MAHKÚM

By Nsakoseoglu

2.2M 71.2K 26.9K

Babasının borcu yüzünden genç kızı alı koyan Karahan başına büyük ama tatlı bela alır... Genç kız Karahandan... More

2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm Bayram
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54 Final Bölüm

1.Bölüm

225K 3.7K 1.2K
By Nsakoseoglu

(Her şey bir kurgudan ibarettir ciddiye alınmamalıdır.)

Umarım hikayeyi beğenirsiniz.



Hava yine her zaman ki gibi çok güzeldi. Güneş tam tepede ben arkadaşlarımla buluşmak için hazırlanmış hatta biraz geç kalmıştım. Hızlı adımlarla evden çıkıp anlaştığımız gibi sahile gidip piknik yapacaktık. Temmuzun son haftası ve hava çok sıcak fakat bir o kadar da güzeldi. Tam pikniklik. Sahile geldiğimde çimenliklere ilerledim. Etrafıma b akındım, Duru ve Derini aradı gözlerim. Onlarla lisede tanışmıştık ve üçümüz en iyi arkadaş olmuştuk. Sahilde çok az insan vardı ama çimenliklerde çok fazla insan ve bu kadar insan arasından arkadaşlarımı bulmak daha da zorlaşıyordu. Etrafıma biraz daha bakındığımda arkamdan biri ismimi seslendi.

"Miray buradayız." Sesin geldiği yöne yani arkamı döndüm. Kocaman çınar ağacının altına geçmişlerdi. Gövdesi kocaman olduğu için hem gölge hem serinlik veriyordu. Hızla onların yanına ilerledim zaten çok geç kalmıştım. Annemlerle yine tartışmıştık. Babamın borcu olduğu için biraz sıkışıktık. Bu yüzden benim harcama yapmamı istemiyorlardı. Ama onlara kendi paramdan aldığımı söylediğimde çok sorumsuz ve boşa harcadığımı söyleyip duruyorlardı. Şuracıkta ölsem biriktirdiğim para boşa gidecekti. Bende keyfini çıkartıyordum. Onlar bunu anlamıyorlardı.

"Geldim."diyerek hızlı adımlarla yanlarına gittim.

"Hiç gelmeseydin Miray!" Derin benimle dalga geçerken, Duru sadece sırıtıyodu. Sanırım bu sefer haklılardı cebimden telefonu çıkartıp saate baktığımda annem yüzünden tam yarım saat geç kalmıştım. Yine de fazla tepki vermemişlerdi, onları bekletmem  kabalıktı. Arkadaş olduğumuz için onlar sorun etmese de ben kendimi kötü hissetmeye  başlamıştım.

"Kusura bakmayın annem tuttu biraz. Beklediğiniz için teşekkür ederim."dedim gülümseyerek. Yanlarına oturup getirdiğimiz yiyecekleri çıkartmaya başladık.

Duru kek ve poğaça getirmişti. Derin ıslak kek getirmiş ve iki kek olduğu için ikisi aralarında şakayla karışık tartışmışlardı. Şahsen bunun benim için bir önemi yoktu. İkisini de seviyordum. Ben ise kurabiye getirmiştim. Tabi birazda makaron. Kendi paramla aldıklarım şeyler ama. Biraz okuldakiler hakkında dedikodu yaptık.

Hangi alanda ilerlememiz gerektiğiyle alakalı küçük bir sohbet yaptık. Ben Hukuk okumak istiyordum. İleride çok bilinen ve başarılı bir avukat olmak istiyorum. Duru hemşire olmak istediğini küçüklükten beri hayalinin bu olduğunu söylüyor. Derin ise resim atölyesi açmayı düşündüğünü söyledi. Derin çok güzel resim çizerdi. Ve bu yeteneği ona verilmiş bir lútuf olduğunu düşünmüşümdür her zaman. Bir süre daha konuştuktan sonra annem beni aramış ve eve gelmem gerektiğini söylemişti. Acil bir şey olmasa arkadaşlarımlayken beni rahatsız etmezlerdi.

"Sanırım bir sorun var eve gitmem gerekiyor."dedim.

"Kötü bir şey mi bizde seninle gelelim mi Miray?"

"Hayır gerek yok. Kötü bişey değil merak etmeyin siz devam edin sonra görüşürüz." Yani umarım kötü bir şey değildir. Hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Telefonumdan kulaklığı çıkartıp şarkı dinleyerek eve gittim.

