MAHMUT -gay

By somecupcakes

561K 37K 17.1K

meraklı bir barzo ve burnu havada bir eşcinsel 17.01.22 More

Giriş
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
30
31
32
33
34
35
36
37
38

29

10.8K 743 192
By somecupcakes

Gözlerimi açmıştım ama hala tam anlamıyla uyanabilmiş değildim. Kulağıma dolan kapı zilinin gerçekliğini sorgularken yeniden çalan zille gerçek olduğunu anlayıp yataktan kalktım. Gözlerimin önüne düşen saçlarımı geriye doğru iterken odadan çıktım. Saat kaçtı ve bu saatte kim gelmişti acaba? Annem işteydi, belki de o gelmişti. Şu an gerçekten beynimin çalıştığını hissetmiyordum. Koridoru geçerken üşüme hissiyle kapıya gidip artık kaçıncı olduğunu bilmediğim zil sesiyle kapıyı açtım. Kapıyı açar açmaz görmeyi beklemediğim kişiyle, Mahmut'la göz göze geldim.

"Mahmut?" dedim çatallı çıkan sesimle. Ne işi vardı burada.

"Telefonlarımı neden açmıyorsun?" dedi Mahmut gözlerimin içine merakla bakarak. Ben söylediği şeyi algılamaya çalışırken gözleri benimle olan teması kesti. "Hasiktir Ayaz... Bu halde mi açıyorsun kapıyı?"

Ne halinden bahsettiğini anlamak için onun baktığı tarafa baktığımda altımda yalnızca boxer olduğunu fark ettiğim için bir anda bütün uykum gitmiş gibi şaşkınlıkla gözlerimi açtım.

Kapıyı yüzüne kapatırken utançtan alev almış gibi hissettiğim suratımla "Bir dakika!" diye seslenip koşar adım odama döndüm. Altıma bir şey giyerek yatmayı sevmezdim. Üzerime herhangi bir tişört geçirip altımda iç çamaşırıyla yorganın altına girdiğimde daha rahat hissediyordum. Tabii sabahları annem kapıyı çalmadan girmez, bu saatte de gelen kimse olmazdı bu yüzden bu durum alışkın olduğum bir şey değildi.

Hemen odamda bulduğum bir eşofman altını geçirip lavaboya doğru ilerledim. Uyumayı çok seviyordum ve hala ayılabilmiş değildim. Hemen yüzümü yıkayıp saçlarımı da düzelttikten sonra tekrar kapıya döndüm.

Kapıyı açar açmaz Mahmut'un çatık kaşlarıyla karşılaştım. "Ben değil de başka biri olsaydı da o kılıkta mı açacaktın kapıyı?"

"Senden başkası bu saatte gelmezdi."

"Saat 10 buçuk Ayaz." söylediğine cevap veremedim. Yatağıma dönüp uyumak istiyordum.

"Neden telefonlarımı açmadın?"

"Uyuyordum..." bir çocuk gibi mızmızlanarak konuşmuştum ama tamamen istemeden oluyordu bu.

"Gelebilir miyim? Annen evde değil dimi?" dedi. Bunu zile o kadar bastıktan sonra sorması komik gelmişti.

"Gel." dediğimde bir adım attı ama benim tekrar konuşmamla olduğu yerde durdu. "Ama ben uyuyacağım."

"Uyursun."

Mahmut ve emrivakileri, diye düşündüm kendi kendime. Kafamı sallayarak içeri geçmesini sağladım. Elinde bir poşet vardı ama sorgulamadım.

Odamdan içeri girdiğimizde gözlerim acıyordu. Dün gece hiç uyku tutmamıştı. Sürekli uyuyup saçma sapan rüyalar görüp geri uyanmıştım.

Yatağa oturduğumda Mahmut odaya yeni giriyordu. Elinde poşet yoktu, onu bıraktı herhalde diye düşündüm.

"Sen de uyu istersen." dedim. Çok uykum olsa da onunla uyuma fikri hoşuma gitmişti. Yatağım çok büyük değildi ama biraz sarılsak sığar gibiydik.

"Tamam.. Burada uyurum ben de." deyip ikili koltuğa oturdu. Odam geniş olduğu için boşluğu koltukla doldurmak istemiştim. Tabii Mahmut'un uyuması için değildi o koltuk.

