MAHKÚM

By Nsakoseoglu

2.4M 75.1K 27.8K

Babasının borcu yüzünden genç kızı alı koyan Karahan başına büyük ama tatlı bela alır... Genç kız Karahandan... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm Bayram
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54 Final Bölüm

25.Bölüm

43.7K 1.4K 1.1K
By Nsakoseoglu

Boş mahallenin sonunda, Karahanın arabası vardı. Koşarak ilerledim. Her zaman kapının önünde bırakan adam, bugün benim dediğimi dinleyeceği tuttu ve evin gerisinde bırakmıştı. Benim panik halimi gören Karahan arabadan inip, bana doğru ilerledi.

Yanına gelip kolundan çekiştirmeye başladım. "Karahan evde birileri var. Annemleri öldürecekler. Sen kurtarırsın. Hadi gel." Yolda ilerletmeye çalışıyordum.

Karahan kolumdan tutup durdurdu. "Miray düzgün anlat."dedi.

"Evde birileri var diyorum. Beni almaya mı ne gelmişler. Babamları da vuracaklarmış. Lütfen acele eder misin? Onları bırakıp geldim. Sen yardım edersin diye." Sona doğru sesim kısılmıştı.

Karahan kolumdan tutup beni arabanın yanına çekti. "Sen arabada beni bekliyorsun."dedi.

Kafamı iki yana salladım. "Olmaz, bende geleceğim." Bir yandan da ağlamamı durdurmaya çalışıyordum.

"Miray arabada kalacaksın. Yoksa gitmem." Dedi.

"Karahan lütfen. Benim yüzümden bir şey olacak. Gidelim hadi." Yürümeye çalıştığımda Karahan kolumdan tutup tekrar arabaya çekmişti.

"Gelemezsin diyorum tehlikeli. Şuan zaman kaybediyoruz." Haklıydı, onunla inatlaşmaya devam edersem, sadece vakit kaybedecektik.

"Tamam, burada kalacağım."dedim.

"Söz mü?"

Kafamı salladım."Söz."

"Şimdi bana ne gördüğünü anlat."

"Dört kişilerdi galiba, annemleri bağlamışlardı. Beni soruyorlardı. Sonra işe onları vuracağından bahsetti."dedim.

"Tamam sakin ol. Ben onları alıp geleceğim. Sen sakın bu arabadan çıkmıyorsun." Beni arabaya bindirip kapıları kilitlemişti.

Karahan yolda tek başına, eve doğru ilerlerken sadece arkasından bakıyordum. Tek başına ne yapabilirdi ki? Ya vurulursa? Beni arıyorlarsa, Karahandan dolayı arıyorlardır. Karahanın geri dönmesi gerekiyor, bu şekilde tek başına oraya gitmesi çok anlamsız. Ayrıca annemleri de merak ediyorum. Umarım benim yüzümden kimseye bir şey olmaz.

Karahan gideli beş dakika olmuştu ama hala gelmemişlerdi. Kesin bir şey olmuştu. Allahım keşke Karahana gelmek yerine, adamların beni almasına izin verseydim. Kendimi düşünerek oradan kaçmıştım. Şimdi ben dışında herkes oradaydı. Neden hem kendimin, hem de insanların başına bela açıyordum ki.

Arabada daha fazla duramadım ve indim. Karahan arabayı kilitlesede içeriden kolaylıkla açılabiliyordu. Koşar adımlarla eve doğru ilerledim. Umarım kimseye bir şey olmamıştır. En azından beni aldıktan sonra, kimseye zarar vermezlerdi.

Açık kapıdan içeriye küçük adımlarla girdim. İçeriden sesler gelse de tam ne dediklerini duyamıyordum.

Konuşmaların içinde Karahanın sesini ayırt ettiğimde, istemsizce adımlarım hızlandı. Bir anda kendimi salonun ortasında buldum. O kadar hızlı girmiştim ki salona, Karahanın sırtına çarpmıştım.

Yüzünü bana dönen, Karahan dehşete düşmüş bir şekilde benim olup olmadığımı algılamaya çalışıyordu.

"Abi kız kendi geldi, ayağımıza." Kimin söylediğini görmek için kafamı adamlara doğru çevirdim. Tam o sırada Karahan omuzlarımdan iterek, beni duvarla arasına aldı. Üstüme yapışmıştı, eğer beni görmeseydiler asla anlaşılmazdı. Karahanın dev vücudu beni saklıyor, bize doğru silah doğrultan adamın hedefinden de çıkıyordum. Ne silah doğrultan adam mı?