Saate baktığımda daha 6:10"u gösteriyordu. Acil bir konu olsa iyi olur kızların yanından da apar topar kalktım.

Eve girdim ve herkes masada toplanmış beni bekliyorlardı. Biraz gerilsemde kulaklıklarımı çıkarttım ve hızlı adımlarla yemek masasının sandalyesini çekip oturdum. Yanımda ablam Berna vardı. Bende geldiğime göre artık babam konuşma yapmaya hazırlanıyordu. Yüzü çok gergin ve endişeliydi. Ellerini masanın üzerine koymuş ve birbirine kenetlemişti. Annemde onun yanında babamın omzuna dokunarak onu rahatlatmaya çalışıyordu.

"Çocuklar size önemli bir şey söylemem gerek. Turizm de yaptığımız iş iyi gitmedi ve iflasın eşiğine geldik bunu zaten biliyorsunuz. İşe ortak aldık. Fakat benim üzerime olduğu için borcumda arttı tabiki bunu halledeceğim sadece biraz dikkatli harcama yapın olur mu? Anneniz zaten size söylemiştir fakat ben olayı tamamen size izah etmek istedim."dedi. Sesi de yüzü de mahçuptu ama ne gerek vardı ki biz onun ailesiydik sonuçta. Babamın yanına gidip ona sarıldım. Arkamdan ablam da sarıldı ve annemde hepimize sarılarak birbirimizi tamamladık. Sonrasında annem yemek hazırlamak için mutfağa gitmişti babamı işte sorun olduğu için işe ben ise kulaklığımı alıp odama çıkmıştım. Yatağıma uzandım ve müzik dinlemeye başladım."umarım babam en kısa zamanda işleri yoluna koyar." Diye geçirdim içimden. Gözlerimi yavaşça kapandı ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Evden ağlama sesleri geliyordu. Gözlerimi zorlukla açtım. Saate baktım 8:20 ne yani bir buçuk saattir uyumuş muydum? Peki ya aşağıdan gelen ağlama sesleri. Hızla ayağa kalktım ve merdivenlerden aşağı inip kapının önünde duran aileme yaklaştım. Babamın elinde bir zarf vardı. Annem ağlamaya başlamıştı. Ablam ise annemi teselli etmeye çalışıyodu. Ben ise olayı anlamaya çalışıyordum. Babamın elinden zarfı aldım. Aldığım gibi şoka uğramıştım. İcra kağıdıydı. Demek ki babamın durumu bu raddeye kadar gelmişti. Annem bu durumumuza üzülürken babam ne yapacağını düşünüyordu. Ben hepsini içeri geçirdim. Yarım saat boyunca kimse konuşmadı. Sadece annem ne olacağını sorup babamı daha da geriyodu. Hepsi bu. Yaklaşık yarım saat sonra babam oturduğu yerden kalktı ve bize bir şey demeden gitti.

Babam gelene kadar kimse uyumamıştı.

"Anne artık ağlama, babam halledeceğini söyledi. Adamı sadece geriyorsun."dedim.

"Sessiz olun, hadi yatın siz." Ablam omuz silkerek  koltuğa oturdu. Bende haliyle onların yanında kaldım. Birinin bu evi toparlaması lazım. O sen misin? Evet beğenemedin  mi iç ses!

Saat 01:30 da babam eve geldi. Annem merakla nerde olduğunu sorsada babam işi olduğunu söyledi ve bizi geçiştirmiş, annem de üstüne gitmemişti. Babam gelince hepimiz yerimizden kalkıp odalarımıza geçtik.

Ben babamın yanına doğru ilerledim. "Eminim bugün geç gelmenin nedeni her şeyi yoluna koymandı."dedim ve yanağından öpüp odama geçtim. Babam sadece bana gülümsemişti ama biliyordum ki babam bir yolunu bulmuştu. Ve zamanı geldiğinde bize söyleyecekti.

(Bir hafta sonra)

Aradan bir hafta geçti bu süre zarfında babam parayı nereden bulduğunu söylemesede işleri yoluna koymuş hepimiz özelliklede annem rahat bir nefes almıştı. Yinede babamın şüpheci tavırları annemi de etkiliyordu. Geceleri uyuyamıyor bu parayı nereden bulduğunu merak ediyordu. Fakat babam bize söylemiyor zamanı gelince söyleyeceği için bizde onun üstüne gitmiyorduk.

