Bî- misâl Hayat

By Tugbaff

1M 47.8K 3.1K

(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
DUYURU
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
DUYURU
DUYURU
30. Bölüm
TEŞEKKÜR
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
DUYURU
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
Duyuru
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
.
45. Bölüm
46. Bölüm
Ramazan Bayramı
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
FİNAL

5. Bölüm

36.5K 1.4K 77
By Tugbaff

Yusuf'u uyuturken uyuya kalmıştım. Saate baktığımda iki saat uyuduğumu fark ettim. Zaten buraya gelmesi, eşyaları yerleştirmesi ve uyuduk derken neredeyse akşam olmuştu. Hâlâ uyuyan Yusuf'u rahatsız etmeden yerimden kalktım. Hastalığı sebebiyle vücudu çabuk yoruluyordu ve uzunca uyuyordu. Bu içimi paramparça ederken alnını öperek üzerini örttüm ve odadan çıktım.

Akşama ne giyeceğimi henüz bilmiyordum ve karar versem iyi olurdu sanırım. Emir Asaf'ın nerede olduğunu bilmediğimden temkinli bir şekilde girmiştim odaya. İyi ki de öyle yapmıştım. Zira odadaki koltukta oturmuş ve tabletiyle ilgileniyordu. "Uyanmışsın... Yusuf uyuyor mu hâlâ?" Kafamı sallayıp odadaki lavaboya girdim. Yüzüme su çarpıp kendime geldiğimde odaya geri döndüm. "Bir saate çıkarız. Hazırlan istersen." Giyinme odasına giderken konuştum. "Bunun için geldim zaten."

Ilımlı konuşmaya çalıştığının farkındaydım. Fakat üç sene sonra bu durumda olmak bana keşkeden başka bir şey dedirtmiyordu. Keşke daha önce ılımlı olsaydın Emir Asaf...

Sıkıntıyla nefesimi verip seçeceğim kıyafete odaklandım. Mavi, askılı kalem bir elbise tercih ettim.


Oyalanmadan eşyalarımı alıp Emir Asaf'a bakmadan banyoya girip kapıyı kilitlemiştim. Kısa bir duşun ardından giyindim. Elbise bedenime tam oturmuştu. Emzirmeyi daha yeni bıraktığımdan göğüslerim dolgunluğunu hâlâ koruyordu. Belli ki bozulmasına fırsat kalmayacaktı zaten. Zira pek yakında yeni bir hamilelik bekliyordu bedenimi.

Banyodan çıkıp kısa bir arayışın ardından kurutma makinesini buldum ve saçlarımı kurutmaya başladım. Emir Asaf'ın gözlerini üzerimde hissediyordum. Nedense bu beni rahatsız etmemişti. Kurutma işim bitince yeniden saçlarımı taradım ve şekil verdim. Sıra makyaja gelirken, pufa oturdum. Bu sırada Emir Asaf da kalkmış ve banyoya girmişti. Benim aksime yanına eşya falan almamıştı.

Makyajımın son dokunuşlarını yaparken o da banyodan belinde bir havlu ile çıktı. Dikkatimi ona vermeden makyajımı bitirdim. Yusuf'u hazırlamam gerekiyordu şimdi de. Odadan çıkmak üzere ayağa kalktığımda Emir Asaf da giyinme odasından çıkmıştı. Bakışları beni baştan aşağıya süzerken çoktan oda kapısına varmıştım bile.

Yusuf hâlâ bıraktığım gibi uyuyordu. Birkaç sesleniş ile uyandırmıştım. Bir süre kendine gelmesini beklemiş ve ardından onu da hazırlamıştım. "Neye didiyoz anne?" "Babanın ailesi ile tanışacağız oğlum."

"Baba neyde?" Kapıya bakarak konuşmuş ve ardından bana dönmüştü. "Bilmiyorum annecim. Bakarız şimdi." Saçlarını da taradığımda hazırdı küçük adamım. Elimi tuttuğunda birlikte çıktık odadan. "Babaa. Neydesiiin?" Bir üst kata ait olan merdivenlerden gelen ayak sesi ile oraya döndük. Emir Asaf sakin adımlarla iniyordu. Fakat Yusuf onun kadar sakin değildi. "Babaaamm!" Koşarak kendini Emir Asaf'ın kucağına atmıştı. Son anda tutmuş ve kucağına almıştı Yusuf'u. "Merdivende koşmamalısın Yusuf." "Tamam toşmam." Birlikte merdivenleri inmiş ve çıkışa yönelmiştik. "Dilek!" Dilek koşarak gelmiş ve Emir Asaf'a bakıyordu. "Buyrun efendim."

