MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantıla...

By cikolataliBrowni

767K 46.8K 6.1K

Umutlar maviydi; gökyüzü gibi uçsuz, bucaksız... Ve gökyüzü, elimizi uzattığımızda dokunabileceğimiz bir yer... More

Ⅰ-1/RÜYA
Ⅰ-2/SESLER
Ⅰ-3/ZEYNEP
Ⅰ-4/DEDE
Ⅰ-5/NEDEN?
Ⅰ-6/HOŞLANMAK
Ⅰ-7/DEĞİŞİM
Ⅰ-8/YARDIM
Ⅰ-9/SIRLAR
Ⅰ-10/SEVMEK
Ⅰ-11/İFFET
Ⅰ-12/KISKANÇLIK
SEZON FİNALİ "ŞEHADET"
FRAGMAN/1
YENİ SEZON "GİRİŞ"
Ⅱ-1/ve... ACI
ALINTI
Ⅱ-2/BEN... HAŞİM
Ⅱ-3/KÖR ve HİSSİZ
HAKKIMDA 20 ŞEY (Meydan Okuma Etkinliği)
Ⅱ-4/NEFSLE MÜCADELE
Ⅱ-5/KIRIK KALPLER
Ⅱ-6/DONUK MAVİ
Ⅱ-7/SON OLSUN
Ⅱ-8/TEVAFUK ESERİ
Ⅱ-9/EVDEN KAÇIŞ
Ⅱ-10/GÜVEN... GÜVEN...
Ⅱ-11/BENZER HAYATLAR
Ⅱ-12/BENİM YANIMDA
Ⅱ-13/ŞAH ve VEZİR
Ⅱ-14/YENİ İNSANLAR
Ⅱ-15/KORKAN KUŞLAR
Ⅱ-16/KARMAKARIŞIK DUYGULAR
Ⅱ-17/ACI GERÇEKLER
Ⅱ-18/ÇOK YAKINDA
Ⅱ-19/ KAYBEDİLEN SAVAŞ

GİRİŞ

85.6K 3K 609
By cikolataliBrowni

✭ ✭ ✭ ✭ ✭

Kapının kilidini açabilmek için üç dakikadır uğraşıyordu ancak bu titreyen ellerle açması pek mümkün gözükmüyordu. Allahım yardım et diye mırıldandı Ada, annemlere gözükmeden odama çıkabileyim.

Derdi kapıyı açamaması değildi. Onun derdi anne ve babasına yakalanmaktı. Bu akşam olanları elbette duymuştu ailesi. Çünkü eve gelmesi çok uzun sürmüştü. Ailesi büyük ihtimal onu bekliyorlardı salonda.

Besmele çekip tekrar açmaya çalıştı kapıyı. Nihayet kilit dönüp kapı açılınca şükretti içinden Ada. Şimdi geriye sadece sessiz ve hızlı bir biçimde odasına çıkmak kalmıştı. Onu da başarabilirse bu akşam rahat bir uyku çekebilirdi belki.

Ses yapmaması için ayakkabılarını çıkarıp eline aldı. Ayakkabı ile gezilen bu evde kendisini huzursuz hissetsede odası ona yeterdi. Zaten anne ve babası da ondan bunu istiyordu.

Feracesinin uzun eteğini toplayıp parmak uçlarında yürümeye başladı. Tam merdivenin başına geldiğindeyse babasının o otoriter tok sesini duydu.

"Ada! Hemen buraya gel!"

Her ne kadar koşa koşa odasına geçip oraya kendisini kapatmak istese de babasından kaçamayacağını da biliyordu Ada. Ayakları geri geri gitmeye çalışırken aşırı derecede parlak sarı ışıklarla kaplı salona girdi.

Babası, salonun orta yerinde bütün heybetiyle duruyordu. Kaşları çatık, gözleri ise öfkeyle doluydu. Annesi Emma ise babasına yakın olan koltukta bacak bacak üstüne atmış omuzları dik bir şekilde oturuyordu. Bakışlarında iğrenir bir ifade vardı. Kendi öz kızından iğrenen bir anne.

Ada ne yapması gerektiğine bir türlü karar veremiyordu. Bu konuşmadan kaçamayacağını biliyordu ama belki biraz ertelenebilseydi yumuşama ihtimalleri vardı. Belki bin de bir olasılık.

Anne ve babası ile gözgöze gelmemek için gözlerini odanın diğer tüm köşelerinde dolaştırıyordu. Bu sırada salondaki değişiklikleri görüyordu.

En uçtaki yemek masasının üzerine yeni bir vazo konulmuştu. Duvara ise çok pahalı olduğunu düşündüğü bir tablo asılmıştı. Oraya asılma amaçları sadece gösterişti. Yoksa anne babasının resimden anladıkları yoktu.