Babam işleri yoluna sokunca bunu kutlamak için bizi yemeğe çıkarttı. Ben normal günlük giyinirken annem sevinçten olsa gerek  biraz abartmış olucak ki ablam da annemle yarışırdı. Dikkat çeken kıyafetler giyinmekten hoşlanmazdım. Üzerimdeki gereksiz bakışlara maruz kalmak benim hep canımı sıkmış ve bu yüzden çoğu insanla tartışmışlığım bile vardır.

Babamda benim gibi sade giyinmişti. Annemle ablama üstlerini değiştirmelerini söylesem de beni takmayıp arabadaki yerlerine geçtiler. Bende arabaya bindiğimde yarım saatlik yolculuğun ardından ormanlık alanda güzel lüks bir restauranta gelmiştik. Tamam da biz ne ara bu kadar toparlanıp zengin olduk?

İçeri girdiğimizde bunun her zamanki yerlerden farklı olduğunu anlamamak mümkün değildi ki ilerde bir kalabalık daha doğrusu yirmiye yakın takım elbiseli adam iri cüsseli kulaklarında kulaklık korumaya benzer halleri vardı ve ayakata üç kişinin etrafını sarmış bir şekilde bekliyorlar, tabiki etrafa da bakınıyorlardı.

Her ne kadar merak etsemde oraya gidemeyeceğimi biliyordum. Halbuki  gitsem ne kadar hoş olurdu. Merakımı giderirdim.

Annemin beni çağırmasıyla gözümü o adamlardan çektim ve yanlarına ilerleyip oturdum. Benim gibi babam da arka tarafa bakıp duruyordu. Sanırım oda benim gibi merak etmişti. Bunu ablama söylemiş fakat oralı olmadığı gibi bana da o tarafa bakmamam  gerektiğini söyleyip duruyordu. "İyide ben çok merak ediyordum ama."tabiki bunu içimden söyledim. Eğer bunu ablama söylesedim:"fazla merak iyi değildir Miraycım." Derdi.

Dikkatimi önümdeki menüye odakladım. Hepimiz bir şeyler sipariş verdik sonra babam masadan kalktı ve o kalabalığa doğru gitmeye başladı. Babama seslenip nereye desem de eski bir dostu gördüğünü söyledi. Neyse en azından birimiz o kalabalığa girmişti, babam gelince ondan öğrenirdim. Yaklaşık 15 dakika geçmişti ne babam ne de yemekler gelmişti ve ben hem merak ediyordum hemde çok acıkmıştım. Beş dakikanın sonunda babam geldi ardından yemeklerde geldi sanırım babamı bekliyordu bu yemekler. "Saçmalama Miray."dedi iç sesim kendi kendime göz devirdim iç sesime, sanki mümkünmüş gibi. Babama ne olduğunu sorsam da  beni geçiştirdi. Ondan cevap alamayacağımı anladığımda da konuşmayı bırakıp yirmi dikakdır beklediğim yemeğimi iştahla yemeye başladım.

Masada sohbet edilse de ben hala babamın oraya neden gittiğini merak ediyordum. Bazı şeylerin sırf onlardan küçüğüm diye bana söylenmemesi  sinirimi bozuyordu.

Üç bardak ayrandan sonra çok fazla sıkışmıştım. Tuvalete gitmek için kalktım. Buranın yemekleri de güzeldi ama geç gelmesini affedebilirdim."sanki sana soran yada özür dileyen var Miray."yine iç sesime göz devire devire tuvalete gittim.

İşlerimi hallettiğimde tam çıkarken duvara çarptım "ah!"diye inledim. Tam bu duvarın burda ne işi var diyecekken çarptığımın aslında duvar değilde bir insan daha doğrusu kas yığını olduğunu gördüm. "Salak mısın kızım adamı nasıl duvar sana biliyosun. Beyin nakli şart, ayran kafa yapmış olmalı sende. "iç sesime kulak vermeden özür diledim fakat o bana sanki benim suçummuş da yalvarmamı bekler gibi bir hali vardı. Donuk bakışlarıyla beni süzdü.  Sanki az önce ki adamlardan birine benziyor gibiydi.

Adam asla bana cevap  vermiyordu. Aksine ona nasıl çarparım gibi bir ifadeyle bana bakıyordu. İngiltere prensi sanki beyefendi. Mükemmel zekam burada daha fazla kalmamam gerektiğini iyi biliyordu.

