Destan - SalPan

By defnetheshipper

5.1K 421 2K

Salpan hikayeleri Kapak: insta -> @fc.kanbolatgorkem More

Toy Part 1
Toy Part 2
O Gece
Kımızlı bir kız kaçırma girişimi
Yüzleşme
Huzur Part 1
Yasavul'un Karısı Part 1
Yasavul'un Karısı Part 2
Yasavul'un Karısı Part 4
Yasavul'un Karısı Part 5
Yasavul'un Karısı Part 6
Yasavul'un Karısı Part 7
Yasavul'un Karısı Part 8
Yasavul'un Karısı Part 9
Yasavul'un Karısı Part 10
Yasavul'un Karısı Part 11
Yasavul'un Karısı Part 12
Miniklerle mini fic
Yaralı Ceylan Part 1
Yaralı Ceylan Part 2
Yaralı Ceylan Part 3
Azıcık da dedikodu
Kapı Part 1
Kapı Part 2
Kapı Part 3
Bir dilek tut Part 1
Bir dilek tut Part 2
Yasavul'un Karısı Part 13
Hatırla Part 1
Bahis Part 1
Bir Dilek Tut 3
Bahis Part 2
Dön Part 1
Dön Part 2

Yasavul'un Karısı Part 3

147 12 47
By defnetheshipper

"KÜN ATAA!"

Kadının çığlığı akşam rehaveti çökmüş obayı bıçak gibi kesti bir anda. Çolpan Saltuk'a doğru koşarken, Dağ'ın ruhunu ele geçiren panik obaya dalga dalga yayılmış, herkes işini bırakmış, yüzünü meydana dönmüş, Bike'lerinin iç parçalayan çığlığının sebebini anlamaya çalışırdı.

Kadın, kim olduğunu, nerede olduğunu, obasını, babasını, etrafını çevreleyen alpları unutmuştu bir anda. Sevdiğine ulaşması, yaşadığından emin olması gerekirdi, yoksa ölüm asıl onu bulacaktı sanki. Saltuk'un kana bulanmış bedeninden, soluk teninden alamazdı gözlerini. Yanına varana kadar tek bir nefes bile çekememişti içine, göğsü inip kalkardı ama hava dolmayı reddederdi ciğerlerine. Kalbinin dehşete kapılmış her atımı sağır ederdi kulaklarını. İçini saran korkular boğazına çökmüş, çığlıklarını boğmuştu meydandaki kargaşada.

İki alp aceleyle sürüklerdi Saltuk'u Kün Ata'nın otağına. Yanlarına varınca sağdaki alpı itip yerine geçti Çolpan. Sevdiğinin yanında olduğunu hissederse atmayı bırakmazdı belki adamın yüreği. Belki ona tutunurdu, Çolpan'ın her umutsuzluğa kapıldığında Saltuk'un hayaline tutunduğu gibi.

Kün Ata çoktan çıkmıştı otağından. Gür sesiyle etraftakilere komutlar verip kollarıyla bir şeyleri işaret ediyordu ama Çolpan duymazdı hiçbir sesi. Damarlarında taşarcasına akan kanın uğultusu sağır etmişti kadını. Otağa girip de Saltuk'u yatağa yatırdıklarında uzandı Dağ Bikesi adamın ala bulanmış boynuna. Parmakları sevdiğinin kanında kayıyor, hissettiği adamın canı mı yoksa ellerinin titreyişi mi emin olamıyordu. Çabalarının işe yaramadığını görünce son bir umut eğildi adamın yüzüne. Korkuya bulanmış bir sonsuzluğun sonunda yanağına çarpan ılık nefes Çolpan'ın ciğerlerine dolmuştu sanki. Saltuk'u gördüğü andan beri rahatlıkla aldığı ilk solukla doğruldu kadın.

"Sağdır." dedi yanına geldiğini fark bile etmediği Kün Ata'ya. Kün Ata Bike'sinin gereksiz tespitini ufak bir baş hareketiyle geçiştirip karşısındaki gökbene yaralı alpın zırhını çıkartmasını söyledi, getirilen diğer bir alpın durumunu kontrol ederken.

Çolpan hızla gözlerini gezdirdi sevgilisinin vücudunda. Zırhının yarısı yoktu üzerinde. Göğsünün altında olması gereken koruyucu parçanın yerinde üstü kıpkırmızı bir bezle örtülü derin bir yara uzanıyordu adamın teninde.

