A Y I Ş I Ğ I

By kalben21

181K 13.1K 3.8K

♡ 𝑇𝑎𝑚𝑎𝑚𝑙𝑎𝑛𝑑ı ♡ ᴄ̧ᴀᴋıʀʙᴇʏ sᴇʀɪsɪ -3- ➷ Yaralı Bir Kalpte Her Geçen Gün Büyüyen Koca Bir Yangın. Ve... More

➷ Giriş ➷
➷ 1. BÖLÜM ➷
➷ 2. BÖLÜM ➷
➷ 3. BÖLÜM ➷
➷ 4. BÖLÜM ➷
➷ 5. BÖLÜM ➷
➷ 6. BÖLÜM ➷
➷ 7. BÖLÜM ➷
➷ 8. BÖLÜM ➷
➷ 9. BÖLÜM ➷
➷ 10. BÖLÜM ➷
➷ 11. BÖLÜM ➷
➷ 12. BÖLÜM ➷
➷ 13. BÖLÜM ➷
➷ 15. BÖLÜM ➷
➷ 16. BÖLÜM ➷
➷ 17. BÖLÜM ➷
➷ 18. BÖLÜM ➷
➴ 19. BÖLÜM ➴
➴ 20. BÖLÜM ➴
➴ 21. BÖLÜM ➴
➴ 22. BÖLÜM ➴
➴ 23. BÖLÜM ➴
➴ 24. BÖLÜM ➴
➴ 25.BÖLÜM ➴
➴ 26. BÖLÜM ➴
➴ 27.BÖLÜM ➴
➴ 28. BÖLÜM ➴
➴ 29. BÖLÜM ➴
➴ 30.BÖLÜM ➴
➴ 31.BÖLÜM ➴
➴ 32. BÖLÜM ➴
➴ 33.BÖLÜM ➴
➴ 34.BÖLÜM ➴
➴ 35.BÖLÜM ➴
➴ 36. BÖLÜM ➴
➴ 37. BÖLÜM ➴
➴ 38.BÖLÜM ➴
➴ 39.BÖLÜM ➴
➴ 40.BÖLÜM ➴
➴ 41.BÖLÜM ➴
➴ 42.BÖLÜM ➴
➴ 43.BÖLÜM ➴
➴ 44.BÖLÜM ➴
➴ 45.BÖLÜM ➴
➴ 46.BÖLÜM ➴
➴ 47.BÖLÜM ➴
➴ SON -2- ➴
➴ SON -1- ➴
➴ FİNAL ➴
🖤YENİ BİR KURGU🖤

➷ 14. BÖLÜM ➷

3.5K 270 71
By kalben21

Beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Yıldızları yakmadan geçmeyelim lütfen.

Bölüm Şarkısı: Gülşen; Bir taraf seç.

🌾Keyifle okuyun..

                                     ☾

" Ben.. Ben seni burda görmeyi beklemiyordum." Karşısında oturan Timurhan şeytan görmüş gibi açılan göz bebekleriyle oturduğu yerden ayağa kalkarak tedirgin bakışlarını Karahanlı'nın gözlerine sabitledi.

Karahanlı ise iyice Asya'nın arkasına yanaşarak kızarmaya dönen gözlerindeki tehdit vari bakışıyla buz gibi tısladı. "Hala aynı aptallık! Gözünüzün değdiği her yerden çıkabileceğimi bir öğrenemediniz gitti." Bozulan yüz ifadesiyle ses tellerini temizleyen adam Asya'nın afallamış haline hiç bir anlam veremeden yüzüne baktı.

"Şuan hiçte sırası değil Façalı." Asya'yı kast ediyordu. Oysa bilmiyordu ki Karahanlı o kız için buradaydı. Gece boyu Kartal'ın söyledikleri beyninde yankılanmıştı. Sabahın köründe de kendisini burada buldu. Sabırla Asya'nın gelmesini beklemesinin ardından çocuklarla oynamasını gülümseyerek izledi. Fakat sonrasında bütün sinirlerini geren bu manzarayla soluğu diplerinde aldı.

"Sizi pusuda beklediğimi söyledim Akdağlı! Oturup muhabbet etmek istediğimi söylemedim. Henüz o an değil. Şimdii uza!"