Biraz hayal kırıklığıyla yatağa uzanıp üstümü örterken o da koltuğa uzandı. Hemen gözlerimi kapattım. Altımı hemen hemen çıplak görmüştü, benimle uyumayı reddetmişti. Bu olaylar biraz beni utandırdığı için gözlerimi açıp onunla göz göze gelmeye korkuyordum. Neredeyse on on beş dakika uyumak için çabalasam da bir sağa bir sola dönmekten uyuyamıyordum. Aklım sürekli hemen karşımdaki koltukta uyuyan koca çocuğa kayıyordu. Gözlerimi yavaşça açtığımda onun kapalı gözleriyle bebek gibi durmasını izledim biraz. Yavaşça üstümdeki yorganı açıp yataktan kalktım. Biraz ses çıkmıştı ama Mahmut gözünü açmamıştı.

Hemen baş ucunda durdum. "Mahmut.." dedim sessizce. Gözlerini yavaşça açtığında yaptığım şey için hemen pişman olmuştum. Uykuya dalmıştı bile çocuk. Hem bu saatte uyuyorum diye bana laf söyleyip hem de kafasını koyar koymaz uyumuştu.

"Efendim? Noldu?"

"Yanına gelsem." dediğimde bunu bekliyormuş gibi vücudunu yan çevirip bana yer açtı.

"Gel." Yatak varken bir koltuğa sığmaya çalışmak ne kadar mantıklı bilmesem de hemen açtığı yere uzandım. Şimdi onun göğsü benim sırtımdaydı. Kalp atışlarını hissedebiliyordum. Hızlıydı ama benimkiler kadar değildi. Birkaç saniye ikimiz de hareket etmeden durduktan sonra Mahmut bir kolunu altımdan, diğer kolunu kolumun üstünden geçirip belime sarıldı. Bu hareketiyle bütün vücudum yanıyor gibi hissederken bir bacağını da iki bacağımın arasına soktu. Şimdi çok rahattık. Belime sardığı kollarına ellerimi sabitledim ben de. O varken kendimi huzurlu hissediyordum.

Saçımı kokladığını hissettiğimde gülümsedim. Ondan güzel bir söz beklerken her zamanki gibi beni şaşırtmayı başardı. "Bir daha götün başın açık açtığını görmeyeyim o kapıyı."

"Neden?" tam arkamda o varken ve konuştukça nefesi enseme vururken aklım pek çalışmıyordu.

"Ne demek neden?" sinirle konuşup kollarını çözmek için bir hamle yaptığında kollarına sarıldım.

"Tamam tamam.. Açmam bir daha o halde." yeniden yumuşayıp kollarını sıkılaştırırken yine konuştu. bu çocuk az önce uyumuyor muydu? Bu konuşkanlık nereden geliyordu?

"Neden açmadın telefonlarımı?"

"Sessizde kalmıştır, duymadım."

"Bir şey oldu sandım." güldüm kendi kendime.

"Ne olabilir Mahmut? Bu saatte uyumamdan daha farklı ne olabilir?"

Uykumu böldüğü için kızgın gibi konuşsam da uyanır uyanmaz onu görmem iyi olmuştu. Tabii keşke o beni öyle görmeseydi.

"Bilmem... Okul açılmadan birlikte vakit geçirelim istedim." çekinerek söylediğini fark etmiştim. Her ne kadar güzel sözcükler sarf etse de bazen böyle utandığı oluyordu.

"Güzel düşünmüşsün." dedim ama hemen arkasından aklıma gelen şeyle onu görmesem de kafamı biraz çevirdim. Tavana bakarak "Okul açıldığında vakit geçiremeyeceğiz yani?" dedim. Öyle olmasını istemiyordum.

Önce yanağıma bir öpücük kondurdu. "Hayır tabii ki canımın içi. Ama böyle tüm gün birlikte olamayız."

"Hm." dedim kafamı tekrar yastığa koyarken. Burnunu saçlarımda hissettiğimde güldüm ama her zamanki gibi gülüşüm yüzümde asılı kaldı. Bir anda kollarının arasında ona döndüm.

"Ayaz ani hareket yapma." dedi, kalçasını biraz geri iterken. Sanırım dönerken bir yerlerine değmiştim. Bu kadar belli belirsiz temasın bile onu etkilemesi hoşuma gitmişti.

