Bazı Kadınlar

By gizemlibirileri_0

114K 4.4K 986

Bazı kadınlar töreyi değiştirebilir. Zerya, Dilşad, Reyhan, Besna, Fatma ve niceleri.. Törenin can yaktığı, y... More

B1-Plan.
B2-Hikaye.
B3-Ateş.
B4-Kabulleniş
B5-Yardım.
B6-Şok.
B7-Geçmiş.
B8-Mücadele.
B9-Saplantı.
B10-Hamileyim!
B11-Sedat.
B12-Bilmeden sevmek.
B13-Yalan.
B14-Yakalanma!
B15-Kandırılma.
B16-Gidiyoruz!
B17-Urfa'ya dönüş.
B18-Abi?
B19-Düğün/Anne.
B20-Yüzleşme.
B21-Pişmanlık.
B22-Dönüm noktası.
B23- Vazgeçemiyorum.
B24-Tutuklanma.
B25-Kürtaj.
B26-Hayal kırıklığı.
B27-Gerçekler.
B29-Bitsin bu iş!
B30-Final.
Özel Bölüm- 100.000 olmanın şerefine!

B28-Ölüm.

2.7K 144 21
By gizemlibirileri_0

Keyifli okumalar herkese

Finale yaklaştık 💕

***

"İyi misin Dilşad?" Dedi Burçin arkasına bir yastık daha koyarken. Belçim ise küçük bebeği kucaklamış pışpışlıyordu.

"İyiyim sağol. Baban gelecekmiş bugün. Ne zaman gelir?"

Burçin yatağın kenarına oturdu.

"Babam değil. Abimle amcamın oğulları almaya gelecekler bizi. Babam dün çıldırdı telefonda. Ben ona dedim doğum yapar bilmem ne diye. Eve gidince hepimizi azarlayacak bence." Dedi korkuyla.

Dilşad hafifçe tebessüm etti. Kızın saçını okşamak istedi ama Burçin irkilerek geri çekildi. Dilşad'ın eli havada kalırken sertçe yutkundu. Gözüne bu odaya geldiğinden beri ilişen kalın çamaşır ipine takıldı.

Kararını çoktan vermişti. Yolun sonuna gelmişti artık. Bir şeyleri saklamaya gerek yoktu. Bebeği Zerya'ya emanet etmek istemişti ama Zerya'nın bir çocuğa daha bakabilecek gücü yoktu bunu görmüştü. En iyisi susmaktı. Varsın Abdi kendi çocuğu sansın. Hiç değilse yoklukla büyümezdi bebeği.

Biliyordu Abdi bebeği alıp onu sokağa atacaktı. Lafını çiğneyip gelmişti buraya. Bahanesi hazırdı. Zerya desen belki gidip polise şikayet edecekti onu. Etmese bile Şahin çoktan söylemişti bildiğini belki de. Polisler yarın bir gün onu da tutuklayıp cezaevine tıkacaklardı. Berbat geçen hayatının geri kalanını hapislerde çürüyerek ya da sokaklarda sürünerek geçirmek istemiyordu.

Ölüm,onun tek kurtuluşuydu.

"Ben bir banyoya gireceğim. Gelince de uyurum. Abinler gelince haber verirsiniz."

Kızlar başlarını salladılar. Dilşad uzun uzun yıkandı bu yabancı banyo da. Gözlerinden süzülen yaşlarla. Çıktığında üzerine beyaz bir gecelik giydi uzun. Saçlarını taradı, gülümsedi banyoda ki kırık aynaya bakarken.

"Affet beni Allah'ım. Yaptığım her şey için affet beni."

Banyodan çıktığında koridorda durdu bir iki saniye. Sesleri dinledi. Fatıma Hanım Zerya ile mutfakta oturuyordu. Çay içiyorlardı. Narin yerde oyun oynuyor, gülüyordu. Salonda çocukların sesi geliyordu. Burçin ile Belçim'e sorular soruyorlardı. Televizyonun sesi de yüksekti.

Ses çıkarmadan tekrar odaya geldi. Yatakta uyuyan bebeğine baktı. Babası hapiste anası kendini öldürecek olan zavallı bebeğine. Gözleri yaşardı. Son kez öptü kokladı onu. Hiç isim düşünmemişti ona. Belki Çilem yakışırdı. Bir tek bu isim..

Bebeği uyandırmadan tekrar yatırdı yatağa. Kapıyı kilitledi. Yan tarafta havluların durduğu tekli sandalyeyi avizenin altına getirdi. İpi kontrol etti, sağlamdı. Avizeye sıkıca bağladı. Ucuna yaptığı halkayı boynuna geçirdi. Gözlerinden akan yaşları durduramıyordu.