"Karahan." Dedim panikle. Adam vuracaktı. Ve Karahan ikinci kez benim yüzümden vurulacaktı.

"Miray, Miray,Miray."dişlerinin arasından sürekli ismimi fısıldıyordu. Şuan bana kızacak zaman mıydı? Adam vuracaktı.

"Karahan vurulacaksın, çekil önümden."dedim.

"Keşke Miray, keşke vurulsam. Çünkü sen, beni dinlemeyince zaten benim kendimi öldüresim geliyor."dedi. Sanırım şuan haddinden fazla sinirlendirmiştim onu.

"Ben özür dilerim ama-" Karahan lafımı kesmişti.

"Özür dileme Miray. Özür dilenecek bir hareket yapma."dedi.

Tam cevap verevekken, başka bir adamın konuşması, ikimizi de bulunduğumuz ana geri getirdi.

"Eğer kavganız bittiyse, o kızı bize ver Oral."dedi, babamın yanında duran adam. Şöyle bir göz gezdirdiğimde hiç birine bir şey olmamıştı. Bu beni biraz da olsa rahatlatmıştı.

Karahan sesli bir kahkaha attı. Ama asla samimi bir kahkaha değildi. Daha çok, sesiyle adamı öldürürcesine bir kahkahaydı.

"Ya buradan defolup gidersiniz, ya da hepiniz ölürsünüz. O siktiğimin patron pozuntusu, sizi uyarmamış anlaşılan. Benimle uğraşamazsınız. Etrafımız kalabalık, yerinde olsam düzgün davranırdım."dedi Karahan, sesi de, yüzü de oldukça korkutucuydu. Ama emindim, Karahan tek başına da olsa hepimizi kurtarırdı. Bu yüzden ilk onların ayağına gitmek yerine, Karahana gitmeyi tercih etmiştim.

"Yoksa?"dedi adam. Hala bize silah doğrultuyordu.

"Yoksa, eğer şuan koruduğum kız korkarsa. İşte artık çalışmayan bir kafanız olmayacak. Zaten benim karşıma çıktığınıza göre o kafalarınız bir boka yaramıyor. Çünkü o sikik beyinlerinizi uçuracağım." Dedi, onlara bakmıyordu çünkü bana dönültü. Beni duvara sıkıştırarak, adamın görüş açısından da çıkıyordum.

Sonra adamlardan biri öne atıldı. "Yılmaz bize, Karahandan bahsetmedi. Kızı alıp gelmemizi söyledi. Ben bu psikopat adamla uğraşamam."dedi.

Bizim önümüzde ki adam ise kaşlarını çatıp cevap verdi. "O silahı havaya kaldır ve burada ki herkesi öldürün." Dedi.

Adam önce tereddüt etse de sonrasında silahını babama doğrulttu.

"Hayır hayır. Bırak beni, tamam beni alın lütfen."diye bağırmaya başladım. Karahan, iki kolumdan tutup kendine sabitlemişti.

Kuruyan göz yaşım tekrar akmaya başlamıştı. " Bırak beni. Babamı vuracaklar görmüyor musun? Bırak." Karahandan kurtulmaya çalışsam da işe yaramıyordu. "Karaha lütfen bırak." En sonunda pes edip, ağlayarak kafamı göğüsüne yasladım.

"Bir kez olsun sözümü dinleseydin işler buraya kadar gelmeyecekti." Dedi. Haklıydı, eğer bekleseydim belki kimseye bir şey olmayacaktı. Ama eğer gitmeseydim belki hepsi ölecekti. Peki şimdi ne değişti. Dedi iç sesim. Onlar ölecek, sen yaşayacaksın. Ama seni de alıp gidecekler. İşte bunun olmaması için de, Karahanın beni bırakması gerekiyordu. Bırakmalı ki gidebileyim. Kimseye zarar gelmesin.

"Karahan lütfen bırak. Eger bn e gidersem kimseye bir şey olmayacak. Lütfen." Dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı.

Karahan kulağıma doğru eğildi. "Unutma avını aldıktan sonra yapacakları ilk şey delilleri ortadan kaldırmak olur." Kafamı kaldırıp ona baktığım da, kendinden emin bir şekilde bana bakıyordu.

