Profilimde ki Çocukluk Aşkım kitabımı da beklerim =)
ARKADAŞLAR İNTERNETE GİREMEYECEĞİM BİR YA DA İKİ HAFTA BOYUNCA. ACİL SEYAHAT. ÜZGÜNÜM. O YÜZDEN PEŞİN PEŞİN İKİ BÖLÜM PAYLAŞIYORUM. KENDİNİZE İYİ BAKIN VE BENİ YORUMLARINIZDAN MAHRUM BIRAKMAYIN =(
YUKARIDA Kİ ELBİSEYİ ASKILI DÜŞÜNÜN. BÖLÜMÜN SONUNDA ANLARSINIZ =)
Odamda bir sağa bir sola dönerken bir yandan da aşağıya inip Aras'ın ağzını burnunu kırmak istiyordum.
O kim ki beni öper ya. Arada bir elimi dudaklarıma götürüyor kanayıp kanamadığını kontrol ediyordum. Hala kanıyordu. Yanımda ki çekmecenin gözlerini karıştırdım ve içinde bir merhem bulunca Allah'a bin şükür ettim. Biraz karıştırınca bir sürü tıbbi malzeme vardı. Sırtım için pansuman malzemelerinin hepsi de çekmecede bir köşedeydi. Ama gerek kalmamıştı. Çoktan geçmişti. Unutmuştum daha doğrusu acısını.
Dudağıma merhemi sürdükten sonra Sibel'in uzun süren uykusunun ardından uyumayacağını anladım ve onu kucağıma alıp oyun oynamaya başladım. Mis gibi bebek kokuyordu. Saçlarının kokusu beni öldürüyordu. Yeni banyo yapmış tatlı, küçük, şirin, minik, dünyalar harikası bir bebeğinizin olmasından daha iyi ne olabilirdi ki?
O benim bütün sinirlerimi yatıştırıyordu.
Bir dakika sinir mi demiştik, Aras o beni nasıl öpebilirdi? Aklıma geldikçe hala utanıyordum ve kalbim sanki art arda davula vuruyormuş gibi atıyordu. İlk öpücüğümü elimden almıştı hem de berbat bir şekilde. Utanıyordum. Kıvranıyordum. Heyecanımdan ölmek istiyordum. En önemlisi de bu ya. Neden heyecanlanıyordum?
Bütün bu düşüncelerden sıyrılıp kendimi yatağa attım. Sibel'i de yanıma koydum. Saate baktığımda gece ikiye geliyordu. Sibel'e mama içirtmeden uyutamazdım. Aşağıya inecektim ama ya Aras ordaysa?
Sibel'i derin beşiğinin içine koydum ve kapıyı açıp parmak uçlarımda yürüyerek merdivenlerden aşağıya indim. Salona baktığımda kimse yoktu. Elimi kalbime koydum ve oh deyip mutfağa yönelmek için bir adım attığımda sağlam bir şeyle çarpmıştım. Burada kapı vardı da ben mi görmedim?
"Birine mi bakmıştın?"
Sinirle kaşlarımı çatıp ona baktım ve baştan aşağıya süzdüm. Dizinin altında şort ve siyah bir tşört giymişti. Zırt pırt üzerini değiştiriyordu. Bana ateş bastığı gibi ona da mı basmıştı acaba?
Elinde bir bardak süt vardı ve sanırım yukarıya çıkıyordu.
Elimi kalçamda birleştirip;
"Annene bakmıştım!", dedim ve omzuna çarparak mutfak dolaplarına yöneldim.
Sütünden bir yudum aldı ve dolaplarda bir şey arayan bana baktı. Beni süzüyordu. Bense Sibel'in mamasını arıyordum. Ama nereye bakmam gerektiğini düşünemiyordum. Şu anda bakıyordum ama hiç bir şey görmüyordum. Ve Aras beni orada süzmeye devam ettikçe de göremeyecektim. En son aradığım şeye odaklanmam gerektiğini düşündüm ve dolapta ne aradığımı hatırladım. Meğersem elimin altındaymış.
"Bu kadar mı aklını karıştırıyorum?", dedi kendini beğenmiş gibi sütünden bir yudum daha alırken.
"Bu kadar heyecanlanacağını bilseydim seni öpmezdim."
