KABULLENÄ°Åž

By _YabanCicegi_

1.7M 71.7K 3.4K

💟 Yusuf Ali HANZADE - Yaprak HANZADE 💟 Güven.... Güvenmek.... Bir insanın güvenini yıkması.... Diğe... More

🌿 1. BÖLÜM 🌿
🌿 2. BÖLÜM 🌿
🌿 3. BÖLÜM 🌿
🌿 4. BÖLÜM 🌿
🌿 5. BÖLÜM 🌿
🌿 6. Bölüm 🌿
🌿 7. BÖLÜM 🌿
🌿 8. BÖLÜM 🌿
🌿 9. BÖLÜM 🌿
🌿 10. BÖLÜM 🌿
🌿 11. BÖLÜM 🌿
🌿 12. BÖLÜM 🌿
🌿 13. BÖLÜM 🌿
🌿 14. BÖLÜM 🌿
🌿 15. BÖLÜM 🌿
🌿 16. BÖLÜM 🌿
🌿 KÜÇÜK BİR ALINTI 🌿
🌿 17. BÖLÜM 🌿
🌿 KÜÇÜK BİR ALINTI 🌿
🌿 18. BÖLÜM 🌿
🌿KÜÇÜK BİR ALINTI🌿
🌿19. BÖLÜM 🌿
🌿 20. BÖLÜM 🌿
🌿 21. BÖLÜM 🌿
🌿 22. BÖLÜM 🌿
🌿 23.BÖLÜM 🌿
🌿 24. BÖLÜM 🌿
🌿 25. BÖLÜM 🌿
🌿 KÜÇÜK BİR ALINTI 🌿
🌿 26. BÖLÜM 🌿
🌿 27. BÖLÜM 🌿
🌿 28. BÖLÜM 🌿
🌿 29. BÖLÜM 🌿
🌿 30. BÖLÜM 🌿
🌿KÜÇÜK BİR ALINTI 🌿
🌿 31. BÖLÜM 🌿
🌿 32. BÖLÜM 🌿
🌿 33. BÖLÜM 🌿
TARÄ°HLER 15 TEMMUZ
🌿 35. BÖLÜM 🌿
🌿 36. BÖLÜM 🌿
🌿 37. BÖLÜM 🌿
🌿 38. BÖLÜM 🌿
🌿 39. BÖLÜM 🌿
🌿 40. BÖLÜM 🌿
🌿 41. BÖLÜM 🌿
KÜÇÜK BİR ALINTI
🌿 42. BÖLÜM 🌿
🌿 43. BÖLÜM 🌿
🌿 44. BÖLÜM 🌿
🌿 45. BÖLÜM 🌿
🌿 46. BÖLÜM 🌿
🌿 47. BÖLÜM 🌿
🌿 FİNAL 🌿
🌿DİĞER HİKAYELERİMİZ🌿

🌿 34. BÖLÜM 🌿

28.5K 1.2K 79
By _YabanCicegi_

Yeni bölüm geldiiii ... 🙆😍

Sonunda der dediğinizi duyar gibiyim....

Bu bölümde kavuşuyorlar evli çiftlerimiz. Tabi o kısımları yazarken çokça utanmış olabilirim. 🙈 Bakalım bundan sonra ki bölümlerde bizleri neler bekliyoor???

Kaçmadan önce Tüm İslam aleminin Ramazan Bayramını kutlarım. Rabbim güzel bir bayram geçirmeyi nasip eylesin hepimize. Bu bölümde benden size bayram şekeri olsun. 😅

Şimdilik ben kaçar ve sizleri bölümle başbaşa bırakırım.

Vote ve değerli yorumlarınızı beklemekteyim. 💜🙈💕

🌼🍃🌼🍃🌼

KEYİFLİ OKUMALAR

🌼🍃🌼🍃🌼

Rabbim böyle yarattı bizi...
Kaderimiz yazılmış bir kere...
Beni sana, seni bana yakıştırdı...
Sen olmadan ben, ben olmadan sen olmaz....
Yarım kalırız bu ömürde...
Tam olabilmemiz için muhtaçız birbirimize...
Sen olmazsan benim için yaşamamın gayesi kalmaz...
Sen olmazsan nefes alırım ama ölü gibi yaşarım....
Duygularım yok olur...
Sen olmazsan bir yanım hep eksik kalır...
Sakın gitme sevgili!
Beni sensizlikle bırakma...

_YabanCicegi_

🌼🍃🌼🍃🌼

Yusuf Ali, sıkıntılıydı. Yattığı yerde bir türlü rahat duramıyor, bir o yana bir bu yana doğru dönerken bir yandan da oflamadan edemiyordu. Karısı olmadan, tek başına yatmaya tahammülü yoktu. Onun varlığını o kadar benimsemişti ki, ona sarılmadan huzurlu uyuyamıyordu. Karısı onun gizli bahçesiydi. Kokususunu duyumsamadan edemezdi. Ve biliyordu ki karısı da tıpkı kendisi gibi uyuyamıyordu. Öylesine benimsemişlerdir ki birbirlerini, biri olmadan diğeri tam olamıyordu.

Yusuf Ali, bir an önce uyuyabilmek için her yolu denese de başarılı olamıyordu. Son çare olarakta koyunları saymaya başladı.

