MAHMUT -gay

By somecupcakes

556K 36.8K 16.9K

meraklı bir barzo ve burnu havada bir eşcinsel 17.01.22 More

Giriş
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38

19

13.9K 1K 647
By somecupcakes

Beni kendi evimde, kendi odamda öpmesinin üzerinden tam üç gün geçmişti ve üç gündür tek bir kelime dahi etmemiştik. Göz göze geldiğimiz anda ya o arkasını dönüp gidiyordu ya da ben gözlerimi ondan kaçırıp başka bir işle uğraşıyordum. Bu durum artık canımı sıkmaya başlamıştı. Tamam, yaşadığımız saçma bir duruma dönmüştü bir anda ama buna bir son vermek de bizim elimizde. Bu yüzden bugün onunla konuşmaya karar vermiştim. Evet, okulda onu yalnız gördüğüm anda yanına gidip konuşacaktım.

Her yanından heteroluk akan, mahallenin abisi beni neden öpmüştü? Hadi diyelim bir hata yaptı ve öptü, şimdi neden kaçıyordu benden? Anlayamıyorum. Hiçbir şeyi anlayamıyorum. Bir de çok zekiyim, insan sarrafıyım diye geçinirim her yerde. Aptal gibi kalmıştım işte. Kendi hislerimi bile bilmiyordum. Beni birden tutup öpmesi hoşuma gitmiş miydi? Evet. Ama mantığıma yatmıyordu ve mantığıma yatmayan hiçbir olayı kabullenemiyordum. Belki de suçlu benim. Hiçbir tepki vermeden baktım çocuğa. Belki de o benim ters bir tepki vermemden korktu. Gerçekten anlam veremiyorum.

Mahmut'u az biraz tanımıştım. Düz bir insandı. Karmaşık olduğu çok yanı vardı ama verdiği tepkiler, yaptığı şeyler tahmin edilebilirdi. Ama beni bir gün çekip öpmesi aklımın ucundan bile geçmezdi. Böyle bir şey yapsa bile en azından bir görüşürüz der, daha sonra gider gibi geliyordu. Yüzüme bakmadan gitti demek isterdim ama uzun uzun yüzüme bakmıştı. Belki tepki vermem, belki de konuşmam için ama ben hiçbir şey diyememiştim.

"Ayaz! Ben bir şey yaptım."

Düşüncelerimi bölen Bulut'un sesiydi. Yine ne yapmıştı acaba?

"Sana da günaydın Bulut." Okulun kapısından girer girmez duymayı beklediğim şey Bulut'un yapacağı dedikodu değildi.

"Günaydın. Kusura bakma. Çok heyecanlıyım. Hemen anlatmak istiyorum." gerçekten heyecanlı çıkan ses tonuyla anlatacağı şeyi merak etmiştim.

"Ben..." dedi, sonra zaten yakınımda olmasına rağmen kulağıma yaklaştı. Bir eliyle ağzının diğer tarafını kapatıp fısıldayarak "Mahmut'a açıldım." dedi.

Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Ya da ben öyle hissediyordum. Ne mahmut'u? Ne açılması? Hangi ara bir şeyler hissetmeye başladı da ona açılacak kadar hoşlandı? Nasıl bu kadar çabuk güvenebilir? Neden Mahmut beni öptükten üç gün sonra açıldı? Kafamda bin bir türlü soru dolaşırken yalnızca "Ne?" diyebildim.

Gülerek kafasını salladı. Midem o kadar bulanmıştı ki, kusmak istiyordum.

Her zaman gözüme tatlı ve masum gelen çocuk, şimdi garip geliyordu. Onu suçlamıyordum kesinlikle. Hala çok sevdiğim bir insan ama midem bulanıyordu.

"Dün gece gaza geldim bir anda. Yazdım. Anlattım işte, çok iyi bir insansın, seni çok beğeniyorum falan." söyledikleri hala şaka gibi geliyordu. Böyle bir şey olmasını, sevdiğim bir arkadaşımla arama bir erkeğin girmesini istemiyordum.

Belki de bu da benim suçumdu. O bana gelip her şeyini hemen anlatıyor. Belki ben de ona anlatmış olsaydım şimdi böyle bir şey yaşanmazdı.

Belki ortada bir suçlu yoktu ama her zaman bir neden ararken kendimi suçlu bulmak kolay gelirdi.

"O ne dedi?"

Mahmut'u tanıyordum. Kızmazdı, kibarca geri çevirirdi büyük ihtimalle. Sonuçta Bulut'tan hoşlanıyor olamazdı ya. Öyle olsaydı anlardım. Ki beni öpmüştü, onu değil.