Asya onların ne zaman tanıştıklarını üzerine bir de ne ara düşman kesildiklerini merak ediyordu. Bu gidişle Cesur'un söylediğine katılacaktı. Herkesin Trabzon'lu çıkması an meselesiydi. Kıpırdayamıyordu. Panik duygusu bedenini öyle ele geçirmişti ki damarları felç geçiriyormuş gibi ciğerleri ise nefes alamıyormuş gibiydi.

Önünde ayakta duran adamın tavrı sakindi ama mavi gözlerinde gördüğü kin büyük bir volkan kadar harlıydı. "Beni o kuçukuçularınla mı karıştırdın? Gel gel, git git." Ah işte bunu söylemeyecektin dedi Asya içinden. O ara hareketlilik arttı ve Akdağlı'nın arkası Karahanlı gibi yığınla takım elbise giyen adamlarla doldu. Şimdi kesin üçüncü dünya savaşı çıkacaktı. Genç kız gözlerini kapattı ve olacakları bekledi.

Sadece o değil, bütün esnada nefeslerini tutmuş onları izliyordu. Aralarındaki gerginlik bütün mahalleye yayılmıştı. Çetin burnunu çekerek elini silahına atmıştı ki Kuzgun elini kaldırarak adamını durdurdu. Ve nefretle tükürerek konuştu. "Sıranı bekle! O zaman geldiğinde söz veriyorum. Sana yakışır bir ölüm olacak. Şimdi yaylan."

Asya duyduğu şeylerle şaşkına uğrarken ayağa kalktı ama arasını dönmeden Timurhan gözlerine bakarak gergince soludu. "Bu olay için özür dilerim Asya. Başka bir..."

"Kaşınıyorsun Akdağlı. Kaşırım!" Karahanlı psikopatça gülümsediğinde yutkundu Timurhan ve sessizce oradan ayrılırken ikisinin arasında bir tanışıklığın olduğunu anlaması geç olmadı. Fazlaca merak etmişti ama bunu Asya'yı tek yakaladığında sormayı aklına not ederek istemeye istemeye oradan ayrıldı. Böyle güzel bir kızın bu adamla ne işi olduğunu anlayamıyordu.

Asya, yanından ayrılarak giden adamın ardından şaşkınca bakakalırken ardındaki adamın nefesini ensesinde hissetti. Bütün bedeni ürpertiyle titrerken gözlerini kapattı ve artık kaçamayacağını anlayarak sert bir soluk verdi. "Asya."

Adamın boynuna değen ılık nefesiyle gözlerini kapattı genç kız. Kalbi özlemle yerinden çıkacak gibi atmaya başladığına yumruk yaptığı eliyle üzerine üzerine vurup kendine getirmek istiyordu onu. Bize yaptıklarını nasıl unutursun da böyle atarsın diye elleriyle dövmek istiyordu yüreğini.

"Sadece bir kez Ay Işığı.. Bir kez dinle beni. Yalvarıyorum." ses tonu hala aynıydı. Acı çekiyordu. Ama neden? Acı çekmesi gereken kendisiydi o değil! Yumruk yaptığı elleriyle pantolonun kumaşını sertçe sıkıyordu. Burada bile haklı bir açıklama yapacağını düşünen adama öfkeyle döndü ve gözlerinin içine baktı. Bakmaz olaydı! Mıhlanıp kalacağını hiç hesaba katmamıştı.

İkisi de konuşamadı. Asya boğazına oturan yumruyla yutkunurken Kuzgun, titreyen göz bebekleriyle hasret kaldığı yüze doyasıya bakıyordu. Böyle devam etmemeliydi. Aciz kalmış gibi adama yenilmeyecekti. Yaşadığı özlemi, perişanlığı ona hissettirmeyecekti. Bu yüzden burnunu havaya dikerek ona karşı duygusuz görünmeye çalıştı.

"Sen kim oluyorsun da benim dükkanımda ki misafirimi kovuyorsun?!" Sinirle solusa da gözleri onu ele veriyordu. Anlık gözlerini kaçırarak kendilerini pür dikkat izleyen esnafa kaydırdı ve sıkıntıyla nefes vererek yerinde kıpırdandı. "Biraz daha o piçten bahsedersen çeker vururum onu."

