅰ-10/SEVMEK
Ⅰ-11/İFFET
Ⅰ-12/KISKANÇLIK
SEZON FİNALİ "ŞEHADET"
FRAGMAN/1
YENİ SEZON "GİRİŞ"
Ⅱ-1/ve... ACI
ALINTI
Ⅱ-2/BEN... HAŞİM
Ⅱ-3/KÖR ve HİSSİZ
HAKKIMDA 20 ŞEY (Meydan Okuma Etkinliği)
Ⅱ-4/NEFSLE MÜCADELE
Ⅱ-5/KIRIK KALPLER
Ⅱ-6/DONUK MAVİ
Ⅱ-7/SON OLSUN
Ⅱ-8/TEVAFUK ESERİ
Ⅱ-9/EVDEN KAÇIŞ
Ⅱ-10/GÜVEN... GÜVEN...
Ⅱ-11/BENZER HAYATLAR
Ⅱ-12/BENİM YANIMDA
Ⅱ-13/ŞAH ve VEZİR
Ⅱ-14/YENİ İNSANLAR
Ⅱ-15/KORKAN KUŞLAR
Ⅱ-16/KARMAKARIŞIK DUYGULAR
Ⅱ-17/ACI GERÇEKLER
Ⅱ-18/ÇOK YAKINDA
Ⅱ-19/ KAYBEDİLEN SAVAŞ

Ⅰ-7/DEĞİŞİM

19.8K 1.5K 85
Von cikolataliBrowni


◦ ◦ ◦ ◦ ◦ ◦

"Gelebilir miyim?"

Hiç istifini bozmadan, sadece tabletten bakışlarını çekerek bana baktı. Bir süre anlam veremediğim bakışlarıyla beni süzdükten sonra omuz silkti. Gözlerimi devirip içeri girerek kapıyı tekrar kapattım. Sırtımı kapıya yaslayarak onu seyretmeye başladım. O çoktan tabletine geri dönmüştü.

Umursamaz gözüken onu seyrettim. Üçlü koltukta sırtını koltuk başlığının önüne koyduğu yastığa vermişti. Ayaklarını üst üste koymuş, üstekini hafif bir ritimle sallıyordu. Elleri nadir hareket ediyordu. Bu da bir şeyler okuduğunu gösteriyordu. Ben umrunda değildim. O kız aklına girdiği zaman ben unutulan taraf oluyordum. O kızı sevmemem için bir neden daha.

Derin bir nefes alıp vermem onun dikkatini çekmiş olacak ki kafasını kaldırıp bana baktı. "Orada niye duruyorsun?" Kurduğu cümlenin altında gizli bir davet olduğunu varsayıp yanına gittim. Tabletinin ekranını da görebilmek adına koltuğun başlığına oturdum. Tableti benden saklamamıştı.

Ekranda ilk gözüme çarpan bir adamın resmiydi. Tanıdık biri değildi. Görüntüsü onun sıradan biri olduğunu gösteriyordu hatta. Başlığı okuduğumda tek kasım istemsiz olarak kalktı. "Niçin Müslüman Oldular?"

"Ne o, şimdi de müslümanlığa mı merak saldın?"

Sesimdeki alayı gizleyemezken dedemin hayali görüntüsü kaşlarını çattı. Kafamı iki yana sallayıp gitmesini sağladım. Bu aralar benimle çok ilgilenir olmuştu ve bu artık can sıkıcıydı.

"Dalga geçme, sadece onu anlamaya çalışıyorum"

Bir kez daha gözlerimi devirmeme engel olamadım. Yine başa dönmüştük. O kız yine hayatımızın ortasına dalmıştı ve bunu sadece bir mesajla başarmıştı. Alkışı hak eden bir performans sergilemişti, bir kez daha.

"Ne gerek var? O seni hiç anlamaya çalışıyor mu?"

"O kendi dinini hak biliyor. Neden benim dinimi araştırsın?"

