Yasavul'un Karısı Part 6

120 13 83
                                    

Not: Önceki partı atalı epey oldu, o yüzden hatırlatmak istedim. Sonlara doğru Çolpan Acar'ı Tilbe'yi bulması için yollamıştı. İyi okumalar...

****************

Acar'ın Tilbe'yi bulması vaktini almıştı. Kadını aramaya hevesinin olmamasının da etkisi vardı tabii bunda. Sonunda meydana yakın bir köşede bir Dağban'la kılıç bilerken bulmuştu zeytin gözlü yabanı. Yanındaki Dağban'ın omzuna şakayla vurmuştu omzunu Tilbe, Gökben'in gözleri onu bulduğunda. Yüzünde Acar'a hiç göstermediği güller açmıştı birden. Kadının dikenlerine çoktan alışmıştı Acar ama gülüşünün yüreğine dokunması hazırlıksız yakalamıştı adamı. Bir an için kadının kıvırcık saçlarına dolanan rüzgar değmişti sanki ruhuna. Varla yok arası bir dokunuş gibi, adamı yoklayıp, nefesini boğazına düğümleyip, hiçbir şey olmamış gibi yok olmuştu aniden.

Duruşunu dikleştirdi Acar dişlerini sıkarken. Bir şey olmamıştı zaten.

"Tilbe Hatun, bir gelesin hele."

Acar'ın sesi niyetlendiğinden daha sert çıkmıştı nedense kadının yanına vardığında.

"Ne olur öyle Acar Alp, ne bağırırsın alacaklı gibi?" diye diklendi Tilbe'nin yanında kılıcını bileyen Aybars Alp.

Tilbe Acar'ın Çolpan Bike'siyle alakalı bir konu olmasa asla yanına gelmeyeceğini bildiğinden elini Aybars'ın koluna koydu sakinleştirmek için.

"Misafirdir." dedi imalı kısık bir sesle, anlayış bekleyerek yoldaşından.

Rütbe olarak aralarında bir fark olmasa da, obada kime sorsalar Tilbe'nin sözünün daha üstün olduğunu söylerdi. Aybars da çiğnemedi kadını zoruna gitse de. Genç Dağban'ın ters bakışları Acar'ı bulduğunda Acar'ın gözleri de aklı da Tilbe'nin adamın kolundaki elindeydi hala.

Yavuklusu muydu bu adam Tilbe'nin? Bu yabana kim niye bakardı ki?

Tilbe kılıcını Aybars'ın yanına bırakıp doğrulduğunda arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı Acar. Çok geçmeden kadın ona yetişmişti.

"Ee ne istersin, de hele."

Acar tahammülsüz bir bakış attı kadına.

"Ben ne isteyeceğim senden? Biken git Tilbe'yi getir dedi, dediğini yaparım."

Tilbe devirdi gözlerini adamın tavrına.

İyi ki bir boynuna kılıç dayadım, ne kıymetli canı varmış! Saray bebesi!

"Nerededir söyle, ben kendim giderim." dedi kadın sabırsızca. Bu günlük Acar'a katlandığı yeterdi, kavga çıkmadan uzaklaşmalıydı.

"Turna Hatun'la begimin yarasına bakarlar. Aynı yere gideriz zaten."

Acar'a kaçamak bir bakış attı Tilbe huzursuzluk sararken içini.

"Turna da orada yani." diye mırıldandı kendi kendine ama adam duymuştu. Kadının bikesinin kıskançlığını bildiğini sandı Acar, üzerinde durmadı ama Tilbe'nin derdi bambaşkaydı aslında.

Tam o sırada öten borazanlarla durdu ikili aniden. Bakışları birbirini bulduğunda "Acil mi?" diye sordu Tilbe. Acar başını iki yana salladı hemen.

"Beni başından savmak için seni bulmamı söyledi muhtemelen. Duruma bakalım, olmadı birimiz gider haber veririz."

Hızla kapılara yöneldi ikili. Yaralı alpların geleceğini biliyorlardı, iki araba kanlar içinde alp görmek şaşırtmamıştı. Ama beklemedikleri Alpagu Han'ın da alpların başında gelmesiydi.

Acar, Han'ının yanına ilerledi hemen. Tilbe de yanından geçen bir alpı Toygar Han'a haber vermeye yollayıp takıldı Gökben'in peşine.

"Han'ım hoş geldiniz." dedi Acar bağır bastıktan sonra.

Destan - SalPanWhere stories live. Discover now