"Bir koyun çıtaların üstünden atladı. İki koyun çıtaların üstünden atladı. Üç koyun çıtaların üstünden atladı.... Yirmi koyun çıtaların üstünden atladı... Elli koyun çıtaların üstünden atladı... Yüz koyun çıtaların üstünden atladı..."

Olmuyordu işte. Normalde bu yöntem hep işine yarardı ve yirmiye varmadan uyuya kalırdı. Peki şimdi neden uyuyamıyordu? Kendi rekorunu kırıp yüze kadar saymıştı oysa ki... Kafasını yana çevirip yatakta yatan adama baktı. Gözleri kapalıydı ama uyuyup uyumadığını kestiremiyordu. Her şeyi beklerdi bu adamdan. Yavaşça üstündeki örtüyü yana atıp yerinden doğruldu. Karısının yanında yatmak zorundaydı. Yavaş hareketlerle yerinden doğruldu ve kapıya doğru yanaştı. Aynı yavaşlıkla kulpu aşağıya indirip dışarıya süzüldü.

Ahmet ise yatağında gözleri kapalı bir şekilde düşünüyordu. Sevdiği kızla ilk defa bu kadar yakın uyuyorlardı ve bu durum uykusunu kaçırıyordu. Resmen sevdiği yan odada kız kardeşiyle uyuyordu. Yerde yatan eniştesinin bir o yana bir bu yana dönmesine de içten içe gülüyordu. Demek ki karısı olmadan yatamıyordu. Gülümsedi belli belirsiz. En son nokta olarak adamın koyunları saymasıyla kahkaha atma isteğini zor bastırdı. Eniştesinin odadan çıkmasıyla o da yataktan çıkıp sessizce dışarıya çıktı.

Diğer oda da kızlarda uyumamış sohbet ediyorlardı. Yaprak' ın uykusu olsa da kocası olmadan, onun göğsüne sokulmadan uyuyamıyordu. Yanında yakında yengesi olacak dostu Alvina ise ilk defa sevdiği adamla bu kadar yakın yan yana odalarda uyumanın heyecanını taşıyordu. İki genç kız da sevdiği adamlardan bahsederken kapılarının önünde fısıldaşma sesleri duyunca ayaklanıp sessizce kapıya yanaştılar.

Yusuf Ali odadan sağ salim çıkmanın verdiği hisle derin bir soluk alıp yan odanın kapısına yanaştı. Tam kulpu indiriyordu ki yine ve yine ensesinden çekildiğini hissetti. Bir korku sarmadı değil bedenini. Acaba kayınpederi miydi? Yavaşça arkasına dönünce kayınçosuyla karşılaştı tabi ki.

Ahmet, Yusuf Ali'yi ensesinden tutup çekerken, "Enişte, enişte... Hiç yakıştıramadım sana. Böyle sapıklar gibi kapı arkalarında," dedi başını onaylamaz bir şekilde iki yana doğru sallarken eğlenircesine gülümsemesini de saklamıyordu.

Yusuf Ali, ensesini Ahmet'ten kurtarırken yaka silkerek, "Oğlum senden kurtuluş yok mu? Bir rahat bırak beni ya. Karımın yanına gidiyorum. Olmam gereken yere," dedi fısıldayarak.

"Oo beyimiz bir gün ayrı yatamadı demek."

"Öyle bir itirazın mı var?"

Fısıldaşarak konuşuyorlardı çünkü kimseyi uyandırmak istemiyorlardı. Yusuf Ali, kayınbiraderinin her an ensesinde olmasından bıkkınlık duymuyor değildi. Önlerinde durdukları kapının açılmasıyla oraya döndüler. İki genç kız kendilerine şaşkın bir vaziyette bakıyorlardı.

Yaprak, kapı ağzında didişen kocasına ve abisine bakarak, "Hayırdır, niye buradasınız?" diye sordu.

Ahmet omzunu yukarı kaldırıp indirirken, "Bunu kocana sor kardeşim. Bir baktım kapınızın önünde," diyerek hafifçe güldü.

"Ya sabır," diye sessizce mırıldanan Yusuf Ali, karısına bakınca onunda kendisine beklenti içinde baktığını gördü. Hemen yanına gidip kolunu omzundan atarak kendisine doğru çekti. "Ben karımla bu oda da kalacağım ve itiraz edemezsiniz," dedi işaret parmağını karşısındaki çifte doğrultarak.

"Ama Yusuf Ali, ben?" diyerek ortada kalan Alvina, kuzeninin karısına böyle davranması hoşuna gitse de kendisini de ortada bırakmaması gerekiyordu.

"Sen?" diyerek düşünmeye başlayan Yusuf Ali, kuzeninin endişesini anlıyordu. Bakışlarını ikili arasında gezdirdi.

"Senle de biz yatarız sevgilim," diyen Ahmet, sevdiği kızı göğsüne çekip bastırdı. Bunu şaka yollu söylemiş olsa da bir gün gerçekleşeceğine inancı tamdı.

Yusuf Ali, kolunun altındaki karıdından bakışlarını çekerek karşısındaki çifte baktı. Aynı odada yatmalarına izin verirse her ikisine güveninin tam olduğunu biliyordu. Üstelik her ne kadar Ahmet ile atışsalarda evlenmeden sevdiği kıza sahip olmayacağını biliyordu.

