Zamansız Aşk

By ponnycorn

33.7K 2.3K 437

*** "Seni öpmek istiyorum." midem tatlı bir hisle kasılırken devam etmesini bekledim. "Ama... More

~Giriş~
~1~
~2~
~3~
DUYURUU !
~4~
~5~
~6~
~7~
Lütfen okuyun!
~8~ Part 1
~8~ Part 2
~9~
Hey!!
~10~
~11~
~12~
~13~
~14~
~15~
"Zamansız Aşk" ismi değişmeli mi?
~16~
~17~
~18~
~19~
~21~
~22~
~23~
Bö!
~24~
~25~
Yepisyeni bir bölüm!!
~26~
~27~
~28~
~29~
Merhaba
~30~
~31~
~32~
~33~
~34~
35

~20~

596 61 16
By ponnycorn


İki günde iki bölüm! Bence bir tebriği hak ediyorum ha? Lütfen beni yapıcı yorumlarınızla ve sadece bir kez basarak verebileceğiniz oylarla ödüllendirin! Açıklama sonda, lütfen okumadan geçmeyin çünkü "ÖNEMLİ!!" Sadece bir kaç dakikanızı harcayıp son kısmı lütfen okuyun. Hikayenin gidişatı hakkında...

Keyifli okumalar...

---------------

Başım dönmeye başlamıştı. Ellerimi Rüzgar'ın göğsüne koyarak ondan uzaklaştım. Rüzgar, sorunu anlamak istercesine yüzümü inceliyordu. "Başım..." diyebildim çünkü başıma aniden saplanan acı susmamı sağlamıştı.

Rüzgar'ın eli tuttuğum yere gitti ve gözlerini irileştirerek "Şişmiş." dedi

"Sanırım bayılacağım." Dedim ardından Rüzgar'ın "Ne?" dediğini duydum ve kendimi bir anda karanlığa bıraktım.

-SABAH-

"Doğa?"

Sesleri duyabiliyordum fakat onlara bir tepki veremiyordum. Zihnim uyanıktı fakat bedenim hala uyuyor gibiydi. Göz kapaklarımı kaldırmak istiyordum fakat o kadar ağırdılar ki bir türlü kaldıramıyordum.

Kafamın tam neresi olduğunu anlayamadığım bir kısmı o kadar feci ağrıyordu ki, sanki her bir saç kökümün içine ince bir iğne sokulup çıkartılıyormuş gibi hissediyordum. Onun üstünde de soğuk bir tabaka vardı. Sanırım biri başıma buz koymuştu.

Sonunda göz kapaklarımı kaldıracak gücü kendimde bulduğumda yavaş yavaş gözlerimi açtım. İlk gördüğüm şey şefkatle bakan mavi gözlerdi. En son ne olmuştu?

"Beni korkuttun ufaklık."

Etrafıma baktım, odamda değildim. Odaya hakim olan çekici kokunun Rüzgara ait olduğunu anlamam hiç de zor olmamıştı. Rüzgar'ın odasında ne işim vardı?

"Nasıl hissediyorsun?"

"Ah, berbat. Neler oldu?"

"En son neyi hatırlıyorsun?"

Sorusu beni düşünmeye yöneltti. En son ben... Yemekhanedeydim ve... Ve Kayra vardı. Birde Rüzgar, sonra onlar... Onlar kavga etmeye başladılar. Kayra gitti ve ben Rüzgarla baş başa kaldım. Ve sonra da... Biz öpüştük. Aman tanrım! BİZ ÖPÜŞTÜK!

Onun olduğumu kabul etmiştim. İnanamıyorum bunu nasıl yapabildim!

"En son ben yemekhanedeydim ve.. ve sonra Kayra vardı."

"Başka?" dedi ve yüzüne muzip bir sırıtış yayıldı. Eğer ben Doğa Ucaysam sana bu zevki tattırmayacaktım Rüzgar Erez.

"Başka bir şey hatırlamıyorum." Dedim ve yalanım anlaşılmasın diye surat ifademi ona göre ayarladım.

Rüzgar ilk önce afalladı. Sonra kaşlarını çattı. "Ne yani şimdi olanları hatırlamıyor musun?"

