Ruhsal

By Slytherixie

98.3K 6.4K 596

Birbirlerinden güç alan iki ayrı ruha, iki ayrı bedene ve iki ayrı kalbe sahipti onlar. Bu olgular her ne kad... More

Ruhsal
1. Bölüm
2. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm - Final

3. Bölüm

5.8K 380 40
By Slytherixie

Ve olur da karşınıza size gerçekten değer veren biri çıkarsa, içinizdeki boşluğu onunla doldurmaya çalışın.

--

Tüm gün boyunca hiçbir işime doğru düzgün odaklanamamış, Buğra'nın kim olduğunu düşünmüştüm. Yıllardır ilk defa bana yakın olmaya çalışan biriyle karşılaşmıştım, bunu ciddiye alıp düşünmem normaldi. Üstelik bir de tüm geçmişimi, yaşantımı ve büyük ihtimalle de zevklerimi bilen biriyle karşı karşıyaydım. Onun asla saf olduğuna inanmıyordum. Büyük ihtimalle o da dışarıya iyi kalpli, cömert, topluma faydalı birey görünümü vermeye çalışan ama kendi içinde çıkarcı bir pislik olan karaktersizlerdendi. Bakışlarının altında yatan kötülüğü fark etmiştim, belki de yanılıyordum ama bir şekilde hissetmiştim. İnsanların çevresindekilere kendisinin iyi biri olduğunu inandırma çabalarının ilk aşaması gülümsemektir. Fakat birçoğu gülümsemenin sadece dudakların yukarıya kıvrılmasından ibaret bir hareket olduğunu düşünüyor. Gerçek bir gülümsemeyle sadece yüzün değil tüm ruhun güldüğünü ve bunun gözlerinin içine yansıdığını bilselerdi çoğu insan karşısındakinin samimiyetine kanmazdı. Buğra'nın gözlerinde o ışığı, güven veren bakışları görememiştim.

Aniden gelen korna sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp gerçek hayata döndüm. Orta yaşlı bir adamın arabasının camından başını çıkararak bana baktığını gördüm.

"Dikkat etsene be, az daha çarpacaktım sana!"

Cevap vermeyip hiçbir şey olmamış gibi hızlı adımlarla kaldırıma çıktım ve yeniden adımlarımı yavaşlatarak yürümeye devam ettim. Okuldan çıktıktan sonra öncelerden gün aşırı uğradığım spor salonuna gitmeye karar vermiştim. Bu aralar baya aksatıyordum, bir haftadır hiç uğrama şansım olmamıştı. Hem kafamı dağıtır hem de vücudumu geliştirmeye devam ederim diye düşünüyordum. O kum torbasını yumruklayınca tüm hırsımı atıyor, rahatlıyordum. Sıkıntıyla iç geçirip saate baktım, yaklaşık üç saat sonra hava kararacaktı. Adımlarımı hızlandırarak yürümeye devam ettim, on dakika sonra spor salonunun kapısının önündeydim. Tam içeri girecekken uzaktan gelen biri dikkatimi çekti. Bizim okuldan biri gibi görünüyordu, biraz daha dikkatli bakınca Buğra olduğunu fark ettim. Ağır bir küfür savurarak bakmaya devam ettim, küfürü duyan birkaç kişi "Edepsiz, bir de kız olacaksın sözde utanmıyor musun?" dercesine bana bakmıştı. Onlara aldırmadan sabır dileyerek kapıdan içeri girdim. Her zamanki gibi beni ilk karşılayan Tuna oldu. Salonun sahibi oydu, şimdiye kadar bana çok yardımcı olmuştu. Kendi özel hayatında nasıl biri olduğunu bilmiyordum ama işinde oldukça başarılıydı. Gülümseyerek bana yaklaştı ve suratındaki muzip ifadeyle konuşmaya başladı.

"Kaç gündür uğramıyordun, bizi unuttun mu yoksa?"

"Fırsat bulamadım derslerden dolayı, şu son günlerde daha fazla çalışıyorum. Ama artık buraya da fazla geleceğim, ikisini dengeli bir şekilde yürütmem gerek. Her neyse bir şey rica edebilir miyim?"

"Tabii, edebilirsin."

"Şurayı iki saatliğine kapatabilir misin, kimse girmesin."

İşimi şansa bırakmayacaktım. Buğra denen aptal herif peşimden buraya geliyor olabilirdi.