"Miray, sakın Karahanın arkasından çıkma."diye bağırdı babam.

"Kes sesini. Vur lan artık sen de şu adamı." Diye bağırdı. Sanırım liderleri oydu. Diğer adamın ise eli titriyordu. Tetiği çekemiyordu.

"Abi yapamam. Bu adam bizi gebertir. Öldüğümüzde de bizi rahat bırakamaz. Duymadın mı? Kız korkarsa hepiniz bitersiniz dedi. Kızı ağlattık." Adam silahı elinden atıp, ellerini saçlarının arasına geçirdi.

Karahandan çok korkuyor olmalıydı. "Sen bir boku beceremeyeceksin." Dedi liderleri. "Önce senden başlayalım da başımız ağrımasın." Dedi adam. Karahanı vuracaktı.

"Karahan."dedim panikle.

"Sorun yok Miray." Nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu, birazdan vurulacaktı. Hatta belki de ölecekti.

"Öleceksin."dedim.

"Senden ve bu laf dinlemez hallerinden kurtulmuş olacağım." dedi.

Karahanı itmeye çalıştım. Bir süre onlarda kalırsam, Karahanı vurmazlardı. En azından Karahanın önüne gecebilirsem, beni vuramayacaklarına göre onu da vuramazlardı.

"Çıkma diyorum sana. Sakın onun arkasından çıkma." Babamın bağırışlarını umursamadan, Karahanı itmeye çalışıyordum. Ama yerinden bile oynamamışı.

"Bak kız, bize gelmek istiyor. Veriyor musun? Vermiyor musun?"dedi alayla.

"Vermiyorum." Diye bağırdı Karahan.

"Hep bu kadar kendinden emin bir insan oldun. Ama şuan da seni kurtaracak bir kişi bile yok. Kendini bile kurtaramazsın şuan."dedi.

"Az önce dediğimi hatırlıyor musun? Eğer Miray korkarsa tatsız şeyler olacağını söylemiştim. Sanırım vakti geldi."dedi.

Ensemden tutup kafamı göğüsüne bastırdı. Biraz daha beni korumaya devam ederse ölecekti.

Tam o anda bir üç el ateş etti. Bu evden üç el silah sesi çıkmıştı. Üç kere biri ateş etmişti. Üç, Karahan

Kafamı göğüsünden kaldırıp Karahana baktım.

"Karahan, iyi misin?" Bir yandan da Karahanı kontrol ediyordum. Ellerimi, vücudunda gezdirip iyi olup olmadığına bakmaya başladım.

"İyiyim Miray bağırma."dedi. Yine umursamaz tavrına bürünmüştü.

Koluna sert olmasını ümit ettiğim bir şekilde vurdum. "Salak vuruldun sandım." Ağlamaya devam ediyordum. Karahan önümden çekildiğinde yerde yatan üç kisiyi gördüm. Az önce bize ateş etmeye çalışan adamlar, kafalarından vurulmuştu. Görüntüleri o kadar iğrençti ki midem bulanmıştı. Ve onlar şuan ölüydü, ben de ilk defa ölülerle bakışıyordum.

Ben hipnoz olmuş, cesetlere bakarken Karahan bileğimden tutup beni dışarı çıkardı. Biz çıkarken içeriye Karahanın adamları girmişti.

Dışarı çıktığımızda sesi duyan herkes bizim eve doğru gelmişti. Hepsi meraklı gözlerle bize bakıyorlardı. Etrafa göz gezdirdiğimde bir kişi de takılı kaldım. Yaşlı kadın. Herkesin meraklı bakışları aksine, yaşlı kadın gülümseyerek bize bakıyordu.

"Herkes burada."diye mırıldandım.

"Sorun yok. Ben halledeceğim."dedi.

Karahan önüme geçip, yüzümü avuçlarının arasına aldı. "Sen iyi misin?"dedi.

Bir kaç dakika da olsa duran göz yaşlarım, tekrar akmaya başlamıştı. Karahanın ellerini yüzümden itip, ona sıkıca sarıldım. Ona göre küçük olduğum için tam sarılamamıştım.

"Teşekkür ederim."dedim.

Benim aksime, o kollarını sırtıma koyarak beni içine sokmuştu bile.

Karahan ve Miray temsili:


"Tamam geçti. Ağlama artık." Bana sinirli olmasına rağmen sesi yumuşacıktı.