Harika, inanmıştı! Yüzümdeki ifadeyi boş tutmaya çalışıyordum fakat içimden kahkahalar atarken bu çok zor oluyordu. Yavaşça kafamı hayır anlamında salladım ve "Neler oldu?" diye sordum. Rüzgar kafasını eğip eliyle çenesinden destek aldı. Düşünceli gözüküyordu. Üzülmüş gibiydi.

Tekrar gözlerini yüzüme çevirdi ve incelemeye başladı. Doğru söyleyip söylemediğimi anlamak için yüzümde bir kanıt arıyor gibiydi. Unuttuğu bir şey vardı ki, onun kadar iyi olamasam da bende yıllarca ifadesizlik maskemi kullanıyordum.

Kapının aniden açılıp birinin odaya dalmasıyla ikimizin de yüzü oraya doğru döndü.

"Her şey ayarlandı abi." Der demez beni gördü. Beni görür görmez yüzünde bir şaşkınlık ifadesi oluştu. Kendini toparlayamadan "Şey yani..." dedi ama devamını getiremedi.

Rüzgarın basketbol oynamayı öğrettiği çocuk değil miydi bu? O günü hatırlamaya çalıştım. Rüzgar bu çocuğa basketbol oynamayı öğretiyordu fakat çocuk topu rast gele yerlere fırlatıyordu. Beyin fonksiyonları pek düzgün çalışıyor gibi gözükmüyordu fakat şimdi...

"Sorun yok Mete. Doğa da plana dahil."

Mete'nin yüz hatları gevşemişti fakat gözlerinde yeni bir duygu belirmişti. Kuşku. İkisine de sıra sıra bakıp neler döndüğünü anlamaya çalıştım. Plan mı? Bu çocuk rahatsız değil mi?

Merakıma bir kez daha yenik düştüğüm için kendime söverken sorum dudaklarımdan istemsizce çıkmıştı bile.

"Ne planı?" biraz durdum ve "Neye dahilim?"

Mete Rüzgara döndü ve "Daha anlatmadın mı?" diye şaşkınca sordu.

"Şimdi anlatacaktım." Dedi ve Rüzgar yüzünü bana çevirdi. Yüzünde hala üzüntünün izleri vardı. Hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Bakışlarını ellerine sabitledi ve öylece durdu.

Bir açıklama bekliyordum fakat Rüzgar dakikalarca öylece ellerine bakarak durmuştu. Mete odada ki camın pervazına yaslanmış sabırla Rüzgar'ın anlatmasını bekliyordu. Bu geçen dakikalar kafamda bir sürü sorunun çoğalmasına neden oluyordu. Kafamda ki ağrı sabit dururken bu kadar düşünmek gerçekten yorucu bir hal almaya başlamıştı.

"Hadi ama!" diye huysuzlanırken, ayaklarım yataktan sarkık bir biçimde kendimi yatağa attım. Gözlerimi yumup işaret parmaklarımla şakaklarımı ovalamaya başladım.

"Kaçış planı." Dedi ve sustu. Şaşkınlıkla gözlerimi açtım ve kabaca "Ne?" derken sırtımı yataktan çoktan kaldırmıştım.

"Buraya neden geldin Doğa?" diye sordu Mete. İşaret parmağıyla yeni çıkmaya başlamış sakallarına dokunuyordu. Oldukça şüpheli bakıyordu ve bu benim rahatsızlıkla yerimde kıpırdamama neden oldu.

"Üvey annem yüzünden." Dedim ve sustum. Kimse bir şey söylemeyince devam etmem gerektiğini anladım. "Ben on dört yaşımdayken babam bir kadınla evlendi. Kadında yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ve bunu hissetmem sanırım onu rahatsız etti. Kısaca, benden kurtulmak için bir oyun oynadı ve işte buradayım." Son cümlemi sanki çok normal bir şey söylüyormuş gibi söylemiştim.

"Ya da sadece hastasın ve bu yalana inanarak kendini deli olmadığını ikna etmeye çalışıyorsun?" Mete'nin bu saldırgan tavrına anlayamıyordum.

"Hasta değilim." Dedim kelimelerime vurgu yaparak.

"Rüzgar, hasta olmadığından emin misin?" Hey, Ben hala buradayım!

"Onu izledim Mete. Dosyasında benim ki gibi şizofreni yazıyor ama öyle davranmıyor. O da oyun bir parçası." Ne demek oyunun parçası? Ne oyunu?