Karahanlı'nın rahat tavrı karşısında dilini yutmuş gibiydi Asya. Söyleyeceğini yapacak garantiyi veriyordu. Konuyu dağıtmasına bile izin vermiyordu. Ahh! Onunla yüzleşmeye hazır değildi. Bunu istemiyordu." Defol git burdan! " Dişlerinin arasından konuşarak çiçekçiye girdi Asya. Dua ediyordu ki bir an önce daha fazla uzatmadan çekip giderdi. Nerden, nasıl bulmuştu onu!

İstediğinin olmayacağını anlaması ise geç olmamıştı. Arkasında onu takip eden adımlarla masasının başına geldiğinde ifadesi dağılmış Süreyya'nın bir ona bir de arkasında kalan adama baktığını gördü. O sırada depodan çıkmakta olan Cesur'un ifadesi ise olan her şeyi bildiğinden daha anlayışlıydı.

Asya öfkeli nefesleriyle bir hışım arkasına döndüğünde Kuzgun'la burun buruna geldi. Bocalama.. Bocalama.. "Sana defolup gitmeni söyledim Karahanlı!" Kuzgun'un kaşları kavisle havalanırken kızın ağzından uzun zamandır duymadığı soyadı yüzüne tokat gibi inmişti. Araya yine dağların, mesafelerin girdiğini duymak hiçte hoşuna girmemişti.

"Beni dinlemeden hiç bir yere gitmeyeceğim."

"Sana ayıracak bir saniyem bile yok Karahanlı. Sesini duymaya dahi tahammülüm yok. Daha fazla küçülmeden dükkanımı terk et!"

Kuzgun kızın tutumuna şaşırmamıştı. Hatta ona hakaretler saydırmasını, babasını arayıp arkasına sığınmasını bekliyordu. Ama o dimdik karşısında durarak bu işi bütün asilliğiyle halletmeye çalışıyordu. Dili ondan nefret ediyor gibi konuşsa da belli ki gözlerinden haberi yoktu.

"Sen sağ duyulu bir insansın Asya. Beni dinlemeden yargılayamazsın. Buralara kadar kaçtın ama sana tanıdığım zaman doldu artık. Her şeyi.."

"Sus artık! Defol dükkanımdan Allah'ın belası! Hiç utanmadan gelmiş bir de karşıma mı dikildin?! Yok böyle olmadı Karını da getirseydin ya. Üçlü konuşurduk ne dersin?!"

"Asya!!!" Asya'nın sinirle saydırmaya başlamasıyla anlıyordu ki zaman sadece olayı dallandırıp budaklandırmıştı. Hiçte öyle kızı sakinleştirmemişti. Ama o yakıştırdığın imayı asla kabul edemezdi. Bu yüzdendi ona öfkeyle bağırışı.

Genç kız adamın ona bağırmasıyşa aradaki o minik boşluğu da kapatarak parmağını yüzüne doğru salladı. "Bana bak mafya bozuntusu. Sana demediler sanırım. Detay atlamışsın. Ben dün ağladıysam bugün ağlatırım. Umrumda bile olmazsın."

Fazla zor olacaktı. Bunu biliyordu Kuzgun. Asya'nın gözlerinde gördüğü kendinden emin duruşuyla onu nasıl yumuşatacağını bilmiyordu. Hele hele gözlerinin önünde sallanan parmağıyla resmen kıza level atlatmıştı." İzin ver Lütfen. İzin ver ki beni anlamanı sağlayayım."

Asya adamın inadına anlam veremiyordu. Çıkıp girmişti işte hayatından daha ne istiyordu ki! Olduğu yerden bir santim kıpırdamadan tısladı. "Şurda. Şuan gebereceğimi bilsem yine de seni dinlemeyeceğim. Adının üzerine kırmızı çizgiyi çizeli çok oldu. Geri dönüşü olmayacak!l şimdi al bütün bahanelerini Terk et dükkanımı. Yüzünü görmek istemiyorum. Hiç bir zaman da istemeyeceğim."