"Sen bir dine mensup değilsin Umut" Ses tonumdan bıkkınlık okunuyordu. Bu konu aramızdaki ufak bir pürüzdü. Kiliseye giderdi ama Hristiyan değildi. Babası için gidiyordu sadece kiliseye. Henry amca fazlasıyla dinine düşündü ve Umut'un da kendisi gibi olmasını istiyordu.

Umut ise bir aralar Ateistti. Çok çaba sarf edip onu bundan vazgeçirmiştim. Şimdi ise Deistti. Yani bir yaratıcıyı kabul ediyordu ama sadece bu kadardı inancı. Dört kutsal kitap denen ilahi kitaplara inanmıyordu ve bunun gibi kabul etmediği bazı şeyler vardı. Sadece bu dünyanın ve diğer şeylerin bir güç tarafından yaratıldığına inanıyordu. Bir yaratıcı vardı, ölümden sonra bir yaşam vardı. İyiliklerimiz ödüllendirilecek, kötülüklerimiz cezalandırılacaktı. Uzun bir araştırmanın sonucunda buna inanmaya karar vermişti. Hem benim sorularımı cevaplamış oluyordu, hem de kendi inancını sürdürmüş oluyordu.

"Biliyorsun ki sen dışında beni herkes Hristiyan biliyor." Kafasını kaldırıp bana göz kırptığında gülümsemeden edemedim. Bu onun bana "sen özelsin" deme yöntemiydi. Bense bunu ona gösterecek bir şey yapmazdım. O zaten bilirdi bendeki yerinin ne olduğunu.

Ama bu aralar sırada bir karışıklık vardı. Rüzgar mı Umut mu, hangisi önde karar veremiyordum. İkisinin yeri ayrı desem fazla kolaya kaçmış sayılırdım ama Eylül'ün de dediği gibi zora ulaşmak ahmak işiydi. Bir insan kolay varken niçin zor olanı elde etmek için kendisini yiyip bitirsindi ki?

"Ee peki, bir süre sonra yine bir tek ben mi müslüman olacağını bileceğim?"

Sorumla kaşları çatılırken bir süre cevap vermedi.

Kötü bir şey söylememiştim. Amacım ne yaptığını öğrenmeye çalışmaktı. Ne istediğini o kız için ne kadar ileri gidebileceğini merak ediyordum sadece.

Soruma cevap alamayacağımı farkedince konuyu değiştirmek adına "Ben değişmek istiyorum" dedim. Çatık kaşları bu sefer meraktan havaya kalkarken kafasını yukarı kaldırıp bana baktı.

"Nasıl bir değişimden bahsediyorsun?"

"Bu zamana kadar yapmış olduğum bir çok şeyi yapmayarak."

"Ha, sen de müslüman olacaksın yani."

Anlayamadığım için kaşlarımı çatarken Umut tabletine dönüp tarayıcıya başka bir şey yazmaya başladı. Yazılar küçük olduğu için okuyamıyordum.

"Müslümanlık nereden çıktı? Ben sadece değişmek istediğimi söyledim."

"Bekle" dedi sadece. Yapabileceğim başka şey de yoktu zaten. Elimdeki tek alternatif oturduğum yerde sessizce beklemekti.

Farklı bir sayfanın açılmasıyla tableti bana uzattı. "Al, oku" dedi emredercesine. Tableti elime alıp okumaya başladım.

Yazı, müslüman bir bayanın yapmasının günah olacağı şeylerle ilgiliydi. Kapalılıktan bahsediyordu çoğunlukla. Arada bir namahrem kelimesi geçiyordu ama bunun ne olduğunu çözememiştim.

"Namahrem ne demek?"

"Imm...Sanırım yabancı erkek oluyordu, bayanlar için yani.

"İyiymiş o zaman. Burada yabancı erkeklerden uzak durmak yazıyor öyleyse. Ben zaten tanımadığım erkeklerle ilgilenmem."