"Dikkatli ol!" diye azarladı Çolpan yeni yetme alp Saltuk'un omzundaki kopçayı aceleyle çekiştirdiğinde. Gökbenin elini itip olabildiğince hızlı ama sarsmadan çözmeye başladı sevdiğinin zırhını bir arada tutan parçaları.

Kün Ata'nın gözleri kısa bir süreliğine yüzü taşa dönüşmüş Bike'nin titrek ama marifetli ellerine kaydı yanından geçerken. Hayatı boyunca zırh giymemiş ve giydirmemiş bir kadının bu tarz afili bir zırhı nasıl böyle bir el çabukluğuyla çıkarttığını sorgulamamaya karar verdi kaşları çatılırken.

"Siz savaşa böyle mi gidersiniz, nerede bu adamın zırhının diğer yarısı!"

Çolpan'ın buyurgan öfkesi otaktaki karmaşaya rağmen duyulmuştu herkes tarafından.

"Pusuya düşürüldük Çolpan Bike." Cevabı veren yaralıları taşıyan alplardan biriydi. Kendi de pek sağlam durmazdı, başından şakağına akan kırmızı bir yol vardı ama bayılmamıştı daha.

Acısının gözüne çektiği perde biraz da olsa aralandı kadının. Başını anlayışla salladı tekrar sevdiğinin zırhına çevirmeden önce bakışlarını.

"Oturup soluklanasın, dağbanlar taşırlar yoldaşlarını."

Çok geçmeden Saltuk'un göğsündeki zırhtan kurtulmuştu Çolpan. İçliğini de parçalandıktan sonra, Kün Ata getirdiği merhemi tutuşturdu eline kadının.

"Boynundaki yara için."

Adam dikkatini önünde yatan alpın göğsündeki kılıç yarasına verdiğinde kaçırdı Çolpan gözlerini. Başı dönüyordu sevdiğinin yarasına her baktığında; içini saran dehşet, çok ihtiyaç duyduğu sakinliğini yutuyordu.

Kadın derin bir nefes verip Gök Alpı'nın boynunu temizlemek için su ve bez aramaya koyulduğunda sadık dostu Tilbe'nin meydanda arkasını topladığından haberi yoktu. Tilbe, Bike'sinin o ilk çığlığını duyduğunda koşarak gelmişti meydana. Çolpan'ın yüzündeki korku, yeni çöken akşam karanlığında ötelerden bile belli olurdu. Saltuk Beg'in halini, Bike'sinin koluna girişini gördüğünde anladı kadın Çolpan'ın o anda mantıklı düşünmekten ne denli uzak olduğunu. Müdahale etmezse yıllardır büyük bir zahmetle sakladıkları sır bütün obaya yayılacaktı kısa bir süre içinde.

"Ne bakarsınız," diye azarladı Tilbe etrafındakileri. "o yaralı adamın kim olduğunu bilmez misiniz? Siz, gidin Kün Ata'nın yardımcılarını bulun getirin otağa. Siz de boş duracağınıza alkış edin! Gökben Başı Dağ topraklarında ölürse Alpagu rahat bırakmaz obamızı!"

Tilbe'nin sözleri kafası karışan halkı harekete geçirmişti aniden. Herkes telaşla meydandan uzaklaşırken Han Otağı'nın merdivenlerini hızla inen Toygar Han'a yöneldi Tilbe.

"Han'ım." Önünü kesip Kün Ata'nın otağına gitmesini engelledi kadın. Otağa girerse anlardı kızının halini.

"Ne olur Tilbe, Çolpan neden bağırırdı?"

Toygar Han'ın gözleri yaralı alpları taşıyan arabadaydı Tilbe konuşurken:

"Han'ım, ben de size geliyordum. Çolpan Bike'm Gökben Başı'nın çok ciddi yaralı bir halde getirildiğini haber vermemi istedi. Kendisi de Kün Ata'nın özel olarak Gökben Başı'yla ilgilendiğinden emin olmak için başında bekler şimdi. Yapmasını istediğiniz başka bir şey var mı, diye sorar."

Tilbe karşısındaki adamın yüzünün düşmesiyle rahatladı. Bike'sinin sevdası şimdilik güvendeydi.