Son kez derin bir nefes aldı. Titrek ve çaresiz. Keşke başka bir hayatım olsaydı diye geçirdi içinden. Sandalyeyi itekledi.

Her şeyin sonundaydı artık.

***

***

"Kızım bu gelenler başımızı belaya sokmasınlar bizim?" Dedi Fatıma Hanım.

Saffet ve iki kuzeni gelmişler, salonda oturuyorlardı. Belçim ve Burçin de sessizce yanlarındaydı. Ara sıra Saffet'in sorularını yanıtlıyordu.

"Dün mü doğum yaptı?" Dedi Saffet agresif bir şekilde. Burçin evet anlamında başını salladı.

"Korkma anne. Dilşad'la bebeği alıp gidecekler şimdi. Bekle sen burda. Çocukları yalnız bırakma." Deyip salona girdi. Bir köşeye oturdu.

"Kusura bakmayın. Tutturdu arkadaşımı görecem de görecem diye. Babam salmadı da sonra hamile diye ses etmedi. Ama belliydi doğuracağı." Derken daha rahat bir şekilde oturdu Saffet. Kayan ceketinden belinde ki silah parladı. Zerya sertçe yutkundu.

"Önemli değil. Uyuyor heralde. Uyandıralım isterseniz sizi daha fazla bekletmesinler."

Saffet Belçim'e baktı.

"Kalk kız! Oturmuşsunuz ikiniz de milleti hizmetçi gibi kullanıyor musunuz? Eve gidelim sizin de hesabınızı kesecem. Kırıcam ağzını burnunuzu." Derken Belçim korkuyla ayağa fırlayıp Dilşad'ın kapısına gitti.

"Allah aşkına kızmayın. Onların bir suçu yok. Bende bir emaneti vardı Dilşad'ın onu verdim. Doğumdan sonra gelemem diye düşünüp gelmiş. Kızlarda heves etmişler besbelli takılmışlar peşine."dedi. Nedense kızlara üzülmüştü. Hiçbir suçları yokken bu zorba heriflerden dayak yemelerini istemezdi.

Saffet sertçe burnunu çekti. Zerya'ya doğru eğildi. Göz göze geldiler.

"Valla Hanım abla...Benim hanım da hamile ama sokağa adımını atamaz. Olur da karnında ki çocuğa bir şey olursa nolur?" Dedi başını sallayarak. Zerya korkarak gözlerini kaçırdı.

"N-nolur?"

Saffet sırıttı.

"Öldürürüm onu. Çünkü karnında ki benim çocuğum. Benim kanım. O da benim namusum. Öyle kafasına göre başka memleketlere gidecekte, orda burda doğum yapacak. Yine babama dua etsin onu eve alıyor. Ben sokağa atardım."

Zerya ne diyeceğini bilemedi. Bir an önce defolup gitmeleri için dua etmeye başladı. Bu ruh hastalarıyla uğraşmak istemiyordu.

Belçim telaşla salona girdi. Herkesin gözleri ona döndü.

"Abi açmıyor kapıyı. Kaç kere vurdum, seslendim açmıyor. Bebekte ağlıyor şimdi."

"Hasbinallah.." diyen Saffet öfkeyle ayağa kalktı. Kuzenleri Botan'la Zinar da peşinden gittiler. Kızlar ise korkuyla kapının kenarından abilerini izliyorlardı.

Zerya da telaşlanarak yanlarına gitti. Saffet sertçe kapıyı yumrukları. Her bir yumruğunda bebeğin ağlaması daha da artıyordu.

"Dilşad! Lan! Dilşad açsana kapıyı!" Diye bağırdı. Kızlar korkuyla birbirlerine sarıldılar.

Saffet'in öfkeden yanan gözleri Zerya'yı buldu.

"Var mı buranın anahtarı yenge?" Dedi hızlıca. Zerya korkarak başını iki yana salladı.

"Bir tane anahtarı var kardeş. Yemin ederim. Onunla da kilitlemiş kapıyı." Dedi. Aklına tek gelen şey Dilşad'ın kaçmış olmasıydı. Ama üçüncü kattan yeni doğum yapmış haliyle nasıl kaçacaktı?

Botan kuzenine döndü.

"Kıralım kapıyı Saffet. Başka çaremiz yok."

Saffet Zerya'ya baktı.

"İznin varsa.."dedi ama olmasa da kıracaktı zaten.

"Sorun değil. Düşüp kaldı belki de yeni doğum yaptı.."

Bir iki omuz darbesinden sonra kapı sertçe açıldı. Gördükleri görüntü ile hepsi birden şoka girmişti. İlk tepki Zerya'dan geldi. Dilşad'ın morarmış yüzünü gördüğünde çığlık çığlığa bağırdı.

Saffet şoku atlatır atlatmaz kızların kolundan tuttuğu gibi salona fırlattı.