Yusuf Ali, "Siz de birlikte yatın. Tabi Alvinacığım yatakta ve sen kayınço yerdeki yatakta yatıyorsun. Yan odadayım ona göre," dedi. Ardından da karısıyla odaya girip kapıyı şaşkınlıkşa kalan çiftin yüzüne doğru kapattı. Ahmet'in salonda yatmasına izin veremezdi. Çünkü sabah kayınpederi ve kayınvalidesi görürse her şeyi anlarlardı. Kendince bir sıkıntı olmasa da bu durumdan karısının çokça utanacağını bildiği için ikilinin aynı odada kalmasına izin vermişti.

"Alvinam."

"Ahmet."

İki genç sevgili şaşkınlığın verdi sesle isimlerini seslendiler. Hâlâ inanamıyorlardı böyle bir şeye. Şimdi aynı oda da mı uyuyacaklar, ilk uyandıklarında birbirlerini göreceklerdi. Genç adam ilk kendine gelen oldu. Alvina'nın elini tutarak odaya girip kendi yatağına doğru yöneldi. Alvina sessizdi. Ahmet sevdiğini yatağa yatırdıktan sonra kendisi de yanına uzandı. Alvina aynı yatakta uzanmalarıyla kendisine gelerek sevdiği adama baktı.

"Ahmet?"

Ahmet, kızın şaşkınlığını üstünden atmasıyla gülümsese de kendisine soru sorar gibi bakmasına dayanamayarak alnından öptü. Bu zamana kadar dudakları hiç bir birine değmemişti. Ahmet evlenmeden dokunmak istemiyordu o dudaklara. Evlendikten sonra karısı olacaktı ve işte o zaman karısının tüm vücudu kendisine ait olup doyasıya tadını çıkaracaktı. Geri çekildikten sonra kendisine bakan kıza bakarak konuşmaya başladı. Aklıyla değil kalbiyle konuşuyordu.

"Alvina' m... Cennetin tüm güzellikleri... Sen gelip kalbime ev sahipliği yaptın. Benim kararmaya yüz tutmuş kalbimi aydınlattın. Cehenneme doğru yönelirken cenneti gösterdin bana. Alvina' m..." dedikten sonra sevdiği kızla ellerini birleştirdi. "İlk sevdiğim. İlk aşkım ve inan doğru söylüyorum. Senden başka hiçbiri olmadı hayatımda. Hiç bir kıza dokunmadım. Sen her şeyinle ilkimsin. Sen ilk ve son aşkımsın." Ahmet öyle duygusal ve içten konuşuyordu ki, sevdiği kızın duygulandığını görebiliyordu. Kendisini engelleyemeyerek dudaklarını tekrardan sevdiğinin alnına bastırıp gözlerinin içine bakarak, "Evlen benimle," dedikten sonra kulağına doğru fısıldadı. "Aşkımızı mühürleyelim hem Allah katında hem de resmi olarak. Alvina'm... Seninle ilkleri yaşayan adamı kocan olarak kabul eder misin? Bir ömür benimle olur musun? Benimle yaşlanır, benimle her anım da olur musun? Benimle evlen Alvina' m... Sen olmadan ben yokum... Evlen ki bu aşık adamı yok etme."

Ahmet, söyleyeceklerini bitirdikten sonra geri çekilerek sevdiği kıza baktı. Onun gözleri yaşlı bir şekilde kendisine bakmasına dayanamayarak kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı. Dudaklarını saçlarına bastırıp, kokusunu içine çekerek öptü.

Alvina duyduklarından sonra şok oldu. Hiç böyle bir şey beklemiyordu. Bu nasıl bir evlenme teklifiydi? Nasıl duygu yüklüydü. Sevdiği adam kendisini ne kadar da güzel sevip değer veriyordu. Gözyaşlarını yanaklarına doğru süzükürken, sevdiği adamın sarılmasıyla, gözyaşları daha da hızlandı. Sevdiği adam belki şık bir ortamda, afilli bir yemekte evlenme teklifi etmemişti lâkin bu evlilik teklifi hayallerinin bile ötesindeydi, bambaşkaydı ve çok güzeldi. Hafifçe geri çekildi. Kendisine beklenti içerinde bakan adama baktı. Bu zamana kadar hiç öpüşmemişlerdi sevdiği adamla. Evlenmeden olmaz demişti Ahmet'i. Helalim olduktan sonra doyasıya öpeceğim diyerek alnından öpmüştü.

Ahmet, Alvina'nın ilk sevdiği adamdı. Onun gibi ilkleri sevdiğiyle yaşıyordu. Bu zamana kadar sahte aşklarla uğraşmamış, gerçek aşkı beklemişti ve beklediğini de Ahmet'le bulmuştu. Sevdiği adama, kalbinin ritmini değiştiren adama aşkla bakarken, bu zamanda böyle bir adamın varlığına şükretti. Yanağında hissettiği dokunuşla gözlerini usulca kapadı. Sevdiği adam gözyaşlarını şefkatle siliyordu. Bir cevap vermeliydi. Sevdiği adamın evlilik teklifine yakışır olmalıydı. Derin bir nefes alırken dudaklarını atalayıp konuşmaya başladı.

