Bazı Kadınlar

By gizemlibirileri_0

114K 4.4K 986

Bazı kadınlar töreyi değiştirebilir. Zerya, Dilşad, Reyhan, Besna, Fatma ve niceleri.. Törenin can yaktığı, y... More

B1-Plan.
B2-Hikaye.
B3-Ateş.
B4-Kabulleniş
B5-Yardım.
B6-Şok.
B7-Geçmiş.
B8-Mücadele.
B9-Saplantı.
B10-Hamileyim!
B11-Sedat.
B12-Bilmeden sevmek.
B13-Yalan.
B14-Yakalanma!
B15-Kandırılma.
B16-Gidiyoruz!
B17-Urfa'ya dönüş.
B18-Abi?
B19-Düğün/Anne.
B20-Yüzleşme.
B21-Pişmanlık.
B23- Vazgeçemiyorum.
B24-Tutuklanma.
B25-Kürtaj.
B26-Hayal kırıklığı.
B27-Gerçekler.
B28-Ölüm.
B29-Bitsin bu iş!
B30-Final.
Özel Bölüm- 100.000 olmanın şerefine!

B22-Dönüm noktası.

3.3K 155 20
By gizemlibirileri_0

Keyifli okumalar herkese ♡


Zılgıtlar çekilirken konağa girdi Dilşad. Üzerinde Besna'nın yolladığı bindallıdan bozma koyu mor bir elbise vardı. Dilşad'a kalsa bunu bile giymezdi ama onlara ayak uyduruyordu.

İki üç parça eşyasını evin hizmetlisi alıp onun olacak odaya götürdü hızlıca. Başında ki kırmızı örtüden etrafı pek göremiyordu ama çok az bir kalabalık vardı. Bir kadın eline testi tutuşturdu. Dilşad sanki Şahin'e vuruyormuş gibi bir öfkeyle yere fırlattı testiyi.

Merdivenlere yönlendirildi. Iki kadın koluna girdi.

"Ben Heja. Abdi ağanın kardeşinin karısıyım. Hoşgeldin ailemize."dedi yaşlıca olanı. Daha genç olan konuşmadı. Yüzü asıktı. O Besna'nın kız kardeşiydi. Sadece Heja'nın laf edeceğini bildiğinden kısaca konuştu.

"Hoşgeldin. Bende Abdi ağanin baldızı Yıldız. Evliliğiniz kutlu olsun."deyip iki yanağından öptü. Dilşad biraz utandı Yıldız'a karşı, cevap vermedi.

Odaya geldiklerinde kapının önünde duran kadın tebessüm edip kapıyı açtı. Sonra telaşlı adımlarla üst kata çıktı. Dilşad onun ayaklarında ki kınalara baktı. İlk evliliğinde Ona da yakılmıştı. Ne hevesliydi o zamanlar. Şimdi evlilik tamamen bir külfet ve kurtarmaydı onun için.

Heja ve Yıldız başında zebani gibi dikilirken yatağa oturdu. Korkmaya başlamıştı. Çok kalabalıklardı ve yalnız olması da göze batıyordu. Çünkü hiçbir aile üyesi bilmiyordu bunu. Zaten öyle kalabalık bir ailesi de yoktu. Annesi Şahin'i de bilmezdi. Onu hep köyde ki evinde duruyor sanıyordu. Abdi ile evlendiğini de duymuş umursamamıştı. Zengin adama yamadın kendini yine iyisin deyip gülmüş sonra da telefonu kapatmıştı.

Dilşad boşlaşan gözlerle avcunu parmaklarının nerdeyse hepsini kaplayan koyu kırmızı kınaya bakarken içeri Besna girdi. Elinde bir bıçak vardı. Dilşad'ın kaşları çatıldı. Heja Besna'nın omzuna dokundu,bir şey demeden çıktı. Yıldız odanın bir köşesine çekildi.

Besna, Dilşad'ın başında ki örtüyü kaldırdı. Besna değişmemişti. Sadece daha ihtişamlı bir kıyafet vardı üzerinde. Altın işlemeli siyah bir boydan ve siyah bir örtü örtmüştü. Boynunda,kolların da altınlar parıl parıl parlıyordu.

"Hayırlı olsun, mutluluklar dilerim. Abdi ağaya bir an önce bir çocuk verirsin inşallah.."deyip elini uzattı. Dilşad bir şey demeden elini öptü.

Besna, Dilşad'ın açık kahve uzun saçlarını tek bir elinde toplayıp omuzlarının biraz aşağısında kesti. Dilşad donup kaldı. Bu âdeti biliyordu ama yapacaklarını düşünmemişti. Bu bir düşmanlık belirtisimiydi şimdi. Başını kaldırıp Besna'ya baktığında açık yeşil gözlerine yaşlar dolduğu gördü.