"Bugün buluşacağız." Yine aynı heyacanla söylediği söz kalbimde bir ağrıya yol açarken hala söylediklerine anlam veremiyordum. Bulut, Mahmut'a açılmıştı ve Mahmut buluşmak istemişti. Şaka mı? Şakaysa çok kötü, değilse daha da kötü.

"Nasıl yani?" diyebildim sonunda. Benim bugün onunla konuşma planlarım da suya düşmüştü tabii. Ne diyecektim ki? Mahmut, Bulut'la date yapacaksınız ama ben beni neden öptüğünü sormak istemiştim.

"Kendisi istedi. Okulun arkasında, spor salonunda buluşacağız." dedi, gülerek yere baktı, sonra yeniden kafasını kaldırdı. "Öpüşür müyüz acaba?"

Onun tamamen arkadaşça ve safça sorduğu soru zaten bulanan midemi iyice bulandırırken ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemiyordum. 'Aa geçen beni öptü, seni de öper' mi diyeceğim? Madem Bulut'tan hoşlanıyordu, beni neden öptü? Bir hafta öncesine kadar Mahmut'un düz olduğuna kalıbımı basabilirdim ama şimdi kafasında iki erkek olduğu ihtimalini düşünüyordum. Anlam veremiyordum konuşulan hiçbir şeye.

Bir anda aklına gelmiş gibi "Hi!" gibi bir ses çıkardı, öyle heyecanlıydı ki benim içimdeki fırtınayı bilmeden onu üzecek bir şey yapmak istemiyordum. "Aramızda ama Ayaz. Kimseye söyleme dedi." Söylediği şey kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Belki de benden gizlemek istiyordu, beni öptükten sonra Bulut'tan hoşlanmaya başlamıştı belki de.

"Günaydın." diyen bir ses duymamla yanımıza yaklaşan Helin'i görmem bir olmuştu.

"Günaydın." dedik Bulut'la aynı anda. O benim aksime oldukça neşeli konuşmuştu. Ben ise hala vücudumda dolaşan şaşkınlık, sinir ve üzüntüyle sessiz konuşmuştum.

"Ben de gece olan olayı anlatıyordum Ayaz'a." dedi Bulut. Helin, bir anda kaşlarını çatıp of'ladı. Ne olmuştu ki bir anda?

"Ayaz, bir şey söyle Helin'e. İnanmıyor bana." dediğinde Helin sinirli çıkan sesiyle konuştu. "İnanıyorum Bulut. Ekran görüntüsü de attın zaten neden inanmayayım? Sadece mantıklı gelmiyor. Bu güne kadar hetero gezen çocuk bir anda nasıl senden hoşlanıp buluşmak ister? Bu işin içinde başka bir şey olmasından, başına bir şey gelmesinden korkuyorum." Bana döndü onaylama bekler gibi. "Haksız mıyım Ayaz? Sen de bizim kadar tanıyorsun Mahmut'u." Ne yazık ki kendisini ve dudaklarını sizden iyi tanıyorum...

Bulut bize çocuk gibi sinirli bir suratla bakıyorken ne diyeceğimi şaşırmıştım. Helin söyleyene kadar hemen kabullenmiştim Bulut'tan hoşlanmasını ama o böyle konuştuğunda bana da garip gelmişti olanlar.

"Bilmiyorum. Helin haklı olabilir." Bulut söylediğime iyice surat astığında, "Ama hoşlanıyor olabilir de yani Bulut üzme kendini." diye düzeltmeye çalıştım ama boşunaydı. Bulut bir anda sinirle konuşmaya başlamıştı.

"O iyi biri bana zarar vermez." Birkaç saniye durdu, yüzünde çok garip ve ona hiç yakışmayan bir ifadeyle "Sen benden hoşlanmasına ihtimal vermiyorsun!" dedi. Sesi sinirli ve suçlayıcı çıkıyordu.

"Alakası yok!" dedi Helin de sinirle. "Onun çevresinin nasıl insanlar olduğunu biliyoruz Bulut! Sütten çıkmış ak kaşık değil." Ne olmuştu ki?

Bir insanı çevresine göre yargılamak pek mantıklı değildi ama insanın kafasında soru işaretleri istemeden beliriyordu.

"Ben yanlış bir şey mi söylüyorum Allah aşkına Ayaz?" gözler yine bana döndüğünde kendimi aşırı baskı altında hissediyordum.

"Bilmiyorum. Helin'in söyledikleri mantıklı geldi bana da. Dikkatli ol derim." lafımı bitirir bitirmez Bulut atladı lafa sinirle.