"Çolpan iyi etmiş ama yanına sağlam bir gökben alsın. Olur da Saltuk Beg ölürse gerekli tedavinin yapıldığını kendi gökbeninin ağzından duysun Alpagu Han. Bir gelişme olursa da hemen bana haber etsin." Adam otağına dönmek için hareketlense de duraksadı bir an. Derin ve keyifsiz bir nefes verdi konuşmaya başlamadan önce. "Demek Saltuk Beg yaralanmış, ha. Alpagu Han alkış etsin de Gökben Başı'na bir şey olmasın, öyle yiğidi zor bulur bir daha."

Han'ı otağına döndüğünde kederli bir gülümsemenin dudaklarına yayılmasına engel olamadı Tilbe. Farklı şartlar altında koşarak Bike'sine gider, az önce duyduklarını anlatırdı heyecanla. Kün Ata'nın otağına vardığında anlattıkları, söylemek istediklerinden çok farklıydı oysa:

"Çolpan Bike'm, istediğiniz gibi Toygar Han'a haber verdim." Tilbe'nin sesi normalde olduğundan daha gergindi sevgilisinin boynuna merhem süren Bike'sinin dikkatini çekmeye çalışırken. "Han'ımız yanınızda sağlam bir Gökben ile Saltuk Beg'in başında beklemenizi, gerekli tedaviyi gördüğünden emin olmanızı ve bir gelişme olursa ona iletmenizi ister."

Çolpan Tilbe'ye içinden ufak bir teşekkür yollarken salladı başını. O olmasa kaç kere ele vermişti kendini acaba.

"Tamam Tilbe. Burada bir gökben var zaten, o durur Saltuk Beg'in başında. Ben de buradayım, babam merak etmesin." dedi Dağ'ın Bike'si karşısındaki alpı göstererek.

O sırada yeni yetme gökben geldikleri gibi yanlarına koşan, bir an bile beginin başından ayrılmayan Bike'nin ne ara alpını babasına yolladığını anlamaya çalışıyordu ama kafa karışıklığını dillendirmek yerine hızla onayladı dengesiz Bike'yi başıyla. Kadının öfkesinin hedefi olmaya hiç niyeti yoktu.

******

Akşam yerini geceye bırakırken Kün Ata Saltuk'la olan işini bitirmiş, diğer alplarla ilgilenmeye başlamıştı. Yatakta hareketsiz yatan Saltuk'un sağ tarafına Çolpan, sol tarafına genç gökben oturmuş, otaktaki gürültüde boğulan bir sessizliği paylaşıyorlardı.

"Kaç yaşındasın?" Çolpan sessizliği bozma ihtiyacı hissetmişti. Dikkatini dağıtmazsa içine gömmek için büyük çaba sarf ettiği gözyaşlarının tekrar hücum etmesinden korkardı.

"Yirmi, Bike'm."

Gökben kadının ani sorusuna şaşırsa da belli etmedi. Dağ Bikesi, Saltuk Beg'in yüzüne diktiği gözlerini sabaha kadar çekmeyecek sanmıştı oysa.

"Gençmişsin epey. Savaş başladığında orduda mıydın, yoksa destek için mi katıldın?"

"Önceki yıl katılmıştım orduya. Eğitimim bittikten hemen sonra başladı savaş."

Çolpan bir an tereddüt eder gibi gözükse de, kendini tutamadı sonunda.

"Sen niye geldin Saltuk Beg'le? Onun alplarından mısın?"

Başını salladı adam.

"Orduya katıldığımdan beri Saltuk Beg'in emrindeyim, Bike'm. O zamanlar Saltuk Beg birlikleri eğitirdi, çok emeği var üstümde. Sonra savaş başladı, begim hem Gökben Başı oldu hem de bizim birliğin başını çekti bir yıl boyunca."

Gülümsemesine engel olamadı Çolpan. Saltuk karşısındaki alpı hayran bırakmıştı kendine belli ki.

"Pek bir seversin begini."

