Destan - SalPan

By defnetheshipper

5.1K 421 2K

Salpan hikayeleri Kapak: insta -> @fc.kanbolatgorkem More

Toy Part 1
Toy Part 2
O Gece
Kımızlı bir kız kaçırma girişimi
Yüzleşme
Huzur Part 1
Yasavul'un Karısı Part 1
Yasavul'un Karısı Part 2
Yasavul'un Karısı Part 3
Yasavul'un Karısı Part 4
Yasavul'un Karısı Part 5
Yasavul'un Karısı Part 6
Yasavul'un Karısı Part 7
Yasavul'un Karısı Part 8
Yasavul'un Karısı Part 9
Yasavul'un Karısı Part 10
Yasavul'un Karısı Part 11
Yasavul'un Karısı Part 12
Miniklerle mini fic
Yaralı Ceylan Part 1
Yaralı Ceylan Part 2
Yaralı Ceylan Part 3
Azıcık da dedikodu
Kapı Part 2
Kapı Part 3
Bir dilek tut Part 1
Bir dilek tut Part 2
Yasavul'un Karısı Part 13
Hatırla Part 1
Bahis Part 1
Bir Dilek Tut 3
Bahis Part 2
Dön Part 1
Dön Part 2

Kapı Part 1

187 17 50
By defnetheshipper

Not: 16. bölümün sonlarındaki "Yakarım bu acunu" sahnesinden devam...

*********

Çolpan dört dönüyordu otağında. Kün Ata yüzünden sarılamamıştı sevdiğine. Canından can kopmuştu sanki Saltuk öldü sandığında. O an anlamıştı, içinde yanan bu intikam ateşi hiçbir şeydi aslında. Eğer Saltuk'a bir şey olursa, eğer ona kalan son dalını da kırarlarsa, işte o zaman gerçekten yakardı acunu. Ne plan, ne Dağ, ne kendi hayatı... Elinde kılıcı, yüreğinde bitmeyen yangını alırdı canını ruhunu öldürenin; önünü, arkasını, obasını, öcünü düşünmeden.

Huzursuzca dolandı bir kez daha tahtının etrafında. Nerede kalmıştı bu adam? Kün Ata'yla beraber çıkmışlardı otaktan, bir bahane bulur döner sanmıştı ama saatler olmuştu. Tilbe'yi peşine yollayalı da epey olmuştu. Yüreğini kavuran sızı dinmezdi Saltuk'a dokunmadan, bir onun mu canı yanardı ayrıyken?

Aylar olmuştu Saltuk ona gelmeyeli. Aylar olmuştu kollarına sığınmayalı. Çolpan'ın gururu hasretini belli etmesine, geri adım atmasına izin vermese de Saltuk onun huzuruydu. Bu ayrılık, hele bu zor günlerde çok yakmıştı canını. "Tenim tertemiz" dediği gün bile gelmemişti inat herif, Çolpan gözleri dolu dolu yatmıştı o gece yatağına, sinirinden ağladığını söylemişti gururuna.

"Beni mi çağırdın, Çolpan Han?" diyerek girdi Saltuk otağa.

Sonunda...

Kapıyı kapatmasını işaret etti kadın sert bir ifadeyle, kapanır kapanmaz da yıkıldı duvarları.

"Saltuk..."

Hızla atıldı sevdiğine, adı yakarış gibi dökülürken dudaklarından. Saltuk'un boynuna sarılı kolları adamı iyice kendine çekti kokusunu ciğerlerine doldurmak için.

"Saltuk..."

İyice sıktı kollarını. Dağ Han'ı 15 yıldır bilmezdi bu acıyı, o günlere dönmek o korkuyu tekrar tatmak her şeyi geri plana itmişti. Kavga, inat gurur... Hepsi diz çökmüştü aşkının önünde. Hepsi aman dilemişti Saltuk'un yokluğunda.

"Çolpan."

Kısa bir öksürük takip etti Saltuk'un ruhsuz sesini. Kaşları çatılı çekildi Çolpan geri, ne zamandan beri adı Saltuk'un dudaklarında efsuna dönüşmezdi?

"Ne olur?" dedi Çolpan Han. Bir şey olmuşu demek, o yüzden gecikmişti adam. Yoksa böyle bakmazdı yüzüne bunca ayrılıktan sonra.

"Bir de sorar mısın?" Saltuk'un gözlerindeki öfkeyi anlamakta güçlük çekiyordu kadın. "Daha ne olsun? Ülkeyi böldüğün, o itle bir olduğun yetmedi mi?"

