Bî- misâl Hayat

Av Tugbaff

1M 47.7K 3.1K

(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile... Mer

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
DUYURU
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
DUYURU
DUYURU
30. Bölüm
TEŞEKKÜR
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
DUYURU
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
40. Bölüm
Duyuru
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
.
45. Bölüm
46. Bölüm
Ramazan Bayramı
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
FİNAL

39. Bölüm

8.8K 644 44
Av Tugbaff

Melis'le konuşmak adına odasına gelmiştim. Kapıyı tıklatıp girdiğimde ağlarken bulmuştum onu. Yaşlarını silmeye çalışsa da zaten görmüştüm göreceğimi. "İstersen çıkayım..."

"Yok hayır, buyur lütfen." Kapıyı kapatarak yanına ilerledim ve odada bulunan tekli koltuğa oturdum. "Bir sorun mu var?" Histerik bir gülüş sundu. "Sence yok mu?" Hayatımız gözümün önüne gelirken kendimi de aynı şekilde güler bulmuştum. "Doğru, fakat sanki yeni bir durum olmuş gibi. Ondan sordum." Omuz silkerek camdan dışarıya baktı. Ardından tekrar bana döndü. "Neden hiç sormuyorsun?" Kaşlarım çatılırken konuştum. "Neyi?"

"Senin Göksuların gerçek kızı olmadığını biliyordum sonuçta. Fakat buna rağmen hiçbir şey yapmadım. Ne sebeple yapmadığımı neden hiç sormuyorsun?" Bu sefer omuz silken bendim. "Soruların peşinden koşmak istemiyorum. En azından kızımı sağlıkla kucağıma alana kadar."

"Sormadın ama anlatmak istiyorum. Kendimi açıklamaya ihtiyacım var... Evet, senin Göksuların kızı olmadığını biliyordum. Fakat gerçek ailenin kimler olduğunu sonradan öğrendim. Öğrendiğimde de sen zaten Göksulardan ayrılmış ve kendine bir hayat kurmuştun. Hiç tanımadığın bir kızın senin ailen başkaları demesine inanmazdın belki de. Ama kendine yeni bir hayat kurduğun için gelip de altüst etmek istemedim. En azından birimiz yolunu bulmuş dedim... Beni satmaya kalktığında ilk aklıma gelen ailen oldu. Tanıdığım başka kimse yoktu ki. Mecbur onlara sığındım. Biraz da güçlerinin yeteceğini düşündüğümden. İşler nasıl buraya geldi, hiç bilmiyorum..."

"Ben seni suçlamıyorum Melis. Sadece kimsin, nesin tanımaya çalışıyorum. Ve sen bu konuda hiç yardımcı olmuyorsun."

"Ne anlatmamı istiyorsun?"

"Ben gelmeden önce niye ağlıyordun Melis?" Bakışlarını kaçırırken tahmin ettiğim gibi sebebinin Meriç olduğunu anlamıştım. "Meriç'le aranızda ne geçti?"

"Sen, nasıl?.." Yusuf'tan öğrendiğim kısmını geçebiliriz bence. "Nasıl öğrendiğimi boşver. Aranızda ne geçti?" Kendimden emin duruşum onu anlatmaya itmişti. "E-eski sevgilim... Yani, bütün bunlar olmadan önce, babamın beni rahat bıraktığı zaman. Anlatamadım ona... Babamın nasıl biri olduğunu, neler yaptığını anlatamadım. Üzerimde yeniden hakimiyet kurduğunda da ayrıldım Meriç'ten sessiz sedasız. Bıraktım onu... Sancarlara sığındığımda onu görmek... Asla beklediğim bir şey değildi. Meğer tanışıyorlarmış." Konuşurken ağlaması yeniden başlamıştı. "Çok sevdim ben onu Hira... Hâlâ çok seviyorum... İlk gördüğünde öyle bir baktı ki bana... Yemin ederim babama rağmen kendimden hiç bu kadar nefret etmemiştim..."