Bu zengin hayat genç kıza o kadar yabancı ve tersti ki. İslamiyetin güzelliklerini tatmaya başladığından beri bu parlak ışıklar gösterişli eşyalar genç kızda sadece iğrenç duygular yaşatıyordu onda. Asıl zenginlik islamiyetle oluyorken bu haddi hesabı olmayan paralar onun için bir anlam ifade etmiyordu.

"Sana sözümüzden çıkmamanı kesin bir dille belirtmiştik ama sen anlamamış gibisin!"

Babasının odayı dolduran sert sesiyle ona döndü bu sefer Ada. Bir zamanlar babasının prensesi olan genç kızın dört yıl için babasının gözünde kolundaki saatten bile daha değersiz olması içini yakıp kavururken sustu ilk defa. Bu sefer konuşması hiç iyi olmazdı çünkü.

"Örümcek ağları ile dolmuş onun kafası, bizim dediklerimizi anlamaz bu yobaz. Dört yıldır sessiz durup kurallara uyabilmesi bile şaşırtıcı."

Annesinin dört yıl içinde kendisine taktığı lakabı her ne kadar içini cayır cayır yaksa da yine sustu Ada. Bir zamanlar annesinin de "Kraliçesiydi."

"Sana kimseye gözükme dedik ama sen dinlemeyip sosyetenin en gözdesi ve de en yakışıklı çocuğuyla bir görüntülendin! Eski sevgilinle görüntülendin!"

"Tevafuk eseri..."

Çenesini tutamayıp yine cevap vermişti genç kız. Sesi bir fısıltı gibi çıksa da onu duymuşlardı. Artık hiç kaçışı yoktu.

"Ne eseri ne eseri? Okuduğun o kitaplar seni iyice eski kafa yapmış. Kullandığın kelimeler bile yüzyıllar öncesinden kalma. Ne anlama geliyor?"

"Sizin tesadüf kelimesi yerine ben bu kelimeyi kullanıyorum anne."

Anne kelimesi ağzından yine yanlışlıkla kaçarken annesine baktı. Annesinin gözlerinden ateş çıkacaktı neredeyse.

"Bana anne dememeni söylememiş miydim sana ben? O kitaplarda yazan her şeyi aklında tut ama benim dediğim, bizim dediğimiz bir kaç emri unut. Nasıl beceriyorsun söylesene. Ya da sus sakın konuşma. Seni dinlemeye bile tahammül edemiyorum."

Gözyaşları kızın gözlerini zorlarken dayanmaya çalıştı genç kız. Burada ağlayamazdı. Bu ailesini insafa getirmek yerine daha da çok sinirlendirirdi. Onların daha fazla öfkesini kazanmaktan başka bir şey sağlamazdı gözyaşları. Bir zamanlar babası bir damla gözyaşına ortalığı ayağa kaldırsa da dört yılda çok şey değişmişti.

"Dört yıl önce kapanıp karşımıza çıktığında sana bir kaç şartla izin vermiştik, hatırlıyorsun değil mi?"

"Evet..."

"Neydi o şartlar peki?"

Babasının gürleyen sesiyle olduğu yerde titrerken tutunmak için bir köşe arıyordu. Ama bu her köşesinde lüks kokan salonda her şey camdı ve onu taşıyacağına pek emin olamıyordu.

"Söyle şartları!"

Babasının tekrar bağırmasıyla zihni dağılan Ada, soruyu algılasa da cevap verme yeteneğinden yoksun gibi ağzını açıp konuşamıyordu. Babası tekrar bağırmadan konuşması gerektiğinin bilincindeydi. Zihnini zorlukla toplayıp cevap vermeye yeltendiğinde annesi ondan önce davrandı.

"Ben sayayım. Şart bir; okulu bırakacaktın. Şart iki; bizimle birlikte hiçbir şekilde dışarı çıkmayacaktın. Şart üç; kapandığını hiç kimseye söylemeyecek ve göstermeyecektin. Şart dört; kameralardan ve bizim cemiyetten uzak kalacaktın."

Bu şartları kelimesi kelimesine hatırlıyordu Ada. Unutması da pek mümkün gibi gözükmüyordu. Şuan ailesinin gözü önünde dördüncü şartı çiğnemiş gibi gözüküyordu ama hiçbir şey isteyerek olmamıştı ki.