"Önemli bir şey varsa söyle lütfen elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım."

"Yok, lütfen kapat şurayı sadece iki saatliğine."

"Hatrı sayılır müşterilerden olmasan asla böyle bir şey yapmazdım."

Tekrardan bana gülümseyerek kapıya doğru yöneldi ve üstünde büyük harflerle kapalı yazan bir kağıt astı. Teşekkür edip soyunma odasına doğru yürümeye başladım. Tam kabinin kapısını açmış içeri girecekken Duygu'nun sesini duymamla kafamı geriye çevirmem bir oldu.

"Hoşgeldin Başak, çoktandır uğramıyordun."

Duygu da buranın çalışanlarından biriydi, bana ettiği tebessüme karşılık yüzümde kas oynamadı. Birkaç saniye boyunca boş boş yüzüne baktıktan sonra yeniden konuşmasına fırsat vermeden soyunma kabinine girdim. İnsanlarla mümkün olduğunca az konuşmaya çalışıyordum, hele hele böyleleriyle şimdiye kadar hiç muhattap olmamaya çalışmıştım. Bu kızı da hiç sevmiyordum. Yalancı pisliğin tekiydi, çevresindekilere iyi davranarak puan toplamaya çalışıyordu. Onun yaptığına şahit olduğum şeyleri düşünürken aklıma yine Buğra geldi. Hırsla sırt çantamı bir köşeye fırlattım. Eğilip içinden boksör şortumu ve atletimi çıkardım, giyinmeye başladım. Bir yandan da kendi kendime söyleniyordum.

"Saçmalığa bak! Resmen hayatımda yer edindi puştperest. Bunların hiçbiri tesadüf olamaz, bu kadarı da fazla. Sürekli karşıma çıkması hiç normal değil."

Belki de öncelerden beri beni takip ediyordu, sadece son günlerde onun farkına varmıştım. Düşündükçe sinirleniyordum, son olarak telefonumu şortumun cebine atıp kulaklıklarımı da taktıktan sonra kabinden çıkıp kum torbasına yöneldim. Başlarda ısınmam gerekiyordu ama artık öyle bir şeye gerek duymuyordum, eldivenleri taktığım gibi torbaya yumruğu geçirdim. Bir tane, ve bir tane daha. Gerçekten de kum torbası rahatlatıyordu, anlık da olsa bir şeyleri unutturuyor ve sakinleşmemi sağlıyordu. Aklıma amaçlarımı, gelecek planlarımı ve başarımı getirdim. Düşünmem gereken tek şey geleceğimdi. Aptal birisi yüzünden tüm günümü harcadığım için kendime kızıyordum, onu düşünmekten okuduğum, çalıştığım hiçbir şeye adapte olamamıştım. Ben bu değildim, yıllarca insanlarla dalga geçtiğim davranışı bugün ben gerçekleştirmiştim. Hayatımda hiçbir yeri olmasa da -ya da ben hayatımda yeri olmadığını sanıyordum- neredeyse tüm günümü onun saçmalıklarını ve yapmaya çalıştığı şeyleri düşünerek geçirmiştim. Kendime onu düşünmeyi yasaklayarak yeniden hedeflerimi ve yapmam gereken şeyleri düşünmeye başladım. Kendimi öyle kaptırmıştım ki iki saat boyunca kum torbasında durmadan çalıştığımı Duygu'nun "İki saat doldu!" diyerek seslenmesiyle farkettim. Derin bir nefes alarak köşede duran havluyla yüzümü sildim ve su şişesinden büyük bir yudum alarak şişeyi bir köşeye fırlattım. Hızlı adımlarla yeniden soyunma kabinine doğru yürümeye başladım. Acele ederek üstümdekileri çıkarıp normal kıyafetlerimi giydikten sonra çıkışa doğru yürüdüm. Tuna o sırada kapıda asılı olan kapalı yazısını çıkartıyordu. Normalde hiç konuşmaya gerek duymazdım ama şimdiye kadar spor konusunda bana çok yardımı olmuştu, ayıp olmasın diye mecburen "Görüşürüz." deyip cevabını aldıktan sonra kapıdan çıktım. Çıkar çıkmaz tenime çarpan soğuk havayla irkildim. Aslında hava normaldi, terli olduğum için çıkan hafif rüzgar üşümeme sebep olmuştu. Adımlarımı biraz daha sıklaştırarak yürümeye devam ettim. Havanın kararmasına az kalmıştı, karanlıkta sokakta kalmam sorun değildi sadece evdeki işlerim ve derslerim geciktiği için sürekli acele ediyordum.