"Oldu o zaman iyi günler."

Hızlı adımlarla ordan uzaklaştım ve ailemin yanına gittim. Onlarda beni görünce kalkmaya başlamışlardı mükemmel bir zamanlama.

Restauranttan ayrılmış eve gidiyorduk. Herkes bugün ayrı mutluydu çünkü babam işleri nasıl yaptıysa bir anda yoluna koymuştu bize de sadece yakın dostundan borç para aldığını onu da yavaş yavaş ödediğini söylemişti. Bu hepimizin içini rahatlamıştı o kadar parayı bir anda nasıl bulduğunu anlayamamıştık.

Gerçi ben meblağyı sormuştum fakat bana tam bir rakam söylememiş kafamı bunlara yormamam gerektiğini vurgulamıştı. Sanki ben küçük bir çocuktum."Adamı duvar sandığından beri zekanda bir problem olduğunu düşünmeye başlıyorum."İç sesime aldırış etmeden kulaklığımı takıp yolu izlemeye başladım. Ormanın içinden geçiyorduk ve müzik eşliğinde çok güzel hissettiriyordu. Arabanın camını sonuna kadar açtım. Ablam saçları bozuluyo diye bana söylenirken ben onu takmayıp,o temiz oksijeni içime çektim.

Eve geldiğim gibi uyumuştum. İlk defa herkes bu kadar rahat bir gece geçiriyordu. Babamın işi yüzünden hepimiz ruhsal olarak da etkilenmiştik. Uyandığımda saate baktım 9:12"yi gösteriyordu. Kızlarla grubumuzdan mesaj vardı.

"Deliler"adlı grubunuzdan mesaj var.

Duru:Bugün buluşmamız gerek. Size anlatacağım çok önemli şeyler varr!!!
"8:45"
Derin:Ne oldu çabuk söylee
"8:52"

Duru:Olmaz buluşmamız lazım ama çok güzel bişeyy:)
"9:00"

Ben:Bir gibi bulusalım o zaman. Umarım gerçekten önemlidir!♡
"9:15"

Duru: Tabi çok önemli tamam birde hazır olun askerlerim{!}
"9:15"

Derin:Tamamdır.
"9:16"

Tefonu yatağımın üstüne bırakıp aşağıdan gelen kızartma kokusunu takip ettim. Ve masadaki yerimi aldım. Ablam bugün çok şık gözüküyordu. Mavi bir elbise giymiş siyah saçlarını dalgalandırmış. Hafif de makyaj yapmış. Ona doğru döndüm ve şaşırmış gibi yapıp:

"Hayırdır düğün mü var."dedim kıkırdayarak. Büyük ihtimalle sevgilisiyle buluşacaktı.

"Hayır seni aptal! Baranla buluşacağım. Anne çok mu abartı olmuş."dedi bana sinirle bakarak ben de babam da gülmemek için çok zor tutuyorduk kendimizi. Ablam 23 yaşında ve üniversite de tanıştığı biriyle yani Baran abiyle 3 yıldır sevgililer. Annemler de onu çok sevmiş ve bu ilişkiye onay vermişlerdi.

Annem içerden elinde kızartmayla geldi. Ablamın yanına oturup:

"Bakma sen onlara çok güzel olmuşsun."dedi ve ablama göz kırptı. Babamla bizde aynanda onlara göz devirdik.

"Anne bende kızlarla buluşacağım."dedim.

"Hayır olmaz bana yardım etmen lazım. Ev işleri duruyor."dedi.

Babama döndüm ve aynı soruyu ona da sordum:"Baba ben arkadaşlarımla buluşacağım."dedim. Babamda kafasıyla onay verince anneme mükemmel bir bakış attım. Annem ise bu durumuma sadece gülmüştü. Her ne kadar annem izin vermesede bana kıyamadığını biliyordum. Bu yüzden itiraz etmedi. Kahvaltımı hızlıca ve çokça yaptım. Odama cıkıp siyah bir tişört altına kotumu giyindim. Saçlarımı tarayıp serbest bıraktım,çilek aromalı parfümümü sıktıktan sonra evden çıktım.

