Bî- misâl Hayat

By Tugbaff

1M 48.5K 3.2K

(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
DUYURU
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
DUYURU
DUYURU
30. Bölüm
TEŞEKKÜR
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
DUYURU
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
Duyuru
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
.
45. Bölüm
46. Bölüm
Ramazan Bayramı
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
FİNAL

4. Bölüm

37.4K 1.5K 93
By Tugbaff

Kızlar gittikten sonra gece uyumamış ve eşyaları toplamaya başlamıştım. Emir Asaf'ın sağı solu belli olmazdı. Sabahın nurunda kapıma dikilip hadi gidiyoruz da diyebilirdi. Dolayısıyla acele etmeden rahat kafayla topluyordum eşyalarımı. İpek'le biraz ağlayıp duygusallaşmıştık. Birlikte adım attığımız bu evden birimiz eksiliyordu. Alıştığımız düzenimizi değiştirmek ikimiz hatta Yusuf için de zor olacaktı. Yeni hayatımda beni nelerin beklediğini bilmeden toparlamıştım eşyalarımı.

Sabah kahvaltımızı ettikten sonra önce Yusuf'u hazırlamış ardından da ben hazırlanmıştım. Yine vazgeçemediğim elbiselerimden birini giymiştim.

Saçlarımı bu sefer aşağıdan dağınık bir topuz yapmıştım. Zil çalarken ben de aşağıya indim. Gelen tahmin edildiği üzere Emir Asaf'tı. Kucağına koşan Yusuf'u alırken, gözleri merdivenden inmekte olan beni de baştan aşağıya süzmüştü. Gözün çıksın Emir Asaf!

"Hazır mısınız?" "Hıhım." "Çıkalım, çocuklar alır bavulları." Ona göz devirip İpek ile vedalaştım. En kısa zamanda uğrayacağıma söz verip evden ayrıldık. Hayır yani sanki yangından mal kaçırıyorduk!

Arabaya binerken arka koltuktaki çocuk koltuğu şaşırmama sebep olmuştu. Babalığa çabuk mu adapte olmuştu o? Madem bu kadar kolaydı, üç sene niye her şeyle tek başımıza savaşmıştık? Doğrular canımı yakarken yutkunup arabaya bindim. O da Yusuf'u yerleştirip binmişti. "Şimdi bir eve gidelim, yerleşin. Akşam annemlerle tanışacaksınız."

"Bu kadar çabuk mu?" Gözleri dikiz aynasından Yusuf'a bakıp tekrar yola döndü. "Bence ne kadar çabuk o kadar iyi." Tamam bunları Yusuf için yapıyorduk fakat pekâlâ ailesi ile tanışmadan da hamile kalabilirdim. Ahh! Her şey neden bu kadar zordu ki?!

Sessiz kalıp yol boyunca yolu izlemiştim. Arada Yusuf'u kontrol etmeyi de ihmal etmemiştim. Ne sebeplerle geldiğim evin şimdi hayatımın geri kalanını geçireceğim yer olduğunu bilmek garipti. Her şey peş peşe gelişiyordu ve ben asla müdahale edemiyordum. Bundan korkmalı mıydım, bilmiyorum...

Eve geldiğimizde Yusuf bazı şeylerin farkına varmaya başlarken oldukça çekingendi. Huysuzluk yapıyor ve asla kucağımdan inmek istemiyordu. Bavullarımız ise odaya çıkarılmış ve yerleştirilmek üzere bekliyorlardı. Önüme konulan limonatadan bir yudum alıp tekrar sehpaya bıraktım. "İstersen kızlar yerleştirsinler eşyalarınızı." Kucağımdaki umutsuz vakaya bakıp çaresizce Emir Asaf'a döndüm. "Olur.."
Kafa sallayıp içeriye seslendi. Dünkü kız değildi bu sefer gelen. "Buyrun Emir Asaf bey." "Yusuf'un eşyaları hazırlatılan odaya, Hira'nın eşyaları ise benim odama yerleştirilsin." Kız bana kaçamak bir bakış atıp onaylayarak çıkmıştı salondan. Bir dakika ben neden Emir Asaf'ın odasında kalıyordum ki?! Gerçi çocuk yapıp ayrı odada yatmak da saçma olurdu. Afakanlar basarken elimle kendime yelpaze yaptım. "Yusuf kalksan mı artık hı annecim? Bak çok bunaldım." Omuz silkip tekrar göğsüme yatmıştı. Emir Asaf elindeki tableti yanına bırakırken bize döndü. "Yusuf. Gel yanıma." Kafasını olumsuz yönde sallayıp yatmaya devam etmişti. "O zaman atlara bakmaya anneyi götüreyim." Tek kaşını kaldırmış ve Yusuf'a bakıyordu. Yusuf ise at lafını duyar duymaz kafasını kaldırmıştı. Atları sevdiğini biliyor olabilir miydi? Yok canım, nerden bilecek!