"Kimseye söyleme demesine rağmen ben gelip size anlatıyorum! Bir de üstüne inanmıyorsunuz bana!" arkasını dönüp okula doğru ilerlerken dönüp Helin'e baktım. Sinirle arkasından bakıyordu.

"Çocuk gibi çocuk! Başına ne geliyorsa düşünmeden hareket ettiği için geliyor zaten."

Bir şey diyemedim. Kendi içimde yaşadıklarım, anlam veremediğim her düşünce kalbime bir ağırlık olarak dönmüştü sanki.

Bulut bütün gün bizimle konuşmamıştı. Mahmut ve arkadaşları okula gelmemişti. Hemen hemen tüm günü Helin'le birlikte geçirmiştik. Şimdi son dersteyken kafamda hala Bulut'un anlattıkları dönüyordu.

Mahmut'a ön yargıyla yaklaşmıştım, hala da çok samimi sayılmazdım ama onun dürüst biri olduğunu biliyordum. Ama ya değilse?

Bunu öğrenmek için kendimce bir plan yapmıştım. Helin'e bir yalan söyleyip 10-15 dakika sonra çıkıp spor salonuna gidecektim. Göreceklerim beni korkutsa da risk almam gerekiyordu.

Zil çaldığında Bulut, tüm gün yaptığı gibi suratımıza bile bakmadan sınıftan çıkıp gitti. Helin'e tuvalete falan uğramam gerek gibi saçma bahaneler sunup yolladım. Okul biteli 15 dakika olmuştu bu yüzden gitme vaktim gelmişti.

Binadan çıktım, girişi arka bahçede olan spor salonuna giderken neden olduğunu bilmesem de karın ağrısıyla baş etmeye çalışıyordum. Korkuyordum. Beni öpmesinin kötü de olsa bir sebebi olduğunu biliyorum ve gittiğimde belki de bunu öğreneceğim.

Spor salonunun olduğu binaya girdiğimde olayı görmeme yalnızca bir kapı kalmıştı. Bu kapıyı açıp içeri girdiğimde bir şeyler değişebilirdi hayatımda. Ya da hiç girmeden evime gider, Mahmut'la yaşanan olayı hiç olmamış gibi davranabilirdim. İkinci seçeneği seçemezdim. Hayatta geç kaldığım, risk almadığım için kaybettiğim insanlar, pişman olduğum durumları o kadar yaşamıştım ki şimdi kaçmak istemiyordum. Ne olursa olsun görmek istiyordum. İçimdeki bu garip duygulara da bir anlam bulurdum belki.

Hala kapının ardında girmekle girmemek arasında kalmışken benim az önce girdiğim binanın kapısı büyük bir gürültü ile açıldı, ardından tanıdık ses bir küfür mırıldanarak içeri girdi. Kapıyı arkasından kapatırken yüzünü tam göremesem de giren kişinin Mahmut olduğunu biliyordum. "Sikeyim!" diye arkasını dönüp yürüyecekken göz göze geldiğimizde olduğu yerde kaldı. "Ayaz?" sorarcasına konuşmasıyla korkuyla kaşlarımı çattım. Resmen kontrole gelmiştim ve o date'e giderken birbirimize yakalanmıştık. Dünyanın en kötü sahnesi mi yaşanıyor şu an?

"Ne işin var senin burada?" Hızlı hızlı konuşuyordu. Sanki gerçekten de Bulut'a yetişmeye çalışır gibiydi. Bunu düşünmek iyice kırdı kalbime.

"Ben..." dedim ama devamını getiremeden bir adım yaklaştı.

"Antrenman yapacağım." dedim korkuyla. Aklıma ilk bu yalan gelmişti. Ne diyebilirdim ki başka?

"Tamam. Git şimdi, sonra yaparsın." Öyle acele konuşuyordu ki. Anlam veremiyordum.

"Neden?"

"Ayaz. Lütfen, git."

"Mahmut ne yaptığını biliyorum. Şu an içeride olman gerekiyordu bunu da biliyorum." söylediğim şeyle bir elini saçlarının içinden geçirdi.

"Yemin ederim tahmin ettiğin şey değil. Şimdi git, ben daha sonra sana anlatacağım lütfen." Söylediği şeylerle kaşlarım çatılırken içeriden gelen gürültü ile yerimde sıçradım. Sanki bir şey devrilmiş gibiydi.

"Noluyor?" diye elimi kapı koluna atmıştım ki Mahmut bileğimden kavradı. "Ayaz, git." Dokunduğu yer sanki alev almış gibi hissettim.