"Yazardan"

Ahmet bey eşi Sevda hanımla uzun uzun konuştu. Mafyadan borç para aldığını ödemesinin yaklaştığını fakat hala yeterli para bulmadığını anlattı. Hazır çocuklar da evde yokken anlatmanın daha iyi olacağını düşündü. Bu durumu eşinden saklamak istemiyordu. Ahmet bey gergin yüzüyle, Sevda hanımın nasıl tepki vereceğini merak ediyordu. Belki kendisine bağıracak hatta belki güveni kırılacaktı.

"Sevda ne düşünüyorsun."

"Ben zaten her şeyin farkındaydım. Bir kaç günde bir milyonu ancak mafyadan bulabilirdin. Bende bana söylemeni bekliyordum. Üstüne gelmek istemedim."dedi.

Ahmet beyin eşi Sevda hanım çok anlayışlı ve hoşgörülü biri idi. Ahmet bey tuttuğu nefesini dışarı verip. Eşine sıkıca sarıldı. Ve onun gibi bir eşe sahip olduğu için şükür etti. Çok şanslıydı.

"Peki ne yapacağız."dedi Sevda hanım endişeyle. Sonuçta mafyaydı bu işler daha kötü bir hal almadan parayı bulmaları gerekiyordu. Fakat bir milyonu nerden bulabilirlerdi ki.

"Ben Karahan beyle konuşacağım. Biraz daha müsade isteyeceğim."dedi Ahmet bey kederli çıkmıştı sesi."Çocuklara bir şey demeyelim."dedi ardından. Sevda hanım eşini başıyla onayladı. Ahmet bey de Karahanla konuşmak için evden çıktı. Yolda Karahanı arada üçüncü çalışta açtı.

"Yanına geliyorum. Müsait miydiniz?"dedi,sesi kısık çıkmıştı. Çünkü oraya orta yolu bulmak için gidiyordu. Söz konusu Karahansa nasıl bir orta yol bulacaktı bilmiyordu ama olabildiğince ödeme gününü uzatmaya çalışacaktı.

"Zaten geliyosun. Gelme desem geri dönecek değilsin herhalde. Yine can sıkıcı bir konuşma yapıcaz anlaşılan."dedi ve Ahmet beyin suratına telefonu kapattı. Ahmet bey Karahanın sinirlendiğini anladı ve terlemeye başladı. Zaten bu adam hep sinirliydi. Onların mekanına geldiğinde korumalar Ahmet beyin üstünü aradılar ve içeri aldılar.

"Abim sizi odasında bekliyor."dedi bir koruma. Ahmet bey başıyla onaylayıp gergin adımlarla yukarı çıktı. Kapının önünde biraz bekledi ve diyeceklerini aklında tartmaya başladı. Taki içerden Karahanın sesi gelene kadar.

"Kapıda daha ne kadar dikilmeyi düşünüyorsunuz. İşlerim var içeri gelin."dedi.

Ahmet bey nasıl kapıda beklediğini anladığını merak ediyordu. Ama tabiki yeri ve zamanı değildi. Şimdi daha önemli bir konu vardı. Ahmet bey odaya girdi ve koltuğa oturdu.

"Biseyler içer misin?"diye sordu.

Ahmet bey kafasını iki yana sallayarak:"Direk konuya gireceğim seni de fazla meşgul etmeyeceğim."dedi.

"Dinliyorum." Karahan çok ciddi ve sinirli duruyordu. Ahmet beyin gözü masadaki silaha kayıp duruyordu.

"Bir kaza çıkmasın şimdi."dedi silahı göstererek.

"Silahımı kimse için indirmem yada rafa kaldırmam. Benim mekanımdasın zaten bunlara alışsan iyi olur."dedi alayla.

Ahmet bey kafasını salladı ve konuya girdi."Ödeme gününü bir hafta daha uzatabilir misin?"

Karahan derin bir nefes aldı ve bıkkınlıkla verdi."Olmaz."dedi.

Ahmet bey bu sefer daha sakin ve uzlaşma yolunda ilerledi.

"Bir hafta daha verirsen bulabilirim lütfen sadece bir hafta."

"Peki bir haftanın sonunda da bulamazsan."dedi itinayla.

Ahmet beyden cevap gelmeyince Karahan konuşmaya devam etti."O zaman senden en değerli olan şeyi alırım. Borcunu ödeyene kadar."dedi.

Ahmet beyin gözleri açıldı işte bunu beklemiyordu. Ne yapacağını düşünmeye başladı.

