BLACKOUT( Kitap Oluyor)

Por ElifKaplan3

1.1M 84.9K 20.3K

-Wattpad'de görmediğiniz, gerçek bilgilerden yararlanılan bir asker(hava) kurgusudur. Blackout bir havacılık... Más

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
GELECEKTEN (SPOİLER İÇERİR!!!!!)
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
GELECEKTEN 2 (SPOİLER İÇERİR!!!!)
28. BÖLÜM KISIM 2
29
30
31
32
33
34
35
36
37
GELECEKTEN SPOİLER 3!
38
39
40
41-KESİT
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
İSİM DEĞİŞİKLİĞİ
55
FİNAL 1. KISIM
FİNAL 2. KISIM
KİTAP OLUYORUZ❤️

28. BÖLÜM KISIM 1

15.9K 1.3K 366
Por ElifKaplan3

Herkese selammmm

Yeni kapak nasıl olmuş?

Ara baya uzun oldu ama odaklanıp yazamadım ve kısa bir bölüm. O yüzden bol bol motivasyon için sizden çok çok yorum istiyorum. Özellikle satır içi yorum yazarsanız sevinirim. Lütfen sadece emoji atıp geçmeyin (:

Oy ver hikayene can ver! Yorumların sayısıyla bölüm gelme hızı doğru orantılıdır!

Beğendiğim yorum sahibine bölüm ithaf edilecektir!

Keyifli okumalar!

Başlangıç saatiniz için buraya bir yorum bırakın lütfen!

Tuğrul sıkıntılı bir şekilde odasına döndüğünde Serdar'ı fazlasıyla coşkun bir halde buldu.

"Hayırdır?" dedi Serdar'a göz kırparak. Elindeki dosyayı kendi masasına koyduktan sonra arkadaşının masasına yaslandı.

"Abim tatile çıkıyor geçerken buraya da uğrayacak. Yeğenlerimi görmeyeli çok oldu biliyorsun. Onun mutluluğu sardı." Arkadaşının o içten gülümsemesi Tuğrul'a da yansıdı. Serdar abisiyle NATO görevinde karşılaşmıştı ama Tuğrul onun yeğenlerini de çok özlediğini biliyordu.

"Sen ne yaptın hallettin mi işleri?" diyerek Tuğrul'a baktı meraklı gözlerle Serdar. Arkadaşının yüzü sıkkın bir ifadeye bürünürken ona yardım edememek içten içe Serdar'ı da zorluyordu.

"Of sorma ya bu yeni gelenleri biraz eğitmek lazım. Komutanım görmeden inşallah bunu başarırız. Yoksa beni sorumlu tutacak," dedi Tuğrul ve derin bir nefes aldı. Yarbayının her an ne yapacağı belli olmuyordu.

"Yandın oğlum ne diyeyim. Şimdi yalan yok, baştan beri sana biraz takıktı şimdi daha da taktı gibi."

"Ben sadece işimi yapmak istiyorum Serdar. Hikmet bile niye uçuşumun olmadığını sordu. Onlar bile şaşırmışlar."

"Telafi edersin ya sıkıntı yapma. Artık biraz dişini sıkacaksın," diyerek arkadaşını rahatlatmaya çalıştı Serdar.

"Bakalım muayenede ne çıkacak?" Tuğrul için en stresli muayenelerden biri olacaktı. İlki HHO'dan mezun olduğunda girdiğiydi çünkü ilk kez daha farklı bir sınanmayla karşılaşmıştı ama o gün yanında Serdar ve diğer arkadaşları da vardı. En azından stresleri en aza indirmeyi başarmışlardı ama bu sefer farklı olacaktı.

"Aslan gibi adamsın bir şey çıkmayacak." Tuğrul başını salladı ve bu konudan kaçmak istercesine konuyu Serdar'ın düğününe getirmek istedi.

"İnşallah. Vay be iki hafta sonra kuş yuvadan uçacak ha!" Serdar Tuğrul'un bu tanımına güldü.

"Her şey hazır ama gün geçtikçe insan stres oluyormuş."

"Ne stresi be alem damat görsün. Güzel olacak güzel," dedi arkadaşına destek olmak istercesine Tuğrul.