"Biz çıkıyoruz. Siz de dinlenebilirsiniz."

Bir şey demesini beklemeden kapıyı açıp çıkmıştı bile. Ben de annesini takip eden ördek misali takılmıştım peşine. Ne ara konulduğu hakkında bir bilgim olmadığı çocuk koltuğuna Yusuf'u oturtmuştu. Biz de öne yerleştiğimizde yolculuğumuz başlamış oldu. "Anne bat ay." Gösterdiği yere baktığımda geceyi aydınlatan ay ile karşılaştım. "Güzel mi annecim?" "Hı hıı çok gücell. Anne de gücell!" Gülümseyerek oğluma baktım. Bir de böyle bir huyu vardı. Bulduğu her fırsatta yer zaman fark etmeksizin beni övüyordu. Bazen bana bakarken daldığını fark ediyordum. Tek taraflı değildi. Ben de oğluma en az onun kadar düşkündüm. Bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu ki..

"Bir şey sorabilir miyim?" Belki de bu denli kibar konuşmamı beklemiyordu kendisine karşı. Bu yüzden anlık bir şaşkınlık dalgası geçmişti yüzünden. "Sor." Kaba herif işte ne diyim!

"Gidiyoruz fakat ben hiçbir şey bilmiyorum. Kimlerle tanışıcam?"

"Annem ve babam. Tabii amcamlar ve halamlar da gelmişlerdir muhtemelen. Bir de dün tanıştığın kuzenlerim olur." Sessizce kafamı sallamıştım. Yaklaştıkça stres bedenimi ele geçiriyordu. Titreyen ellerimi kucağımda birleştirdim. Sakin olmalıydım, elbet bunu da atlatırdım.

Geldiğimiz ev epey büyüktü. Yusuf gözlerini kocaman açmış etrafı izliyordu. Arabadan Emir Asaf ile aynı anda inmiş olduk. Fakat o benden hızlı davranak Yusuf'u da aldı. Benim belime de elini koyduğunda kulağıma yaklaşarak konuştu. "Sakin ol.." Kafamı kaldırıp gözlerine baktığımda ilk defa kendimi güvende hissetmiştim. Neydi bana bu güveni veren?

Kapıya ulaştığımızda tüm ihtişamı ile açılmıştı. Büyük bir kalabalık kapıdaydı. "Hoş geldinizzz!" Yusuf çekinerek bana gelmek istemişti. Uzattığı kolları ile sakince kucağıma aldım. "Hihhh! Allah'ım torunuma bak Adnan! Nasıl tatlı maşallah yavruma!" Yusuf kafasını boynuma gömdüğünde sırtını okşadım. "Kapıda kaldılar sayende hanım. Bırak da girsinler."

Sonunda içeriye girmiş ve salona yerleşmiştik. Herkesin gözü üzerimizdeydi. "Yusuf. Unuttun mu beni halasının balı?" Yusuf kafasını boynumdan kaldırmazken Hilal'i de takmamıştı. "Annecim kaldır hadi kafanı." "Olmaş anne." Boynumda olduğu için boğuk çıkmıştı sesi. "Ama hani babanın ailesi ile tanışacaktık?" Kafasını olumsuz sallayarak daha da sıkmıştı ellerini. Alışkın değildi kalabalığa. Normaldi tabii bu durumu. Zaten alışacağı için şimdi sıkmamaya karar verdim.

"Çok düşkün annesine belli." Konuşan kadının ardından hafifçe gülümsedim. "Yandın valla Emir Asaf." Adam önce konuşmuş ardından kahkaha atmıştı. Emir Asaf'ın bakışlarını üzerimizde hissediyordum. Herkesin bakışı üzerimizdeydi ama onunki farklıydı işte..

"Eee Hira'cım sen kaç yaşındasın, çalışıyor musun?" İlk geldiğimizde kendini belli eden Emir Asaf'ın annesiydi soruyu soran. "23 yaşındayım. Bir şirket için raporların editörlüğünü yapıyorum. Bazen çeviri ile de ilgileniyorum." Memnunca gülümsemişti. "İşe gittiğinde Yusuf'a kim bakıyor?" Bu sefer ya halası ya da yengesi olan kadın sormuştu. "Evden çalışıyorum. Şirkete belki de hiç gitmedim diyebilirim. Yusuf'u birine emanet edebileceğimi sanmıyorum." Böylelikle benim de oğluma ne kadar düşkün olduğumun mesajını vermiştim.