Ondan ayrıldığımda elleriyle göz yaşlarımı sildi. Burnumu çekerek ona bakıyordum. Dudakları iki yana kıvrıldı. "Hatırlatta sana kızacağım. Şuan gözüme çok masum geldin, kızamıyorum."dedi. Söylediğine bende tebessüm etmiştim.

"Hadi annemlerin yanına gidelim." Dedim.

"Olmaz içeri giremezsin."dedi.

"Neden?"

"İçerde üç kişi öldü Miray. Oraya girmeni istemiyorum." Haklıydı, onları hatırladıkça midem bulanıyordu. Hele bir tanesi vardı ki, bize bakıyordu. Hatırlayınca içim ürpermişti. Kendime gelmek için silkelendim. Karahanın bakışları hala üzerimdeydi.

Sonra annemlerin evden, korumalarla çıktığını gördüm. 

Yanlarına gitmek için hareketlendiğimde Karahan, beni belimden tutarak durdurdu. Ozan yanımıza geldi. "Sorun yok, temiz."dedi. Karahan, belimde ki ellerini gevşetti.

Koşarak yanlarına gidip sarıldım.

"İyi misiniz?"

Babam, beni tutup kendine çevirdi. "Sakın bir daha kendini hiç kimse için riske atmıyorsun, bizim için bile." Dedi. Söylemesi kolaydı tabi. Sonra Karahana çevirdi bakışlarını. "Kızımı koruduğun için sağol."dedi. Sonra doğru homurdanarak söylemişti ya neyse.

Karahan baş selamı vermekle yetindi. "Ama Miray bir süre benimle kalacak. Evin etrafında korumalar var. Merak etmeyin bir daha böyle bir şey yaşanmayacak."dedi.

"Gerek yok. Biz kızımızı koruruz." Dedi babam.

"Tabiki korursunuz, ama az önce olanları hep birlikte şahit olduk. En iyisi bir süre benimle kalması."dedi. Alttan almaya çalışyordu.

"Haklı Ahmet. Bir süre Miray, onunla kalsa iyi olur. Karahan, kızımızı koruyabilir. Ama biz bu şekilde bir şey yapamayız."dedi annem.

"Ama yine de, onun bizden uzak olmasını istemiyorum."dedi.

"Ben istediğiniz zaman Mirayı size getiririm."dedi, Karahan.

Babamla, Karahan anlam veremediğim bir şekilde bakıştılar sonra babam pes ederek, durumu kabullenmek zorunda kaldı.

Babam bir kez daha bana sıkıca sarıldı. "Dikkatli ol tamam mı? Bu adam bir şey söylerse sana üzüleceğin hemen bana söylüyorsun. Bir eksiğin bir sıkıntın olursa, hemen beni arıyorsun tamam mı güzel kızım."

"Tamam baba. Merak etme."dedim. Sıkıca hepsiyle sarılmıştım.

"Neyse artık kıyafetlerimi uzun süre giyen biri olmayacak."dedi ablam. Gülerek cevap verdim.

"Gitmeden önce kıyafetlerini alayım da gör sen." İkimizde birbirimize sıkı sıkı sarıldık. Normal zaman da anlaşamasak da birbirimizi önemsiyorduk.

"Miray sen eşyalarını al kızım."dedi annem.

"Gerek yok. Biz Miraya alırız ne istiyorsa."

"Miray bir şey istiyorsa biz alırız, sana gerek yok. Sen koru kızımı yeter." Dedi babam. Gülümseyerek eve girdim. En azından test kitaplarımı almalıydım. Karahanın dediği gibi, orada bir odam vardı. Ve Karahan daha beni ilk kaçırdığı günden beri istediğim şeyleri almıştı. Test kitaplarımı çantama koyup geri aşağıya indim. Salona göz ucuyla baktığımda çoktan temizlemişlerdi her yeri. Etrafta ki insanlara da gaz sıkışması olduğunu söylemiştik, onlar da inanmış olacaklar ki herkes evlerine geri dönmüştü.

Dışarı geri çıktığımda herkes beni bekliyordu. Sonra bir kez hepsine teker teker sarılmıştım. Babam yine bir şeye ihtiyacım olursa, onu aramamı söylemişti. Annem ise telefonumu geri vermişti. Bu bahaneyle telefonunu da almış oldun. Yuh iç ses.

Yola çıktığımızda ikimizde çok sessizdik.