Adamın sesi gurur doluydu konuşmaya başladığında:

"Orduda Saltuk Beg'imi sevmeyen tek bir alp bulamazsın Çolpan Bike. Yiğitliği zaten hep konuşulur ama alplarını ona bağlayan cana verdiği değerdir. Tek tek ilgilenir hepimizle, eksiğimizi fark eder, giderildiğinden emin olur her zaman." Genç gökben tereddüt etti karşısındaki Bike'ye kayarken gözleri. Haddini aşıp kadını sinirlendirmek istemiyordu ama durumu doğru anladığından emin de olmak istiyordu bir yandan. "Sen de korkmayasın, Saltuk Beg'im kimseyi yarı yolda bırakıp gitmez bir yere. İyileşir yakında."

Çolpan'ın Saltuk'u alpından dinlerken yumuşayan yüzü buz tuttu bir anda.

"Ben neden korkacakmışım, sen onu de hele." dedi öfkeyle kısılırken gözleri.

Adam Bike'nin sabrını zorladığını biliyordu zaten, tepkisi şaşırtmamıştı.

"Saltuk Beg'im ne bizi savaşın ortasında koyar gider ne de Dağ'da ölüp başınıza bela açar. Siz de ben de bu korku yüzünden oturmaz mıyız burada?"

Keyfi kaçsa da alpın dediğinde bir açık bulamadı Çolpan. Başını salladı hafifçe. Konuyu kapatmak en iyisiydi, bugünkü gereksiz duygusallığı başına bela olmadan yollamalıydı karşısındaki alpı.

"Adın ne senin?"

"Acar."

"Aydı, git bir şeyler ye, Acar Alp. Saatlerdir burada oturursun, acıkmışsındır."

Karşı çıkmadı adam, beginin emin ellerde olduğunu Çolpan Bike korkuyla onlara doğru koşarken anlamıştı zaten. Ayağa kalktı, bir an bocaladı, sonra etrafına bakındı kısa bir süre. Otak boşalmamıştı hala ama herkes kendi derdindeydi. Tekrar çöktü kalktığı yere. Çolpan Bike azarına başlayamadan girdi söze:

"Bike'm hadsizlik etmek istemem. Ama bende bir emanet var ve sahibini bulduğumun da farkındayım." Kuşağına uzandı Acar aceleyle. Etrafındakilere kısa bir an bakıp uzandı Çolpan Bike'nin kucağında duran ellerine. Kadın daha ne olduğunu anlayamadan iki boncuk düşmüştü avcuna. "Saltuk Beg'im yaralandığında yanına ilk ben vardım. Yarasını sararken düştü bu boncuklar kuşağından. Uyanınca veririm diye saklardım ama madem sahibini buldum, sizde kalsın boncuklar Saltuk Beg uyanana kadar."

Çolpan donakalmıştı. Saçmalama dese, olay çıkartsa, hem karşısındaki kendinden emin alp inanmayacaktı hem de olay büyüyecekti. Konuşmaya başlamadan önce etrafına bakındı huzursuzca:

"Begime bağlıyım dersin-" diye fısıldamaya başladı Çolpan hemen ama Acar'ın dediklerini duymaya ihtiyacı yoktu.

"Öyleyim ve begimin sırrı benim şerefimdir. Telaş etmeyesin Bike'm, akşam Toygar Han'ı idare eden alpınız sizi nasıl korursa, ben de öyle korurum begimi."

Bağır basıp doğruldu Acar Alp. Otaktan çıktığında Çolpan az da olsa rahatlamıştı. Gözleri önce sevdiğinin bembeyaz kesilmiş tenine, kapalı gözlerine, sonra da elindeki kanlı boncuklara kaydı. Kaçamak bir bakış attı etrafına tekrardan, sevdiğinin eline uzanmadan önce boş eli. Kısacık bir an da olsa Saltuk'un tenine dokunmak, canını hissetmek rahatlatmıştı kadını ama gözleri dolmuştu yine.

Kaldırdı başını inatla Saltuk'un perisi.

Ağlamayacaktı. Acar Alp gelene kadar burada oturacak, o dönünce otağına gidecek, avcundaki boncukları yıkayacak, saçlarına takacak ve sevdiğinin uyanmasını bekleyecekti.

Ve Saltuk uyanacaktı. Kuşağında sakladığı boncukları sevdiğinin saçlarında görmeden gidemezdi hiçbir yere. Gitmeyecekti.

Continue Reading

You'll Also Like

43.8K 2.1K 33
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
22.9K 4K 12
"Başka birine aşık olmaktansa, fazlasıyla senin olmakla meşgulüm." "Bebeğim, ikimiz de biliyoruz."
157K 16.7K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...