Kucağımdan inip Emir Asaf'ın yanına koştu ve elini tutarak çekiştirmeye başladı. "Babaa! Ata didelim." Oğlum ilk defa babasına bu şekilde seslenmişti. Bu Emir Asaf'ı da beni de afallatmıştı. Fakat benim aksime Emir Asaf çabuk toparlamış ve Yusuf'u kucağına alarak salonun kapısına yönelmişti bile. "Biz çiftliğe gidip geliyoruz. Sen de bu sırada eşyalarla ilgilen istersen." Bana sormamıştı bile! Söyleyeceğini söylemiş ve çıkmıştı. Oğlumla birlikte!

Neyse ki çiftliği gelirken görmüştüm. Buraya oldukça yakındı. Yürüyerek dahi gidilirdi. Sıkıntıyla soluk verip yukarıya çıkmıştım ben de. Dünkü çalışan Dilek ve adını bilmediğim diğer kız eşyaları yerleştiriyorlardı. "Kolay gelsin kızlar." Beni fark etmeleri ile çekingence bakmışlardı. "Teşekkürler efendim." "Bu şekilde bakmayın lütfen. Biliyorum anlam verilemeyen saçma bir durum. Ben bile hayatın hızına yetişemiyorum." Dilek işini bırakarak yanıma gelmişti. "Olur mu öyle şey. Bizim ne haddimize."

"Niye siz insan değil misiniz? Ah hep o hödük herif böyle davranıyor size değil mi? Oğlumu da kendine benzetmese bari!" Kızlar kıkırdadığında ben de güldüm. "Bu arada ben Hira. Seni Emir Asaf sürekli bağrındığı için öğrenmiş oldum Dilek. Peki sen?"

"Hülya Hira hanım." Gülümseyerek kafamı sallamıştım. İkisi de tatlı kızlara benziyorlardı. Şimdilik sevmiştim. Kızlarla sohbet ederek eşyaları yerleştiriyorduk. "Hira hanım bir şey sorabilir miyim?"

"Tabii sorabilirsin Dilek." Çekingen bir tavırla konuşmuştu. "Şeyy... Oğlunuz Yusuf.. Emir Asaf beyin oğluysa eğer neden bu zamana kadar yoktunuz?" Sorduğu soruya kızmamıştım. Ben olsam ben de merak ederdim bunu. Fakat kalkıp da çalışanlarına patronunuz oğlunu kabul etmedi diyecek halim yoktu. "Kader ve oyunları diyelim Dilek." Gülümseyip işine döndü. Bu sefer de Hülya girmişti lafa. "Ama iyi ki geldiniz Hira hanım. Sadece dün bile yetti evin havasının değişmesine. Üstelik oğlunuz çok tatlı."

"Sen o tatlılığı eve alışınca gör bir de Hülya. O zaman tekrar konuşalım bu konuyu olur mu?" Gülerek söylediğime kızlar da gülmüşlerdi. "Annee men deldiiim." Kapıya döndüğümde Emir Asaf'ın kucağından inip bana doğru koşan bir Yusuf vardı. Gülümseyerek seve seve açmıştım kollarımı. "Naptınız bakalım birtanem?" Heyecanla gözleri büyümüştü. "Tocaman atlay vaydı."

"Hii öyle mi? Sevdin mi atları?"

"Hı hı." Yorgunluktan kapanmaya başlayan gözleri ile omzuma başını koymuştu. "Uykun geldiyse biraz uyuyalım mı canım?" Kafasını salladığında yeni odasına gitmek üzere ayağa kalktım. Kapıda dikilen Emir Asaf'ın yanından geçerken Yusuf tarafından durdurulmuştum. Benim kucağımda Emir Asaf'a uzanmış ve yanağını öpmüştü. Yusuf'u tutmaya çalışırken ben de yaklaşmış bulunmuştum. "İyi deceley babamm." Ani bir hareketle boynuna sarıldığında ben de Emir Asaf'la resmen bir bütün olmuştum. Düşmemem için eli belimi bulmuştu. Yusuf'un saçlarını öperken gözleri benim üzerimdeydi. Babasının onu öpmesi Yusuf'u daha da mutlu etmiş ve artık uyumaya gidebilirdik. Fakat gidemiyordum çünkü Emir Asaf belimi bırakmıyordu. "Emir Asaf."