Ben yazıyı okumaya devam ederken Umut birden kahkaha attı. Kafamı kaldırıp ne olduğunu anlamaya çalışırcasına Umut'a baktım ama yüzünden bir tek gülümsemesi okunuyordu.

Sabrım taşmaya başlarken "Ya ne oldu, söylesene" diye bağırdım ama beni takmadı bile. Öfke kaşlarımı ele geçirip çatılmalarına neden olurken bir süre daha susup Umut'u bekledim. Düşüncelerim ise neyi yanlış yaptığım yönündeydi. Ne demiştim ki şimdi ben?

Yavaş yavaş sakinleşmeye başlarken oturuşunu da düzeltti. Koltukta yer açıldığını farkedince ben de göz diktiğim boşluğa hemen kuruldum. İki bacağımı da kendime çekip bağdaş kurdum. Tablet hala elimdeydi ve bir süredir ekrana bakmadığım için kararmıştı. Açmak için tuşuna basınca şifre ile karşılaşmam yüzümü asmama neden oldu. Umut konuşmuyordu, ekran açılmıyordu, neyi yanlış söylediğimi bilmiyordum. Durum fazlasıyla can sıkıcıydı.

Şifreyi bulmaya çalışırken saçma saçma şeyler deniyordum. Beşinci denemeye geldiğimde ismimi yazmıştım ama olmamıştı. Ekran da otuz saniyeden geri sayım başlayınca Umut'a doğru fırlattım tableti. Hemen yakalarken "Yavaş ol" demeyi de ihmal etmedi.

"Sen niye güldün bana o kadar?"

Sorumla yine gülümseyince elimle ağzını kapattım hemen gülmemesi için. Elimi tutup ağzından çektikten sonra bacağına koyup hareket ettirmemi engelledi. Çekmeye çalışırken "Dur kıpırdama, söyleyeceğim" dedi. Anında hareketi kestim. Merak huysuzluktan daha üstündü.

"Yabancı erkek kavramını yanlış anladın."

"Neresini yanlış anladım?"

"Kadına günah olmayacak belli erkekler var. Bunlar kardeş, dayı, amca, süt kardeş gibi insanlar. Gerisi kadınlar için yabancı oluyor."

"Ama ben kuzenlerimi de tanıyorum" Bilinçsiz itirazım onu tekrar güldürürken ben hala meseleyi anlamaya çalışıyordum. Bir türlü anlayamıyordum. Hem yabancı erkek deniyordu hem de kuzenimin bana günah olduğunu söylüyordu. Acaba eskiden insanlar kuzenlerini tanımıyorlar mıydı? 

"Uf zormuş bu. Hem niye biz bunu konuşuyoruz ki? Ben sadece değişeceğimi söyledim."

" Şimdiki yaptıklarını yapmamaktan bahsettin değil mi? E al sana işte, yaptıklarının tam zıttını yaptıran bir güç. Büyük değişim olmaz mı?"

"Sen benimle dalga geçiyorsun" Gülerek konuşması sinirimi bozmuştu. Ben ciddi bir şeyden bahsediyordum, gerçek bir değişim istiyordum. O ise benimle dalga geçiyordu.

"Rüzgar'la ne oldu?"

"Hah?"

Konuyu değiştirme hızından dolayı şaşırıp anlamsız bir ses çıkartmama gülüp kafama vurdu. "Boş mu bunun için?" diyerek hala işin dalgasında olduğunu belli edince sinirlenip koluna vurdum bende.

"Nereden nereye atladın? Sincap gibi konudan konuya niye atlıyorsun acaba?

"Benim bildiğim sincaplar daldan dala atlıyorlar. Sen başka bir şeyden mi bahsediyorsun acaba?"