"Bir gün Cem, Helin, sen, ben dışarı çıkalım!" dörtlü buluşma düşüncesi inanılmaz hoşuma gitmişti ama düşünmeden konuştuğumu sonradan fark etmiştim. "Pardon, bir an Cem biliyormuş gibi geldi." az önce heyecanla çıkan sesim şimdi biraz daha kısık çıkmıştı. Gözlerimi kaçırdım, böyle düşüncesizce konuştuğum için utanmıştım.

Ben kendi düşüncelerimdeyken yanağımda hissettim Mahmut'un elini "Öğrendiği zaman çıkarız yavrum. Sıkma artık canını böyle şeylerle."

Kafamı yukarı aşağı salladığımda önce alnımı sonra burnumu, en son da dudaklarımı öptü.

"Çok seviyorum seni Ayaz." büyülenmiş gibi onu izlerken dudaklarımın arasından çıkan "Ben de." lafını durduramamıştım. Ben hala ne dediğimden bir haber gözlerine bakarken o gözlerini kocaman açıp kafasını biraz geri çekti. Onun bu hareketiyle ne dediğimin farkına vardığımda "Harbi mi?" dedi Mahmut.

"Ben... Iı- Şey... Uyuyorum ben Mahmut!" lafı ağzımın içinde geveleyerek yine kollarının arasında döndüm. Şimdi yine sırtım göğsüne değiyordu. Kalp atışlarını hissedebiliyordum yine. "Senin Allah'ına kurban." Kulağımın arkasında, boynumda, omzumda, en son da üst kolumda öpücükler hissettikten sonra kolumdan tutup beni sırt üstü yatırdı. Dudaklarını dudaklarımın üstüne kapatması da hemen arkasından gelmişti. Onun öpücüklerine yetişmeye çalışıyorken durumun saçmalığıyla gülmeye başladım, bununla birlikte o da dudaklarını ayırdı. "Ne gülüyorsun lan?"

Şaşkınlıkla söylediği şeyle daha çok gülerken üstümden kalkmak için bir hareket yaptığında ensesinde ellerimi birleştirip kalkmasına engel oldum.

"Sakin ol yavrum." dedim, kendi söylediğim şeye gülerken. Hoşuma gidiyordu onun kullandığı hitap şeklini ona kullanmak. Bir nebze onu kendi silahıyla vuruyordum.

"Senin o yavrum dediğin ağzını var ya..." dedi önce, "Bir öperim."

"Öp bir bakalım nasıl öpüyorsun." Öncelerde ona  karşı hep çekingen olsam da artık yanında rahattım. İstediğim şeyleri açık açık dile getirebiliyordum.

Alt dudağımı dudaklarının arasına aldığında ufak bir mırıltı çıktı ağzından. "Hastayım."

Dudaklarımı ayırıp kafamı geri çektim, elimde olmadan gülüyordum. "Konuşmasan mı?"

Söylediğim şeyle kaşlarını çattı ama onun da yüzünde ufak bir gülümseme vardı. "Asıl sen bugün çok konuşuyorsun." dedi ve bu sefer daha sert yapıştı dudaklarıma.

Konu cinselliğe geldiğinde hep rahat bir insan olmuştum. Şimdi karşımdaki Mahmut olduğunda daha da rahat oluyordum. Olay yaşanırken oldukça rahat olup, olay bittikten sonra bir utanç geliyordu ama o da hemen geçiyordu. Gerçi daha çok bir şey yaşamamıştık.

O alt dudağımı dudaklarının arasına alırken ben de onun üst dudağıyla ilgileniyordum. Bir elini belimde hissediyordum, diğeri de bana ağırlık yapmamak için sanırım hemen yanımda duruyordu. Ben de bir elimi onun saçlarına atarken diğeriyle omzunu tutuyordum çünkü sanki omzuna tutunmasam düşüp kalacaktım. Birkaç saniyelik aralıksız öpüşmemiz sonunda dudaklarını dudaklarımdan ayırıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Ben yanıma yeniden uzanacak sanarken daha aşağıya, boynuma doğru yaklaştı. Önce boynumda derin bir nefes alıp sonra az önce burnunu koyduğu yere bir öpücük kondurdu. Sonra bir aşağıya, daha sonra bir aşağıya. O öpücükleriyle boynuma bir sıra oluştururken ben yalnızca anın tadını çıkararak tavanı izliyordum. Daha önce çok kez izlemiştim ama ilk kez böyle yoğun hislere şahit oluyordu bu tavan.