Dört yıl önce kapandığı gün sevgilisinden kesin olarak ayrılmış ve o günden sonra hiç haber almamıştı ondan. Haber almamıştı ama kendisini gizliden gizliye takip ettiğini biliyordu. Gerçekleri bilen bir tek oydu. Kapandığını, ailesinin kızlarından İngiltere'de diye bahsetmesine rağmen Türkiye'de olduğundan hep haberi vardı ve ondan uzak duruyordu. Tabiki Rüzgar da kapalı bir kızla magazin haberlerine çıkmayı istemezdi ama sevgisi ağır bastığı için ondan da uzak kalamıyordu. Genç kızı gizli gizli takip ettiğini düşünüyor oysa genç kız takip edildiğini biliyordu.

Ayrılmadan önce Rüzgar'ın kendisine duyduğu aşkın büyüklüğünü tüm sosyete cemiyeti hatta daha da fazlası bilirdi. Genç kızın kendisi de bunun farkındaydı ve bununla gurur duyardı. Çünkü cemiyetin en yakışıklı çocuğu kendisine aşıktı ve diğer tüm kızlara karşı bir üstünlüktü bu. O zamanlar için geçerli olan tüm bu duygular kendisi için hiçbir şey ifade etmiyordu artık. Hatta onunla birlikte yaşadığı her şeyden utanç duyuyordu genç kız.

Ama tüm bunlara rağmen ayrıldıklarından birkaç gün sonra onu sevdiğini anlamıştı. Herkese Rüzgar'ı sevmediğini söylüyordu ama şu dört yıl içinde farketmişti ki onu gerçekten seviyordu. Yine de İslamiyetin emrettiği şekilde ondan uzak duruyordu. Dört yıl içinde de bunu başarabilmişti. Taa ki bugün o karşısına çıkana kadar.

Bu gün de evden çıkarken takip edildiğini biliyordu ama yine hiç haberi yokmuş gibi yola devam etmişti.

Hatası, yanlış otobüse binmekle başlamıştı. Kendisini bir anda kameramanların çok sık bulunduğu yerde bulmuştu. Rüzgar da hala Ada'nın anlam veremediği bir şekilde onunla konuşmaya çalışmıştı ve bu tabiki de kameramanların gözünden kaçmamıştı. Tüm yakışıklılığıyla kapalı bir genç kızın karşısında duran Rüzgar ÜSTÜN nasıl farkedilmesindi ki.

Genç kız, haberin kendisinden önce eve ulaşacağını biliyordu ama ulaşmaması için yol boyu dua etmişti.

Ancak şimdi anne ve babası karşısında öfkeyle dururken kapana kısıldığının farkındaydı Ada. Şimdi ondan hiç yapamayacağı bir şeyi isteyeceklerdi. Nasıl karşı duracağını ise hiç bilmiyordu.

"Ve sen yobaz, dördüncü şartı çiğnedin. Şartlarımızı çiğnersen sonucunda ne olacağını hatırlıyorsundur."

Emma, eliyle kızın üstündeki feracesini ve başındaki şalını gösterdi. Korkuyla titremesi onlar tarafından zevk olarak algılanıyordu.

"Artık bunların üstünden çıkma vakti geldi."

"Asla çıkartmam!"

Bir anda gelen cesaretle bağırmış ancak babasının öfkeli bakışlarıyla anında tüm cesareti halının altına süpürülmüştü. Annesi ise durumdan memnun alayla sırıtıyordu.

"Öyle bir şansın yok kızım (!), üstündekileri ve dolabında duran tüm o giysileri derhal bir poşete doldurup kapının önüne koyuyorsun. Biz de çıkan haberleri yalanlayıp senin eskisi gibi şort ve atletle olan fotoğrafını yayımlatıp kızımızın(!) İngiltere'den daha yeni döndüğünü büyük bir sevinçle paylaşıyoruz."

✭ ✭ ✭ ✭ ✭

Giriş bölümü olduğu için kısa. Zaten bu ilerleyen bölümlerden bir tanesinin içinde geçen bir kısım. Çook ileriki bölümlerden birinde geçen bir sahne.

Allaha emanet olun.^^

Continue Reading

You'll Also Like

710K 49.3K 34
"Cehennemine hoşgeldin, katilin kızı!" İtalyan ve Katolik bir adam... Türk ve Müslüman bir kız... İslâmî bir aşk romanı...🦋 →Tıp fakültesinden yeni...
892K 45.8K 50
Karanlığın Efendisi' nin devam kitabıdır. "Siz Beren Başak, Ares Karal' ı iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta eşiniz olarak kabul ediyor musunu...
150K 12.4K 25
Hollywood'un en ünlü ailesi ile tanışmaya hazır mısınız? Elizabeth Brown, her şeye sahip: Güzellik, zekâ ve mükemmel bir kariyer... Hollywood'un yüks...
13K 559 42
Yüzüme ; karanlık ve kısık gözleriyle bakarak elimi yarasının üstüne koydu , Benim açtığım yaranın üzerine . " Hiç bir yara bunun verdiği acıyı verme...