"Gidiyorum ben" diyerek ayaklandım. Bugün ne olduysa iki değer verdiğim erkekle de anlaşamıyordum. Biri dalga geçiyordu, biri ise sanırım bir süre benimle konuşmayacaktı. Ona değişeceğimi söylediğimde "Becerebileceğini sanmıyorum" diyerek yanımdan çekip gitmişti. Ben odanın ortasında öylece kalırken bir süre sonra dışarıdan gelen motorun sesiyle gözümden gelen bir damla yaşı engelleyememiştim. Neden inanmamıştı ki?

Kafamı hızla iki yana salladım. Odadan hızla ayrılıp kendi odama gittim. Umut engel olmamıştı yanından ayrılmama. Bu beni daha da sinirlendirirken yatağın üzerindeki yastığımı alıp elimle iki yandan sıktım. Değişebileceğime inanmıyorlardı.

Oysa ben kararlıydım. Nasıl olursa olsun, değişmem için ne gerekiyorsa yapacaktım. Eğer bu değişim için az önce Umut'un dalga geçtiği ve bana bahsettiği müslümanlığa geçmeyi gerektirecekse onu da yapacaktım. Her şeyi yapmak için hazırdım ben. Gün gelip değiştiğimde onlar da bana inanacaktı.
Yastığı alıp fırlattım tekrar yatağa. Umut'un bahsettiği dedemin dini olan Müslümanlığı bu sefer detaylı bir şekilde araştıracaktım. Odanın içinde bilgisayar çantamı arayıp en son bavullarımın yanında buldum. Çantadan çıkartıp yatağıma giderek oturdum. Kucağıma alıp açtım bilgisayarı. Bakalım Müslümanlık bana değişmem de yardımcı olabilecek miydi?

◦ ◦ ◦ ◦ ◦

"Açmazsan açma!"

Öfkeyle fırlattığım telefon komidine çarpıp yere düşerken ne halde olduğunu düşünemeyecek kadar sinirliydim. Rüzgar, sabahtan beri üçüncü aramamda da telefonu meşgule atmıştı.

Öfkeli olması gereken bendim. Aramayıp trip atması gereken bendim ama o işleri tersine çevirmişti. Aramalarımı meşgule atıyor ve geri de aramıyordu.

Ne olmuştu yani öpdüyse? Bir insan neden bundan bu kadar pişmanlık duyardı ki? Benim hissettiklerimi hiç mi hissetmemişti? Oysa ben o yaşadıklarımı tekrar tekrar yaşamak isterdim. O ise bir öfkenin peşine takılmış, duyguları unutmuştu. Hiç mi güzel bir his yoktu o ana dair onda?

Neyin pişmanlığıydı bu? Sevmiyorum diye miydi tüm bu yaptıkları? Oysa biliyordu en başta da onu sevmediğimi. Nasıl bir insan da olduğumu biliyordu. Tüm bunları bile bile sevgili olmuştuk biz. Ben sırf o var diye bir çok şeyden vazgeçip onun kurallarına uyarken o neden basit bir olayı bu kadar büyütmüştü?

Olaya Umut karıştığı içindi belki de tüm bu siniri ama o zaman da beni burada tek bırakıp gitmezdi. Aksine yanımda olup beni göz hapsine alırdı. Hareketlerimi ve tavrımı inceler, ona göre yorumlardı. İlk defa Rüzgar ÜSTÜN kaçmayı tercih etmişti.

Öfkemi artık kontrol edemezken buradan gitme isteğim artmaya başlamıştı. Burada bulunma fikri kötüydü, dedemin hatıraları beni bırakmazken burada bulunmak hataydı. Ayrıca kafamı dağıtmaya da ihtiyacım vardı. İki günde bu evde çok şey olmuştu.

Odamdan çıkıp diğer odalarda babamı aramaya başladım. Hiçbir yerde bulamayınca bahçeye çıktım. Neyseki burda bulabilmiştim.

"Baba, ben gitmek istiyorum."

Tek seferde aklımdaki dile getirdiğimde babam kafasını yavaşça tabletten kaldırıp bana baktı. Beni baştan aşağı inceledikten sonra "Niye?" diye sordu. Hiçbir zaman yaptığımı sorgulamayan babam ilk defa bir işi neden yapmak istediğimi sormuştu. Tam da sırasıydı baba!