Bu sefer adem elmama bir öpücük kondurduğunda derin bir nefes alıp verdim. Bu hareketi oldukça etkileyiciydi. "Bir şey denemek istiyorum." dedi aşağıdan gözlerimin içine bakarak. Derin derin nefes alırken kafamı salladım, cümle kuracak durumda değildim ve ne yapacağını inanılmaz merak etmiştim. Bir bacağı iki bacağımın arasında, diğeri vücudumun yanındayken dizlerinin üstünde biraz yükselip tişörtümü biraz yukarı kaldırdı. Açılan göbeğimle yüzüme salınan sıcaklık aynı anda gelişmişti. Gözlerini biraz orada dolaştırdıktan sonra yüzüme bakmadan tişörtümü biraz daha sıyırdı. Şimdi onun önünde üst bölgem göğüslerime kadar açık şekilde uzanıyor olmak nefesimi kesiyordu. Utancım kendini belli etse de istek tüm vücudumu sarmıştı. Ben ne yapacağını merakla beklerken göğsüme doğru eğilip iki göğsümün ortasına bir öpücük kondurdu. Oturduğu yerde biraz daha geriye gittiğinde yalnızca erkekliğime dokunmasından korkmuştum. Her an kendini belli edebilirdi çünkü. İki göğsümün arasından karnıma doğru da ufak bir yol çizdi öpücükleriyle. Karnımın tam üstünde her zaman yaptığı gibi burnunu koyup nefes aldı. Bir eli hala tişörtümü yukarda tutarken diğer elinin iki parmağıyla göğüs ucuma dokundu. Bu hareketi aldığım nefesi kesik ve sesli bir hale soktuğunda gözlerimi kapattım. Sanki ben onu görmezsem, o da benim bu halimi göremezmiş gibi. Yine karnımın en altını, kasıklarıma yakın kısmını öptüğünde kasıklarıma bu kadar yakın olmasının verdiği etkiyle ağzımdan çıkan "Mahmut." lafına engel olamadım. Nefes alıp verir gibi ismini sayıklamamla bu sefer dudaklarını hissettim göğüs ucumda. Bir anda bu kadarı fazla geliyordu ama onun da böyle rahat olması beni daha da çok heyecanlandırıyordu.

Daha sonra o öptüğü tepeyi iki dudağının arasına alıp bıraktığında kendime engel olamayıp bir elimi saçlarının arasına attım. Bu hareketimle daha da gaza gelmiş olacak ki dilini aynı yerde gezdirdi. Alt taraflarımda ufak çaplı zonklamalar hissederken ellerimi iki yanağına koyup yüzüme doğru yaklaştırdım yüzünü. Saatlerce öpmek istiyordum onu. Alt dudağını dudaklarımın arasına alıp emdikten sonra dilimi gönderdim onun ağzına doğru. O da diliyle dilimi okşarken yine bir mırıldanma kaçtı ağzından. Yine dudaklarıyla alt dudağımı çekip bıraktığında nefes nefeseydik. Gözlerimi açtığımda burnuma bir öpücük kondurdu ve vücudunu yan tarafıma atıp hala açık olan göğsüme kafasını koydu. Yanağı göğsüme değerken onun da yüzünün sıcacık olduğunu fark ettim. Soluk alışverişini hissedebiliyordum. Elimi saçına koyup ikimizin de soluklanmasını bekledim.

"Garip gelecek mi diye kontrol ettim." dedi birkaç dakikalık sessizliğin ardından.

Daha önce birlikte olduğu insanların göğüs kısmı benimle aynı değildi, bunu demek istemişti anladığım kadarıyla. Verdiği tepkilerden öyle hissetmediğini anlasam da korka korka "Garip geldi mi?" diye sordum. Yalan söylemeyeceğini biliyordum bu yüzden ondan duymak daha iyi olacaktı.

Kafasını sağa sola salladı. "İnan konu sen olunca o bile fark etmiyor."