"Bulut'a bir şey oldu kesin." bileğimi hızlıca savurup elinden kurtuldum ve kapıyı sertçe açtım. Karşımda gördüğüm manzara başımdan aşağı kaynar sular akmasına sebep olmuştu.

Bulut, duvara dayanmış bir şekilde ağlayacak gibi dururken Görkem, Cem ve adının Yusuf olduğunu bildiğim çocuk onun önünde durmuş sinirle bakıyorlardı fakat açılan kapının sesiyle Görkem hariç herkes kapıya dönmüştü. Metal top kutusu yerde, her yere dağılmış bir şekilde duruyordu.

"Noluyor burada?" ağzımdan çıkmasını istediğim soruyu Mahmut sordu ve yanımdan sertçe geçerek onların yanına gitti. Ben de hemen arkasından Bulut'un yanına ilerlerken Mahmut'un Görkem'i yakasından tuttuğunu gördüm.

"Benim arkamdan iş mi çeviriyorsunuz?" Olayları anlamaya çalışırken Bulut hala ağladı ağlayacak gibiydi.

"Mahmut." Cem'in sakin çıkan sesine karşılık sinirle Görkem'i bırakıp ona döndü Mahmut.

"Ne Mahmut oğlum? Benim arkamdan iş mi
çeviriyorsunuz lan?" Mahmut'un da mı haberi yoktu yani olanlardan?

"Hayır kanka." dedi Cem ama o bir şey demeden yeniden Görkem atladı lafa. "Arkadaşımıza ibneymiş gibi teklifte bulundu! Herhalde bir şey yapacaktık amına koyayım."

Mahmut yine sinirle bir elini Görkem'in yakasına sardı diğer eli havadayken konuştu: "Ben yapamaz mıydım lan? Ben kendi mevzumu kendim çözemez miydim!" sesi öyle sert çıkıyordu ki kulaklarımı kapatmamak için kendimle savaş veriyordum. Onu ilk kez böyle sinirli görmüştüm.

"Bir şey yapmadık zaten kanka."

"Benim telefonumdan." Görkem'i bırakıp Yusuf'a doğru bir adım attı. "Başka biriyle mesajlaşıyorsunuz. Sonra bana haber vermeden plan yapıyorsunuz. Çocuğu buraya çağırıyorsunuz. Oradan bakınca gerizekalıya mı benziyorum ben?"

Onlardan bir ses çıkmadığında ben Bulut'a döndüm. "İyi misin? Bir şey yapmadılar değil mi?"

"Yapmadık. Yapmayacaktık da." dedi Cem. Sinirle baktım yüzüne. Daha birkaç gün öncesinde aynı masada oturduğu insanı böyle korkutacak kadar ne yapmış olabilirdi sanki bu çocuk?

"Neden çağırdınız o zaman buraya?" Hiçbiri cevap vermediğinde iyice sinirlendim. "Cevap versenize! Derdiniz ne?"

"Bağırma Ayaz." dedi Görkem. "Konuşacaktık sadece. Sinirlendim birden, bi de biraz korkutmak istedim. Devirdim kutuyu."

"Aptal!" dedim tükürür gibi. Bulut'a döndüm. "Gidelim gel." Hiçbirinin yüzüne bakmadan kapıya doğru yürüdüm. Arkamdan gelen adım seslerinin Bulut'a ait olduğunu bildiğim için bakma gereği duymadım.

Mahmut'un Bulut'tan hoşlanmadığını anlamıştım ama kesin olarak öğrenemedim tabii. Yaşananlara öyle sinirliydim ki. Belki Mahmut yüzde yüz suçlu değildi ama ona da suçsuz diyemiyordum.

Continue Reading

You'll Also Like

640K 33.3K 57
"Hiç romantik olamayacağım. Sana o kadar derece yaptırdım, bunun bedelini benimle evlenerek öder misin?" Kendi kurduğu cümleye güldükten sonra sesli...
1.5M 171K 55
Irmak, 14 Şubat'ın özel bir gün olduğuna inanır ve o gün bir randevuya çıkmanın nasıl bir şey olduğunu merak eder. Ama hiçbir zaman Sevgililer Günü'n...
459K 18.3K 41
"sare sence sigarayı bıraktıran mı yoksa ona bakarak dumanı üflediğin kişi mi daha çok sevgiyi hak eder?" kollarımı göğsümde birleştirdim. "ardıç abi...
373K 29.8K 43
Siz: canım sıkıldı Siz: o yüzdende sana yazdım Miraç: ne? Miraç: kimsin sen? Siz: anoniminim . Derste canınız sıkıldığı için okulun popüler ç...