"Teşekkür ederim tekrardan." Dedim.

"Sen niye beni dinlemiyorsun. Eğer sen gelmeseydin her şey daha düzgün olacaktı."dedi.

"Nereden bilebilirim ki böyle olacağını."dedim.

"Biraz güvenseydin, sorun olmayacaktı. Sana halledeceğim dediysem, hallederim."

"Güvenmemekle alakası yok. Ben... benim yüzümden kimseye bir şey olmasını istemedim. Sana güvenmeseydim en başında sana gelmek yerine o adamlara giderdim." dedim. Cevap vermeyince konuşmaya devam ettim. "O adamlar beni neden arıyordu."Dedim.

"Bilmiyorum, bir tanesini konuşturacağım. Öğrenirim."

"Bana da söyler misin?"

"Hayır."

"Ama-"

"Aması yok. Kafanı bunlara yorma." Dedi. İyi be tamam. Kaçırılan biziz her şeyden habersiz bırakılan da biziz.

Tekrar derin bir sessizlik oldu. Sonra karnımın guruldaması bütün sessizliği bozdu. Karahan kahkaha atarken, bende çatık kaşlarımla ona bakıyordum.

"Komik mi?"

"Evet."

"İnsan bir der ki, aç mısın Miraycım. Ama yok anca gül sen."dedim. Dün bir bugün iki, bu karnıma da ne oluyordu böyle. Olur olmadık yerlerde ses çıkartıyor.

"Aç mısın?" Ciddi miydi bu?

"Hayır."dedim.

"Belli."

"Of Karahan susar mısın artık."dedim. 

Bir pastanenin önünde durdu. "Bekle sen bir şeyler alayım sana."dedi.

"Yok bende geleyim seninle."dedim. Yine de tek kalmasam bir süre benim için daha sağlıklı olacaktı. Kafasıyla onayladı ve arabadan indik. Pastaneye girdiğimizde ben bakınmaya başlamıştım. Gerçekten çok açtım. Ve burada ki her şeyi yemek istiyordum.

Karahan yanıma gelip, eliyle küçük pizzaları gösterdi. "Bak bunlar sosisli. Alalım mı?" Kafamla onayladım.

"Zeytinli de alalım."dedim.

"Olur alalım. Başka ne istiyorsun?"

"Sade açma, iki tane simit, üç tane sosisli poğaça. Bir tane de kıymalı börek."Dedim. Şok olmuş bir şekilde benim dediklerimi idrak etmeye çalışıyordu.

"Çok gelmesin."

"Yok gelmez."dedim.

Benim dediklerimi, Karahan kadına söylemişti kendine de iki tane sade açma almıştı. Bu adam iki sade açmayla mı doyacaktı yani.

Hazırlanmasını beklerken bile ağızım sulanıyordu. Gerçekten çok acıkmıştım. Dolapta ki meyve sularını görünce Karahana onlardan da almasını istedim.  Kafamı çocukmuşum gibi okşayıp iki tane ş meyve suyu aldı.

Hepsi hazırlandığında arabaya geçmiştik. Tekrar yola çıktığımızda önümde ki poşetleri açmaya başlamıştım.

"Çok acıktım." Bir yandan da mırıldanıyordum. Karahan ise bana bakarak gülümsüyordu.

Karahana açmasını  verdiğimde, bende kendi midemi doyurmaya başlamıştım.

"Karahan kuru kuru yeme. Al meyve suyundan da iç."dedim. Zaten ilk tane almıştı.

"Sana aldım onları."dedi.

"Ben içiyorum zaten. Al birini."

Karahan meyve suyunu almayınca, ben kamışını ağızına sokmaya çalışıyordum.

"Miray, istemiyorum. Çek şunu."

"Yeme kuru kuru ya. İç hadi."

"Miray çek dedim şunu." Hem arabayı sürüp hem de benimle ilgilenmeye çalışyordu.

"İç dedim." Sonunda pes ederek, bir iki yudum içti.

Açmalarını bitirdiğinde kesinlikle Karahanın doymadığına emindim. Ben bile doymamıştım. Altı tane pizzamdan bir tanesi ona verdim.

"Al tadı çok güzel." Ona doğru uzattığımda, kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.

"Sen ye."

"Ben yedim zaten. Hadi al." Bileğimden tutup elimde ki pizzayı ağızına götürdü  tek ısırıkta hepsini ağızına atmıştı.