Dilşad hızla başını önüne eydi. Yıldız ablasının koluna girdi. Çıkardı kapıdan. Besna ağlıyordu ama neye ağladığını bile bilmiyordu. Sadece bu yaştan sonra zoruna gidiyordu.

"Ömrümü verdim Yıldız...Ömrümü, çocukluğumu, gençliğimi verdim..Verdik. Reyhan da bende. Onun ömrünü yedi sıra bana geldi. Bu yaştan sonra bunu da yaşadım. Gencecik kadını aldı. En büyük kızı otuz beş yaşında. Otuz beş!"

"Abla yapma kurban olayım.."demiş Yıldız ablasını kapıdan uzaklaştırıp kendi odasına çıkarmıştı.

Saat gece yarısına yaklaşırken kapı yavaşça açıldı. Dilşad ilk kez korkuyla titredi. Yağmurdan kaçarken doluya mı tutuluyordu yoksa?

Abdi karşısına dikildi. Başında ki örtüyü çıkarıp bir kenara fırlattı. Yanağını okşadı hafifçe. Dilşad onun genzinden gelen kaçak tütün ve rakı kokusunu alabiliyordu. Dişlerini sıktı.

"Soyun.."diye mırıldandı adam. Kendi pantolonunun kemerini çıkarırken Dilşad donup kaldı.

Abdi pantolonunu çıkardığında Dilşad'ın öylece durduğunu görünce kaşları çatıldı.

"Ne dikiliyorsun lan bostan korkuluğu gibi. Soyun da yatağa gir hadi." Deyip ittirdi onu. Dilşad ikinci bir şok yaşarken anladı ki,

Evet, doluya tutulmuştu.

***

***

"Kaldı mı başka bir şeyin? Varsa söyle gidip alalım."dedi Mirza annesinin evine eşyaları yerleştirirken. Zaten çok bir şey yoktu. İki üç parça kıyafet.

"Yok abi,onlar bana ait değildi zaten."

Mirza başını salladı. Telefonu çalınca arayana baktı, Sevda'ydı.

"Söyle.."dedi koltuğa otururken. Yorulmuştu.

"Sofra kurdum acıkmışsınızdır. Gelin hadi hem bende tanışmış olurum."

"Tamam geliyoruz."

Zerya merakla abisina baktı.

"Sevda yemeğe çağırıyor. Hadi gidelim. Annem nerde? Anne!"

Zerya Mustafa'nın tişortunu değiştirirken başını iki yana salladı.

"Komşuya gitti, Hafize teyzeye. Beni anlatacak kesin. Aslında herkese söylemese daha iyi Şahin'in kulağına giderse.."demiş susmuştu.

"Hiçbir şey yapamaz. Sakin ol tamam mı? Burada güvendesin. Hadi gel seni yengenle tanıştırayım.."

Çocukları alıp alt kata indiler. Sevda gülümseyerek açtı kapıyi.

"Hoşgeldiniz. Ay sen ne şekersin maşallah!" Deyip bebeği kucağına aldı. Oğlanların saçını okşadı öptü.

"Merhaba Zerya.."dedi gülümseyerek. Zerya da tebessüm etti.

"Merhaba Sevda. Hayırlı olsun."dedi evliliklerini kast ederek.

"Geçin geçin. Salona yer sofrası kurdum rahatça yiyelim diye. Annem yok mu?" Dedi tek eliyle Mirza'nın ceketini portmantoya astı. Narin yumuk yumuk gözleriyle merakla tanımadığı kadına bakıyordu. Az sonra dikkatini boynundaki altın kolye çekti. Onunla oynamaya başlarken Sevda onun tombul yanağına bir öpücuk kondurdu.

"Annem komşuda. Çocuğu ver bana sen yemekleri koy." Dedi Mirza. Narin'in kucağına aldı ama nasıl tutacağını bilmiyordu.

"Zerya canını yakmayayım sen al kucağına."

Güldü Zerya, kucağına aldı. Hep birlikte yemek yemeye başladılar. Sevda çok düşkündü bebeklere, Narin'i hiç kucağından indirmedi. Oğlanlar da küçük odada oynuyorlardı. Zerya bulaşıkları toparlarken Sevda'da kahveleri pişiriyor,demlenen çayı kontrol ediyordu. Mirza'da Narin'i güldürüyordu salonda. Bebeğin kahkahaları geliyordu.

"Çocukların çok tatlı. Sende çok güzelmişsin." Dedi Sevda. Zerya tebessüm etti.

"Allah size de verir inşallah. İsteyen kimsenin kucağı boş kalmasın."

"Amin."

"Adana'lıymışsın. Seviyor musun Urfa'yı?" Dedi Zerya. Muhabbet açtı.

Sevda pişen kahveleri fincanlara pay ederken güldü.