"İyi bari gözüm arkada kalmayacak Ceyhan var."

"Alt tarafı evleniyorsun be, burada yine birlikte olacağız." Tuğrul masadan bir kalem alıp Serdar'a fırlattı ama Serdar son anda kalemi yakaladı.

"Alt tarafı ha! Geç bakalım Ceyhan'ın karşısına elinde yüzükle. Diğer sevgilisini bu yüzden kıskandığını unuttum pardon." Serdar'ın o alaycı sesi ilk başta Tuğrul'u rahatsız etti çünkü içten içe Serdar'ın dedikleri doğruydu. Ceyhan pek o konuya sıcak bakmıyor gibi duruyordu.

"Daha erken en azından Ceyhan öyle düşünüyor."

"Komutanım da biliyor önünüzde bir engel yok ve o bildiği için bence işler daha da ciddi duruma geldi." Serdar bu konuda haklıydı ama Tuğrul'un bunu yapması için Ceyhan'dan bir adım gelmeliydi. Yoksa olumsuz bir cevaptan sonra Tuğrul nasıl hissedeceğini hiç kestiremiyordu.

"TuğGeneralim ile daha tanışmadık. Sanırım o biraz zor olacak."

"Seni onun karşısında sopa yutmuş gibi kasıntı görmeyi çok isterdim," dedi ve güldü Serdar.

"Galiba öyle olacak." Serdar ona tam ağzını açıp cevap verecekken telefonu çalmaya başladı. Tuğrul arayanı görünce doğruldu. Serdar'ın abisi her zaman ona da abilik yapmıştı ve Tuğrul ona büyük saygı duyuyordu.

"Geldiler," dedi Serdar ve hemen ayağa kalktı. Tuğrul ile birlikte odalarından çıktılar ve uzun koridorda yürüdükten sonra binanın dışına yöneldiler. Kapıdan çıktıkları an Tuğrul onları gördü.

"Koş Ahu'm koş!" dedi Serdar sesini yükselterek. Küçük kızın neşeyle Serdar'a doğru koşmasını gülümseyerek izledi Tuğrul. Serdar yere diz çöktü ve küçük kız onun üzerine atladığında Serdar onu tuttu. Yeğeninin ona sevgiyle sarılmasını Serdar'ın ise onu bağrına basıp yanaklarından öpmesini seyretti. Serdar yeğenlerine düşkündü. Ahu ilk olunca Serdar onu farklı bir yere koyuyordu.

"Nerede kanatların? Uç bakayım kelebeğim!" dedi Serdar ve küçük kız kollarını açıp aşağı yukarı salladığında Serdar güldü ve tekrar kıza sarıldı.

"Seni çok özledim. Annem damat olacağını söylüyor. Damat olma." Serdar küçük kızın dediklerini dikkatlice dinledi ve neşeli olan yüzünün aniden asıldığını da fark etti.

"Neden damat olmamı istemiyorsun?" dedi kızın saçlarını okşayarak.

"O zaman senin bebeğin de olur onu daha çok seversin." Serdar cümleyi duyunca tekrar ona sarıldı ve yavaşça güldü. Ayrıca bunu düşünmesi onu bir hayli şaşırtmıştı.

"Ben seni her zaman sevmeye devam edeceğim ki! Bu da nereden çıktı?" Küçük kız bakışlarını kaçırdı hemen.

"Asker sözü ver. Babam bir asker söz verdiyse mutlaka sözünde durur diyor."

"Sana asker sözü veriyorum. İçin rahatladı mı?" Ahu başını salladı ve sonra tekrar gülümseye başladı.

"Bana uçakları gösterecek misin?"

"Evet," dedi Serdar ve ona göz kırptı. Bu görüntülerine imrenmeden edemedi Tuğrul. Serdar kız çocuklarına her zaman ayrı bir sevgi besliyordu ve her zaman onlarla çok iyi anlaşırdı. Bir gün sokakta yürürken koşan bir kız çocuğu tam önlerine düşmüştü ve Serdar hemen onu kaldırıp arkasından koşan annesi gelene kadar çocuğu sakinleştirmişti. Annesine kızın ismini sormuş ve öğrendiğinde çok güzel bir isim olduğunu söylemişti. O isim onun öyle içine işledi ki bir gün kızı olursa ona Deva ismini koyacaktı.