Bakışıyla, sert sesiyle bir duvardan farksızdı genç kız. Bunu gören Kuzgun ise karanlığa geri gömüldüğünü hissediyordu. Sert çehresi iyiden iyiye bozguna uğrarken bunlara hazırlıklı gelmesine rağmen kalbinin hissettiği acıya engel olamıyordu. Yine de ilk anda daha fazla üzerine gitmemeye kadar vererek belli belirsiz kafasını salladı.

" Gideceğim ama sakın vazgeçtiğimi düşünme. Beni dinleyene kadar bırakmayacağım seni Asya. Sevmeyi seninle öğrenen yüreğime ahtım, yeminim olsun ki bırakmayacağım." Kızın yüzüne çok yakın mırıldanmıştı bunları Karahanlı. O kadar yakındı ki ılık nefesi Asya'nın dudaklarını yalayıp geçmişti.

Son son gözlerine bakıp arkasını dönerek çiçekçiyi terk eden adamın peşinden öylece bakakalması onun elinde olan bir şey Ama elbet. Ama kalmıştı işte. Asya'ya göre bir insan sevgisini göstermek için bahane değil çaba göstermeliydi. Ama görüyordu ki Karahanlı 'da bolca bahane mevcuttu. Arkasına sığındığı, kendisini mağdur göstermesini istediği bahaneler..

Giden adamın ardından bakarken gözünden aşağıya bir damla yaş süzüldü. Sonra bir damla daha..Koluna dokunan elle titreyen göz bebeklerini Cesur'un üzgün yüzüne çevirdi. "İyi misin?" Değildi. Omuzları çökmüş içi bir sel gibi taşmıştı. Hızla dönerek Cesur'un göğsüne kafasını yasladı. Titreyen çenesini daha da bastırarak dudaklarını kapattı. Konuşamadı. Gerekte yoktu çünkü onu tanıyan bu adam yaşadığı her duygu biliyordu.

Süreyya ise kızın bu acı çeken haliyle iç çekti. Çok seviyorlardı birbirlerini. Böylesine derin bir sevdaya sahip olmak herkese nasip olmazdı. Onlar şanslıydılar ama büyük bir imtihandan geçiyorlardı. Umuyordu ki ikisi de bu büyük aşkın zorluklarını aşıp mutlu olabilirlerdi.

Cesur'un üzerinde dolanan buz gibi bakışlarını görmemeye çalışarak Asya'nın yanına ilerledi ve elini sırtına koyarak mırıldandı. "Bugün kendine izin vermeye ne dersin Asya? Siparişleri biz hallederiz." Cesur'un kalkan kaşlarına imayla bakıp söylemişti son sözlerini. Adamın kabul edeceğinden şüphe duymuyordu.

"Kıvırcık haklı. Bugün kendine biraz izin ver. Burayı da düşünme. Nasıl olsa artık bir çalışanımız var öyle değil mi ortak?" Sesini biraz neşeli tutmaya özen gösteren adama baygın baygın baktı Süreyya. Sürekli kendisini küçümseyen adamın vurguları hiç hoşuna gitmiyordu.

Cesur'un bir abi edasıyla sardığı kollarının arasından çıkan Asya, göz pınarlarında dolaşan yaşların almaması için tavana bakarak mırıldandı. " Gözüm asla arkada kalmayacak." Kafasını yere eğerek içli bir soluk aldı. Duygu karmaşası yaşayan ruhunu nasıl toparlayacaktı hiç bir fikri yoktu.

Çantasını tutarak omzundan geçirip bıraktı. Kapıdan çıkmadan üzüntüyle arkasından bakan ikiliye dönerek burukça gülümsedi. Onun için üzülmelerini istemiyordu. Kimse için istemiyordu. Cesur ve Süreyya'nın yüzünde tamamen güven veren tebessümleri belirdikten sonra arkasını dönüp henüz yenildiği çiçekçisinden çıkıp motorunun yanına vardı.