"Annemle babam ben küçükken boşandılar. Annem de Urfa'ya geldi. On iki yaşlarındaydım. Çok uzun zamandır buradayım. Doğup büyümüşüm gibi seviyorum."dedi.

"Hadi gel.."deyip salona girdi.

Üçü kahve içip sohbet ederken Zerya uzun zaman sonra huzurlu olduğunu hissetti. Şahin onu bulmuştu ama burada bulma şansı da vardı. Orda olduğunu söyleyen burda olduğunu da söylerdi. Fatma'ya da gücenmiş küsmüştü. Kocası resmen bela onlara bulaşmasın diye Şahin'i onların üstüne salmıştı. Hem de Şahin'in ona yaptıklarımı bile bile. Düşünceleri arasında boğulurken tadı kaçtı. Fatma iki gündür de ne arıyor ne soruyordu.

"Müsadenizle birine telefon etmem gerekiyor." Deyip balkona çıktı. Aradı, aradı ama bir türlü açmadı. Mesaj atmayı düşündü ama vazgeçti. Yarın evine gitmeye karar verdi. Bu işte bir iş vardı ama hayırlısı.

Gelen aramaları kontrol etti. İkisi Gül'dendi. Onu aradı.

"Zerya abla! Nasılsın Allah aşkına sana ulaşmaya çalışıyorum bir haftadır." Dedi korkuyla. Kocası Ali yan gözle ona baktı. Sonra tekrar televizyona çevirdi bakışlarını. Karısının doğumu için bir ay izin almıştı. İki gün sonra doğum yapacaktı Gül.

"Sorma Gül. Sorma başıma gelenleri. Bayıldıktan sonra eve gelince dövdü beni Şahin. Yetti artık dayanamadım gittim bende." Dedi tek bir solukta.

"Kaçtın mı!" Dedi Gül dehşetle. Zorlukla koltuktan kalkıp balkona gitti. Temiz hava almaya ihtiyacı vardı. Üstelik Ali'nin hiçbir şeyden haberi yoktu. Bir duysaydı bulaştığını çok kötü olurdu.

"Evet. Sonra Sedat terminalde yakaladı beni. Sonra gitti Allah'tan. Tabii beni arayacaksın diye tehtit etti. Bende hiç aramadım. Aramazsan Şahin'e söylerim dedi. Şahin dün yerimi buldu ama abim yanımdaydı. Bir şekilde kurtuldum. Şimdi annemin yanındayım."demiş biraz hafiflemişti.

"Abla Sedat abinin senin Urfa'ya gittiğini Şahin abiye söylediğini hiç sanmıyorum. Sen gittikten sonra demek ki kavga ettiler Dilşad'la Şahin. Şahin ağabey kapıdan çıkarken duydum ben terminalde bulurum onun izini kameralara baktırırım diyordu. Şahin ağabey gittikten bir yarım saat sonra da Dilşad toplamış pılını pırtını gitti. Bavulla köylere giden otobuse bindi kapının önünden gördüm. Zaten Gülizar teyze de bağırdı defol git diye kapıdan çıkarken. Anlayacağın sen gittin, onlar da dağıldı."

Zerya iç çekti. Balkonda ki sandalyeye oturdu.

"Dağılsa kaç yazar Gül, Dilşad hamile." Dedi. Sevda sessizce ona bir bardak çay getirdi. Zerya tebessüm etti. Sevda geri çıkarken merakla Mirza'nın yanına gitti.

"Mirza..Dilşad kimmiş?"

"Sanane Sevda. Her şeye burnunu sokma."

Sevda ofladı.

"Allah için söyle ya..Kim Dilşad? Biriyle konuşuyordu telefonda, Dilşad hamile dedi."

Mirza donup kaldı. Dişlerini sıktı.

"Orospu çocuğu.."diye mırıldandı.

"Kim?"

"Kim olucak kocası olacak piç. Dilşad da öteki karısı. Artık karısı mı metresi mi onu da anlamış değilim de neyse." Derken sustu.

Öte yandan Gül şokla elini ağzına götürdü.

"Aman abla..Ne diyorsun sen?"

"Öyle valla. Kendi ağzıyla söyledi hemde benim yanımda. Şahin yarın bir gün bırakır peşimi gider onun yanına." Derken çayından bir yudum aldı. Gözlerini sokağa dikti. Eskiden inşaat olan şimdi ise çoktan yapılmış apartmana baktı.

"Belki yalan söylüyordur?" Dedi Gül. Zerya'yı üzmek istemedi. Gerçi Zerya'nın pek umursadığı yoktu.

"Yok. Ben eminim. Bir iki kez sevişirlerken duydum zaten. Gerçi illa hamile kalacak diye bir şey yok ama niye böyle bir yalan söylesin ki?"