Birkaç kere Meriç'le lafı geçmişti sevgililiğin. Demek bu yüzden hiç sesini çıkarmıyordu bu konuda. "Ne diyeceğimi bilmiyorum Melis... Ama keşke madem bu kadar seviyorsun, sessiz sedasız ayrılmak yerine anlatsaydın ve birlikte bir çözüm bulsaydınız. Ki eminim Meriç seni yargılayacak veya sana sırtını dönecek biri değildi. Buna rağmen ayrılığı seçmiş olman, senin kolaya kaçışın olmuş kusura bakma. Belki sen ne biliyorsun da ne konuşuyorsun diyebilirsin. Fakat şunu unutma, sen o ailenin kızı olabilirsin. Ama onlar seni bu zamana kadar kendilerinden uzak tuttular. Bense birkaç sene öncesine kadar onlarla yaşıyordum. Yani belki de senden daha fazla konuşma hakkına sahibim." Kızımın tekmesini hissederken elim karnıma gitti. Soluğumu verirken konuşmaya devam ettim. "Her neyse, seninle kimin daha fazla konuşacağını tartışacak değilim. İkimiz de bir şeyler yaşadık."

Yerimden kalktığımda seslenişi ile ona döndüm. "Hira, Emir Asaf veya diğerleriyle konuşur musun? Beni yurtdışına göndereceklerini söylemişlerdi. Artık gidemez miyim?"

"Baban onları bu kadar zorlarken mümkün mü sence?! Herkes senin için uğraşırken sırf Meriç yüzünden bu kadar bencil olma..." Tekrar konuşmasını beklemeden çıkmıştım odadan. Belki hormonlarım sebebiyle çıkışmıştım fakat haksız da değildim. Herkes onu korumaya çalışıyordu ve o sırf Meriç'le arasında olanlardan dolayı gitmek istiyordu. Bu bencillikten başka bir şey değildi.

Salonda yalnız oturan İpek'i gördüğümde yanına ilerledim ve koltuğa oturdum. "Naber İpek'im?" Oflayarak bana döndü. "İyi be Hira'm. Sadece, beni yanlış anlamayacağını bilerek söylüyorum, evimi özledim..." Söylediği zaten bozulmuş olan moralimi daha da altüst etmişti. "Haklısın birtanem... Seni de alıkoyduk burada."

"Asma hemen suratını hamiş kankim! Üzül diye söylemedim. Biliyorum sonuçta, hepimiz mecbur olarak yapıyoruz bir şeyleri. Neyse boşver sen şimdi bu konuyu. Napıyor teyzesinin balı?" Elini karnıma koyarak sormuştu. Kızımın bahsi geçerken anında yüzüme bir gülümseme oturmuştu. "İyi teyzesi. Bu sıralar biraz hareketli."

"Bir doğsun, teyzesi onunla neler yapıcak." Soluğumu bırakırken konuştum. "Sağlıkla doğsun da..."

"Amin bebeğim amin..."

"Eee sizin nasıl gidiyor Anıl'la?" Anında gözleri parlamıştı. "Ay Hiraa! Çok, çok güzel. Ben manifest yaparken bu kadar da güzelini hayal etmemiştim. Çok güzel ilgileniyor benimle. Sevgisini söylemekten çok hissettiriyor. Ve bu o kadar değerli ki..." Onun adına çok mutlu olmuştum. Biricik arkadaşım sonunda bulmuştu mutluluğu. "Çok mutluyum senin adına canım benim. Umarım hep böyle devam eder."

"Umarım Hira kuşum." Gözüm saate kayarken içim merakla doldu. Yusuf'la sabah konuştuktan sonra bütün gün onunla ilgilenmiş ve biraz da çalışmıştım. Bu yüzden ancak akşam konuşmuştum Melis'le. Şimdiyse Yusuf çoktan uyumuş, saat epey geç olmuştu ve Emir Asaf'tan haber yoktu. "Anıl'la konuştun mu bugün hiç?"

"Sabah konuştuk. Niye ki?"

"Saat kaç oldu ama Emir Asaf gelmedi. Bir arayayım." Sehpada duran telefonumu alarak arasam da açan olmamıştı. İçimi anında bir huzursuzluk kaplarken dudaklarımı ısırarak bu sefer de Meriç'i aramıştım fakat o da açmamıştı. "Niye hiçbiri açmıyor ki?.."

Bu sefer de Yaman'ı aramıştım. Sonuç ise aynıydı. "Poyraz abiyi arasana." Kafamı sallayarak bu sefer de onu aradım. Bir iki çalış sonrası açılmıştı. "Meleğim." Stresle gözüm dolarken konuştum. "Abi..."

"Güzelim bir şey mi oldu?" Sesi endişe ve merak karışımı çıkmıştı. "Emir Asaflar telefonlarını açmıyorlar. Bir şey olmamıştır değil mi?.."

"Bir durum oluşmuştur meleğim. Sen endişelenme, ben şimdi öğrenirim tamam mı?" Görebilecek gibi kafamı sallamıştım. "Tamam... Haber ver ama."