"Çüş! Elimi de kaptırıyordum."dedim.

Gülümseyerek eliyle, yanağımı sıktı. İlk defa böyle yapıyordu ve bu çok tuhaftı. Karahan, sanki ben çocuk muşum gibi seviyordu beni. Ve bundan da büyük keyif alıyordu.

"İster misin, bir tane daha."dedim.

"Sen yedireceksen olur."dedi.

Yanaklarımın kızarmasına aldırış etmeden bir tane daha pizza çıkardım. Ona doğru uzattığımda heyecandan elim titriyordu. Az önce çok rahattım ama Karahan birden öyle söyleyince heyecan basmıştı. Karahanda anlamış olacak ki elimden tuttu, kendi ağızına götürdü. Bu sefer küçük küçük ısırarak yemeye başladı. Eli, elimde daha uzun süre duruyor ve bu vücut ısımı arttırıyordu.

Son ısırığı alırken dudakları, parmaklarımı okşamıştı resmen. Elimi hemen elinden çektim. Neyse ki araba kullanıyordu da bana bakamıyordu fazla.

"Meyve suyundan verir misin?"dedi.

"Hani sevmiyordun."

"Hala sevmiyorum ama sen yine de bana içir."dedi. Söylediği son cümle yine beni heyecanlandırırken, neredeyse meyve suyunun ne olduğunu unutacaktım.

Karahanın dudaklarına götürdüğümde, elimi tutmak yerine kafasını eğip kamışı dudaklarının arasına alarak içmeye başladı. Bu haliyle çocuktan farksız gözüküyordu.

Bir anda aklıma gelen  şeyle Karahanın ağzından meyve suyunu çektim.

"Bu benimdi. Özür dilerim, ben karıştırmışım."dedim.

Karahan elimi tutup, tekrar içmeye başladı benim meyve suyumu.

"Sorun yok."dedi. Ben daha da utanırken artık ona bakamıyordum. Bir kaç yudumda da bitirmişti zaten.

On beş dakika sonra da eve gelmiştik. Haber hızlı yayılıyor olsa gerek. Arzu, beni hemen sorguya çekmişti.

"İyi misin Miray. Ailen nasıl?"

"İyiler merak etme."dedim.

"Bizde kalacaksın yani."dedi.

"Evet bir süre öyle olacak."dedim. Karahan da bizi izliyordu.

"Bol bol korku filmi izleriz artık." Ha! En son izlediğimde Karahanla uyumak zorunda kalmıştım. Zorunda? Ben o günü pek zorundalık olarak hatırlamıyorum ama sen bilirsin. Tamam belki birazcık kendi isteğimle olmuş olabilir.

"Korku filmi izlemek yok."dedi Karahan. Benimle göz temasını kesmiyordu.

"Ya abi."diye itiraz etti Arzu.

"Miray korkuyor. Olmaz dedim. Başka bir şey izleyin."

"Senin sıkıcı belgesellerini izlemek istemiyorum."dedi.

"Tamam ben televizyonu bütün kanallara açık hale getiririm. İstediğinizi izlersiniz."Dedi.

Arzu el çırpıp, Karahanın yanağından öptü. Buna karşılık da Karahan, Arzuya her zaman göremeyeceğim bir sıcaklıkla gülümsedi.

"Benim gitmem gerekiyor. Uslu durun."dedi ve evden hızla çıktı.

"Nereye gitti şimdi bu?"dedi Arzu.

"Bizim eve girenleri öğrenecekti en son. Belki o yüzden gitmiştir."

"Olabilir. Umarım sorun çıkmaz. Sen iyisin değil mi?"

"Aslında gözümün önünde üç tane adam ölene kadar iyiydim. Hele bir tanesi aklımdan çıkmıyor. Hatırladıkça için bir tuhaf oluyor." dedim. Hissettiklerimi Karahana söyleseydim bana, kendisinin koruduğunu söyleyecekti. Ama sorun onun beni koruyup korumaması değildi. Bir kere o sıkıntı içindeyse çok zor geçiyordu. Dünyanın en güvenilir yerinde bile olsan. İçinde yine bir sıkıntı vardır. Bir de ailenle yan yana değilsen.

"Ah canım benim. Miray eğer korkarsan abime söyleyelim. Ya da benimle de yatabilirsin."dedi. Gülümseyerek karşılık verdim.