"Bunaldım. Gitmem lazım."

Babam hala beni süzüyordu. Sabırsızlığım ayağıma vurunca rastgele ritim tutmaya başladım bir tanesiyle yere vurarak. İzin bile almamıştım ondan. Sadece isteğimi belirtmiştim. Niye bu kadar uzatıyordu ki?

"Arabanı getirsinler o zaman."

Nihayet bir cevap verdiğinde kafamla onaylayıp tekrar konağa döndüm. Araba gelene kadar hazırlanırdım. Bu gece gitmek istediğim yere uygun kıyafetlerim ne de olsa vardı.

.....

Arabanın gazına daha fazla yüklendiğimde yüzümü yalayan rüzgar da arttı. Radyonun sesini biraz daha yükseltip çalan yabancı şarkıya eşlik ettim. Benim huzurum bunlardı işte!

Şehir merkezine yaklaştığımda hızımı azaltıp Rüzgar'la çıkmaya başladığımdan beri gidemediğim bara doğru sürdüm arabayı. Oraya her kesimden insan geldiği için seviyordum. Rüzgar da tam bu yüzden bana orayı yasaklamıştı ve evet ben, yine onun sözünü dinlemiştim. Aptal Ada!

Her zaman onun kurallarına uyuyordum. Bu zamana kadar bunun mükafatını bir kerecik olsun görmemiştim. Dün yaptığım ufak hata ise büyütülmüş, cezası anında kesilmişti. Beni kendinden mahrum ediyordu güya. Yaptığı hataydı. Aptal aşıklar gibi onun peşinden gitmemi bekliyorsa fazlasıyla yanılıyordu. Ne arar ne de sorardım onu ben!

"Bugün üç defa kim aradı acaba?" İç sesim dış sesimin zıttına konuşurken sesli bir şekilde "Kapa çeneni" dedim. Aramış olabilirdim ama bu bunu her zaman yapacağım anlamına gelmezdi. Artık şansını kaybetmişti Rüzgar.  

"Eminim öyledir" diyen iç sesimi duymamak için müziğin sesini daha fazla açtım. Şarkıya bağıra bağıra eşlik ederken havaya karışan sesime içimdeki kötü duygular da sanki eşlik ediyor ve beni kısa süreliğine de olsa terk ediyorlardı.

Kırmızı ışıkta durduğumda yanımdaki aracın şoförü bana bağırmaya başladı. İlk başta anlamamıştım ama yanındaki de bana bağırınca bana öfkelendiklerini anlamıştım. Onları takmayıp şarkıyı söylemeye devam ettim, onlar da bağırmaya. Gözüm geri sayım yapan sayaca takıldığında aklıma bu zamana kadar hiç yapmadığım bir şeyi yapmak geldi. Bu zamana kadar bu davranış benim gibi birisine uygun olmayacağı için yapmamıştım ama ben artık değişmeyi istiyordum. Bunun için her türlü yolu deneyecektim.

Geri sayım bitmek üzereyken ayağımı hazır hale getirdim. Sonra yan tarafımdaki arabaya dönüp bana bağıran insanlara gülümsedim. Tekrar ışığa baktığımda sarı yanmıştı. Hızla onlara dönüp sol elimin orta parmağını havaya kaldırdım onların görebileceği şekilde. Yeşil yazdığı an çoktan gaza basmıştım.

Dikiz aynasından geriye baktığımda şoförün yanında oturan erkeğin camdan sarkıp bana bağırdığını gördüm. Kahkaha atarken bu değişimin güzel olduğunu farkettim. Mutluluk veriyordu bana. İlk defa kendimi fazlasıyla özgür hissetmiştim.