Allah'ım bilerek mi beni sinirlendirmeye çalışıyordu? Eğer öyle yapıyorsa elimde çok güzel bir koz vardı.
"Ufaklık nasıl?", dedim elime Sibel'in mamasını alıp bir yandan pis pis sırıtarak.
"Çok mu merak ettin gösterebilirim istersen?"
Şimdi ben bozulmuştum ve o pis pis sırıtıyordu. Sinirden yaptığım işi ses çıkarta çıkarta yapıyordum. Dolabın kapaklarını çarpıyor, tezgahın üzerinde mamayı hazırlarken malzemeleri kıracakmış gibi vuruyordum. Trip atıyordum anlayacağınız.
Hala beni süzüyordu.
"Beni süzmeyi kes!", dedim ona bir kaç saniye bakarak ve sonra yaptığım işe tekrar döndüm.
Sütünden bir yudum aldı ve bana bakarak merdivenlere yöneldi. Utandığımı biliyordu ve bile bile yapıyordu. Benle oynamaktan zevk alıyordu.
Merdivenleri çıktığında arkasından;
"Sinir şey.", diye mırıldandım.
"Dediğini duydum. Bunları burnundan fitil fitil getireceğim.", dedi bağırarak. Hah bağırmasa şaşardım.
Valla bu gün sınırlarımı zorlamıştım. Ona bağırmıştım, erkekliğine vurmuştum. Sonra kızdırmıştım. Tokat atmıştım... Ama o da hepsini hak etmişti.
Sibel'in mamasını hazırladıktan sonra yukarıya çıktım. Gözleri kapanıyordu uyumak üzereydi. Son anda yetişmiştim. Kucağıma aldığımda uyumak için boynuma sarıldı bense hemen onun kollarını çektim ve ağzına biberonu verdim. Mamasını içerken gözleri gidip gidip geliyordu. İşi bittiğinde mamayı hemen yere koydum ve kucağımda ki Sibel'e iyice sarıldım. Kokusunu içime çekerek uyumak istiyordum.
..
Sabah uyandığımda kapı ardına kadar açıktı ve Sibel beşiğindeydi. Bu adam beni geceleri kontrole falan mı geliyordu?
Sibel'e baktığımda dağınık bir şekilde yatmıştı. Eli bir yerde bacağı bir yerdeydi. Bir insan teyzesine bu kadar çekmemeliydi. Eğildim ve onun alnına bir öpücük kondurdum. Hafif kımıldadı ve tekrar uyumaya devam etti. Bense pencerenin önüne geçtim ve bu sefer fazla eğilmeden biraz hava aldım. Güneş yüzüme çarpıyordu ve rüzgar tenimi gıdıklıyordu. Büyük bir gerinleşmeyle kendime gelmiştim.
Sibel hazır uyuyorken gidip duş almalıydım. Üzerimi değiştirmek için ayna karşısına geçtiğimde gözlerimi kırpıştırmakla yetindim.
Dün gece geceliklerimi giymiş miydim ben? Hayır. Üzerimde beyaz bir atlet ve beyaz bir kısa şort vardı. Aklıma gelen ilk fikirle irkildim ve hemen atletimi kaldırıp südyenime baktım. Oh neyse ki o dün ki giydiğim südyendi. Derin bir oh çektim ve aynadaki bana bakmaya devam ettim tam atletimi indirecekken;
"Manzaradan şikayetçi değildim.",
Kapı da elinde kahve bardağıyla duran Aras'ı görünce birden kızardım ve hemen atletimi indirdim. Sanırım atletimi indirmem 0.00000001 salise sürmüştü. Jet hızında kapatmıştım. Utancımdan yerin dibine girecektim. Bir erkekle aynı ev de kalmak bu kadar utanç verici miydi? Evli insanlar ne yapıyordu acaba ?
"Ya sen sapıksın. Harbi diyorum sapıksın. SA PIK SIN!",dedim heceleyerek.
Ve arkamı dönüp dolabın kapağını açtım.
"Belki.", dedi içeri girerken. Katıksız erkek, en doğal hali, odun. Burası bayan odası. Bir kapı çal, bir izin iste ne bileyim hadi diyelim öyle gördün bir geri çekil ben geldim de. Nerede?