Hız yapmamalıydı.. Hız yapmamalıydı.. Hakim olamıyordu işte. Nefes alabilmesi için sürate ihtiyacı varmış gibi hissediyordu. Bu yüzden elinin altındaki gazı köklemeye başlayarak arabaların arasından makas atıp ilerlemeye başladı. Ne olacak olsun dedi. Artık ne olacaksa olsun, bu aşk sandığı şeyin acısı yakasını bıraksın istiyordu.

Sahil yolunda hızlı birkaç tur attıktan sonra yarım saat belki de bir saat bilmiyordu, zaman kavramını yitirmiş denize karşı bir yere oturarak uzun uzun izlemişti karadenizin hırçın dalgalarını. Kafasının içindeki onlarca sesi susturamadan, hepsine kulak vererek akşamı etmişti o küçük bankta ve gün kararmaya yüz tuttuğunda ev gelmişti.

Karanlık evine girerek kapıyı kapattığında yaşadığı durgunlukla üstündeki siyah badisini çıkararak direkt banyonun yolunu tuttu. Hiç bir ışığı açmak istemiyordu. Karanlıkta, kendi haline kalmak istiyordu. Adımları hiç durmadan duşun içine attı bitik bedenini sonra da soğuk suyun altına girerek  yere çöktü.

Akan yoğun su kıyafetlerini sırıl sıklam ederken yüzünden aşağıya süzülen minik damlalarının dudağının arasından içeriye susmasına izin verdi. Karanlık banyoyu aydınlatan tek şey, el yıkama lavabosunun üzerindeki o küçük beyaz led idi.

Bedenini titremeye başlayan o Soğuk suyu hissetmiyordu. Tek hissettiği Kalbinin bağırışıydı. Aralıklı dudaklarının arasından sakin ama uzun bir soluk verdi. Sonra da pütürlü sesi yayıldı geniş duşa kabinin içinde. "Neden? Neden öyle bir adam için bu kadar hızlı çarpıyorsun neden?!" Kalbine hesap soruyordu. Çaresizce ona hesap sorup kendisini anlaması için medet umuyordu. Bu haliyle Nasıl bir çıkmazda olduğunun farkındaydı aslında.

Bedeni soğuktan tamamen uyuştuğunda göz bebeklerine can geri gelmiş gibi hareleri kıpırdadı. Üzerinde milyonluk yükün ağırlığını hissederek ayağa kalktığında bütün kıyafetlerini sıyırarak suyun çıplak teninden aşağıya  akıp gitmesini izledi. Aklını yitirmiş gibi sakinliğin içinde kaybolmuş gibiydi bakışları.

Soğuk suyu kapattığında üzerinden zemine sızan suyun sesini dinledi kısa bir süre. Sonra da çıplaklığını ve uzun saçlarından aşağıya süzülen su damlacıklarını önemsemeden banyodan çıkıp yatak odasına gitti ağır adımlarla. Karanlık hala daha evdeki hakimiyetini sürdürürken dolabının kapağını açarak geceliklerinin oluğu raftan üzeri askılı aşağısı uzun pijamalı bir takım alarak giydi. Saçlarını ise rastgele bir havluya sardığında tek istedi hızlıca yatağına gömülmekti ama çalan zil buna engel olmuştu.

Cesur olmalıydı. Aklının onda kaldığına emindi Asya. Dış kapının koluna elini attığında yalandan bir gülüş belirdi dudaklarında. Acısına başkasını şahit etmemeliydi. Ses tellerini nazikçe temizledikten sonra kapıyı açtı. Açtı ama gülümseyen dudakları gördüğü kişiyle usul usul soldu yüzünde. "S-sen.."

Başka da bir şey diyemedi. O'nu ilk defa böyle görüyordu. Sabah dükkanına geldiğinde yüzüne bilerek çok bakmamıştı.
Belki de bu yüzdendi bitik halini göremeyişi. Sakalları uzamıştı. Göz altları morarmaya dönmüştü iyice. Göz bebekleri ise yeşil rengine inat kıpkırmız kesilmiş acıyla bakıyordu. Ağlamış mıydı? Ya da günlerdir uykusuz muydu? Kendisi gibi..

Donup kalan bedenini saran dehşet bir öfkeyle açtığı kapıyı hızla geriye kapatmaya yeltenmişti ki adam, eliyle hiç zorlanmadan kapıyı tutarak ayağını araya soktu. "Bir kez Asya. Ayaklarına kapanırım ki bir kez bana şans ver."