Barın önüne geldiğimde arabayı rastgele bırakıp indim. İndiğim an bar kapısının önünde olan erkeklerin dikkatini çekmiştim. Zaten fazlasıyla kısa olan şortum ve göbeğimi açıkta bırakan straplez bluzumla farkedilmemem imkânsızdı. Erkeklerin dikkatini çekebilmenin verdiği haz duygusuyla kendimden emin aralarından geçerek bara girdim. Parfümümün kokusunu içlerine çektiklerini hissetmiştim.

Kendime bir şeyler almak için bar tarafına yönelip oradaki sandalyelere oturdum. Anında etkili bir şeyler içmek istiyordum. Rüzgar'ın aklıma üşüşmesini engellemem lazımdı.

Barmene "Tek seferde sarhoş olmak istiyorum" dediğimde gülümsedi ve büyük bir bardağa bir şeyler hazırlamaya başladı. Hazırladığında önüme doğru kaydırdı. Elime alıp içmeye başladığımda ilk başta fazla sert gelse de bir kaç yudumda alışmıştım. Ayrıca kanıma karışmaya başladığını hissediyordum.

Yan tarafımın dolduğunu hissedince kafamı çevirip yanıma baktım. Esmer bir erkek hiç çekinmeden beni süzüyordu. En son bakışları gözlerimle buluştuğumda hareketim tek kaşımı kaldırmak oldu.

"Bora" dedi elini uzatarak. Bir eline bir de yüzüne baktıktan sonra "Sormamıştım" deyip önüme döndüm. Hafif bir kahkaha atıp "Ağır kız" dedi. Cevap vermeye tenezzül etmeyip içkimi yudumlamaya devam ettim.

"Senin adın ne?"

Konuşmayı kendi çapında sürdürmeye çalışması beni gülümsetirken ona dönüp "Sanane" dedim. Bugün diğer günlere göre fazlasıyla beklenmedik davranışlar sergiliyordum ve bu rahatlatıcıydı. İçimden geçeni söyleyebilmek dsha fazla özgür olduğumu gösteriyordu bana.

Bacağımda hissettiğim elle ağrıya doğru baktım. Eli fazla yukarıdaydı. Kafamı kaldırdığımda nefesi dudaklarıma çarpmıştı.

"Böyle mi değişeceksin sen?" Dedemin sesiyle bir anda kafamı sağa sola çevirdim ama eğlenip içen insanlar dışında kimse yoktu. Dedeme hak verirken bacağımdaki eli tutup indirdim. Önce eline sonra bana bakınca "Defolup git burdan" dedim. Beni yine ciddiye almayıp daha fazla yaklaşırken bu sefer arkasından daha büyük bir güç onu geriye çekti ve dengesini sağlayamayınca yere düştü.

Ben şaşkınlıkla yerdeki Bora'ya baktıktan sonra kafamı kaldırıp Bora'nın eski yerinde duran kişiye baktım. Yüzündeki ukala gülümseme beni sinir ederken "Ne yapıyorsun sen?" dedim. Gülümsemesini hiç eksiltmeden beni yanıtladı.

"Değişeceğini söylemiştin. Ben de yardım ediyorum."

◦ ◦ ◦ ◦ ◦

Allaha emanet olun.^^

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

629K 45.1K 34
"Cehennemine hoşgeldin, katilin kızı!" İtalyan ve Katolik bir adam... Türk ve Müslüman bir kız... İslâmî bir aşk romanı...🦋 →Tıp fakültesinden yeni...
14.1K 1.4K 36
Garip bir dünya döngüsündeyim. Ey hayal bana neler sunduğunu bilmem ama sunduğun her neyse enfes bir lezzeti var
31.2K 1.4K 54
Çiftler - DefYal - YeşÇın - EzDen - NehPol Herşeye Rağmen Herkeze Rağmen İnadına Aşk ♥
398K 40.9K 35
Çocukluğumdan beri doktor olmanın hayallerini kurdum. Bir de Çalıkuşu'ndaki Feride gibi uzak diyarlara gitmeyi. O öğretmen olarak gitti ben ise dokt...