Sadece yüzüne sert sert bakmakla yetindim. Ondan nefret ediyordum. Madem kendimi sevdirtememiş ve izin alamamıştım, onu sinirlendirmiştim demek ki artık ona yemek yapma gibi bir zorunluluğum yoktu. Hem ona ne oluyordu ki? Böylelikle Aras için yaptığım listeyi de yırtıp attım. Başlamadan biten liste.
Valla hiç uğraşamazdım. İzin almadan işe gidecektim.
"Sen işe gitmeyecek miydin Aras?"
"Sanane.", dedi masamın üzerinde ki makyaj malzemelerini inceleyip elleriyle kurcalayarak.
"Bay hödük?", dedim.
"Ne?"
"Üzerimi sen mi değiştirdin?"
"Evet.", dedi kafasını ilgilendiği makyaj malzemelerimden kaldırıp bana bakıp sinsi bir gülücük atarak.
"Bana bak. Ben namuslu bir kızım. Senin benim gibi iffetli kızlara karşı olan düşkünlüğünü biliyorum. Beni elde edemeyeceksin.", dediğimde sürmemi eline almış ve elinde ki kupayı masamın üzerine koymuştu. Kapağını açıp kaleme dik dik bakıyor ne olduğunu çözmeye çalışıyordu.
"Bu arada hiç iç çamaşırı zevkin yokmuş.", dediğinde hala kalemi inceliyordu. Utancımdan yerin yedi kat dibine girecektim. O beni iç çamaşırımla mı görmüştü? Tamam bunları pek fazla düşünmesem de olurdu.
Ne diyeceğimi bilemediğim için sinirle bir sağa bir sola baktım ve oflayarak ayağımı sertçe yere vurup dolabımın başına tekrar döndüm.
Arkamdan güldüğünü biliyordum. Hissediyordum.
"Ben işe gidiyorum. Evden dışarıya çıkmak yok.", dedi eline kupa bardağını alıp bir yudum içerek. Bir eli bol kaprisinin cebindeydi ve bacakları hafif aralıklı duruyordu. İri kasları siyah ve dar tşörtünün ardından belli oluyordu. Ona yiyecekmiş gibi bakmamaya dikkat ederek;
"Başka emriniz?", dedim yapmacık bir gülümsemeyle.
"Bu gün kabak dolması istiyorum.", dedi ciddi bir şekilde. Espri yapmıyordu. İyice alışmıştı bu da gel keyfim gel yapmaya.
"Başka var mı başka?", dedim hala yapmacık bir şekilde tebessüm ederek.
Hayır dermişcesine kafasını salladı. Kafasını salladığında dağınık saçları da kendisiyle beraber dans ediyordu sanki. Tamam yakışıklıydı.
"O zaman kapı orada, bir daha odama izinsiz girme!", diye bağırdım kapıyı göstererek. Gün intikam alma günüydü. Bakalım odadan kovulmak nasıl bir histi Aras Kılınç.
Sadece yüzüme anlamsız bir ifadeyle baktı ve kafasını bana umutsuz vakasın dercesine sallayarak dışarıya çıktı.
Onun lafını dinler miyim ben hiç?
Tabi ki işe gidecektim.
Dolabı açtım ve içinden kırmızı bir elbise aldım. Rengi koyu kan rengindeydi. Sıfır koldu, mini ve şirin bir elbiseydi. Bu gün bir kaç yere iş görüşmesine gidecektim ve ilk izlenim çok önemliydi.
Düz bir elbiseydi. Cihat'ın getirdikleri arasından çıkmıştı. Belinde ki elmas detaylarının günlük bir elbiseye göre fazla süslü kaçtığını görünce elimi makası aldım ve elmasları sökmeye başladım.
...
İşim bittiğinde elbiseye baktım. Sadece belimden aşağıya etek kısmına gelince hafif kabarıyordu. Altına da siyah bir topuklu çektim ve siyahla kırmızı karışımı bir çantayla kombinimi tamamladım. Tam o sıra da uyanan Sibel'i görünce çekmecenin içinden bir tane kek çıkartıp eline verdim. Aras gidene kadar onu oyalasa yeterdi. Beni bu halde görmesini istemiyordum. Eminim gitmeme izin vermezdi.
...
İNSTAGRAM HESABIM : SARVİYAN