Mete de anlamamış olacak ki "Oyunun parçası?" dedi. Bir soru olmasa da sesini vurgulayarak bunun bir soru olduğunu belli etmişti.

Rüzgar "Üvey annesi Asude." Dedi ve aynı anda Mete duyduklarına inanamayarak gözlerini açtı ve heyecanla "Hadi canım!" dedi.

"Bu gerçekten can sıkıcı bir hal almaya başladı, anlatın artık." Diye yorgunca konuştum. Küçük küçük iğneler saç dipleri mi yokluyordu ve git gide daha şiddetli bir hal alıyordu. Tekrardan pes ederek kendimi yatağa bıraktım.

Rüzgar yerine Mete konuşmaya devam etti. "Rüzgarın ailesi öldürüldü ve..."

"Evet dosyasını okudum." Diyerek sözünü kestim.

"Rüzgarın ailesine bir oyun oynandı. Nedenini bilmiyoruz ama kendi şirketlerinin hisseleriyle alakalı olduğunu düşünüyoruz."

"Asude ile ilgisi nedir?" Şu an fazla duyarsız gözüküyordum ama bu ağrı yüzünden Rüzgar bana 'Ben geyim.' dese bile tepki gösteremezdim.

Rüzgar ve Mete'den cevap gelmeyince gözlerimi açıp onlara baktım. Asude bu işin içindeydi. Rüzgarla da ilgisi vardı ve onun annesi ve babası ölmüştü. Benim annem zaten ölmüştü fakat babam? Şu anda babamla evliydi? Ya babamı da? Hayır, hayır olamaz?

Aklıma aniden doluşan korkunç fikirlerle doğrulup daha ısrarcı bir şekilde "Asude ile ne ilgisi var?" diye tekrar sordum.

Mete bana baktı ve bir iç çekti. "Bu oyunu oynayan kişinin sağ kolunun Asude olduğunu düşünüyoruz. İçeriye sızan o, bilgileri toplayan o ve Rüzgar'ın dediklerine göre, kurşunu sıkan da o."

Düşünceli bir şekilde bakışlarımı ellerime indirdim ve parmaklarımla oynamaya başladım. Kimse bir yorumda bulunmayınca bende zihnimde ki fikirlerle boğuşmaya başladım.

Babam ben buraya geldiğimden beri ziyaretime gelmiyordu. Ya çoktan öldüyse? Hemen ayağa kalktım ve,

"Bunları nereden biliyorsunuz?" Mete'ye döndüm

"Ve sen de kimsin? Seni en son gördüğümde oldukça hasta gözüküyordun ve şimdi bana bunları anlatıyorsun?"

"Beni Rüzgar'ın büyük babası, Cevdet Erez görevlendirdi. Torununa yardımcı olmam için." Onay beklercesine Rüzgara baktım ve o da başını salladı. Her şey çok... Film repliği gibiydi. İşin ciddiyetini hala anlayamamıştım çünkü olanlar gerçekten bir senaristin elinden çıkmış gibiydi.

İstemsizce gülmeye başladım ve "Siz delisiniz." Deyip daha sesli bir şekilde güldüm. Fakat hala onlar bana aynı ciddiyetle bakmaya devam ettiklerinde gülüşüm yavaş yavaş suratımda soldu.

"Asude'nin babamla ne alakası olabilir? Bahsettiğiniz kişinin benim cici annem olduğundan emin misiniz?"

Rüzgar tereddüt etmeden "Evet." Demişti. Aklıma gelen soruyu süzgecimden geçirmeden dile getirdim.

"Buradan nasıl kaçacağız?" Sorum Rüzgar'ın yüzünde yamuk bir gülümsemeye neden oldu.

"Benimle misin?"

Biraz düşünmek için kendime süre tanıdım. Akıl hastanesinde ki yatan iki kişiye güvenebilir miydim? Anahtar kelime akıl hastanesiydi aslında. Fakat mantığımın önünü kesen başka bir etken vardı. Buda anlattıkları hikaye de babamın tehlikede olabilme ihtimaliydi.

"Sizinleyim."

Derken vurgu yapmıştım. Akşamki olay yüzünden kendime hala kızgındım. Bu, bir şey hatırlamıyor olduğum oyun bana ikinci bir şans olabilirdi. Onun olduğumu kabullenmiştim ve bunu düşündükçe kendimden iğreniyordum. Bu ne kadar iğrenç bir tabirdi?