Karahanlı'nın acıyla mırıldandığı kelimeler Asya'nın öfkesini daha da körükledi ve genç kızın kapatmaya çalıştığı kapıyı savurarak geri açmasına sebep oldu. "Şans mı istiyorsun? UTANMADAN BENDEN BİR ŞANS MI İSTİYORSUN KARAHANLI?! "

Öfkeyle bağırışı merdiven boşluğunda aşağıya yankılanarak yayıldığında kızın duygularını öfkeli sesinden bile hissetmişti adam. "BEN İKİ YILDIR HER GÜN SANA ŞANS VERDİM! AMA SEN BUNU BİLE BİLE BENİ YOK SAYDIN! AMA PARDON KARINLA KIZINLA MUTLU MESUT YAŞARKEN BİR MET.."

"KES SESİNİ!" Bu sefer ki öfkeli bağırış Kuzgun'dan başkası değildi. Asya'nın gözlerinden aşağıya süzülen yaşlar zeminle buluşurken Kuzgun onları perişan ifadesiyle izledi. "Defol git burdan." Kapıyı adamın yüzüne sertçe itip geriye döndüğünde kapının kapanmadığını ve adamın içeriye girerek kapıyı yavaşça örttüğünü işitti. Ama geri dönmedi. Çünkü biliyordu. Onunla yüzleşmediği sürece peşini bırakmayacaktı. Peki ya Cesur. O neden gelmemişti onca bağırışa.

Karanlık salonu Loş bir havaya sokan şey ara holdeki o cılız ışıktı. Elini ıslak saçlarına atarak camdan dışarıya bakarken gözlerinden süzülen yaşlara engel olamıyordu. Onu yaka paça dışarıya atıp sayıp sövmek istiyordu ama içindeki o ince sızı dinle onu diyordu.

"Niye bana bunu yaptın?" Titreyen ses tellerini tek tek öpmek istedi Karahanlı. Kızı soktuğu şu durum için kendisini öldürmek istiyordu. "Ya ben sana ne yaptım ki? Yıllarca   sessiz sedasız seni sevmekten başka ne yaptım ki ben Karahanlı? Söyle hadi. Ağrıma gidiyor söyle ki bir neden bulayım sana?"

Bir adamın, hele ki gözde mafya bir adamın pınarlarının dolduğunu görmek hiçte hayatın akışına uyan bir davranış değildi. Asıp kesen, sözü senet olan adamın şuan karşısında küçük bir çocuk gibi yaşlı gözlerle gözlerinin içine bakıyor oluşu içinde bir şeyleri kopardı Asya'nın. Büzdüğü kaşlarıyla lanetler etti. Şuan ona sarılmak, yanaklarını okşamak istiyor oluşuna lanetler etti.

Bedenini tamamen adama çevirerek ızdırap içinde tekrar mırıldandı. "Karın varken.. Beni nasıl öpersin? Sen diye iç çeken tenime nasıl değersin? Hemde bile bile nasıl yaparsın bunu Karahanlı?" Kuzgun, kızın ima edip durduğu şeyle sinirden aklını kaybedecek gibi hissediyordu. İlerleyerek adımlarını tam önünde durdurarak sakin tutmaya çalıştığı sesiyle mırıldandı." Gel hadi, oturalım şöyle
Biraz sakinleş sonra sana her şeyi anlatacağım."

Dalga mı geçiyorsun diyen bakışlarını Kuzgun'un gözlerinin içine diken Asya, titreyen çenesini durdurmaya çalışarak içli bir nefes aldı. "Sen ciddi ciddi bu konuyu normal bir şekilde oturup konuşabileceğimizi mi istiyorsun?"