Çolpan sinirle döndü arkasını, gözlerine dolan hayal kırıklığını göstermek istemezdi. Onu bu acunda Saltuk'tan daha iyi anlayan olmamıştı bunca zaman, bu ahkâm başkasından gelse yakmazdı belki ama kaybolmuş hissediyordu Çolpan Saltuk'un öfkesinin hedefi olduğunda.

"Hala orada mıyız yani?" dedi kadın inanamayarak. Bugün ölümden dönmüştü sevdiği, anlamı kalır mıydı bunların ellerinden kayıp gitmek üzere olan hayallerin yanında? Hiç mi durmazdı Saltuk'un öfkesi, aylardır yalnızdı Çolpan, bugünse dokunmuştu sanki kimsesizliğe, hiç mi insafı yoktu?

"Başımıza başka dertler açmadıysan ben hala oradayım. Gerçi beklerim senden. Ne bana güvenirsin, ne yeğenine, yine gitmişsindir burnunun dikine."

Çolpan sinirle döndü adama.

"Ben size güvendim! Batuga ne dediyse onu yaptım! Elimizde ne var Saltuk? Kurultay'daki beglerin kelleleri! Ne yapacaktım? Ya ne yapacaktım! O çok harika planınız Türk'ü Türk'e kırdırmayacaktı güya, ne oldu peki? Bütün boylar başsız kaldı şimdi! Han'ım ben, size uyan bendim, bunun sorumluluğu da benim! Elimdeki tek seçenek Balamir'di, neyin öfkesi bu?"

Saltuk normalde gözlerini kaçırırdı bu ithamlar karşısında ama sevdiği kadının Balamir'in yanında otururken görmüştü bugün. Sanki otağın sahibiymiş de misafir ağırlarlarmış gibi... Öfkesi yoldan çıkmış, kadının rahat durmayışı bahane olmuştu içindeki tanımakta zorlandığı canavara.

"Öcünü alacaktık hepsinin! O ite değil, bize güvenecektin!"

"Sen daha benim öcümü alamadın! Batuga da sen de boş sözler vereceğinize laflarınızın altını doldurun önce!"

Çolpan sinirle ağzından çıkanların adamı ne kadar yaraladığını gördü gözlerinde. Duruşu değişmese de içinde bir şeyleri kırdığını çok iyi biliyordu. Başını dikip baktı sevdiğinin gözlerine, kırılsındı. Çolpan da çok kırılmıştı. Onu anlamayışına, çaresizliğini görmeyişine, onu özlemeyişine... Sevdiği kadar sevildiğinden şüphesi olmamıştı hiç, bugün ondan bile emin olamıyordu işte...

"Emrin olur, Han'ım."

Lafını bitirir bitirmez döndü arkasını adam.

"Saltuk nereye?"

Dinlemedi. Bu kadar kolay mıydı yani? Çolpan hasretinden kavrulurdu, Saltuk çoktan silmişti onu belli ki.

"Saltuk dur derim!" Çolpan arkasından bağırsa da umursamadı Saltuk. Kapıyı açtığında son kez seslendi Çolpan:

"O kapıdan çıkarsan kapımda yatmadan göremezsin yüzümü bir daha. Andım olsun, Saltuk, göremezsin beni."

Saltuk döndü arkasını. Sinirle baktılar birbirlerine, adam kapıyı çarpıp çıkmadan önce.

*********

Sonraki gün Çolpan inadından çıkmadı otağından, Saltuk da gelmeye çalışmadı zaten. Kün Ata'yı çağırdı kadın öğlene doğru. Herkes çeçekli kılıçla kesilmişti, bir Çolpan kalmıştı. Oba kesilirken Batı'da, Kün Ata Batı'dayken Dağ yolundaydı Çolpan, bir türlü denk gelememişlerdi. Kün Ata Dağ'daki herkesi kestikleri için bütün karışımı Batı'da bırakmıştı ama. Yapması vakit alacaktı.

Akşama kadar şüphelenmedi kadın. Yemek yerken eli boynuna gittiğinde yüreği düştü sanki yükseklerden. Kollarını açtı hızla, adımları yaklaşırken kapıya.

"Tilbeee!"

Çolpan kadını çağırıp kapatmıştı kapıyı hemen. Kilidi çevirirken kollarındaki yaraları fark etmiş, şüphesi kalmamıştı.

"Han'ım, kapı açılmaz."

"Bilirim. Dikkatlice dinle beni, kimse bilmeyecek dediklerimi. Git Kün Ata'ya haber ver, Çolpan Han'a çeçek bulaşmış de. O buldukları tedavi işlemez tenine çoktan Erlik Han'ı değene ama hafifletecek bir şey bilirse tez hazırlasın. İkinizden başka da kimse duymasın."