"Bakıyorum da hemen hasret gidermişsiniz. Yol boyunca senin kulağını çınlattık Serdar," dedi Saltuk Akılçelen.

"Hoş geldiniz!" dedi Serdar ve sonra bakışları yengesinin kucağındaki daha yaşına girmeyen erkek bebeğe kaydı. Abisiyle sarıldıktan sonra yengesiyle sarıldı ve bebeği onun kucağından aldı.

"Hoş geldiniz abi, Belgin abla," diyerek onları selamladı Tuğrul.

"Çok korkuttun bizi Tuğrul," dedi Belgin ve Tuğrul'a elini uzattı ve Tuğrul hemen onun elini sıktı.

"Geçmiş olsun Tuğrul." Tuğrul onunla sarıldıktan sonra Saltuk'un kaşındaki yaraya baktığını gördü. Elleri destek vermek istercesine omuzlarını kavrayınca rahatladı. Çünkü Serdar'ın abisi onlara her zaman bir rol model olmuştu. Tuğrul lisedeyken onların evine her zaman misafir olmuştu ve Serdar'ın ailesini Tuğrul ikinci ailesi gibi görüyordu.

"Sağ ol Saltuk abi," dedi yavaşça.

"Şu efsanevi Yarbayınız ile tanışmayı da iple çekiyorum." Serdar ve Tuğrul aynı anda güldü. Evet efsaneviydi ama şu an Tuğrul'un ona karşı düşünceleri bir hayli farklılaşmaya başlıyordu.

***

Serdar ile eve girdiğinde Tuğrul fazlasıyla yorgundu. Tüm gün filoda neredeyse çoğu işe koşturmuştu. Yemek masasına oturduğunda bacaklarının ağrısıyla yüzünü buruşturdu.

"Süründürmedi ama ona yaklaştı ha!" diyerek ona takıldı Serdar. Bugün onun için fazlasıyla güzel bir gün olmuştu.

"Öyle oldu ya. Sırf Ceyhan ile azıcık eğlendik diye yapıyor bunu. Emrine itaat etmedim çünkü," dedi söylenerek. Kız kardeşi ile olduğu için yapmadığını söylese de alttan alta öyle bir imaj çiziyordu.

"Ne yalan söyleyeyim Verda ile uçsaydım ben de biraz kuralların dışına çıkabilirdim."

"Kaza da benim suçum neden çünkü liderim inebilirsin dediğinde inmedim. Halbuki çoğu kişi ilk başta düzeltmeye çalışır durumu. Bunu yaptım diye bir ton azar yedim. Küçümsendim hem de idolüm tarafından. Bu çok koyuyor insana Serdar." Düşündükçe içindeki sızlamayı yeniden hissediyordu. Halbuki aynı filoda olacaklarını duyduğunda ne hayaller kurmuştu. Hep onun takdirini kazanmak istemişti ama şu durumda nefretini kazanmış gibi duruyordu.

"Koyar tabii oğlum. Seni test ediyor belli ki. Biraz dişini sık bakalım."

"Öyle yapmaktan başka çarem yok. Ceyhan ile de konuşamadım ya! Onun da bugün çok dersi vardı." Tabağındaki kalan son lokmaları da yedi ve hemen telefonunu eline aldı.

"Belki konuşmak yorgunluğunu alır." Tuğrul onu onaylamak istercesine başını salladı ve Ceyhan'ı aradı. Telefonu kulağına götürdü ve onun açmasını bekledi ama telefon açılmadı. Tekrar ararken yüzü gerginleşmişti. Bu saatlerde evde olması gerekiyordu. Evine gidip onu kötü halde bulduğu gün aklına geldi ama o zaman telefonu çalmıyordu bile. Telefon açılınca içi rahatladı.

"Ceyhan korkuttun beni," dedi hemen heyecanla.

"Tuğrul..." Sesi rahatlatmaktan çok uzaktı çünkü güçsüz bir şekilde geliyordu.

"İyi misin? Sesin iyi gelmiyor."

"Ağrım var," dediğinde Tuğrul'un içinde endişe yükselmeye başladı.

"Tamam hemen geliyorum." Telefonu kapattı ve ona merakla bakan Serdar'a açıklamaya başladı.

"Sesi iyi gelmiyor ağrım var dedi. Ben gidiyorum Serdar."

"Verda nöbetçi bugün. Hastaneye giderseniz yardımcı olur."

"Tamam Serdar çok sağ ol," dedi ve az önce ağrıyan bacaklarının acısını unuttu ve hemen üzerini giyinip evden çıktı. Ceyhan'ın evine koşarak gitti ve ona vermiş olduğu yedek anahtarla dairenin kapısını açtı. Salona girdiğinde Ceyhan'ın koltukta bacaklarını karnına çekerek yatmış olduğunu görünce korktu ama korkunun ona hiçbir yararının olmayacağını biliyordu. Hızlı adımlarla onun yanına doğru yürüdü ve koltuğun yanında diz çöktü. Ceyhan'ın gözleri kapalıydı ama yüzü acı içinde kasılmıştı.

"Ceyhan geldim buradayım," dedi kısık bir sesle ve şefkatle saçlarını okşadı. Ceyhan gözlerini yavaşça açtı ve ona baktı.

"Neren ağrıyor? Seni hastaneye götüreyim iyi görünmüyorsun." Ceyhan doğruldu ama ağrı halen şiddetini gösteriyordu. Üzerini bile değiştirmediğini o an fark etti Tuğrul. Ceyhan ellerini kasıklarına doğru bastırırken aklına ilk gelen şeyi söyledi.

"Regl ağrısı mı?"

"Hayır, sanırım enfeksiyon oldum." Gözlerini tekrar kapattı ve yüzü yine acı içinde bürünürken Tuğrul bir an ne yapacağını şaşırdı çünkü hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştı. Şu an korku ona bir fayda sağlamayacaktı. Çözüme ulaşması gerekiyordu bu yüzden kendini topladı.

"Hadi seni hastaneye götüreyim." Ceyhan başını salladı ve Tuğrul doğrulurken onun da ayağa kalkmasına yardım etti. Yürürken ağrı kendini daha da hissettirdi ama Tuğrul endişelenmesin diye belli etmemeye çalıştı. Gözünü açtığında onun kaygılı haline şahit olmuştu. Gelirken masaya koyduğu çantayı aldı ve Tuğrul'un koluna girdi.

"Ah Ceyhan neden daha önce haber vermedin!" Dairesinden çıkarken Tuğrul kapıyı kilitledi ve sonra asansöre yöneldiler.

"Geçer sandım." Tuğrul tekrar onun koluna girdiğinde Ceyhan ona yaslandı. Eve geldiğinde bir müddet oturmuş ve geçmesini beklemişti ama hiç düşündüğü gibi olmamıştı. Tuğrul haklıydı daha önceden hastaneye gitseydi ağrısı bu kadar şiddetlenmeyecekti.

Hastaneye gidene kadar sanki ağrı daha da kötüleşmişti. Özellikle doktor onu muayene ederken zorlanmıştı Ceyhan. İlk başta idrar tahlili için örnek verdikten sonra Verda koluna damar yolu açmış ve onu rahatlatacak ilaç ilaveli serumu bağlamıştı. Yatağa uzandı ama ağrı feci halde etkisini gösteriyordu. Tuğrul bir an olsun yanından ayrılmamıştı ve şu an yatağa oturmuş güç vermek istercesine ellerini kavramıştı.

"Sana yardım edememek acını dindirememek beni mahvediyor," dedi usulca Tuğrul.

"Çok dramatize ettin. Birazdan geçer, ilk kez olmuyorum," Ceyhan gülümsemeye çalışıp onu rahatlatmak istedi ama pek başarılı olduğu da söylenemezdi.

"Karşımda acı çekiyorsun." Ceyhan ayaklarının ucundaki örtüyü üzerine çekmek istediğinde Tuğrul fark etti ve örtüyü üzerine örttü.

"Geçecek birazdan." Tuğrul saçlarını okşarken Ceyhan onun yüzünü izledi. Onun ne kadar da yorgun olduğunu daha yeni fark etmişti. Bir an suçluluk duydu. Evinde dinlenmesi gereken vakti onunla hastanede geçiriyordu.

"Yorulmuşsun, seni abim mi yordu?" dedi üzgün bir şekilde zira onunda sorumluluğu vardı aldığı cezada.

"Yorulmadım işimi çok seviyorum," diyerek geçiştirmeye çalıştı Tuğrul.

"Bugün gerçek işini yapabildin mi?"

"Belki değil ama o işleri birinin yapması gerekiyordu. Bu da bir hizmet." Onun bu tavrı hoşuna gitti Ceyhan'ın. Elini sıktı yavaşça. Konuşmak bir nebze aklını ağrıdan uzaklaştırmıştı bu yüzden konuşmaya devam etmek istedi. 10- 15 dakika sonra ağrının hafifleyeceğini biliyordu.

"Bana bir şey anlat, odak noktamı değiştireyim."

"Ne anlatmamı istiyorsun?" Ceyhan bir an düşündü ve sonra ailesi aklına geldi.

"Annen ve baban nasıl tanışmış?"

"Gerçekten bunu mu merak ediyorsun?" Ceyhan başını salladı onun alaycı yüzüne bakarak.

"Evet aynı anlattığın gibiydi ailen."

"Bu biraz tuhaf bir hikaye," dedi Tuğrul çekinerek.

"Böylesi daha iyi, şimdiden merak ettim." Tuğrul başını salladı sen kazandın der gibi ve anlatmaya başladı.

"Babam annemi ilk kez gördüğünde bir otobüs durağının yanındaki kola otomatını tekmeliyormuş." Ceyhan'ın kaşları şaşkınlıkla kalktı ama devam etmesi için onu teşvik etti.

"Tabii bu durum babamın ilgisini çekmiş. Annem o zaman kıdemli bir asistanmış ve o gün klinikte çok fazla hastaya bakmak zorunda kalmış. Annem kahve içmeyi çok sever bağımlı biri gibi düşünebilirsin. O gün hiç kahve içememiş fazlasıyla gerginmiş. En azından kola içeyim giderken diye düşünmüş ama otomat parasını alıp kolayı vermemiş bir de üstüne otobüsü kaçırmış. Çok öfkelenmiş haliyle ve tüm sinirini otomattan çıkarmış. Babam da onu durdurmuş ve kendi aldığı ama içmediği kolayı anneme vermiş. Annem halen lanet olası bir kola içmek istiyordum diye söyleniyormuş. Tabii babam annemi görünce kalakalmış. Yorgun olsa bile annem çok güzelmiş babam öyle diyor hep." Tuğrul duraksadı ve yavaşça gülümsedi.

"Devam et, merak ettim," dedi Ceyhan ona ciddi bir şekilde bakarak.

"Annem babamın teklifini kabul etmiş. Birlikte durakta oturmuşlar ve otobüs gelene kadar konuşmuşlar yarım saat boyunca. Annem kafeini alınca biraz rahatlamış haliyle ve babamın teşvik etmesiyle kabus gibi geçen gününü anlatmış. Babam da onu hayranlıkla izlemiş ve annemin ismini sormuş. Asuman annemin ikinci adı ilk ismi İclal çoğu kişi İclal olarak biliyor. Babama da sadece İclal demiş. Öylelikle tanışmışlar sonra babam onu Diş Kliniğinde ziyarete gitmiş ve o şekilde devam etmişler. Babam annemin ikinci adını yaka kartından öğrenmiş ve o günden sonra ona hep ikinci ismiyle hitap etmiş. Tabii bu arada babam kendisini baya gizlemiş. Babam o zaman 2. Ana Jet Üssünde jet eğitimi alıyormuş ve annemi bröve takma törenine davet etmiş tabii annem öğrenince şok olmuş ama babamı üniformayla görmeyi de çok sevmiş. Çok yakışıklıydı der annem."

"Türkdoğan yakışıklılık geni diye bir şey var belki de," dedi Ceyhan ve güldü. Tuğrul başını salladı ve onun terlemiş yüzünü okşadı.

"Rahatladın mı? Biraz yüzün düzeldi." Ceyhan bacaklarını uzattı ve ağrının hafiflemeye başladığını hissetti.

"Evet iyi geldi, bitene kadar tamamen geçmiş olur," dedi ve seruma baktıktan sonra bakışlarını onu izleyen Tuğrul'a çevirdi.

"Annen ve babanın hikayesi güzelmiş."

"Bence bizim hikayemiz de sıradışı ve güzel."

"Güzel bir romantik komedi olabilirdi ama mesleklerimiz farklı olacaktı. Popüler kültüre uyarsak karşı iki şirketin CEO'su olabilirdik mesela." Tuğrul güldü yavaşça ve başını salladı.

"Sürekli birbirimizin işine taş koyardık kavga ederdik ve sonunda da bir toplantı masasında tutuşup gerçek duygularımızı söyleyebilirdik." Ceyhan güldü çünkü böylesi de güzel olabilirdi.

"Evet kadınlar bunu severdi ama erkek karakterimiz sonra çok romantik olacak."

"Evet onu unuttum. Malum ben pek o kategoriye girmiyorum," dedi bakışlarını kaçırarak Tuğrul.

"Aslında giriyorsun ama çok kısa sürüyor. Hatta kendin bunun farkına bile varmıyorsun." Tuğrul'un elini sıktı ve tekrar bakışları üzerine çekti Ceyhan.

"Birkaç örnek versene."

"Mesela yemek yememi hatırlatman. Romantik olmak her zaman çiçek ve hediye almak ya da bir yerlere götürülmek değildir. Önemli olan önemsenmektir. Çünkü önemsendiğini hissedersen mutlu olursun. Eğer o kişi de senin için çok özel ve önemsediğin biriyse mutluluğun daha da artar. Sana cevap vermediğimde canının çok yandığını söylemiştin. Buradan yola çıkabilirsin."

"Hiç böyle düşünmemiştim."

"Çünkü siz erkekler çok düz düşünüyorsunuz. Bana seni seviyorum demeden önce aşık olduğunu söyledin. Çünkü o an pek düşünecek halde değildin bu yüzden açılman çok kolay oldu." Tuğrul utangaç bir şekilde bakışlarını kaçırdı. Onun bu davranışı her zaman Ceyhan'ın hoşuna gidiyordu.

"Bak utanıyorsun, seni seviyorum diye saçma sapan ego savaşlarına girmiyorsun. Bazıları öyle yapar ama yanılırlar. Çaba her kadının hoşuna gider çünkü sevgi emektir, umurunda olmaktır, kendinden önce onu düşünmektir. Ayrıca yaşının da bir önemi yok. Her zaman şu an vardır. Zamanı durduramazsın."

"Seni seviyorum," diye fısıldadı Tuğrul yavaşça ve Ceyhan'ın yanağına bir öpücük bıraktı.

"Ben de seni seviyorum, her şeyde acayip özgüvenli olup konu kadınlara olan duygularına geldiğinde utangaç olan Tevfik Tuğrul..."

"Keşke ben de senin kadar güzel cümleler kurabilsem."

"Ben senin düz ve ciddi halini de çok seviyorum. O yüzden söylesen bile garip durabilir. Bunu kafana takma." Tuğrul başını salladı ve Ceyhan'ın elini tutup dudaklarına götürdü.

"Peki öyle olsun." O an kapı açıldı ve içeriye doktor ile birlikte Verda girdi. Kendilerine bir çeki düzen verdiklerinden doktor konuşmaya başladı.

"Nasıl oldunuz rahatladınız mı?" dedi doktor Ceyhan'a bakarak.

"Daha iyiyim."

"Tahlilleriniz çıktı ve idrar yolu enfeksiyonu var. Tedavinizi oluşturdum. Lütfen tüm ilaçlarınızı bitene kadar kullanın. 3 gün içinde düzelme olmazsa bir uzmana başvurun. Geçmiş olsun." Doktor reçeteyi Tuğrul'a uzattı.

"Teşekkürler." Doktor dışarı çıkarken Verda seruma baktı. Birkaç dakika içinde bitmiş olacaktı.

"Neden oluyor bu enfeksiyon?" dedi Tuğrul hemen Verda'ya dönerek.

"Kadınlarda çok sık olur anatomik yapıdan dolayı. Bir de sana üzüldü ya bağışıklığı düşmüş olabilir ama çabuk toparlar endişelenme Tuğrul."

"Daha önce de oldum."

"Bol su içmeyi unutma." Ceyhan başını salladı hemen.

"Sağ ol Verda." Ceyhan seruma baktı, Verda bittiğini görünce kolunu uzattı ve Verda yılların vermiş olduğu deneyimle tek hamlede damaryolunu çıkardı ve elindeki pamuğu bastırdı.

"Geçmiş olsun. Görüşürüz."

"Kolay gelsin," dedi Tuğrul Verda odadan çıkarken. Ceyhan doğruldu ve ayakkabılarını giydi Tuğrul'un yardımıyla. Üzerinde kısa kollu modern kesimli bir gömlek ve üzerine tam oturan kumaş pantolon vardı çünkü üzerini değiştirmeyi ağrıdan dolayı ertelemişti. Eve gittiklerinde yine Tuğrul'un bu konu yüzünden kızacağını biliyordu. Beklediği gibi de oldu yemek yemediğini söyleyince. Sadece son dersten önce atıştırmalık bir şeyler yemişti. O yüzden kendini aç hissetmiyordu.

"Dolapta yemek var. Isıtırım şimdi." Tuğrul ona onaylamaz bir şekilde baktıktan sonra bir nefes aldı ve yüzündeki o tatsız ifadeyi geride bıraktı.

"Üzerini değiştir, ben ısıtırım yemeği." Ceyhan başını salladı ve odasına giderken Tuğrul da mutfağa gitti. Buzdolabını açıp küçük tenceredeki yemeği buldu ve ocağa koyarken yemeğin taze fasulye yemeği olduğunu gördü. Dalgın bir şekilde yemeği karıştırırken Ceyhan geldi birkaç dakika sonra.

"Bu iyi bir beslenme için yeterli değil," dedi yemeği göstererek Tuğrul.

"Bana fazlasıyla yetiyor."

"Ne yapacağım ben seni böyle."

"Daha da fazla sevebilirsin," dedi Ceyhan işveli bir şekilde. Tuğrul kolunu Ceyhan'ın omzuna attı ve onu kendine çekti.

"Sevgimin sınırı yok ki. Sonsuz..."

"Bak istediğin zaman çok romantik olabiliyorsun." Tuğrul gülümsedi ve ocağın altını kapattıktan sonra kolunu beline kaydırıp Ceyhan'ı kendine doğru döndürdü.

"Bu çok kolay oldu ama."

"Her zaman zor olmak zorunda değil." Tuğrul daha fazla kendini tutamadı ve dudaklarını Ceyhan ile birleştirdi. Onun enerjisine, tutkusuna, çabuk değişen moduna hayrandı. O an kendini çok şanslı bir erkek olarak hissetti.

Tekrardan merhaba

Umarım ben de Ceyhan'ın dediği gibi umursanıyorumdur.

Hani bölüm soruyorsunuz ben arada wattpad panomdan arada instagram hesabımdan duyuru atıyorum ama çoğunluk takibe almadığı için haberi olmuyor.

Neden yoktum? Bazı tatsız olaylar oldu hayatımda. Onun etkisi oldu yazamam da.

Bu bir geçiş bölümü diye yorum yapmazsanız daha da depresyon çukurlarına gireceğim.

Şuraya bir soru atayım.

Beni hangi kitabımla tanıdınız?

Elif'e bir tavsiyeniz var mı?

Hani ben pek takmazdım bu durumu ama bu ara wattpad de gördüklerim beni şaşırtıyor. Kurgunun yanına +18 yazınca sanırım daha çok okur çekiyor. Ya da tanıtıma direkt malum olayı yazınca daha çok ilgi çekiyor. Ben buna anlam veremiyorum. Seks satar mantığı mı var? Buradaki 6. yılım ama çok tuhaf bir dönemde wattpad. Hep aynı tarz kurgular talep ediliyor. Sen de asker yazıyorsun diyenler olabilir ama ben direkt 2018 de havacılığa ilgi duyup direkt Derinlikte Saklı'yı yazdığım için hiç bu konu tutuyormuş dur yazayım diye bakmadım. Zaten watty halkının o çok sevdiği tarzda GENERAL havasında gezen YÜZBAŞI yazmıyorum. Sanırım öyle yazsam Tuğrul daha çok sevilirdi ama gerçeklerden de bir hayli uzak olurdu. Ya da kafadan atmıyorum. Buraya yazdığım her bilginin kaynağı var. Merak eden mesaj atsın yazayım. Hani ben de yetişkin sahneler yazıyorum ama kendime göre belirlediğim bir ölçü var onu tutturmaya çalışıyorum. Ha yanlış anlaşılmasın yetişkin sahne yazılmasına karşı değilim sadece okunmak için bunun öne alınması bence hoş olmuyor.

Bir iç dökmek istedim. Okunma sayısına hiç takılmazdım ama yukarıda anlattığım sırf cinsellik için okunan kitapları görünce bir duraksadım. Çünkü gerçekten büyük emek harcıyorum. Hani kaç kişi kitabım için dur kaynak kitap satın alıp okuyayım diyordur bilmiyorum ama ben bunu yaptım. Sayılar çok yavaş artınca da emeğim heba oluyor gibi hissediyorum zaten sizden de çok reaksiyon gelmiyor. Yorumlar çok gibi ama hep aynı kişilerin yorum ve yüzlerce emojisi ile yorum sayısı yükseliyor. Gönül ister ki her okuyan bir şey yazsın. Ne diyeyim temennim o yönde.

Oh rahatladım biraz (:

Bu arada Derinlikte Saklı'yı bilmeyenler var. DS Timuçin'in kurgusu. Gizli Saklı'dan yaklaşık 7-8 sene sonrasını anlatıyor. Az da olsa Tuğrul ve Ceyhan da var. Hatta taş kalpli Tevfik var orada diyeyim. İlk baskısı da bitmek üzere. Almak isteyenler acele etsin.

Kitaplarıma nereden ulaşabilirsiniz: Ben internetten almanızı özellikle AMAZON'U tercih etmenizi isterim. Artık tüm kitap alışverişimi amazondan yapıyorum. İnanılmaz hızlılar, inanılmaz ilgi alaka var ve diğer sitelere göre de ucuz. Yine de kitapyurdu, kitapsepeti, bkmkitap, D&R online ve mağazadan da ulaşabilirsiniz.

Çok uzattım biliyorum ama sizinle konuşmayı dertleşmeyi seviyorum.

Görüşmek üzere

İYİ GECELER!

Bana aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz.

Wattpad: ElifKaplan3

İnstagram: kaplanelif95

Twitter: byfrodoiyimsn

Seguir leyendo

También te gustarán

MÂHPARE Por M.Sevda 🕊

Ficción General

2.5M 123K 37
"Çok mu seviyorsun?" diye sordu Arslan dayanamayarak. Ahsen ise usulca salladı kafasını. "Tamam, gel o zaman." Elini bırakıp Ahsenin korkuyla yere bı...
77.5K 9K 44
İnsanlar konuştukça ben sustum. Ben sustukça konuşmaya zorladılar. Yargılar dinmeyince kendi mahkememi kurdum ve en ağır cezayı kendime verdim. Bu...
3.8M 250K 54
Bedenini öne doğru büktü ve koyu kahvelerini kısarak dudaklarını büyük bir yavaşlıkla alnıma dokundurdu. Tam da o anda midemin aniden kasıldığını his...
DİRİM Por Ece Eren

Ficción General

5.5K 174 1
YAZIM AŞAMASINDA, SON VERDİĞİMDE YAYINLAYACAĞIM. Cuma günleri saat 20.00'de yeni bölüm. (Rahatsızlık yaratabilecek sahnelere karşı uyarı!) Aldığı cin...