"Teşekkür ederim. Ama gerek yok."dedim. Zaten evlerinde yeterince uzun kalacaktım. Bir de kızı odasında rahatsız etmeme gerek yoktu.

"Sen bilirsin. Ama her zaman yanıma gelebilirsin, hiç çekinme."dedi.

"Biliyorum, merak etme."dedim.

"Karahandan"

Telefonuma gelen mesajla hızla evden çıktım. O şerefsiz Yılmazı elimden kimse alamazdı.

Depoya geldiğimde Uzay ve Ozan beni bekliyordu. İçeride ki bütün adamları dışarı çıkardığımda Yılmazın yüzüne sağlam bir yumruk attım.

"Ulan ben, sana demedim mi, Miraydan uzak duracaksın diye. Sen kim oluyorsun da adamlarını gönderiyorsun." Yüzüne sayısız yumruklar atıyordum.

"Söyle, evini nereden öğrendin. Bu iki oldu lan. Nasıl öğrendin, söyle." Ben Yılmazı yerden yere vururken, Ozan ve Uzay beni keyifle izliyorlardı.

"Yapma Karahan. Babacığın kızacak, beni dövdüğün için."

"Ona çok güvenme. Bugün sen öleceksin." Yüzünde endişeye dair mimik oynamıyordu. Bu da beni çileden çikartıyordu.

Belimde ki silahı çıkartıp alnına dayadım. "Bir daha hiç birimizi rahatsız edemeyeceksin. Duydun mu lan. Benimle uğraşmayacaktın. Çevremden ve bana yakın olanlardan uzak duracaktın." Tam ateş edeceğim sırada, babamın sesiyle bakışlarımı ona çevirdim.

"Aile dostumuzun oğluna ne yaptığını sanıyorsun. Seni uyarmıştım."Dedi babam.

"Aile dostun umurumda bile değil. Bugün bu şerefsiz ölecek."dedi.

"Hayır ölmeyecek. Karahan kendine gel."dedi. Silahı yere fırlatıp hırsla yanına ilerledim.

"Niye onu koruyorsun. İşlerimize burnunu sokup duruyor. Neden  hala aile dostumuz diye tutturuyorsun."

"O kıza zarar gelecek diye böyle kontrolden çıktın. Ama seni uyarmıştım. Onunla olmaya devam edersen, onu etrafında tutmaya devam edersen o kız için iyi olmaz demiştim."dedi.

Dedikleri kafamda şimşek çakmasına neden olurken, sesimi sakin tutmak için çaba sarf ettim. "O kız etrafımda kalacak. Ve ben bugün ki gibi onu korumaya devam edeceğim."dedim ve depodan çıktım.

Arkamda olduklarını bildiğim Uzay ve Ozana seslendim.

"Evden çıkardığımız adamı konuşturun. Sonra da bana haber verin. Eve geçiyorum. Uzay sen halledersin."

"Hallederim kardeşim."dedi Uzay.

"Ozan sende Mirayın evinde olanları kontrol et. Aksi bir şey çıkmasın. Güvenliği arttır."

"Merak etme bende, o iş."  Tekrar yola çıktığımda, eve doğru gidiyordum.

"Miraydan"

Karahan hala gelmemişti. Bizimde uykumuz geldiği için odalarımıza çıkmıştık.

Yatağım da bir sağa bir sola dönüyordum. Her gözümü kapattığımda o adamın suratı canlanıyordu. Uyumak istemiyorudum.

Biraz daha oyalandığımda uykum yavaş yavaş bedenimi ele geçirmeye başlamıştı.

Gözlerimi açtığımda karanlık bir odadaydım. Duvarlara tutunarak ışığı buldum ve açtım. Fakat ışık kırmızıydı. Etrafıma bakındığımda bir odanın içinde bir sürü tabutlar vardı. Yerde kan izleri, duvarda ise kocaman harflerle "SENIN YÜZÜNDEN " yazıyordu.

Panikle bir iki adım geriledim. Arkamda ki sert cisme çarptığımda hemen arkamı döndüm. Bu sabah gördüğüm adamlardan biriydi.

"Senin yüzünden."diye tekrarladı. Üstüme yürüdüğünde, onu itmeye çalıştım. "Hepsi senin suçun." Ellerini boğazıma geçirdiğinde nefes alamıyordum.