Çolpan Tilbe'nin ağlamaya başladığını duydu kapının diğer ucundan ama candaşı kendini toparladı hemen emirlerini yerine getirmek için. Çolpan sofrasının başına geçip baktı önündeki yemeklere boş boş.

Ölecek miydi şimdi yani?

Onaylar gibi kaşındı yarası. Eli boynuna giderken gözleri doldu yeniden.

Ölse bacısıyla atası kabul eder miydi onu? Bu muydu yani Çolpan Han'ın sonu? Ne savaş meydanında ne intikamı uğruna... Otağında, yapayalnız, kimsesiz...

Saltuk...

Zaten gitmemiş miydi Saltuk ondan? Dün gece o otaktan çıkarken yüreğinden de sökmüştü sanki sevdasını. Ardından ağlar mıydı? Bunca yıllık sevdasını unutup yeniden başlar mıydı?

Balaları olsun çok istemişti adam, Çolpan bilirdi. Belki balası olsun diye evlenirdi; aynı evde, aynı yatakta ısınırdı evdeşine yüreği.

Kurganına gelir miydi arada? Kurganı olur muydu ki? Olsa bile içinde külleri olacaktı sadece, toprak bile kabul etmemişti onu işte.

Bu kadar kötü biri miydi yani Çolpan? Amaçsız bir ölümle, kimsesiz, yarım, toprağa bile karışamadan...

"Özür dilerim..." dedi Çolpan ağlarken; kimden, ne için özür dilediğinden emin değildi.

Kün Ata geldi çok geçmeden kapısına. Ölmek üzere de olsa hala Han'dı Çolpan, kendini toparlayıp konuştu adamla. Hafifletecek bir karışımı olmadığı belliydi, kapısına bıraktığı şişeler boş umutlar bile vadetmezdi.

İki gün geçti o akşamın üzerinden. Çolpan'ın durumu iyice kötüleşti, yokluğu obanın dikkatini çekti. Saltuk başta inadından yapar sanmıştı ama Tilbe'nin hali hal değildi. Dokunsan ağlayacak gibi gezer, Çolpan'ı soranları geçiştirirdi sürekli. Her şeyi ertelemişti Çolpan, bir inat uğruna Hanlığını ihmal etmeyeceğini bilirdi Saltuk. Günlerdir içini kemiren hislerle düştü aş götüren Tilbe'nin peşine.

Tilbe kapıdan girdiğinde kapanmadan ayağını koydu Saltuk araya.

"Han'ım, aşınızı getirdim, kalkabilecek misiniz?"

Kaşları çatıldı Saltuk'un içeri girerken. Tilbe iç odanın kapısında durmuş, yüzünü bir bezle kapamış, Çolpan'ın cevabını beklerdi.

"Kapıya bırak, Tilbe."

Saltuk Çolpan'ın sesinin bu kadar bitkin çıktığını duymamıştı hiç. Telaşla yöneldi kapıya.

"Ne olur burada? Tilbe, nesi var Çolpan'ın?"

Cevabı kadının gözlerinden, elindeki bezden belliydi aslında.

"Begim..."

Saltuk içine yayılan dehşetle salladı başını inkar eder gibi.

"Hepimiz çeçekli kılıçla kesildik, herkes iyidir. Karıştırmışsınız belli ki, çeçek olamaz." Eli tokmağa gitti, kapı kilitliydi. "Çolpan aç kapıyı!"

Çolpan zor bela yataktan kalkmış kapıya gelmişti şimdi. Tilbe'nin bir tek Çolpan'ın kesilmediğini açıklamasını, Saltuk'un delirmesini dinledi kapının diğer ucundan.

"Nasıl olur bu, nasıl! Çolpan, güzelim, konuş benimle. İyi misin bir tanem?"

Saltuk'un yüreği yanıyordu sanki. Herkes olurdu, Çolpan olmazdı. Saltuk razıydı, onu bile alabilirdi Erlik Han ama Çolpan olmazdı. Çolpan olmazdı. Çolpan olmazdı!

"İyiyim." dedi Çolpan kapıya yaslanırken. Değildi. Günlerdir defalarca dolan gözleri Saltuk'u duyunca akıtmaya başlamıştı tüm yaşlarını. Bu son duyuşuydu belki. En azından efsunluydu yine sevdiğinin sesi, belli ki hala yeri vardı yüreğinde. Buna üzülse mi sevinse mi bilemedi, unutulmak istemediği kadar Saltuk'un canını yakmak da istemezdi.