O sırada aniden arkadan sırtıma dokunan bir elle irkildim. Kesin Buğra'ydı, daha fazla dayanamayarak arkamı döndüğüm gibi bağırmaya başladım.

"Aptal mısın se-"

Karşımda yaşlı bir kadın olduğunu farketmemle susmam bir oldu.

"Sakin ol kızım, çantandan yere bir şeyler düştü. Sadece uyarmak istemiştim, bu yeni nesil çok tuhaf."

Hiçbir şey demeyerek birkaç adım ötedeki anahtarlarıma baktım, hızla gidip yerden aldım ve çantama koydum. Belki de bu kadın olmasa bu akşam dışarıda kalacaktım. Yine de beni uyarması onu iyi bir insan yapmaz, değil mi? Pislik insanlar kendilerine genelde iyi sıfatını yakıştırırlar, aslında iyi kelimesini pek sık kullanmamamın sebebi de bu. Sıkıntıyla oflayarak yoluma devam ettim. Kısa bir süre sonra eve gelmiştim, hızlı adımlarla apartmandan içeri girerken merdivenlerde oturan biri dikkatimi çekti. Biraz daha yaklaşınca bir adam olduğunu farkettim, arkası dönük olduğu için kim olduğunu çıkaramıyordum. Umursamayarak asansöre doğru yürümeye başladım. Tam kapısını açmış binecekken birinin bana seslendiğini duydum ve arkama baktım. Buğra. Buradaydı.

Sabır dilercesine tavana bakıp hırsla çantamı yere attım ve asansörün kapısını gürültülü bir şekilde kapattım. Buğra'ya doğru yürürken bileğimdeki siyah lastiklerden biriyle hızlı hareketlerle saçlarımı arkada topladım ve yanına vardığım gibi ne söyleyeceğini beklemeden suratına yumruğu geçirdim. Antrenmanlıydım, işime gelmişti. Yüzünü kaldırıp baktığında biraz daha yaklaşıp bir kere daha vurdum. Sinirli olduğum anlarda ani tepkiler veriyordum, ve çoğu zaman etrafımdaki nesneler zarar görüyordu çünkü şimdiye kadar çevremde hiç insan olmamıştı. Sanırım Buğra sinirimi çıkardığım ilk insan oluyordu. Son vurduğum yumruğun ardından yere düşmüştü, karnına tekmeyi geçirmemek için kendimi zor tuttum. Sinirlendiğimde ruh hastası manyağın tekine dönüşüyordum ve kontrolsüzce zarar veriyordum.

Kalktığı gibi bir kere daha vurmayı düşündüm ama sonralardan fazla zarar verirsem doğru olmaz diye düşünerek bundan vazgeçtim. Yavaşça doğrulup biraz daha yaklaştı ve ellerini ellerime değdirdi. Tenini kendi tenimde hissettiğimde birkaç saniye anlam veremediğim bir şekilde tepkisiz kalsam da hemen kendime gelip ellerimi geriye çektim.

"Bana bak, amacını felan bilmiyorum bana arkadaşlıktan dostluktan bahsetme. Ne yapmaya çalıştığını şimdi burda söyle bir daha beni de kendini de uğraştırma, bana zarar vermeye çalışıyorsan sonuçlarını ağır ödersin."

"Sana zarar verebileceğimi nasıl düşünebilirsin! Şimdiye kadar birilerine karşı kötü bir davranışım bile olmadı!"

O da sinirlenmeye başlamıştı. Harika. Bu kadar gürültüye karşılık huysuz komşulardan birinin kapıdan çıkıp bize söveceğine kalıbımı basabilirdim.

"Zarar vermek istemeyen biri geçmişimi araştırma gereği duymaz. Uğraştırma beni, ne yapmaya çalıştığını söyle sonra siktir git bir daha karşıma çıkma."

"Geçmişte yaşadıklarını araştırdım çünkü..."

"Çünkü ne? Lafı geveleme."

"Çünkü sana aşığım! Öğrendin işte, rahatladın mı? Hakkındaki her şeyi bilmek istedim çünkü seni seviyorum!"

Continue Reading

You'll Also Like

11.1K 339 12
Tek bölümlük hikayelerdir.
811K 36.7K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
1.2M 87.5K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...