"Ahmet' im... Sevdiğim ilk adam; sen de benim ilklerimin sahibisin. Beraber ilklerimizi yaşıyorken bu çok güzel bir duygu. Sevdiğim adamın ilklerini benimle yaşaması müthiş bir duygu. Nasıl evlenmem seninle. Sen kalbimin sahibisin. Kalbimle birlikte benliğimin sahibisin. Sen benim kocam olacaksın ben de senin karın. Bir evde çocuklarımızla birlikte yaşlanacağız. Bazen tartışacağız , bazen ağlayacağuz ama hep mutlu olacağız. Evlenirim seninle adam. Karın olurum senin," diyerek sıkıca sarıldı sevdiğine.

Şimdi iki aşıkta birlikte ağlıyordu. Birbirlerine sımsıkı sarılarak mutluluklarını paylaştılar. Şükrettiler.

Ahmet geri çekilip sevdiği kıza baktı buğulanmış gözleriyle. Aynı anda dile getirdiler.

" Teşekkür ederim sevdiğim. "

" Teşekkür ederim sevdiğim. "

Sonrasında Ahmet, Alvina'nın alnından, yanaklarından öpüp yataktan çıkıp yer yatağına yattı.

İki aşık birbirlerinin yüzlerine bakarak mutlulukla kapadılar gözlerini. Sabah uyandıklarında ilk birbirlerinin göreceğinin heyecanını taşıyorlardı.

🌼🍃🌼🍃🌼

Yusuf Ali ve Yaprak odaya girer girmez yatağa yöneldiler. Yatağa yatıp, birbirlerine sokuldular. Adam, karısının boynuna burnunu dayadı; gizli bahçesini duyumsadı.

"Liyam," diyerek konuşmaya başlayan Yusuf Ali, dudaklqrını karısının boynundan çekmeden devam etti. "Bugün sana sürprizim vardı lâkin senin sürprizin buna engel olsa da olsundu. Yarın akşam," dedikten sonra geri çekilip karısının gözlerinin içine baktı. "geciken balayımıza gidiyoruz," dedi.

Yaprak, duyduğuyla musmutlu olurken gözleri ışıldadı. "Yusuf'um," dedi ilk olarak. Ardından da, "bugün holdinge o şekilde geldiğim için beni affet," dedi. Son olarakta heyecanla, "Balayına gerçekten de gidecek miyiz?" diye sordu.

Yusuf Ali, karısının özür dilemesiyle haince gülümserken, "Özrünüz kabul edilmiştir lâkin bir daha asla öyle giyinme. Sadece benimleyken giyin. Ayrıca karıcığım," derken yüzünü karısına doğru yaklaştırdı. Gözleri tehlikeli parıltılarla ışıldarken, çarpık gülüşü ardından, "Cezanı balayında bol bol çekeceksin," dedi. Sesinde birçok vaaat vardı ve karısının utanmasıyla konuyu kapatırken, "Nereye gitmek istersin?" diye sordu.

Yaprak, kocasının söyledikleriyle utanınca, "Tamam, bir daha giyinmem ama holdingte senin sekreterin olarak çalışacağım tamam mı?ayrıca balayı için, hımm," diyerek düşünmeye başlayınca aklına gelen yerle gözleri ışıldarken, elini havaya kaldırıp şatırdatırken, "İtalya nasıl?" diye sordu.

Yusuf Ali, karısının çalışma isteğini köreltmemek için başını olumlu anlamda sallarken, "Tamam Liyam çalışacaksın tabi benim gözetimimde," dedikten sonra sunduğu teklife de, "İtalya olmaz," diye kestirip attı.

"Neden?" diye soran Yaprak şaşkındı. Sevdiği adamın birden kesitirmesi şaşırtıcıydı.

Yusuf Ali, kaşlarını çatarken, "Oranın adamları genç kızlar tarafından çok gündemde," dedikten sonra karısını tekrardan kendisine doğru çekerken fısıldadı. "Ben karımı çok kıskanırım ve kıdkançlıkla saçmalayabilirim. Yani balayımızı batırmamak için kabul etmiyorum," dedi.

"Of ya," diyen Yaprak kocasının kolunu çimdiklerken, "Gerçekten de odunsun. Sen söyle o zaman?" dedi dudaklarını büzüştürerek.

"Odun kocanım karıcığım, unuttun mu?" dedikten sonra tek kaşını kaldırarak, "Rusya, Polonya?" dedi imayla.

"Seni gebertirim adam!"

Yaprak öyle bir söylemişti ki Yusuf Ali, kahkahadını engelleyemedi. Kendi kahkahasına karısınınki de karışınca, birlikte neşeyle gülmeye başladılar. İkisi de birbirinden kıskançkrn, bunu belirtmekten de asla geri durmuyorlardı.

Yusuf Ali, karısına sımsıkı sarılırken, "Vahşi karım benim," dedi neşeyle. Ardından da kulağına fısıldadı. "Aslında neresi olacağı hiçte önemli değil. Sonuç olarak," dedikten sonra kulağının altına dudaklarını bastırıp devam etti. "Sonuçta odamızdan çıkmayacağız."

Yaprak, kocasının söyledikleri ve yaptıklarıyla kızarıtken son söylediğine karşılık, "Aaa nedenmiş?" diye sordu.

Yusuf Ali iç gıcırdatan sesiyle, "Üç ay karıcığım, koskocaman üç ay... Dile kolay. O zamanları telafi etmemiz gerek," dedikten sonra karısının dudaklarına doğru eğilip, dudaklarını birleştirdi.