"Çolpan'ım, aç kapıyı, yüz yüze konuşalım, aydı."

Çolpan boğazından sökülen hıçkırığı susturmaya çalışsa da başaramamıştı. Saltuk alnını yasladı kapıya gözlerinden ilk damla akarken.

"Ağlama iki gözüm. Geçecek."

Geçecek miydi? Yoksa öfkesinin peşinde geçirdiği günlerle sayılı günlerinden mi çalmıştı Saltuk?

"Aç aydı şu kapıyı Çolpan, yakma beni burada."

Çolpan yaşlarını dizginlediğinde cevapladı kırık sesiyle:

"Açamam Saltuk. Kün Ata bulduğunuz devanın yedi günden evvel işe yaramadığını söyledi, orada durman bile tehlikeli. Git aydı."

Saltuk anlamıyordu duyduklarını. Gideceğini mi düşünürdü gerçekten perisi? Çolpan olmadıktan sonra teninde can dursa neydi? Ruhu ölmeyecek miydi sanki?

"Tilbe çık dışarı." dedi sert bir sesle. Kadın itiraz etmeye çalışsa da gözlerindeki bükülmez inada boyun eğdi sonunda.

"Çolpan, aç aydı." Saltuk gözlerinden yaşları silmiş, sakince seslenirdi sevdiğine.

"Saltuk git derim, duymaz mısın?" dedi Çolpan çaresizce. Hali yoktu tartışmaya, az daha uzatırsa yığılıverecekti oraya.

"Çolpan ya sen açarsın, ya ben kırarım. Aydı iki gözüm, aç da göreyim güzel yüzünü."

Acıyla güldü Çolpan. Hangi güzel yüzden bahsederdi bu adam, Erlik Han'ın izi her yerindeydi artık, ne güzellik kalmıştı ne de umut.

"Bu kapıyı kırarsan seni uçmakta bile affetmem, Saltuk. Sevdamın ufacık bir hatırı kaldıysa yüreğinde, ısrar etme."

Saltuk sinirle yumrukladı duvarı.

"Ceylanım, etme güzel gözlüm. Aç aydı kapıyı. Aç artık Çolpan, deliririm burada, duymaz mısın?"

Tekrar dolmuştu ikisinin de gözleri. Başı dönünce yaslandı kadın kapıya iyice.

"Saltuk... Çok yorgunum."

Bilirdi Saltuk, hiç böyle duymamıştı sevdiğini. Hiç bu kadar bitik çıkmamıştı sesi. Daha da mahvolurdu bu yüzden. Hastalığın sevdiğinin canını ne kadar yaktığını ama üç gündür yanında olmak yerine gurur yaptığını hatırladıkça çıldırırdı. Kapana kısılmıştı sanki, ömrü başına yıkılmıştı sanki.

"Tamam sevgilim, aç kapıyı alayım seni kollarıma. Sarayım, uyuyalım sen iyileşene kadar. Aç kapıyı Çolpan." Artık açık açık yalvarıyordu adam. Sesindeki çaresizlik kadının yorgunluğuyla savaştaydı.

Beş, altı gün geri sarabilse, Çolpan'ı tuttuğu gibi kaçırsa buralardan, kesse elini kendininkinden önce ya da on beş yıl öncesine gidebilse, o gün Alpagu'ya rest çekse, Dağ'ın kapısında belirse, sana geldim perim dese...

Harcadığı her fırsat diken olur batardı yüreğine şimdi. Nasıl, nasıl, nasıl emin olmazdı Çolpan'ın devayı aldığından, nasıl atlardı bunu! Bir ihmal her şeyine mal olmuştu şimdi. Ömrünü adadığı kadın kapının diğer ucunda can çekişirdi.

"Saltuk, lütfen..." Hıçkırarak ağlamaya başladı kadın. Yere düşmesinin tok sesiyle asıldı kapıya Saltuk.

"ÇOLPAN!"

Adamın gür sesine tezat kırık bir "İyiyim." dedi kadın. "Yorgunum. Daha fazla yorma nolur."

"Tamam." dedi Saltuk pes edip dizlerinin üzerine çökerken. "Sen kazandın, Dağ perisi. Sen hep kazanırsın. Bu sefer de kazanacaksın, söz ver."

Çolpan yatağına dönerken cevap vermedi.

Continue Reading

You'll Also Like

29.3K 1.2K 43
Bu kitap Yabani dizisinin 28. bölümünden sonra ASLAZ cephesinde yaşanan olayları konu aldığım bir kitaptır. Görmek istediğimiz fakat tüm beklentileri...
164K 18.4K 40
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.
102K 6.4K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
156K 16.5K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...