"Tamam vericem. Uraz'ı göndereyim mi yanına? İyi misin? Yanında biri var mı?"

"İyiyim. İpek yanımda. Melis de evde zaten."

"Tamam, ben hemen dönüş yapıcam sana." Telefonu kapattığımda gözüm telefon ekranında, beklemeye başladım. Geçen dakikalar stresimi arttırırken kızımın da hareketlerini hissedemez olmuştum. Bu durum hiç de yardımcı olmuyordu bana. "Birtanem sakin olur musun bir? Acil bir işleri çıkmıştır."

"Emir Asaf haber verirdi, vermedi."

"Bak şimdi abin öğrenip arar. Gözünü seveyim, sana bir şey olucak şimdi." Omuz silkerken bir yandan da ağlıyordum. Salon kapısından geçen Melis de ağladığımı görmüş ve yanımıza gelmişti. "Noluyor?"

"Emir Asaf'tan haber alamadı. Poyraz abi de henüz dönüş yapmayınca..."

"Eminim ki bir şey yoktur, sakinleş lütfen. Dur bir su iç kendine gel." Salondan çıkmış, kısa süre sonra elinde bir bardak su ve peşinde kızlarla geri gelmişti. Uzattığı suyu içerken Dilek de endişeyle konuştu. "Hira hanım korkmayın nolur. Emir Asaf Bey yapar bazen böyle. Bir şey yoktur. Arar şimdi sizi." Fakat söylediğine kendisinin de inanır gibi bir hali yoktu. Aradan yaklaşık bir saat daha geçtiğinde evin kapı sesi duyuldu. Hızla kalkıp salondan çıktığımda kolu sarılı bir Emir Asaf görmeyi beklemiyordum. "Asaf!" Yanına vardığımda diğer koluyla beni sarmıştı. "Noldu sana?! Dedim işte bir şey olmuş diye! Şu haline bak!"

Eli yanağımı bulurken konuştu. "Bir şey yok güzelim. Küçük bir yara sadece. Stres yapma tamam mı?"

"Nasıl yapmam ki? Hem küçük yara bu kadar sarılır mı?"

"Sarılır sarılır." Arkadan konuşan Uraz ile onları da yeni fark etmiştim. Bunlar birlikte miydi? Gözlerim sorarcasına Poyraz'a kaymıştı. Anlayarak cevap verdi. "Zaten yoldalarmış, buluşmuş olduk." Tekrar Asaf'a döndüm. "Nasıl oldu bu?"

Sanki önemsiz bir şeyden bahseder gibi omuz silkti. "Orhan Göksu tutuklandı. Tutuklanırken de hırsını aldı diyelim şerefsiz." Şokla yüzüne baktım. "Nasıl tutuklandı? Ne demek tutuklandı?" Burnumun ucuna vurdu gülerek. "Bakma öyle şaşkın şaşkın. Spontane oldu, biz de bu akşam olacağını bilmiyorduk."

"Serbest kalma ihtimali?" Aras cıklayarak yanıma geldi. "Zor. Valla hiç sevmiyorum şu kocanı ama sağlam delil bulmuş damat efendi." Ne yani, bitmiş miydi her şey?

Bölüm sonu canlarımm!

Bu bölümü daha uzatmak istiyordum aslında ki uzatacaktım da. Lakin sizin bu yazarınızın dertleri bitmiyor ki. Bu sefer de kulak kristalim oynamış. İnanılmaz bir baş dönmesi ve mide bulantısı yaşıyorum. Gerçekten şu sıralar yaşadığıma hayret eder oldum!

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum canlarım. Yeni bölümde görüşmek üzere 🫶

Blog hesabım: tugbaff_

Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

448K 3.3K 6
08.08.2019 21.12.2021 FİNAL (Dreame Uygulamasında) -Bu kitabın berdelle töreyle alakası yok. Komedi için yazılmıştır. İçinde üzüntüye yer yok. Ağa f...
554K 27.3K 26
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. Kına yakmak kendini adamaktır ; Bir gelinlerle damatlara yakarlar ; kendilerini birbirlerine adasınlar diye. B...
13.8K 717 20
Ben aslı yetimhanede kalıyorum.Yani kalıyordum bu sene 18'ime girdigim için cikmak zorundayım.İstediğim bi üniversite var burslu orayı tutturmayı çok...
149K 11.1K 44
Saye, büyük bir karmaşanın ortasında rüzgarın dalından uçurduğu yaprak misali benliğinden kopmuş genç bir kızdı. Attığı adımları pek sağlam olmasa da...