Karahanlı ciddiyetini bozmadan kafasını aşağı yukarı salladığında genç kız histerik bir kahkaha attı ve elini tekrar ıslak saçlarının arasından geçirip boğazına takılan yumruyu aşağıya ittirdi." SENİN YÜZÜNDEN KENDİMDEN İĞRENİYORUM KARAHANLI! "

Göz yaşlarını artık tutamıyordu. Tutmaya da çalışmıyordu. Peş peşe akıp süzülen yaşlar yanakları ve dudaklarını pembeleştirmişti. Nasıl masum, nasıl insanı alıp götüren bir hali vardı bir bilseydi. Karahanlı kızı tutup göğsüne saklamak, saçlarının her bir telini sevmek istiyordu. "Ben o akşam.."

"Senin şu saatten sonra anlatacağın hiç bir şey benim içimi sakinleştirmeyecek. Git burdan. Bu saçma ısrarından da vazgeç."

Dibindeki adam daha da sokuldu ona ve kafasını aşağıya eğerek yüzüne doğru fısıldadı. "Vazgeçmem. Vazgeçemem. Sana kavuşmaya ihtiyacım var Ay Işığı." Fazla yakındılar. Ve bu yakınlık Asya'nın hakimiyetini zorluyordu. Gergince yutkunarak dudaklarını araladı. Ciğerlerinin daha çok oksijene ihtiyacı varmış gibi.

"Y-yapma bunu bana. Gururumu daha fazla ayaklar altına serme." Hala Ağlıyordu. Adamın yüzüne bakmak için kaldırdığı kafasını geriye attığında da çekinmeden döküldü her bir damla yaşı. Kuzgun elini kaldırdı o yaşları silmek için ama dokunamadı kıza. İzni olmadan dokunamazdı..

Karanlık salondaki camın önünde duruyorlardı. Özlemle kızın ıslak kirpiklerini gözleriyle sevdi adam. Öyle uzakta, bakışlarıyla.. Feryat eden kalbinin seni duyuyordu. Çırpınışlarına şahit oluyordu. Aşka susamış gibiydi.

"Evlenmek zorundaydım Asya. İpek'le bu yola girmek zorundaydım." Daha da titredi çenesi genç kızın. Omuzları düştü. Aklına gelen kadınla, Kuzgun Karahanlı'nın eşiyim diyerek onu içeriye almaya çalışan o kadınla büyük bir yük bindi yine narin omuzlarına. Titreyen gözlerini an olsun adamın gözlerinden çekmedi ama. Ciğerinin dağlanacağını bile bile pür dikkat Ona bakıyordu. Tıpkı adam gibi.

"Hamile miydi? Kızınız için mi?" Öyle olmaz mıydı? Bir gecelik ilişkiyle kadın hamile kalır ve adam onunla bebeği için evlenir.. Gözlerinin içine öyle bir mana ile bakıyordu ki Kuzgun kızın bu haline nasıl dayanacağını bilmiyordu.

"Mercan.." Mercan da kimdi? Yoksa, Kızı mıydı? Hüzünle devam etmesini istedi ve başını salladı. "Mercan benim kızım değil Asya." Korku dolu yüzü dondu. "Kızın değil mi?" Şaşkınlıktan gözleri kocaman olan genç kızı onaylayarak başını salladı adam.

"Ben.. Ben nerden başlayacağımı bilmiyorum. Bildiğim bir şey var. O da sana, senin ailen gibi bir yuva verememekten it gibi korktuğumdur Ay Işığı."

"Mercan kimin kızı? Neden o kadınla evlisin? Susma artık. Anlat. Anlat Allah'ın belası. Görmüyor musun şu halimi? Dağ mısın taş mısın? Anlat!"

Derin bir nefes alıp veren adam eliyle yerdeki iki koca pufu işaret ederek Asya'nın oturmasını istedi. "Lütfen Asya. Konuşacaklarımız uzun." Genç kız ikilemde kalsa da boydan camın önündeki kırmızı Pufa oturdu. Kafasını yukarıya kaldırdığında adamın içeriye gittiğini gördü. Kaşları çatılara peşinden baktığında odasına girdiğini gördü.

Saniyeler içinde geri dönen adamın elinde tuttuğu havluya bakarken sesini işitti. "Üşüteceksin. Sar bunu saçlarına." Kendisinin yapmasına izin verseydi asla bunu Asya'ya bırakmazdı Kuzgun. Ama bunun hiçte sırası olmadığını biliyordu. Havluyu parmaklarının arasından alan Asya'yanın nacaklarının üzerine ince bir pike örterek karşı Pufa oturdu.