🌼🍃🌼🍃🌼

Erdem Bey, işittiği seslerle uyanınca karısının da uyandığı fark etti. Kollarının arasına alırken karısını, "Bizim damat ayrı yatamadı hatun," dedi gülümseyerek.

"Öyle sevdiğim, öyle," diyen Ayşe Hanım, kocasına daha da dökülürken, "Rabbim bozmasın," dedi.

Erdem Bey, "Amin," diyerek karısının alnından öptü.

🌼🍃🌼🍃🌼

Sabah gün ışığı odalara yavaşça dolarken, Ayşe Hanım ilk kalkan olmuştu. Güzel bir kahvaltı masası hazırlayıp diğerlerinin kalkmasını beklemişti. Erdem Bey bilerek odasından geç çıkmıştı ki, grlini olacak Alvina oğlunun odasından çıkarken utanmasın diye. Herkes kahvaltı masasına oturmuş, neşe içerisinde kahvaltılarını yapmışlardı. Evden ilk ayrılan Erdem Bey olmuştu.

Yaprak'ta kahvaltıdan sonra odasına geri dönerek eşofmanlarını çıkardı. Kapısı çalınmadan içeriyr girene bakınca kocası olduğunu gördü.

Yusuf Ali, karısının ardından odaya girerken kaşları çatılı bir şekilde, "O elbise giyilmeyecek?" dedi.

Yaprak, kocasının sinirinin yeniden baş göstermesiyle dün giydiği elbiseye bakarak, "Ne giyeyim beyefendi?" dedikten sonra, ellerini beline koyup kpcasına baktı. "Giysim yok, bu şekilde iç çamaşırlarıyla mı geleyim," dedi.

Yusuf Ali daha da hiddetlenerek karısının yanına varınca, "Sen beni katil yapmak mı istiyorsun kadın! Ne demek iç çamaşırı?" dedi saçlarını arkaya doğru iterken. Ardından da karısının giysi dolabının kapaklarını hızla açıp neredeyse tamamı boş dolaba baktı. Sadece iki elbise ve bir tane de hırka vardı.

Yaprak dolabındaki giysilere baktıktan sonra sinirli kocasına baktı. Onun kıskançlığının üstüne gitmek istemişti lâkin hata yaptığını anladı. Kocası sinirliyken gerçekten de korkutucu olabiliyordu.

Yusuf Ali diğerine göre daha uzun olan elbiseyi alıp dikkatlice karısına giydirdi. Sonrasında karısının saçlarını düzeltim alnına ardından da dudaklarına birer öpücük kondurup elinde tutarak odadan çıktı.

çınca içi elleriyle giydirdi ve dudaklarına masum bir öpücük kondurup el ele odadan çıktı.

🌼🍃🌼🍃🌼

Holdinge gelen iki çifte kendi odalarına geçerek birbirinden ayrılmıştı. Yusuf Ali odasına girmeden önce karısına gözdağı vermeyi de unutmamış, bir önce karısı için kendi odasında yer ayarlamayı da aklına not etmişti. Sandalyesine oturur oturmaz da Kenan'ı arayarak odasına gelmesini istedi. Kısa sürede odaya gelen Kenan ile anlaşma üzerinden son kez geçerek, aksaklıklara yer vermek istemedi. Dosyaları kapatırken iki genç adamda derin birer nefes aldı. Her şey tamken tek eksik iki tarafında imzalarıydı.

Yusuf Ali, yerinden kalkmadan karşı holdigi arayıp toplantı gününü iki hafta sonraya ayarlayarak karşılıklı telefonları kapattılar.

Kenan gülümseyerek, "Sonunda bitti dostum," diyerek arkadaşının omzunu hafifçe sıktı.

"Öyle kardeşim öyle. Bu arada bu akşam ben karımla balayına çıkıyoruz. Benim yokluğumu sen ve Ahmet birlikte yürütürsünüz."

"Tamam abi rahat ol. Nereye gideceksiniz?"

"İtalya' ya gideceğiz çünkü Yaprak orayı istiyor. Tabi ben pek istemesem de artık gideceğiz."

"Çok güzel bir ülke abi," diyen Kenan, Yusuf Ali'nin neden gitmek istemediğini hemen anlayarak, "Erkekleri de salla çünkü yengenin gözleri senden başkasını görmez," dedi anlayışla.

"Biliyorum abi de işte... Kıskanıyorum," diyerek arkadaşına karşılık verdi Yusuf Ali.

"Rahat ol," diyerek arkadaşının koluna yumruk atan Kenan, "Üstelik ben sizin için çok güzel bir hotel ayarlayacağım, düğün hediyesi olarak," dedi.

"Sağ olasın dostum," dedi Yusuf Ali gülümseyerek. Karısıyla geciken balayılarını sonunda gerçekleştireceklerdi. Kenan odadan çıktıktan sonra ilk olarak babasını arayıp durumu açıklamış, ardından da annesini arayarak balayına gideceklerini söylemiş, bavullarını hazırlamasını ve holdinge göndermesini istemişti. Son olarakta İtalya'ya akşam uçuşu için iki tane bilet aldı. Her şey tamamlanmıştı. Bir an önce akşam olmasını istiyor, sabırsızlıkla kolundaki şık saate baksa da zaman geçmek bilmiyordu.
Hâlâ öğlen vaktindeydiler.