"Niye olacak abla Şahin ağabey onu bırakmasın diye. Sen şimdi onu terk ettin bak adam koşa koşa peşinden geldi. Demek ki terk etti onu. O da koz olarak yalan söylemiş olabilir. Ne belli hemen hamile kaldığı. Daha gelin geleli üç dört ay olmadı mı?"

Güldü Zerya. Saf kızım benim diye geçirdi içinden. O sadece evliler yapıyor zannediyordu. Bu hayatta aldatan insanlar olduğunu bir an unutmuştu heralde.

"Aman boşver Gül. Artık düşünmekten kafayı yiyeceğim. Benim yüzümden sana da musallat olacaklar diye ödüm kopuyor zaten karnın burnunda. Uzak dur. Allah korusun." Demiş iç çekmişti.

"Yok abla merak etme. Zaten Ali de geldi İstanbul'dan. Doğum için." Demiş karnını sıvazlamıştı.

Gül bebeğin ismini, ona yaptığı odayı, karın ağrılarını, şişliklerini anlatıp şikayet ederken Zerya gözünü ona dikmiş öylece bakan Şahin ile dona kaldı. Aynı onu ilk gördüğü zaman ki gibi elleri cebinde sırıtarak bakıyordu karşı kaldırımdan. Ama sekiz sene önce inşaatın ikinci katından bakıyordu. Şimdi o apartmanın giriş kapısının önünde ki kaldırımdan bakıyordu. Zerya korkuyla yutkundu.

"Gül ben seni sonra arasam? Narin ağlıyor.." demişti. Gül tamam deyip kapattı. Tekrar telefonu çaldı Zerya'nın. Ikisi de birbirlerinden gözlerini ayırmıyorlardı.

"Ef- efendim.."dedi korkuyla Zerya.

"Gülüm..Nerelere gittin sen böyle? Bulamayacağımı sandın değil mi?" Deyip güldü.

"Şahin..Git. Nolur bırak yakamı da artık kurtulayım senden. Çocuklarsa derdin istediğin zaman görürsün ama boşa beni bitsin. Bak Dilşad'da hamile zaten. Git onunla yuvanı kur tekrar. Beni bırak."

"Yok gülüm. Benim tek yuvam sizsiniz. Sensin. Oğullarım. Kızım. Sana en başta söyledim. Parasını yediğim bir karı benim ailem olamaz. Çocuğu da çocuğum olamaz."demişti büyük bir rahatlıkla.

Zerya tiksintiyle yüzünü buruşturdu.

"Şahin git dedim. Bak polisi ararım duydun mu beni? Hiç değilse çocuklarını görebilmek istiyorsan rahat bırakırsın beni."

"Seni asla boşamam duydun mu beni? Sen ölene kadar hatta ahirette de benim karım olacaksın. O Sedat ile bir olmanıza müsade etmem. Seni kandırdı O biliyorum. Kandırdı."

Zerya sinirden dolan gözlerini ovuşturdu.

"Kimsenin beni kandırdığı yok Şahin. Sedat ile aramda hiçbir şey yok. Biliyorsun burası babamın evi. Dün gördüğün adam da abimdi. Tamam mı? Ailemin yanına geldim. Sedat nerde bilmiyorum. Napıyor bilmiyorum. O bir hiç anladın mı? Bir hiç." Demişti kelimeleri bastırarak.

Şahin inanmayarak başını iki yana salladı.

"Yanıma gel. Hemen." Dedi sertçe. Zerya korkuyla ayağa kalktı.

"Hayır. Git!"

"Gel dedim! Yoksa ben gelirim!"

"Defol!" Diye çığlık atarcasına bağırdı Zerya. Şahin irkildi.

"Geliyorum şimdi yanına!"

"Polisi arıyorum duydun mu beni! Arıyorum! Ama onlara sadece beni dövüp zina yaptığını değil aynı zamanda ortadan kayboldan Rıfat'ı da anlatacağım. Dilşad'ın eski kocasını. Bakalım ne yapacaklar sana.." dediğinde Şahin donup kaldı.

Sanki o kaldırıma mıhlanıp kalmıştı.

***

Bölüm sonu.

Continue Reading

You'll Also Like

ALACAKAN By Yazal

Teen Fiction

377K 25.7K 9
Kalbini savaş meydanında bırakmış bir asker, o intikamı elbet bir gün alır. ... Alakurt lakâbıyla bilinen Kurter Alacakan, ülkesinin en başarılı aske...
1.2M 72.2K 48
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
751K 10.8K 6
Yıllarca aile baskısı gören , aile sevgisinden mahrum kalan Peri. Babasına gelen telefon ile doğumda karıştırıldığını öğrenir. Peki bundan sonra ne o...
51.7K 3.6K 18
"Bir adam ile yara bandının hikâyesini hiç duydun mu?" diye sordum meraksız bir tonda. Çünkü anlatmak istediğim sıradan bir hikâye değildi, kendi yaz...