"Bırak beni, ben bir şey yapmadım." Zorlukla çıkan sesime rağmen bırakmadı daha da çok sıktı. Nefesim tamamen kesildiğinde gözlerimi yavaş yavaş kapanmaya başladı.

Tam o sırada bir silah sesi duydum, boğazımda ki eller bir anda çekildi. Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda, adamın yerde yattığını gördüm. Bana bakıyordu. Dudaklarını hareket ettirerek konuştu."Senin yüzünden."dedi.

Gözlerimi açtığımda odamdaydım. Nefes nefese kalmıştım. Saate baktığımda ikiye geliyordu. Karahan gelmiştir herhalde. Odamdan çıktım ve karanlık koridorda, Karahanın odasına doğru ilerledim.

Yavaşça kapıyı açıp içeriye girdim. Uyuyordu, yanına gidip omuzuna dokunarak uyandırdım.

"Karahan kalk." Uykulu gözlerle bana bakmaya başladı.

"Miray ne oldu?"dedi.

"Burada uyuyabilir miyim?"

"Tabi gel yanıma." Yorganı açıp kenara kaydı. Yanına girip hemen yatmıştım. Şimdi kendimi daha iyi hissediyordum.

"Miray iyi misin?"

"Ben biraz korkuyorum da, yalnız kalmak istemiyorum."dedim.

Kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı. "Benim yanımdayken hiç bir şeyden korkma. Ben seni korurum." Dedi.

"Niye ki? Neden?"

"Çünkü seni önemsiyorum Miray. Benim için önemlisin."dedi. Böyle bir cevap ondan beklemediğim için sadece suratına öylece bakmıştım. "Ve sana ceza vermeyi de unutmadım." Diye ekledi.

"Karahan ben haklıyım. Ceza falan yok."dedim.

"Sadece dediğimi yapsan yeter."dedi. Belimden tutup beni kendine çekti. "Şimdi sana ceza vereceğim."dedi.

"Şimdi mi?"dedim, şaşkınlıkla.

Yüzüme yaklaştı ve bir anda yanağıma sert bir öpücük kondurdu. "Evet şimdi." Bir kez daha öptü. Ben kas katı kesilmiş öylece duruyordum. Karahan tamamen beni, kendine yapıştırdı. Bir kez daha öptü. 

"Neden sözümden çıkıyorsun."

Bir kez daha.

"Kendini sadece tehlikeye atıyorsun."
Öpücükler git gide artıyordu.

"Karahan."dedim, kısık çıkan sesimle.

"Rahat dur daha cezan bitmedi."dedi.

"Bu kadar küçük olup nasıl kocaman etki yaratabiliyorsun bende anlamıyorum." Diye ekledi. Ve yanağıma uzun bir öpücük kondurdu.

O kadar çok utanmıştım ki Karahanı, kendimden uzaklaştırdım. "Tamam yeter öpme."dedim.

"Bir daha sözümden çıkarsan, fazlasını yapacağım."dedi.

Ona hızla arkamı döndüm. Ellerini belime sardı ve kafasını enseme gömdü. "İyi geceler, aptal kız."dedi. Kaşlarımı çatarak konuştum.

"Sensin aptal. Seni azmış adam." dedim ve homurdanarak gözlerimi sıkı sıkı yumdum.

Bir süre sonra zaten uykum kendiliğinden gelmişti. Hiç tereddüt etmeden güvenli kollarda uykuya daldım.

_______________________________________
Oy verip yorum atmayı unutmayın. Keyifli okumalar.♡

Instagram hesabi: nnsa_nk
_______________________________________

Continue Reading

You'll Also Like

3.4K 248 81
Bu hikâye bildikleriniz farklı. Bu kitapta normal yok. 🍀 Tahayyül: Hayalde canlandırma
19.6M 392K 49
Arkadaşlıklar, aşk, aile, okul... Hayatınızda her şey mükemmelken, elinizdekilerin farkına tam olarak varamazsınız... On yedi yaşındaki Güneş, anne...
54.2K 2.1K 18
Siz: Bir gün senden ve bütün bu pisliklerinden kurtulacağım. 0543**: İstediğini sana verebilirim küçük kadın. 0543**: Seni her daim yatağımda görme...
116K 14.3K 32
"Çok yakınımdasın kedicik. Dikkat et, ısırabilirim." "O halde sana yeni bir bilgi daha çıngıraklı." Öfkesi birden çekilmişti. "Bir Aslanın dişleri de...