Söylediği şeyle içime su serpilse de asıl garip gelecek yerin orası olmadığını biliyordum. Yine de zamanı geldiğinde onu da aşabileceğimizin farkındaydım. Dalgalı saçlarının arasında dolaştırdım parmaklarımı. O konuşmadıkça kafamda daha ileriye gittiğimiz canlanıyordu ve bu hayal alt tarafım için pek iyi değildi. Mahmut da beni duymuş gibi kafasını kaldırıp ayağa kalktı. Onun kalkmasıyla üstümü düzelttim.

"Hadi, kahvaltı yapalım." dedi. Bu çocuğun bu huyu bazen kızdırsa da böyle zamanlarda işe yarıyordu. Anı anda yaşayıp hemen sonra normal bir şekilde devam edebiliyor. Bunu ondan öğrenmem gerekiyordu.

"Uyuyacağım ben.." diye yine mızmızlanacakken iki elimden tutup önce doğrulttu, sonra da koltukta oturur pozisyona soktu beni.

"Bu saatten sonra uyunur mu Ayaz?" azarlar gibi konuştuğunda "Uyumanın saati mi olur Mahmut Berk?" dedim oturduğum yerden.

Bir elini kaldırıp cık'larken "Te Allah'ım!" dedi. "Sevmiyorum işte, kullanma."

Yerimden kalktım. "Tamam Berk, tamam." derken yanağına bir öpücük bırakıp hızlı adımlarla odadan çıktım. Bir süre birbirimize temas etmeyip uzak dursak daha iyi olurdu.

Kahvaltı yaptıktan sonra kendim daha sonra halledeceğimi söylesem de onun ısrarıyla bulaşık yıkıyorduk. O köpürtürken ben duruluyordum. Aklımı kurcalayan bir şey vardı. Sormazsam daha da kurcalamaya devam edecekti bu yüzden sormam daha iyiydi.

"Mahmut?" dedim önce.

"Efendim yavrum?" derken kafasını bana doğru çevirdi ama ben hala sudan geçirdiğim bardağa bakıyordum.

"Sen daha önce kaç kişiyle... İlişkiye girdin?" Bir yanım cevabı öğrenmek istemese de bir yanım öğrenmek istiyordu. Geçmişi benim için çok önemli değildi ama bunu kaç kez deneyimlediğini merak ediyordum.

"Birkaç sevgilim oldu işte yavrum. Neden ki?"

"Öyle değil. Cinsel ilişki."

"Ha." dedi önce, "Saymadım ki hiç." Söylediği şeye karşı dehşetle ona dönerken tezgaha bıraktığım bardağı biraz sert bırakmış olacağım ki büyük bir ses çıktı.

"O kadar çok mu?" hala aynı dehşet ifademle ona bakarken söylediği şeye inanmak istemiyordum. Cinselliğe bu kadar çok düşkünse nasıl olacaktı ki?

"Yani kime göre çok neye göre çok?" Söylediği şeyle iyice sinirlenirken kıskançlığıma hakim olamıyordum. "Yok artık." dedim kendi kendime. Arkamı dönüp elimi havluya silerken Mahmut'un kahkahası ulaştı kulağıma. Bir de gülüyor ya!

"Şaka yaptım." dedi. Kaşlarım çatık ona dönerken ne dediğini anlamaya çalışıyordum. Köpüklü ellerini havada tutarak bana yaklaşırken otuz iki diş sırıtıyordu. Beni kızdırmak gerçekten hoşuna gidiyor bu çocuğun.

"Yavrum şaka yaptım ya. Gel bitirelim şunları."

"Ne şakası? Doğru düzgün cevap ver işte bir şey sordum." dedim. Gerçekten merak etmiştim artık.

"Yedi aylık bir ilişkim vardı, onunla birlikte olduk iki defa. Bir de geçen sene biri vardı hayatımda, ciddi bir şey değildi. Kendisi istedi, onunla oldu. Sevmediğim biriyle yapamam kolay kolay. Ama ikinci biraz çocukluğuma geldi."

"Yedi aylık ilişkini seviyor muydun?"

"O zaman seviyorum sanıyordum." dedi elindeki tabağı süngerle köpürtürken. "Şimdi bakınca sevmiyormuşum."