Yaprak, kocasıyla birlikte holding'e el ele girerken tüm bakışların üzerlerinde olduğunu görünce hafifçe kızarmış olsa da özellikle genç kız çalılanlarının bir ksımının kıskanç bakışlarına karşılık sertçe bakmıştı. Kocası odasına girerken, kendisine göz dağını da vermişti. Gülümseyerek masaya oturmuş ne yapacağını bilememişti.

Yaprak saate bakınca zamanın bir türlü geçmediğini gördü. Boş boş oturmaktan canı sıkılmıştı. Muzipçe gülümseyerek ayağa kalkıp kocasının kapısına tıklatmış, gir sesinden sonra içeriye girmişti. Kocasıyla birlikte eğlenirken zaman hızla geçmişti. Masasındayken son kez saate bakınca beşe yaklaştığı gördü. Hızla yerinden kalkıp kocasının odasına girdi. Kendisine doğru tüm heybetiyle gelen kocasına aşkla baktı.

Yusuf Ali Hanzade... İsmini öyle güzel taşıyordu ki hayran kalıyordu. Kendisine bakan yeşillikleri anında ışıldayıp aşkla bakıyordu. Seviyordu bu adamı hem de tüm uzuvlarıyla. Kocasınım kendisine ilk soyismiyle seslendiği günü hatırlayınca hafifçe kıkırdadı.

◇🌼🌿◇🌼🌿◇

Yusuf Ali sabah, "Yaprak Hanzade?" diye seslenmiş olsa da karşılık alamadı. Oysa ki karısının uyanık olduğunu biliyordu. Tekrardan ve tekrardan ismini söyledi ama karısında tık yoktu. Yatağa yaklaşıp karısını kendisine doğru çevirip dudaklarını alnına bastırarak, "Neden cevap vermiyorsun?" diye sormuştu.

Yaprak, sevdiği adam tarafından isminin yanında yeni soy isminin de söylenmesiyle değişik hissetmiş, ne cevap vereceğini bilememişti. Yaprak Hamzade olmuştu artık ve buna alışmalıydı.

"Soy ismim değişik geldi ve sanırım buna alışmam lazım."

"Alışırsın güzelim. Sen artık benim karım Yaprak Hanzade' sin," diyerek dudaklarının rotasını karısının dudaklarına doğru yöneltip birleştirdi.

◇🌼🌿◇🌼🌿◇

Yusuf Ali, karısının üzerine doğru emin adımlarla ilerlerken, "Neden güldüğünüzü öğrenebilir miyim Yaprak Hanım?" diye sordu.

Yaprak lafı dolandırmadan, "İlk soy ismimle seslendiğin zamanı hatırladım," dedi gülümseyerek.

"Hmm..." diyen Yusuf Ali, sevdiğinin tam önünde dururken başını hafifçe eğip dudaklarını alnına bastırırken, "Yaprak Hamzade... Benim güzel karım," diye mırıldandı.

Yaprak'ta kocasının yanağına dokunurken, "Yusuf Ali Hanzade... Benim yakışıklı kocam," dedi.

Genç çift birbirlerinin alınlarına dayanarak gülümsedi. Aşklarının, birbirlerine olan bağlılıklarının hiç bitmemesini, nefes aldıkları sürece her daim devam etsin istiyorlardı.

Yusuf Ali, karısından geri çekilirken, "Hadi gidiyoruz Liya' m," diyerek elini tuttu.

Yaprak şaşkınca, "Daha erken değil mi?" diye sordu.

"Saat neredeyse beş buçuk olmuş. Uçağımız ise saat on buçukta."

"Uçak derken? Nereye gidiyoruz? Niye söylemedin bana bu saatler de gideceğimizi? Bavullarımızı hazırlamadık. Ya Yusuf?"

Genç kız şaşkınlığını üstünden attıktan sonra heyecanın verdiği hisle sorularını karşısında rahat bir tavırla kendisine gülen kocasına art arda yöneltti.

Yusuf Ali, karısının peş peşe sorduğu sorularla küçük bir kahkaha atarken, "Rahat ol karıcığım. Her şey hazır. Annem bavullarımızı hazırladı zaten. Şimdi gidip ailemizle vedalaşacağız ve akşam yemeğini yedikten sonra havaalanına gideceğiz. Ayrıca nereye gşdeceğimizde sürpriz," diyerek karısının burnunu sıktı.

"Of kocacığım of."

"O senin kocacığım diyen ağzını-..."

"Çok ayıp arsız adam."

"Sen arsızlığı balayımız da göreceksin karıcığım," diyerek karısının dudaklarından hızla öpücüğünü aldıktan sonra göz kırpıp gülümsedi. Bu gülüşün ardında bir çok gerçeklik vardı.

Yaprak, kocasının söylediği ve ima ettiği şeyle yanaklarının yandığını hissetti. Elleriyle yüzüne yelpaze yapma isteğini zorla bastırırken, kocası tarafından çekiştirilerek arabaya bindirilmişti. Arabaya biner binmez radyoyu açarak müziğin kulaklarına dolmasına izin verdi. Akşam trafiğine biraz da olsa yakalandıkları için eve geç gitmişler, bavulları arabaya yükledikten sonra vedalaşarak oradan ayrılmışlardı. Akşam yemeği için vakitlerinin daha da azalması sonucu olarak yemeği havaalanında yemeye karar verdiler. Trafiğin yoğunluğuyla havaalanına saat dokuzda gelmişlerdi. Hızla yemeklerini yiyip, gelen anonsla birlikte ayaklanmışlardı. Tüm rutinleri yerine getirdikten sonra uçağa adımlarını attılar. Kendi yerlerine otururlarken, Yaprak hafifçe titredi. Cam kenarına oturmuştu ve ilk defa uçağa biniyordu. Güç almak istercesine kocasının eline sarılıp sıkıca tutundu.