"Benim fazla vaktim yok. Ya yarkın bir milyonu getirirsin yada benim anlaşmama uyarsın. Ha ikiside olmaz dersen işte o zaman en değerlilerinle ölürsün."dedi. Yüzü ifadesizdi. Ahmet beyin ne diyeceğini çok iyi biliyordu. Tabiki teklifi kabul edecekti. Öyle de oldu Ahmet bey her ne kadar istemesede kabul etmek zorunda kaldı. Ve odadan çıkıp arabasına bindi. Eve doğru sürmeye başladı. Bir an önce o parayı bulmalı ve ailesine hiç bir şey olmamalıydı..

"Miraydan"

Kızlarla yine aynı yerde buluştuk. Sahil geçen ki buluşmamıza göre daha boştu ve bu çok güzeldi. Kalabalık ortamda rahat edemiyordum. Sevmezdim de. Derinin yanına gittiğimde Durunun daha gelmediğini gördüm. Oturup Durunun gelmesini bekledik. Oda beş dakika sonra gelmişti. Yanımıza oturdu ve anlatmaya başladı. Çok heyecanlı gözüküyordu.

"Derinden"

Bir yıldır sevdiğim biri vardı ve ınstagram hikayesinden cafeye gittiğini öğrendim. Onunla hiç konuşmamıştık. Bu yüzden eğer tekse güzel bir başlangıç olabilirdi. Siyah saçlarımı yukardan topladım. Kızlar bana çok yakıştığını söylüyordu. Sanırım haklılardı bende saçlarımı böyle çok beğeniyorum. Üstüme beyaz crop altıma kotumu giyinip çıktım. Gittiği Cafe bizim evimize yakında ve yürüyerek hızlıca gittim. İçeri girdiğim de gözlerim onu aradı. Sonrasında gülme seslerinin geldiği tarafa döndüm. Oradaydı ama yanında iki kişi daha vardı ve kızın biri gülerek ona bakıyordu oda kıza. O an sadece ordan gitmek istedim. Tam arkamı dönüp gidecekken onunla göz göze geldim. Başıyla bana salam vermişti neydi şimdi bu hem yanındakiyle kıkırdayacak hem de bana mı bakacaktı,sinirledim ve ona bakmadan başka bir tarafa geçtim oturdum. Sonuçta gelmiştim pat diye gidersem onu gördüğüm için gittiğim anlaşılırdı. Oturdum ve kendime kahve söyledim. Kahvemi beklerken telefonumla ilgileniyordum. Ara telelfonumun ekranıyla onlara bakıyordum. O kız gülerek ona yani Burağa bir şeyler anlatıp duruyordu. Telefonumu kapattım ve kahvem geldi. Kahvemi hızlıca içip burdan gitmek istiyorum. Keşke hiç gelmeseydim. Düşüncelerim içinde kendime kızarken yanıma biri oturdu. Kafamı kaldırıp baktığımda daha önce onu hiç görmemiştim. Orta boylarda esmerdi bakıldığında yakışıklı gibi ama benim Aklım Buraktan başkasına gitmiyodu.

"Oturabilir miyim?"dedi.

Bide onunla uğraşamazdım."Hayır."dedim.

"Birini mi bekliyorsunuz?"dedi.

Bune neydi ya şimdi."Beyefendi gider misiniz?"dedim. Sinirle.

"Sadece sizinle tanışmak istiyorum."dedi.

Sinirle ayağa kalktığımda belimde bir el hissettim. Reflex olarak arkamı döndüğümde Burakla burun buruna gelmiştik. Ben bir adım gerileyecekken beni daha sıkı tuttu ve yanıma geldi. Eli hala açıkta kalan tenime değiyordu.

"Birini beklediğinden bahsetmemiştin. Sanırım sevgilin benimle de flört ediyo.dedi. Bu şimdi neydi ben ona kaç kere git demiştim. Tam konuşacakken Burak beklenmedik bir haraketle elini masaya vurdu ve o an cafedeki herkes bize bakmaya başladı. Aslında Burağa. Ona baktığımda çok sinirli olduğunu gördüm. Bu hareketiyle çocuk yanımızdan uzaklaşıp gitti. Burak elini belimden çekti. Ben şaşkınlıkla ona bakarken yanımıza i iki kız geldi sürekli Burağa gülümseyen kız bana iyi olup olmadığımı sordu. Buna nedense çok sinirlenmiştim Burağa teşekkür edip oradan uzaklaştım. Beni koruması güzel bir şeydi ama o kız kimdi ki öyle. Kız Ona sürekli ona gülümseyip duruyordu, tamam Burak fazla tepki vermiyordu ama yinede onunlaydı. Eve geldim duş aldım. Yarın kızlarla buluşup anlatamam gerekiyordu yoksa patlardım. Alarmımın sesiyle uyandığımda dün uyuya kaldığımı fark ettim. Kızlara mesaj attım. Onlarda buluşmayı kabul ettiler. Birde buluşacaktık. Annemin kahvaltı hazırladığını söyleyen babama kafa sallayıp aşağı beraber indik. Hızlıca kahvaltımı yapıp kızlarla buluşmak için hazırlandım.