" Teşekkür ederim. " Ağzının içinde mırıldanan Asya, Saçlarına sardığı havlu sonrası pikeyi iyice belinden aşağıya sardı. Aniden bastıran yağmur havayı soğutmuştu. Yere kadar inen camdan dışarıya çevirdiği bakışlarıyla cama hırçınca vuran damlaları gördü. Denizin manzarasında bir müddet dolandırdı kızaran gözlerini. Sonra da kendisini izlediğin emin olduğu adama çevirdi bakışlarını.

Kuzgun dibindeki kızın sıcaklığını bacağına değen diziyle hissediyordu. Onu üzmek en son isteyeceği şey bile değildi ama artık buna bir son vermeliydi. Sözlerine başlamadan derin bir nefes çekti ciğerlerine.

Gözlerini kızın cam mavisi gözlerinde sabitlediğinde önce ses tellerini temizledi sonra da kalın sesindeki hüzün Kırıntılarıyla beraber mırıldandı. "Abinin evlendiği gece, sana atölyemin anahtarını bilerek vermiştim. Planlıydı."

Üst üste yutkundu Asya. Ve afallayan yüzüyle adamın göz bebeklerindeki güven veren bakışına tutundu. "Karşımda aşka susamış yüreğini gördükçe dayanamıyordum. Kendimi terk etmiş gibiydim. Belki, belki bende ümidi kesersin vazgeçersin diye böyle bir plan yapmıştım."

Asya o geceyi hatırladığı an duraksadı. Ama o gece o büyük portredeki kadın.. "Ablamdı." Sanki düşüncelerini okumuştu Karahanlı. Duyduklarıyla İyice çatıldı kavisli kaşları. Neler oluyordu böyle? Nasıl bir labirentin içine düşmüştü.

"Zeynep Kar-Akdağlı." Dili sürterek Karahanlı diyeceği sırada Akdağlı diye düzeltti Kuzgun ve düz ifadesiyle devam etti. "O kadının çok resmini çizdim. Tıpkı senin beni sürekli çizdiğin gibi." Dehşetle açılan gözleriyle mırıldandı Asya.

"S-sen.. Sen bunu nerden biliyorsun?"

Kuzgun, nazik olmaya çalışarak kızın ellerine uzandı ve izin istercesine baktı gözlerinin içine. Dona kalan Asya'nın bir tepki vermediğini gördüğünde usul usul değdirdi tenini tenine. Parmak uçları kızın pamuk gibi yumuşacık elini sararken gözlerinden ayırmadı gözlerini ve yüzünü kızın yüzüne yaklaştırarak hasretle fısıldadı.

"Aynı kaderi paylaşıyoruz ışığım. Ben seni yeni sevmeye başlamadım. Yıllara dayanıyor bu sevdanın kökleri. Sadece cesaretim yoktu. Neşeni, yaşam sevincini ellerinden alırım diye ödüm koptu. Bu yüzden sana gelmeye haliyle cesaretim yoktu."

Göz yaşları tekrar yanaklarını bulduğunda bu sefer durmadı Kuzgun. Hemen elini kaldırarak her bir damlayı parmak uçlarıyla severek sildi." Elinde koca bir sıfır kalır diye korktum Asya. Kuzgun Karahanlı'da korkarmış işte gül güzeli. Beş yıldır yedim bitirdim kendimi de senide."

Duydukları Asya'da bir şok etkisi yaratırken dudakları araladı. Adam yanaklarını severken o öylece baka kaldı yüzüne. Onu çok severken zorunda olduğu vedanın ağırlığıyla sustu..










🍂 Beğenilerinizi ve yorumlarınızı yaptınız öyle değil mi?

❦ Çokça Sevgiyle.

Continue Reading

You'll Also Like

720K 44.7K 49
GERÇEK AİLE KURGUSU İlk kitabım olduğu için yazım yanlışları ve mantık hataları olabilir. *13.11.2023*
799K 36.2K 27
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. ........................................ ~ZS~....................................... Kına yakmak kendini adama...
636K 18.6K 26
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...