"Korkma Liyam, ben yanındayım."

"Biliyorum," diyerek kocasının göğsüne yönelirken kocası vakit kaybetmeden bedenini sardı.

Anons geçilince Yusuf Ali, hemen Yaprak'ın kulaklarını sıkıca kapatıp duymasını engellemeye çalıştı. Yaprak şaşkınca kendisine bakınca sadece gülümsedi. Yaprak, kulağından çekilen ellerle, "Bu da neydi şimdi?" diye sorsa da Yusuf Ali sessiz kalarak sevdiğinden ayrılıp emniyet kemerini taktı. Ardından da elini hiç bırakmadan gözlerine güven verircesine bakarken uçak yavaşça havalanmaya başladı. Elinin daha da sıkılmasına rağmen hiç duruşunu değiştirmedi. Uçak biraz daha diklenince Yaprak küçük bir çığlık atınca, Yusuf Ali kendisini tutamayarak güldü.

Yaprak kaşları çatık bir şekilde kocasına bakarken, "Çok mu komik beyefendi," diyerek elini bırakıp cama doğru iyice yaslanırken küs pozisyonunu da çoktan almıştı. Eller göğüste birleşmiş, dudakları büzüşmüştü.

"Benim karım, küstü mü yoksa bana?" diyen Yusuf Ali hâlâ karısına gülümseyerek bakıyordu. Hiç vakit kaybetmeden kendisine doğru çekip göğsüne doğru çekti. Ardından da başının üstüne dudaklarını bastırıp, "Geçti. Artık korkmana gerek yok," dedi anlayışla. Yaprak derin bir soluk alırken gözlerini usulca kapattı. Bir an önce nereye gidiyorlarsa oraya inmek istiyordu.

Havaalanına inmeleriyle geç kız derin bir soluk aldı ve etrafına bakmaya başladı ama nerede olduğunu anlayamadı. Kocasına bakınca kendisine gülümsediğini görünce, "Nereye geldik Yusuf?" diye sordu.

Yusuf Ali, karısını kendisine doğru çekerek, "İstediğin yere," dedi hafifçe homurdanarak. Homurdanmasının sebebi tabiki de yabancı erkeklerdi. Onlara bakarak, "Sanki hepsi mankenlik ajansından fırlama dingiller," diye söylenmeden de edemedi.

Yaprak duyduğuyla sevinçli bir şekilde, "İtalya?" dedi kocasının boynuna zıplayarak sarılırken.

Ve Yusuf Ali karısının mutluluğuyla mutlu olurken onu belinden tutup hafifçe döndürdü.

🌼🍃🌼🍃🌼

Mutlu çift arkadaşları Kenan'ın ayarladığı lüks hotele gidip, kendilerine ait suite odaya çıktılar. Arkadaşları gerçekten de şahane bir hptel ayarlamıştı. Oldukça gösteriçli olan hotel'in iç mimarisi de sade ama göze hitap eden şıklığa sahipti. Kendilerine ayrılan odaya çıkınca, ditek kendilerini koskocam uatağın üstüne attılar. Tabi gül yapraklarıyla dolu yatağın süsünü de aynı anda mahvetmişlerdi lâkin umursamadılar. Zaten er ya da geç bozulmayacak mıydı ki? Yorgunlukları daha önemliydi yatağın süsünden... Bir müddet yan yana uzandıklqrı yataktan yavaşça doğruldular. Acıkmışlardı. Gece vakti olduğu için bu saatte bir yere rezervasyon yapamayacaklarını bildikleri için Yusuf Ali, odadan çıkıp bir şeyler ayarlamaları için lobşyr indi. Odada tek kalan Yaprak ise anında banyoya girerek sevdiği adam gelene kadar duşunu almak istedi.

Yusuf Ali, hafif yiyecekler istedikten sonra odasına geri çıktı. Banyodan grlen su sesiyle muzipçe güldü. Üstünü çıkarıp rahat olan dizlerine kadar inen şortunu giyindi. Üstüne bir şey giyinmedi. Oda yeterince sıcaktı. Oda servisi istediklerini getirince balkonda ki yuvarlak iki kişilik masaya servisi yaptı. O sırada banyo kapısı da açılmıştı. Karısı kalçalarının altına kadar inen krem renkli havluyla vücudunun kapatılması gereken yerleri kapatmış olsa da bedeninin büyük bir kısmı gözler önündeydi. Genç adam yutkununca adem elması usulca aşağı inip yukarı çıktı. Gözlerinin yeşili tutkuyla yoğunlaşırken karısına yaklaştı. Islak saçlarından omuzlarına süzülen suyu kıskandı. Elini kaldırıp omzuna dökülen saçlarını çekip, ıslak omzuna dudaklarını bastırdı. Üç ayın açlığı ve heyecanı birikmiş bir yanardağ olmuştu. Bu yanardağ bu gece bedenlerinde lavlarını saçacak ve ortalık aşklarıyla alevlenecekti.