"Sakın burdan kıpırdamayın bir yere!"

Kızlar hıçkıra hıçkıra ağlıyor bağırıyorlardı. Bu görüntüyü nasıl akıllarından sileceklerini bilemiyorlardı.

Botan'la Zinar onu hızlıca havaya kaldırıp yatağa yatırsalar da çoktan ölmüştü. Saffet ağlamaktan moraran bebeği kucağına aldı. Ne yapacağını şaşırdı. Şokla onu Zerya'nın kucağına bıraktı.

Zerya göz yaşlarını durduramazken kucağında bebekle olduğu yerde yığıldı kaldı.

***


***

"Başınız sağolsun Besna." Diye fisıldadı görümcesi Fadik. Besna ağır ağır başını salladı.

O olaydan sonra polisler gelmiş gerekli işlemleri yapmışlardı. Bu sırada cenazeyi de memlekete getirmişlerdi. Bugün defnetmişlerdi Dilşad'ın cenazesini. Ev kıyamet gibi insan kaynıyordu. Abdi Ağa'nın kuması kendini asmış diye duyan herkes merakla eve akın ediyordu.

Abdi ise tepkisizce bir köşeye çekilmiş baş sağlığı dileyenlere sadece başını sallıyordu. Saffet yan gözle babasına baktı. Sonra ayağa kalktı. Bir elini yüzünü yıkasa iyi olacaktı. Günlerdir uykusuzdu.

Banyoda işi bitince bebeğin ağlama sesini duydu. Sonra karısı Berivan'ın. Yavaşça bebeğin odasına girdi. Berivan onu kucaklamış pışpışlıyordu. Babası bebeğin ismini düşünmüş, Leyla koymuştu.

"Leyla...Güzel Leyla..Ağlama yavrum. Kıyamam sana. Hissediyor musun ananın yokluğu yavrum benim.."diyen Berivan öksüz kalan bebeğe acıyarak öptü yanağını.

"Hisseder." Dedi arkasında duran Saffet. Berivan irkilerek kocasına döndü. Yaşlı gözlerini ondan kaçırdı. Karnına bir ağrı girdi. O da dört aylık hamileydi.

"Yazık şu sabiye Saffet. Ne sorunu vardı bu kadının da kendini astı. Çocuğunu öksüz bıraktı."

Saffet sıkıntıyla soludu.

"Bilmiyorum...Bilmiyorum ama çocuğu doğurmadan kafasına koymuş kendini öldürmeyi belli. Baksana doğum yapmayı beklemiş."

Berivan'ın ağzından bir hıçkırık kaçarken Saffet onu kendine çekti. Tülbentinin üstüne bir öpücük kondurdu. Leyla'nın siyah saçını okşadı serçe parmağıyla. Bu dokunuşla yanağı hafifçe seyirdi bebeğin. Gamzesi belli oldu. Karı koca gülümsediler bu görüntüyle.

Öte tarafta Besna sus pus olmuş kızlarına bakıyordu mutfakta. Evin çalışanları telaşla kavurmalı pilavı, sarmaları ve helvayı dağıtmaya çalışıyorlardı. Biri ayran dağıtıyor öte ki isteyenlere çay ikram ediyordu. Mutfakta yıkanan bulaşıkla pişen yemeklerin kokusu birbirine girmişti.

"Yavrum..Gözünüzü seveyim iki lokma bir şey yiyin. Geldiğinizden beri doğru düzgün bir şey yemediniz. Korkuyorum hastalanmanızdan." Dedi Besna.

Burçin annesine baktı.

"O yüzü gözümün önünden gitmiyor ana.."

Besna titrek bir nefes çekti içine.

***


***

"Duydunuz mu? Abdi ağanın karısı kendini asmış." Dedi kahveye gelen bir adam.

Elinde ki gazeteden başını kaldırdı Sedat. Anlamayarak gözlerini adama dikti. Merkezde ki kuyumcunun oğlu lafa girdi.

"Nasıl yani?"

"Bende korumalardan duydum. Merak ettim de bir baş sağlığı dileyeyim dedim. Ne de olsa koskoca Abdi ağa. Karısı gebeymiş. Urfa'ya mı ne gitmiş. Orda bir arkadaşı varmış, bir emanet için. Orda da doğum yapmış. Sonra da asmış kendini işte."

Herkes bir iki saniye şaşkınlık nidası çıkardı. Nasıl olabilirler döndü havada. Bu kadar zenginliğin içinde bir kadın niye kendini öldürür dediler. Sonra herkes kendi haline geri döndü. Kimi oyun oynuyor kimi gazete okuyor kimi de duvarda asılı olan küçük televizyondan at yarışı izliyordu.

Sedat ayağa kalktı. Kapının önüne çıktığında aylar sonra ilk kez Zerya'yı aradı.