"Senin daha önce olmadı zaten. Sormuyorum." Doğru söylüyordu. Daha önce kimseyle tam anlamıyla cinsel ilişkiye girmemiştim ama onun bu kadar kendinden emin konuşması beni sinirlendirmişti.

"Nereden biliyorsun olmadığını?" kaşlarımı kaldırarak sorduğum soruyla yavaşça yüzüme doğru döndü. Yüzü yine oldukça sinirli bir hal almıştı.

"Öyle tahmin ediyorum ve de öyle umuyorum Ayaz."

"Doğru tahmin ediyorsun." dedim pes ederek. Zaten çok sevgilim olmamıştı. Biri uzak mesafeydi, yalnızca bir kere görüşmüş onda da ufak bir öpücük kondurmuştuk. Diğeri ortaokuldaydı. Bir diğeriyle de öpüşmekten öteye gitmemiştik. Birine güvenmeden ilişkiye girmek mantıklı gelmiyordu. Cinsellik konusunda rahat ve açık olsam da daha önce hiç yaşamamıştım.

"Öyle olmasaydı ne olacaktı?"

"Düşünmek istemiyorum. Seni başkasıyla yan yana düşünmek bile deli ediyor beni." dedi. Her zaman yüksek çıkan sesi şimdi daha az çıkıyordu.

"Neyse.." dedi kendi kendine. "Eskileri ya da olmayacak ihtimalleri konuşmaya gerek yok. Geleceği konuşalım mesela. Üniversite için şehir dışı yazmayacaksın dimi?"

Geçen seneye kadar ailemden ayrılıp yeni bir yerde hayat kurmak istiyordum ama şu an bunu yapamazdım. Zaten annem ve babam ayrı şehirlerdeydi, bir de ben başka bir şehirde, başka bir evle başa çıkamazdım.

"Bilmiyorum. Yazmam herhalde."

"O şekilde de yürütürüz ama böyle daha iyi olur. Belki ilerde birlikte eve çıkarız."

Söylediği şeylere şaşırmıştım. Mahmut öyle çok gelecek planı ,özellikle de benimle, yapacak biri gibi durmuyordu ama belki de kafasında böyle şeyler düşünüyordu.

"Hem ailelerimiz olur, hem ikimiz birlikte yaşamış oluruz."

"Evet." dedim yalnızca. Bunu hayal etmek bile gülümsetmişti beni.

"Seni kardeşlerimle tanıştıracağım bir gün. İkisi de sever seni ama özellikle Gamze, küçük olan. Bayılır sana. Özellikle de saçlarına."

"Gerçekten mi?"

"Evet. Arda biraz yaramaz. Ama sana saygısızlık yaparsa yer dayağı." güldüm söylediği şeye.

"Mahmut isim konusunda sana biraz haksızlık etmişler sanırım." dedim gülerek. "Gamze, Arda,  Mert. Ve Mahmut!"

"Neden öyle diyorsun? Severim ben ismimi. Rahmetli dedemin ismini vermişler bana..."

Anlaşılan sohbet etmekten bitiremeyecektik bu bulaşığı. İlla ki konuşacak bir şey buluyor, bulamasak bile sessizliğin tadını çıkarabiliyorduk.

——

Öncelikle şunu söylemek istiyorum, Ayaz bir wattpad erkeği olduğu için sabah uyandığında nefesi kokmuyor.

İkinci olarak sırıtarak yazdım bu bölümü şakasız.

Son olarak Bulut artık öğrenmeli ve iki grup arasında barış olmalı diye düşünüyorum, sizce??

Öpüyorummm.

Continue Reading

You'll Also Like

766K 25.2K 51
"Abiler ya da arkadaşlar bu tür yaklaşımlar yapmaz sarışın." (! Reklam yapmak yasaktır.)
5.7M 264K 86
0537******* ; Yanıyorum Akif 0537*******; Söndürelim mi? Başlama Tarihi: Aralık 2021
2.6M 219K 71
Gelecekteki Kocam: Bak, her kimsin bilmiyorum ama son kez soracağım Gelecekteki Kocam: Numaran telefonumda 'Kalbimin Pili' diye kayıtlı Gelecekteki K...
534K 40K 56
Siz: canım sıkıldı Siz: o yüzdende sana yazdım Miraç: ne? Miraç: kimsin sen? Siz: anoniminim . Derste canınız sıkıldığı için okulun popüler ç...