Yusuf Ali, dudaklarını karısının yeninden çekemeden, "Liya'm," dedi tutkuyla. Sesi hissettiklerinden dolayı boğuk ve kısık çıkmıştı. Bir adım geri çekilirken karısının elinden tutup yatağa doğru ilerledi. Heyecanı fazlaydı çünkü aşık olduğu kadınla, karısıyla ilk defa birlikte olacak aşklarını zirveye taşıyacaklardı. Ama heyecanının yanımda korkusu da kendisini tetikliyordu. Hissettiklerini yoğunluğundan dolayı karısının canını yakmaktan, incitmekten korkuyordu.

Yaprak, yatağa oturtulurken, "Yusuf," diye mırıldandı. Devamı yoktu. Sanki knuşma yetisini yeni kazanmıştı da zorlanıyordu. Sevdiği adamın kopkoyu ormanlıklarına bakakaldı. Adamın tutkusuna ortak olmak isterken korkusuna yenik düşmek istemiyordu. Kocasına yetememekten, memnun edememekti korkusunun tek kaynağıydı.

Yusuf Ali bu ayrılığa daha fazla dayanamadı. Karısını yatağa uzanmasını sağlarken kendisi yanına doğru uzandı. Başını karısının yğzüne yaklaştırıp aşk çeşmesinden doya doya aşkı yudumladı. Dudaklqrı teninin her yerini tatmak isterken, elleri aralarındaki engeli; havluyu kaldırdı. Dudaklarının rotası karısının bedeninde iz sürerken, aşklarının inlemeleri odada yankılandı, alev daha da harlandı.

Genç adam üstündeki tek engeli de çıkarınca çıplak tenler birbirine değdi. Adam karısını tüm ruhuyla sevdi; kadın kalbiyle sevildiğini hissetti. Her ikisi de tek beden olurken dudaklarıyla mühürlediler aşklarını, kalpleriyle ant içtiler. Eksik yanları tamamlanınca soluklaro hızlandı. Adam, karısının kulağına aşkını fıdıldarken, kadın bu kadar sevildiği için usulca gözlerini kapatıp yorgunca gülümsedi.

Her ikisi de aşklarını dile getirmekten bıkmayacak, her defasında birbirlerine özgürce söyleyeceklerdi.

Yaprak,kocasının aşk mıtıltıları eşliğinde yorgunlukla uykuya dalarken, Yusuf Ali, karısının kulağına fısıldamaya devam etti. "Liyam... Aşkım... Karım... Beni karanlığımdan çıkardığın için teşekkür ederim. Beni beklediğin için, vazgeçmediğin için teşekkür ederim. Seni Seviyorum Liyam... Bugün tam anlamıyla karım oldun ve ben de senin kocan... Aşkımızı mühürledik bedenlerimiz de, ölünceye dek açılmayacak o mühür... Sana aşığım Liyam... Beni hep sev."

Yusuf Ali, söyledikleri bittikten sonra karısının yanağına ve alnına küçük öpücüğünü kondurup bedenine sarılarak karısı gibi yumdu gözlerini.

İki genç.... İkisi de bugün aşklarıyla, heyecanlarıyla ve korkularıyla birlikte olup birbirlerine sahip oldular.

Aşk buydu işte. İlklerinin her şeyini eşinle yaşamak... Onunla olurken başkasının aklına gelmemesidir. Tüm aklın ve kalbinle birlikte beraber olmak. Aşklarını tazelemek bir bakıma. Adem ve Havva' dan beridir fıtratımızda olan birliktelik. Harama kaymadan, helalinde olan birliktelikler olmalıdır. Şu anda karı koca da helaldi birbirlerine ve helallerine sahip çıktılar...

Yaradan böyle yarattı insanları. Erkeği kadına, kadını erkeğe muhtaç eyledi. Birbirlerini tamamlamaları için bazen zıt karakterler yazdı kaderlerine. Biri ateş ise diğerini su yaptı. Her anlamda tamamlar eşler birbirlerini... Eksik yanlarını eşleriyle kapatırlar. Biri olmazsa diğeri de olmaz, yarım kalır...

Yusuf Ali ve Yaprak' ta böyleydi işte. İki zıt karakter ama iki aşık kalp. Adam ateş ise kadın su idi. Adam hırçın ise kadın sakindi. Birbirlerini tamamladılar aşklarıyla...

🌼🌿🌼🌿🌼

BÖLÜM SONU

Evet arkadaşlar, nasıldı beğendiniz mi yeni bölümümüzü? Bence ponçik bir bölüm oldu ne dersiniz?🙈🙈

Değerli yorum ve votelerinizi bekliyorum. 💜💕

Şimdilik ben kaçar. 🙆

Herkese hayırlı bayramlar. 💜💕

Her zaman dediğim gibi,
En güzeline emanetsiniz.
♡♡♡

🌼🌿🌼🌿🌼

Continue Reading

You'll Also Like

1M 54.6K 41
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
14M 616K 61
GENEL KURGU #1 Babasından başka hiç kimsesi olmayan bir genç kız... 28 Yaşında hapishanede mahkûm bir adam... Ya bir gün olur da genç kızın babası da...
440K 23.2K 51
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen...
1M 57K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...