"Efendim."

"Belimi bıraksan mı?" Yeni fark etmiş gibi hızla çekmişti elini. Bense tekrar yüzüne bak(a)madan çıkmıştım odadan.

YAZARDAN

Giden kadının ve oğlunun peşinden baktı. Kırk yıl düşünse bu konumda olacağı aklına gelmezdi belki de. Üç sene önce bu kadın kendisine blöf yapıyor sanmıştı ve asla umursamamıştı. Gerçekten doğuracağını bile düşünmemişti. Yıllar sonra tekrar karşısına geldiğinde ise cidden bir oğlu oluşuna mı yoksa onun hasta oluşuna mı şaşırmalıydı?

Çok pişmandı. Kadının yalan söylediğini düşünüp üstüne gitmediği için çok pişmandı. Belki de oğluyla çok daha güzel anıları olabilirdi. Kadına belli etmese de şimdi eline geçen bu fırsatı sonuna kadar kullanmak için can atıyordu. Hele ki oğlu ona baba dediğinde çok farklı hissetmişti. Sanki yaşamak buydu artık onun için.

Oğlunun annesi, yine bir çocuklarının annesi daha olacak kadın ise aslında yanından hiç ayırmak istemeyeceği bir kadındı. Kendisi için biçilmiş kaftandı. Seneler önce yalan söylediğini düşünerek umrunda olmamıştı. Bilseydi bırakır mıydı peşini?

Onların ardından çalan telefonu ile birlikte çalışma odasına girdi. "Efendim Meriç."

"Konuştum bizimkilerle. Hâlâ şoktalar sanırım." Çarpık bir gülüş yayıldı Emir Asaf'ın yüzüne. Ailesi de beklemiyordu tabii. Ama biliyordu ki ailesinde ön yargılı davranacak kimse yoktu. Bu yüzden içi rahattı. "Akşam geleceğimizi söyledin değil mi?"

"Söyledim. Hepsi hummalı bir hazırlık içinde. Hele amcam torunum da torunum diye dolanıyor etrafta." İstemsiz gülüşü daha da yayıldı yüzünde. Resmen evli çocuklu aile babası oluyordu iyi mi?

"Nikâh işini hallettin mi?"

"Hallettim. Yarın gelecek memur." Yarın evli bir adam olacaktı Emir Asaf. Biraz da iş hakkında konuşup kapatmışlardı telefonu. Telefonunu masaya bırakıp oğlunun odasına gitti. Aralık kapıdan içeriye girdiğinde uyumuş bir anne oğul gördü. Oğlu çok düşkündü annesine belliydi. Her fırsatta sokuluyordu annesine. Uyurken bile neredeyse üstüne çıkmış, bir eli annesinin elini tutarken diğeri ise annesinin yanağındaydı. Oğlu çok şanslıydı. Eşsiz bir kokuya sahip olan kadına özgürce yaklaşabiliyordu. İtiraf etmeliydi ki kıskanmıştı bu durumu.

Sonrasında ise aynı odada, aynı yatakta yatacakları geldi aklına. Mümkünatı yoktu başka odada kalamazdı. Emir Asaf prensipleri olan bir adamdı ve ona göre evli bir çift kesinlikle ayrı yatamazdı. Kesinlikle sebebi buydu. Asla annesinin boynuna kafasını koyup uyuyan oğlunun yerinde olmak istememişti!

Onlar uyurken, Emir Asaf ise manzarasını izlerken kaç saat geçti bilinmezdi. Nasılsa akşama çok vardı değil mi?

Ayol ölürüm sizee!

Emir Asaf'ı mum etme derneğine hoş geldiniz dksksksks.

Nasıldı bölüm?

Sizce aile ile tanışma nasıl geçecek?

Continue Reading

You'll Also Like

17.3K 976 14
Leyla Rüya Kor. Dağların korkulu rüyası. Görevden geldiği zaman telefonuna bakar ve hayatı değişir. Güzel günler yaşanır, kötü günlerde.
149K 11.1K 44
Saye, büyük bir karmaşanın ortasında rüzgarın dalından uçurduğu yaprak misali benliğinden kopmuş genç bir kızdı. Attığı adımları pek sağlam olmasa da...
55.6K 4.4K 53
Yaşatmak için yaşamayan 7 asker... Rütbeleri yok. İsimleri yok. Yaşadıklarına dair bir kanıt yok. Kimsenin yapamayacağını yapmak için eğitim aldıla...
574K 28.1K 26
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. ........................................ ~ZS~....................................... Kına yakmak kendini adama...