"Peki ailen?.." Yine aynı kadın sormuştu. Bir de ailem vardı değil mi? Sözde ailem.. Cevap bekleyen insanları daha fazla bekletmeden konuştum. Bu sorunun cevabını Emir Asaf da bilmiyordu ve bu yüzden dikkatle dinliyordu. Gerçi hakkımızda neyi biliyordu ki?

"Ailem tarafından reddedildim. Kendi hayat kurallarına göre yaşamadığım için istenmedim. Beş senedir kendime kurduğum hayatımda yaşıyorum." Yüzüme hüzün ve şaşkınlıkla bakıyorlardı. Emir Asaf mı? Onu anlayan çıkar mı acaba aramızdan? "Öyle bakmanıza gerek yok. Böylesi hem onlar hem de benim için daha iyi."

"Sen mutluysan sorun yok gelinim. Hem bak seni soru yağmuruna tutunca kendimizi tanıtmayı unuttuk. Ben Emir Asaf'ın babası Adnan. Eşim Feride. Kardeşim Ahmet ve eşi Sibel. Bir diğer kardeşim Esma ve eşi Necmi. Çocuklarla zaten tanışmışsın." Gülümseyerek memnun olduğumu söyledim.

Yemekler hazır olunca hep birlikte masaya geçmiştik. Yusuf hâlâ kucağımdan inmese de en azından kafasını boynumdan çıkarmıştı. "Kızım Yusuf için özel bir şey getirelim mi?" Feride hanım kızım diyince içim bir garip olmuştu. En son ne zaman duymuştum bu sözcüğü acaba? "Yok hayır teşekkürler." Yusuf acıkmışlığın verdiği getiri ile etrafı unutmuş ve çorba içmek için kaşığa uzanıyordu. "Yardım etmemi ister misin?" Kaşlarını tıpkı babası gibi çatmış ve bana dönmüştü. "Men yapıcam anne!"

"Aynı babası eşek sıpası." Anlaşılan Adnan bey Emir Asaf'a sataşmayı seviyordu. Emir Asaf ise Yusuf'a bakmış ve yemeğine devam etmişti. Yusuf'a biraz da diğer yemeklerden yedirmiştim ve bir yandan da kendim yemeye çalışıyordum. "Bana ver. Yemeğini ye." Kollarını uzatmış, Yusuf'u almak için bekleyen Emir Asaf daha ne kadar beni şaşırtacaktı acaba? Yusuf da sorun çıkarmadan gitmişti kucağına.

Yemeğin geri kalanı da sorunsuz bir şekilde sohbetler eşliğinde geçmişti. Laf arasında nikahımızın da yarın olacağını öğrenmiştim. Evlenecek kişi olarak en son öğrenmem harikaydı!

Yusuf'un uykusu gelince artık kalkmış ve dönüş yolundaydık. "Bana söylemek hiç aklına geldi mi?" Yoldaki bakışları kısa bir an beni bulmuştu. "Neyi?"

"Yarın nikahımız olduğunu." Umursamayarak yola devam etti. "Öğrendin işte. Öğrenmeseydin de evde söyleyecektim." Dikiz aynasından arada Yusuf'u kontrol ettiğini fark etmiştim. Sanırım alışmıştı beyimiz oğlunun varlığına. Ya da bu olanların bir rüya olup olmadığını kontrol etmek amacıyla bakıyordu. Bu konuda onu sorgulayamazdım. Zira ben de hâlâ bir rüya olduğunu düşünüyordum. Belki de bir kâbus. Hayatın bize ne getireceğini kim bilebilirdi ki...

Bölüm sonuu.

Bugün hem diğer kitabıma hem de bu kitabıma bölüm attım. Harika olduğumu söylemenize gerek yok fmdmsmsm.

Nasıldı bölüm?


Continue Reading

You'll Also Like

149K 11.1K 44
Saye, büyük bir karmaşanın ortasında rüzgarın dalından uçurduğu yaprak misali benliğinden kopmuş genç bir kızdı. Attığı adımları pek sağlam olmasa da...
193K 10.7K 30
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
278K 3.5K 17
''Sen benim kocam değilsin.'' diye bağırmıştım. Alphan ise dibime kadar girmiş gözlerimin içine bakarak'' Ben senin kocanım gerçek bu artık kabullen...
448K 3.3K 6
08.08.2019 21.12.2021 FİNAL (Dreame Uygulamasında) -Bu kitabın berdelle töreyle alakası yok. Komedi için yazılmıştır. İçinde üzüntüye yer yok. Ağa f...