"Evet evet..Bu ip daha yumuşak. Hem öyle tiftik tiftik falan da olmuyor. Benim annem de bebek battaniyesi örüyor bu ipten kullanıyor tavsiye ederim."derken çalan telefonuyla sustu. Müşteriler ipi alıp kasaya gittiklerinde Zerya arayanın Sedat olduğunu gördü.

Önce açmak istemedi sonra vazgeçti. Kapıya çıktı.

"Efendim?" Dedi kapıda ki küçük masaya otururken.

"Zerya...Nasılsın?" Dedi Sedat. Bir sigara yaktı. Onunla ilk kez konuştuğu su kenarına doğru yürümeye başladı.

"Sağolasın Sedat..Sen nasılsın?"

"İyiyim ben de. Müsait miydin?"

"Çalışıyorum ama sorun yok. Çıkıcam zaten birazdan."

"Çalışıyorsun demek...Hayırlı olsun."dedi. Yavaşça su kenarına oturdu.

"Aylar oldu..Sağol yine de." Derken iç çekti.

"Ben..Bir şeyler duydum da. Doğru mu diye? Urfa'ya gitmiş. Senin yanına mı geldi?"

Zerya sıkıntıyla etrafta gözlerini gezdirdi. Sokağın telaşına kapıldı. Sonra tekrar Sedat'a döndü.

"Doğru."

"Niye gelmiş ki?"

"Bu seni ilgilendirmez."

"Şahin'i ben şikayet ettim."dedi sertçe.

Güldü Zerya.

"Biliyorum. Polisler söyledi. Beni de sorguladılar."

"Kurtuldun ikisinden de. Artık rahat edebilirsin."

"Sağol...Sayende." derken ayaklandı. Telefonu kapamadan montunu üstüne giydi. Zeynep'le vedalaşıp eve yürümeye başladı.

"Bu bir ima mı yoksa teşekkür mü?" Dedi Sedat hafifçe gülerek. Sonra duraksadı.

"İkisi de. Evet ikisinden de kurtuldum ama bir çocukta hem öksüz hem yetim kaldı."

Sedat sıkıntıyla soludu.

"Hayatın kuralı bu Zerya. Bazıları suçsuzken bedel öder."

Zerya iç çekti.

"Haklısın..Başkalarının hatalarının bedelini hep masumlar çekiyor zaten."

"Ee..nasıl gidiyor? Orada mutlu musun?"

Zerya güldü.

"Olduğu kadar. İşe alıştım, çocuklar da okula. Bir sürü arkadaş edindiler. Şükürler olsun. İyiyiz işte. Sen mutlu musun? Çocuklar?" Derken evin olduğu sokağa girmişti.

Sedat ayağa kalktı. O da eve doğru yürümeye başladı.

"Bizde olduğu kadar işte. İş güç çalışıp duruyoruz. Çocuklar da iyi. Bende işte.."

"İşte?"

"Sensiz ne kadar iyi olabilirsem..O kadar iyiyim."

Zerya kendini kötü hissetti.

"Hâlâ mı Sedat?"

Güldü Sedat.

"Hâlâ da soru mu Zerya? Aşk bu. Biter mi sanıyorsun?"

"Bitmez mi?" Derken duraksadı Zerya. Onun Şahin'e olan aşkı bitmişti çoktan.

"Bitmiyor Zerya. Bitmiyor. Çok yorgunum güzelim. Yemin ederim ki yorgunum. Ama olmuyor, unutamıyorum. Ama olsun...Böyle de mutluyum. Sen huzurlu ol. Yeter bana."

Zerya dolan gözlerine anlam veremedi. Kalbinin neden bu kadar hızlı attığına da. Korktu bundan. Hızla telefonu kapatırken kalbinin gümbürtüsünün dinmesini bekliyordu.

Güldü Sedat. Gülümseyerek yavaş yavaş eve gitti. Zerya da sakinleşmeye çalıştı. Ne kadar becerebilirse artık.

***

***

Bölüm sonu.

Continue Reading

You'll Also Like

118K 6.2K 42
Duha: Siz şaka gibi bir ailesiniz. Duha: 6 yıl önce beni tüm mahalleye rezil ettiniz o nişana gelmeyerek. Şimdi annen sanki ben seni terk etmişim g...
190K 8.3K 58
Köyde geçen bir aşk hikayesi... O bir inci tanesiydi; Dışı dillere destan bir güzel... Naîf kırılgan ve nârin... Köy kurgusu ve abimin arkadasşı konu...
678K 45.4K 35
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
75.7K 3.7K 30
°Aile kurgusu° İzel 17 Yıl boyunca hayatını Cehenneme çeviren Ailesinin gerçek Ailesi Olmadığını öğrenir. Peki ya Yıllar sonra çektiği acılara rağmen...