Gözlerimi Rüzgara çevirdim ve çoktandır bana baktığını fark ettim. İki saniye daha baktığımda kalp ritmimde bir bozukluk meydana geldi. Ardından Rüzgar dudaklarıma baktı ve benim kalbim tekledi. Benim gözlerim de istemsizce onun dudaklarına kayarken bunu fark etmiş olmalı ki çarpıkça gülümsedi. Hemen gözlerimi kaçırdım.

'Akşam olanlar, çoktandır içinde bastırdığın duyguların olmasın Doğa?' düşüncesiyle irkilip aniden ayağa kalktım.

"Ne zaman kaçıyoruz?" bu sefer Mete de bana gülümsemişti. Cevabımı Rüzgar'dan aldım.

"Aceleci davranma ufaklığım. Daha yeni başlıyoruz." Rüzgar'ın yüzüne bakmadan onu onayladım.

"Şey ben gitsem iyi olacak."

"İyi misin? Başın nasıl?"

"Uyusam geçecek gibi." Ve demekle dememek arasında kalıp, demeye karar vererek,

"Sonra görüşürüz." Dedim ve odanın kapısına doğru ilerledim.

Kapıdan çıkarken Rüzgar da "Görüşürüz ufaklık." Dedi ima barındıran sesiyle.

Heyecanla odadan çıkıp kendi odama girdim. Kendimi yatağa atıp hiçbir şey düşünmeden gözlerimi yumup uyumayı hedefledim.

Yaklaşık beş dakika sonra bu amansız mücadeleye son vererek sırt üstü döndüm ve gözlerimi tavana diktim.

İçimde hep boş kalan tarafların bana zarar veren bir hızla dolduğunu hissediyordum. Ama iyi hissettiriyordu. Boş bir barajın kapaklarını açmışlardı sanki. Hızla su doluyordu. Su doldukça kontrolümü kaybetmeme neden olacak bir korku beni ele geçiriyordu.

Ne kadar kabul etmemeye çalışsam da Rüzgarı tanıdığımdan beri bu barajın kapakları açılmıştı. Bu son öğrendiğim şeylerden sonra da yavaş yavaş taşmaya başlamıştı.

Hayatım boyunca bu boşlukta duruyordum. Fakat şimdi bu boşluk dolup yavaş yavaş taşmaya başlamıştı. Bu dolan boşlukta boğulabilir miydim?

Bu boşluğa alışmıştım ve şimdi oranın doluyor oluşu beni hiç olmadığı kadar korkutuyordu.

******************

Yazardan;

Umarım bölümü sevmişsinizdir. Zamansız Aşk'ın 20. bölümünden sonra gidişatı değişiyor arkadaşlar. Hikaye asıl şimdi başlıyor. Ben bu 20. bölümden sonra sadece bir kaç bölümle hikayeyi bir sona bağlayabilirim. Ya da daha yolumuz çok uzun olabilir.

Bu bana bağlı olduğu gibi sizlere de bağlı. Burada yeni olduğumu dile getirmiştim ve sizlerin desteğine ihtiyacım olduğunu da belirtmiştim ama maalesef bu bir kaç kişinin üstüne çıkmadı. Biraz cömert davranıp sadece bir tıklamayla oy verseniz, yapıcı yorumlarda bulunsanız, aklınıza takılan kısımları sorsanız bu hikayenin devam etmesini sağlayacaksınız.

Ben bu hikayeye devam etmek, nereye gideceğini görmek istiyorum tabii sizlerin de desteğiyle. Ciddiye alırsanız sevinirim arkadaşlar.

Görüşmek üzere...

Continue Reading

You'll Also Like

77.5K 3.4K 24
Teğmen Asya Öztürk'ün aylardır peşinde olduğu terörist sonunda kendi kendini mahv edecek bilgileri Asya'nın eline verir . Fakat işler Asyanın istediy...
169K 11.7K 39
Biz adımız gibi özgür bir timdik. Hür Timi. Kendi kurallarımızı koyardık. Bu askeriye işleyişine ters olduğu için de sürekli azar işitirdik. "Hangi...
319K 12.9K 29
Bir komutana anonim olarak mesaj atarsak en fazla nolur? ‹ ·_· › Başlangıç: 04.03.2024
75.5K 5.1K 34
Bakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşları...