Sevgiyle Harmanlanmış Bedenle...

By redndyellow

439K 48.2K 23.9K

"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlan... More

TANITIM
RÜZGAR DEVRAN Ön Bölüm
ACAR&ELVİN: "Bazı yaralar..."
ADEN LİNA DEVRAN Ön Bölüm
Aden Lina Devran Yayımlandı!
TUNA DEVRAN Ön Bölüm
Rüzgar Devran "Tanıtım" 54 Kelime
TUNA DEVRAN YAYIMLANDI! + Açıklama
Tutku DEVRAN| Başlangıç
1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"
2.BÖLÜM: "Kaçış"
3.BÖLÜM: "Elektrik"
4.BÖLÜM: "Uyarı"
5.BÖLÜM: "Yangın"
6.BÖLÜM: "Denge"
7.BÖLÜM: "Unutulmaz"
8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"
9.BÖLÜM: "Şeytanla Dans"
10.BÖLÜM: "8 Saat"
11.BÖLÜM: "Kelebek"
12.BÖLÜM: "İhtiras ve İhtiyaç"
13.BÖLÜM: "Kulak Misafiri"
DUYURU: "SEZON FİNALİ/YENİ BÖLÜM TARİHİ"
14.BÖLÜM: "Yalan"
15.BÖLÜM: "Yanımda Kal."
SEZON FİNALİ/16.BÖLÜM: "Son Bakış"
-Yeni Sezon Alıntı-
17.BÖLÜM: "Öldürmeyen Acı"
18.BÖLÜM/ALINTI
18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"
19.BÖLÜM: "Yeni Başlangıçlar"
Ekstra Bölüm: "İntikam Ateşi"
-SHB PLAYLIST-
20.BÖLÜM: "Teklif"
21.BÖLÜM: "Plan"
22.BÖLÜM: "Denizatı ve Kelebek"
23.BÖLÜM: "Axel&Basil: Görev"
24.BÖLÜM: "Veda Busesi"
TÜM OKURLARIMA: "Tutku'dan."
25.BÖLÜM: "Koruyucu Melek?!"
26.BÖLÜM: "Randevu?"
27.BÖLÜM: "Belirsizlik"
28.BÖLÜM: "Baştan Çıkarma Operasyonu"
29.BÖLÜM: "İki Sarı"
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)
30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-2)
31.BÖLÜM: "Sırların Kirli Perdesi"
31.BÖLÜM'ü OKUYANLAR! •BÖLÜM AÇIKLAMASI•
32.BÖLÜM: "Kapı"
33.BÖLÜM: "Hoşgeldin Devran"
34.BÖLÜM: "Zaaf"
35.BÖLÜM: "Öfke"
36.BÖLÜM: "Ağabey"
37.BÖLÜM: "Misafir"
38.BÖLÜM: "Lider"
39.BÖLÜM: "Tutunacak Dal"
40. BÖLÜM: "Kabus"
41.BÖLÜM: "Seni Özledim."
42.BÖLÜM: "Tanışma"
43.BÖLÜM: "Oğulların Affı"
44.BÖLÜM: "Şeytanın Avukatı"
45.BÖLÜM: "Son Bencillik"
46.BÖLÜM: "Davetsiz Konuk"
47.BÖLÜM: "Özgürlük"
48.BÖLÜM: "Dönüm Noktası"
49.BÖLÜM: "Hoşçakal"
50.BÖLÜM: "Dostların Vedası"
51.BÖLÜM: "Parçalanan Ruhun Tılsımı"
52.BÖLÜM: "Bencil Adam"
🗡53.BÖLÜM🗡: "Kara Liste"
54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."
55.BÖLÜM: "Merhaba..."
56.BÖLÜM: "Yetim"
58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"
59.BÖLÜM: "Kelebek"

57.BÖLÜM: "Yanındayız."

3.8K 624 329
By redndyellow


Bu bölüüüüm,

@sadecezra 💕

@Guvenc70 💞

@Mhlkka 💘

@erv-aaa 💝

@arzu60600 💗

@Carpacamagzinahaa 💓

@sehir_kusu35 ❣️

adlı aktif okurlarıma ithaf edilmiştir. Size gerçekten minnettarım, varlığınız yazmamdaki en büyük nedenlerden biri. Her zaman olmanız ve bu yolu güzel kılmanız dileğiyle. 🐣

Seviliyor ve Tuna tarafından bol sulu öpülüyorsunuz *-*

Yorum yapmayı unutmayın :))

3.GÖZ

(Flashback)
Özgür, beraber seçtikleri beşiğin ödemesini yaptıktan sonra Selin'in yanına gelirken ayakları yere basmıyormuş gibi mutlu mutlu sırıtıyordu. Genç kız elinde bir seyyardan aldıkları taze portakal suyuyla onun neşesine karşın göz devirirken pipeti dudakları arasından salıp söylenmeye başladı.

-Özgür, bebek daha fasulye kadar." Özgür kafasını aşağı yukarı sallarken ileride gördüğü bebek kıyafetleri mağazasının vitrinini inceliyordu ve Selin'i pek dinliyor gibi görünmüyordu. "Özgür, beşik için çok erkendi." Genç adam yine kafasını sallarken kızın kolunu kavramış oraya yürümeye başlamıştı. "Sen beni duyuyor musun? Ah, yok artık. Ne kıyafeti be! Doğmamış bebeye don biçmek seninkisi!" Yerinde durup yürümemekte ısrarcı olunca genç gözlerini devirdi.

-Ya illa ki doğucak ama! Huysuzluk edeceğine yürüsene kızım!" Dedi elini isyan edercesine yürüyecekleri yola doğru tutarak. "Baba kız alışveriş yapıyoruz, parazit yapmasan ölürsün."

-Aa, ne kızı o nereden çıktı? Özgür, gelecekten mi geldin n'aptın, daha cinsiyeti belli bile değil. Gel eve dönelim, bak beşik aldık zaten, emzirme sandalyesi bile aldın, hadi gel." Çocuğunu ikna etmek isteyen bir anne gibi Özgür'ün eline elini uzatınca istemeye istemeye kabullendi genç adam.

-Tamam ama söz ver bir dahakine tulum da alcaz!" Selin onunla alışverişe çıkmamayı aklına yazıp başını rastgele sallarken sevinçle kızı kendine çekip sıkı sıkı sardı Özgür. "Selin, çok mutluyum biliyo musun?"

Selin, çok mutluyum biliyo musun?

(Şimdiki zaman)

Gözlerini son üç gündür her gün gördüğü o rüyadan uyanıp açtığında, Özgür'ün olması gereken boş tarafa döndü kız. Ve onun yokluğunu yüzüne vuran çarşafta elini gezdirdi.

-Şimdi mutlu musun?" Dedi canını yakan bir fısıltıyla. "Ben hiç değilim." Onu çok özlüyordu. Özgür, onun en fevri çıkışlarından en hüzünlü anlarına kadar hep yanında olmuştu. Hayatta ne yaparsa yapsın, kavgalı bile olsalar, Özgür'ün varlığını yanında hep hissediyordu. Çünkü tüm dünya onu suçlasa bile Özgür'ün onun yanında olacağını bilirdi.

Şimdi tüm dünyaya karşı yapayalnız hissediyordu. Özgür'den kalan parçasına tutunmakla onun peşinden ölüme yürümek arasında değişiyordu ruh hali. Onun arkasından nefes aldığı için utanıyordu ama Özgür'ün bu bebeğe nasıl bağlandığı aklına gelince bu sefer ölümü düşündüğü için kendini suçluyordu.

O, Özgür ve Alp. Mahşerin üç atlısı. Fantastik üçlü... Selin, baba evindeki odasının hiç değişmemiş düzeninde göz gezdirirken yatağın başındaki komidininin üzerinde duran üçlü fotoğraflarına baktı. Özgür tam ortada durmuş Selinle Alp'i iki yanına alarak sırıtmıştı, fotoğrafta o kadar mutlu görünüyorlardı ki öylesine fotoğrafı görmüş gibi bile onların bu mutluluklarına sırıtabilirdi.

Sıcak gözyaşları sessizce yastığa akarken kapı tıklatıldı ve yavaşça açıldı.

-Uyanmışsın." Annesi, elindeki tepsiyle yanına geldiğinde doğrulmadı bile Selin. Öylece fotoğrafa bakmaya devam edince, kadın da başını çevirip grup fotoğrafına baktı. "Alp aradı. Ama konuşmak istemediğini söyledim." Sarışın tepkisizliğini sürdürünce konuya girmek için en uygun zaman olduğunu düşünme cahilliğinde bulundu. "Parsla ailesi seni görmeye geleceklermiş bugün. Pars çok endişelenmiş senin için." Ölgün bakışlarını annesine çevirdi sonunda.

-Niye ki?" Kadın sanki Selin dünyanın en aptalca sorusunu sormuş gibi kibirli bir tebessümle dudaklarını büktü kısa saçlarını yüzünden geriye ittirirken.

-Niye mi? Kızım Pars sana çocukluğundan beri aşık! Sanki bilmiyorsun..." Selin önüne dönünce kendini tutamadı ve haddini gittikçe aştı. "Gencecik kızsın prensesim benim, ben senin için diyorum. Hayat yalnız kalmak için çok uzun, hem senin de bir kadın olarak.." Selin, aniden ayağa kalkınca cam tepsi yere düşüp bin parçaya bölündü ve annesi sıçrayarak kızdan uzaklaştı.

-Ne diyosun sen ya?!? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?!? BEN ASLA BAŞKA BİRİSİYLE OLMAYACAĞIM DUYDUN MU BENİ?!" Bağırışının etkisiyle yüzü kıpkırmızı olurken annesi ayağa kalkıp birkaç adım geriledi. Kızı cinnetin eşiğinde gibi görünüyordu.

-Selin, tamam, sakin ol anneciğim. Söyleriz sonra gelirle-" Selin eline geçen aksesuarlardan birini duvara fırlatıp saçlarını yolmaya başladı.

-İSTEMİYORUM! RAHAT BIRAK BENİ DEFOL GİT! DEFOL!" Aslında annesinin haddini aşması yeni bir şey değildi, Özgür'ü sevmediği de aşikardı, ama Selin o anda öyle hassas bir anındaydı ki, kadının yaptığı en ufak hareket Özgür'e karşı bir hakaretmiş gibi hissediyordu.

-Tamam, tamam. Lütfen otur Selinciğim bak ayağına cam batacak... Ben temizlemesi için birini yollayayım. Hadi otur sen." Bunları panikle söylüyordu ama daha yarısına gelmeden Selin'in ağlama krizi başlamıştı. Yanaklarından süzülen yaşlar çenesinden kucağına damlarken ellerini karnına sarıp yatağa uzandı, ayağına batan camı bile hissetmeden ağlayarak inledi.

-Özgür..." dişlerini birbirine bastırıp gözlerini sıkıca yumarken bu kabustan uyanmak istiyordu. Onu kaybedeli bir hafta dahi olmamıştı ama öyle özlemişti ki, nasıl nefes alacağını bilmiyordu Selin. Bir daha nasıl kahkahalarla gülebileceğini, basit bir peyniri bile çatallarken Özgür'ü nasıl saliselik de olsa unutacağını bilmiyordu.

Tutku, Anılla birlikte o kapıdan içeri girip Selin'in çarşafı sıkarak sarsıla sarsıla ağlayan halini gördüğünde gözlerinin dolmasını engelleyemedi. Kızın yanına koşarak gittiğinde Selin onun adım seslerini duymamıştı bile.

-Selin! Selin, bana bak. Hadi bana bak güzelim.." Tutku, onun yüzüne yapışan saçları ittirip göz teması kurmaya çalışıyordu ama sarışın hıçkırıklarla sarsılıyor gözlerini açmayı reddediyordu. Anıl, yanına gelip ayağındaki cam parçasını yavaşça çektiğinde gözlerini ani bir refleksle araladı ama ağlaması kesilmedi.

-Selin... Hadi, kalk." Anıl, onun belini tutarak kızı zar zor doğrulttuğunda Selin boşluğa bakarak iç çekip sessizce ağlamaya devam etti kendi kendine söylenirken.

-Tutku..." ona seslendiğini düşünerek mırıldanan kızı görmüyordu bile oysa. "Tutku, ben onu bir daha göremeyeceğim değil mi?" Yüzünü avuçlarına gömerek inlediğinde Tutku'nun gözyaşları da yanaklarına doğru süzüldü. "Ona bir daha asla...as-la sarılamayacağım." Anıl, sanki onu rahatlatacakmış gibi sırtını sıvazlarken korkuyla fısıldadı. "Ya onu tamamen unutursam?" Endişesi ikisini de öyle üzdü ki sessiz kalmak dışında ellerinden hiçbir şey gelmedi. Söyleyecekleri hiçbir şey onu mutlu edemezdi, mutlu etmek bir yana acısını dindiremezdi. Sözler yetersizdi.

On dakikanın sonunda anca Anıl cam batan ayağını temizlemiş, üçü de Selin'in odasının balkonuna geçmişti. Çünkü annesiyle babası aşağıda bas bas bağırıyorlarken kızlarını pek düşünüyorlar gibi değillerdi.

-Gideceğim buradan." Dedi Selin sanki ikisinin de içten içe sorduğu soruyu sesli yanıtlarken, gözleri çimleri yeni biçilen bahçedeki pembe renkli çiçeklerde geziyordu. "Bebeğimi bu insanların yanında büyütmek istemiyorum. Sadece ikimiz için bir hayat kuracağım." Anıl bunun nasıl olacağını merak etmeden duramadı, çünkü Selin hamileydi, birkaç aya çalışması zorlaşacaktı. Üstelik okulu da vardı, bu yüzden kızın bileğine dokundu nazikçe.

-Selin... Biliyorsun ben yalnız kalıyorum. Evim de okula yakın, eğer ev arkadaşım olursan hem yalnız kalmamış olurum hem de sen kafanı toparlayana kadar dinlenirsin. Uyar mı?" Selin, karnını okşarken bunu ciddi ciddi düşündü, çünkü annesinin aptal imalarına ve aile kavgalarına daha ne kadar katlanabilirdi bilmiyordu. "Tabii Alple kalmayı düşünmüyorsan. Hatta hemen şimdi gelebilirsin ama önce Alp'i arayayım dersen..."

-Asla." Buz gibiydi sesi ve tavrı, yeşillerinde karmakarışık duygular belirirken başını salladı. "Oraya dönmem. Sanırım... Teklifini kabul edebilirim. Tabii masraflara ortak olursam." Anıl tam para konusunda sıkıntı çekmemesini söyleyecekti ki gülümsedi sarışın, ama daha çok acı dolu bir tebessümdü. "Özgürle ben para biriktirmiştik. Bizi uzun bir süre idare eder..." tebessümü saniye saniye solarken o "biz"in içinde Özgür'ün olmayışına içlendiğini biliyordu Tutku.

Annesi öfkeyle evden çıkıp arabasına yürürken, ani bir kararla ayaklandı sarışın.

-Hemen toparlanmaya başlayayım mı?" Ayak tabanına çok basmaması Tutku'nun dikkatini çekerken Anıl başıyla onayladığı an araya girdi.

-Sen otur, biz toparlayalım olur mu?" Selin omuz silkip yerine oturunca kızı balkonda yalnız bırakıp odaya girdi ikisi. Selin bir milim bile kıpırdamadan gökyüzünü izlerken, Tutku dolabın üzerinden bavulu indiren Anıl'a yaklaştı.

-Ona bunun iyi geleceğine emin misin? Ne bileyim... Her ne kadar garip olsalar da ailesi sonuçta." Anıl, Selin'i tepeden tırnağa incelerken, kendini çok kötü hissediyordu. Çok değil sadece 10 gün önce onu ve Özgür'ü mağazada görmüştü, çok mutlulardı. Şimdi Özgür yoktu ve Selin mutluluğa çok uzaktı. Ölüm öyle ani ve korkunç bir şekilde gelmişti ki, Selin'in boşluğa düşen yeşillerini anlamak zor değildi.

En azından arkadaşları için...

-Ben Selin için onlardan daha iyi bir seçeneğim Tutku, en azından kafasını dinler, onların Özgür'ü iğnelemesini değil." İç çekerek ekledi. "Özgür'e çarpan arabanın sürücüsü de bir bulunsa içi biraz soğurdu belki..." Tutku, öylesine Alp'e odaklanmıştı ki son cümleyle Selin'in kıyafetlerini katlayan elleri duraksadı.

-Ne? Bulunmamış mı?" Sesinin biraz yüksek çıktığını Anıl'ın kaşlarını kaldırmasıyla anlarken, mahçup bir sesle fısıldadı. "Özür dilerim..."

-Hayır. Ya adam ölmüş olabilir diyorlar, çünkü arabası boş bir arazide bulunmuş. 1.80 boylarında siyahi biri olduğu da söyleniyor ama ne kadar doğru bilinmez tabii. Alp ifade de vermediği için henüz.." Tutku'nun gözleri iri iri açıldı, şimdi onun neden ortadan kaybolduğunu anlıyordu. Özgür'ün ölümüne bizzat şahit olmuştu. Arkadaşı gözlerinin önünde öylece ölümle kucaklaşmıştı.

-O...Orada mıymış? Özgür'e araba çarptığında yani." Anıl kafasını sallarken konuşmanın sonuna geldikleri Selin'in içeri girişiyle kesinleşti. İyi de olmuştu çünkü Tutku düşüncelerine gömülmüştü bile.

Alp'i bulmalıydı.

•••

-Fiyuuuv! Ulan be Alp, şu fani gözler senin de baba olduğunu göremeyecek mi yoksaa?!" Özgür, Alp'e omuz çakarak elindeki bebek eşyalarıyla dolu torbayı sallarken sarı gülerek başını sağa sola salladı.

-Tövbe de oğlum, Allah sakınsın ne babası." Arkadaşı yeşil gözleri kısılana kadar gülerken, Alp'e biraz daha sataşmak istedi. Torbaya elini daldırıp çıkardığı biberonu Kıvanç'ın dudaklarına doğru uzattı ve kendi dudaklarını büzerek arkadaşına yaklaşıp emme sesleri çıkardı.

-Cuk cuk cuk, içir sütü babasııı..." Alp, biberona yüzünü buruşturarak bakıp elinin tersiyle onu ittirirken söylendi.

-Zavallı çocuk, şimdiden acıdım şu babaya bak. Böyle baba mı olur?" Özgür, kahkaha patlatarak -birkaç kişi gözlerini onlara çevirmiş tuhaf tuhaf bakmıştı- kollarını iki yana açtı.

-Neyim var lan? Kayyyyyymak gibi herifim." Aklına gelen iltifatla gözleri ışıldarken parmağını şaklatıp duraksadı. "Selin de benim balım." Alp, onun bu ekstra neşesine gülümsemeden edemezken durup ellerini ceplerine soktu ve omuzlarını şişirdi.

-Daha çok bal-ayı hesabı gibi geldi banaaa..." Özgür yalandan ciddi bir surat yapınca sırıttı sarı pis pis. "Üzülme it, bal sensin." Elindeki torbayla Alp'in dirseğine vurdu Özgür.

-Sus bee, düzgün konuş yengen hakkında. Artık iki can taşıyo..." Sonra bahsettikleri "Selin" yani ikisinin de en yakını olduğu için sessizce ekledi -sanki kız duyabilirmiş gibi- "Beş canlık da yiyo ama.."

Alp onun bu lafına tüm içtenliğiyle pis pis gülerken bu alışverişin son zamanlarda hayatındaki en iyi şey olduğunu düşünme hatasını yaptı. Sadece 15 saniyelik bir duraksama, ufaklığın birine yol tarifi yapma... Ve arabanın o bedeni havaya savurduğunda insanların çığlığıyla başının oraya çevrilmesi...

Özgür'ün torbasından fırlayan cam biberonun asfaltta çıkardığı parçalanma sesi, yere dağılan bebek oyuncakları ve Özgür'ün kanlar içinde kalan boynu...

Elindeki viski şişesini yuvarlarken diğer elinde Özgür'ün o gün aldığı emzik vardı... Kutunun üzerinde yaralı parmaklarını gezdirirken gözlerinden akan yaşlar çenesine süzüldü ama hissetmedi bile.

Gözleri ağlamaktan öyle kızarmıştı ki, görüntüsü bağımlı ve yoksunluk çeken birini andırıyordu. Yüzü ifadesiz, dudakları mor ve çatlaktı. Vücudundan tek bir kası oynatacak gücü bulamıyordu kendinde. Annesinin aramasını rastgele bir mesajla savuştururken Eva aradığında telefonunu tamamen kapattı.

Özgür ona ailesi kadar hatta ailesinden bile daha yakındı ama şimdi onu kaybetmişti. Üstelik Exton denen herifi bulamamak Özgür'ün intikamını alamadığının kanıtıydı ve kendini olan öfkesi bir türlü bitmek bilmiyordu. Aldığı ama işe yaramayan uyku hapları yüzünden Özgür'ü görür gibi olurken yüzünü ovuşturup yaşları dağıttı.

-Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim..." Sanki arkadaşı hemen çaprazındaki koltuğun yanında ayakta dikilerek ona gülümser gibi olurken omuzları sarsılarak ağladı. "Özür dilerim Özgür." Hiçbir anlamı yoktu.

Özgür'e veda edecek vakti olmamıştı, sadece ölmemesi için yalvardığı son an vardı. Ona teşekkür edememişti mesela... Son zamanlarda hiçbir haltı anlatamadığı için özür dilememişti... Yanında olduğu için minnettar olduğunu bile söylememişti!

Şimdi onu duyuyor muydu? Belki Alp'e küsmüştü, ona kulaklarını tıkamıştı.

Ölülerden haber alamamak ne kötüydü. Alp, sadece yarım kalmış hissediyordu. Özgürle 30 saniye konuşmak için her şeyini verirdi. Hatta o an, o an, özel bir güç ona kendini öldürürse Özgür'ün yanına gideceğini söylese, hiç düşünmeden giderdi.

Diğer telefonu çaldığında ekranda yanıp sönen ve her şeyi başlatan isme baktı.

"Patron"

Eva'nın ve geri kalan herkesi kurtarmak için bu adama sarılırken neler kaybedeceğini bilseydi, yine de bu işi yapar mıydı?

Özgür'ü Demir'i tüm ailesine değişir miydi?

Cevabı belliydi ve apaçık Özgür'e ihanetti. Çünkü yapardı, ailesi için her şeyi yapardı. Aramayı tüm isteksizliğiyle yanıtlarken, hattın ucundan gelen cızırtılı sesler kaşlarını çatmasına ve ekrana bakıp aramayı kontrol etmesine neden oldu.

-Avukat...Oğlum. Neredesin?" Patron'un sesindeki gerginlik ıslak kirpiklerini kırpıştırmasına neden olurken, koltuktan kalktı.

-Sorun ne?" Patron, bilgisayarını kapatıp silahını beline yerleştirirken, telefona alelacele bağırdı.

-Kovuktayız. Hemen gel!" İşin doğrusu Alp gitmeyi hiç istemiyordu, en kötü ne olacağını düşündü. Öldürülür müydü? Öldürülsündü.

Kapı çaldığında kaşlarını çatarak silahına uzanırken zile daha uzun basan aceleci parmaklar sinirlerini bozmaya başladı. Saçlarına elini geçirip rastgele şekil verirken pansiyonun camından dışarı baktı ama araba falan da görmemişti.

Ahşap kapı bu defa yumruklanırken silahını sıkıca kavrayıp temkinli adımlarla kapıya yaklaştı sarı, mercekten bakıyordu ama kapıyı çalan her kimse görüş alanında değildi. Tam gözlerini kısıp o kişinin görüşüne girmesini beklerken kapıya tekme atan kız çemkirdi.

-Açsana!" Günler sonra o karanlığın ucundaki ışıktı. Tutkuydu. Kapıyı açıp açmamak konusunda kararsız kalır gibi oldu ama hayır. Tokmağı çevirmiş, kapıyı açmıştı bile. Gözleri ona değdiği an kıza ne kadar ihtiyaç duyduğunu hissetti.

Ne kadar canlı görünüyordu... Eğer çok dikkatli bakarsa Tutku'nun da mahvolduğunu görebilirdi ama hayır. O an koyu kahverengi gözlerde umut vardı, kendi kahveleri ne kadar ölgünse onunki o kadar hayat doluydu.

-Sonunda!" Tutku, bedenine çarptığında ağır olmamasına rağmen sendeledi ama sırtına elini koymuştu bile. Kız ona bir sarmaşık gibi sıkıca sarılırken bunu hak etmediğini bilse de ona tutunmak istedi Alp, ellerini onun beline dolayıp burnunu onun başına yaslarken mırıldandı.

-Özür dilerim..." fısıltısı o kadar güçsüzdü ki Tutku doğru duyup duymadığına emin olamadı bile ama yine de söyleyeceği şeyi söylemek için daha fazla beklemedi.

-Biz buradayız." Tutku'dan başka birinin orada olduğu gerçeğini duymak canını sıkarken, biraz geri çekilerek huzursuz bir sesle söylendi.

-Biz mi?" Eli sakalını sıvazlarken Tutku uzun kirpiklerini kırpıştırdı.

-Ben ve..." kapının önünde beliren bedenle Alp, neredeyse Tutku'dan bir metre uzaklaşmıştı.

-Ben." Kuzey, elini merhaba gibisinden havaya kaldırırken, sarı ölülerle konuşmaya başladığını düşündü.

Çünkü bir şeylerin yoluna girme ihtimalini düşündüren kişi bizzat kapısındaydı. Tutku, tüm canlılığıyla vurguladı.

-Biz. Yanındayız."

Belki de artık yalnız olması gerekmiyordu.

•••

Selaaaam. Yıldıza basın artık lütfeeen :)

Arkadaşlar bölümü cumartesi gecesi yayımladığımı düşündüm, hatta yorumları sonra okurum demiştim. Bugün instagrama bir bakayım derken birkaç kişi "yazarcım hikaye güncellendi ama bölümü/hikayeyi açamıyorum" diyince cidden mahçup oldum.

Bölüm geç de olsa elinizde.

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran
(Takipte kalın çünkü ilerleyen günlerde birkaç duyurum olacak ve fikir alacağım :) Sadece instagramdakiler yanıtlayacak. )

Kendinize çooook çooook iyi bakın. Aşkla kalın. Çevrenize yayabildiğiniz kadar sevgi yayın. Unutmadaaan, bolca çokça,



Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

35.1K 1.1K 19
Dünyanın en çok okunan kitaplarından biri olan Küçük Prens isimli başyapıttan güzel sözler
10.2K 659 33
Sizce bir doktor hastalarının acı çekmesini isteyebilir mi?
1.8K 213 10
Gizli numara: Özledim Gizli numara: Katilimi özledim ben bu gece Gizli numara: Çok seviyorum Gizli numara: Yıllardır çok seviyorum Gizli numara: Olmu...
702K 29.2K 46
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...