"Miraydan"

Derin bize anlattığında şok olmuştuk.

"Belki sadece arkadaşıdır."dedim. İyimser olmak lazımdı. Duruda beni onaylamıştı. Fakat Derin bizimle farklı düşünüyordu. Bunu zaman gösterecekti. Biraz daha konuştuktan sonra hava kararmaya başlamıştı ve evlere dağılmıştık. Derine sıkıca sarılıp kendisini üzmemesini söyledim. Oda bana sıkıca sarıldı ve evlerimize gittik.

(Bir hafta sonra..)

Kapı sesiyle uyandık alacaklı gibi kapımızı çalıyorlardı. Kimdi şimdi bu sabah sabah. Saate baktığımda daha sabahın 8:00 ne cidden mi kim şimdi bu üstüme tişört geçirip aşağı indim annemler de kapıdaydı, ablam da arkamdan geliyordu. Babam bizim içeri geçmemizi söylesede biz geçmemiştik. Kapıyı alacaklı gibi çalan kimdi ve neden bu şekilde evimize kadar gelmişti. Kapıyı artık kıracak gibi çaldıklarında babam endişeyle kapıyı açtı. Hepimiz karşımızdaki adama bakıyorduk. Ben o an şoka girmiştim. Bir ay önce yemek yemeye gittiğimizde bu adama çarpmıştım. Şimdi daha detaylı bakınca uzun boylu,iri yarı,esmer ve donuk bakışlıydı. Ben ona bakarken oda bana çevirdi kafasını,siyah hareleri,mavi gözlerimle buluşunca nefesimin kesildiğini bile hissetmiştim. Bakışlarımı arkadaki adamlarına diktim.

"Günaydın Bulut ailesi. Ahmet bey değerli bişeyinizi almaya geldim."dedi. Alayla,neyden bahsediyordu bu adam.

"Bakın Karahan bey daha hala-"babamın lafını kesti ve bir adım öne gelip beni bileğimden tutup dışarı çekti. Babamda diğer bilegimden tutunca aralarında kaldım.

"Anlaşma anlaşmadır. Siz parayı ödeyene kadar bu küçük hanım bizimle kalacak."dedi.

Gözlerimin dolduğunu yanaklarıma akınca anladım. Babama dolu dolu baktım. Babam beni ona vermezdi ki:

"Beni onlara vermiyeceksin dimi baba."dedim. Sadece babama bakıyordum. Babam ise o adama.

Umarım keyifle okursunuz. Destek verirseniz sevinirim. Mahkúmun ilk bölümü sizlerle. Oy verip yorumlarınızı, düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim.♡

Instagram hesabım: nnsa_nk

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 100K 26
Psikiyatrist, karanlık kadar çekici ve zeki bir adam... Şizofren, öldürücü güzellikte bir kadın... Her şey çok normaldi ta ki kadının aslında şizofre...
10.8M 324K 55
(+18 | Yetişkin içeriklidir.) Parmak uçlarım geniş omuzlarına dokunduğunda aniden gözlerime baktı. "Artık ben senin kadar kötüyüm, sende benim kadar...
11.5M 183K 17
17 NUMARA'YI KİTAP SATAN HER YERDE BULABİLİR, SATIN ALABİLİRSİNİZ. BURADA YALNIZCA TANITIM AMAÇLI İLK ON BÖLÜM VE ÖZEL BÖLÜMLER YAYIMDADIR. Gecenin k...
57.6K 4.3K 32
Altı elementin bulunduğu bir okul. Bu okula her şeyden habersiz, bir gece yarısı zorla kaçırılıp getirilen bir baş rol. Annesiyle aynı gece kaçırılıp...