KABULLENÄ°Åž

By _YabanCicegi_

1.7M 71.8K 3.4K

💟 Yusuf Ali HANZADE - Yaprak HANZADE 💟 Güven.... Güvenmek.... Bir insanın güvenini yıkması.... Diğe... More

🌿 1. BÖLÜM 🌿
🌿 2. BÖLÜM 🌿
🌿 3. BÖLÜM 🌿
🌿 4. BÖLÜM 🌿
🌿 5. BÖLÜM 🌿
🌿 6. Bölüm 🌿
🌿 7. BÖLÜM 🌿
🌿 8. BÖLÜM 🌿
🌿 9. BÖLÜM 🌿
🌿 10. BÖLÜM 🌿
🌿 11. BÖLÜM 🌿
🌿 12. BÖLÜM 🌿
🌿 13. BÖLÜM 🌿
🌿 14. BÖLÜM 🌿
🌿 16. BÖLÜM 🌿
🌿 KÜÇÜK BİR ALINTI 🌿
🌿 17. BÖLÜM 🌿
🌿 KÜÇÜK BİR ALINTI 🌿
🌿 18. BÖLÜM 🌿
🌿KÜÇÜK BİR ALINTI🌿
🌿19. BÖLÜM 🌿
🌿 20. BÖLÜM 🌿
🌿 21. BÖLÜM 🌿
🌿 22. BÖLÜM 🌿
🌿 23.BÖLÜM 🌿
🌿 24. BÖLÜM 🌿
🌿 25. BÖLÜM 🌿
🌿 KÜÇÜK BİR ALINTI 🌿
🌿 26. BÖLÜM 🌿
🌿 27. BÖLÜM 🌿
🌿 28. BÖLÜM 🌿
🌿 29. BÖLÜM 🌿
🌿 30. BÖLÜM 🌿
🌿KÜÇÜK BİR ALINTI 🌿
🌿 31. BÖLÜM 🌿
🌿 32. BÖLÜM 🌿
🌿 33. BÖLÜM 🌿
🌿 34. BÖLÜM 🌿
TARÄ°HLER 15 TEMMUZ
🌿 35. BÖLÜM 🌿
🌿 36. BÖLÜM 🌿
🌿 37. BÖLÜM 🌿
🌿 38. BÖLÜM 🌿
🌿 39. BÖLÜM 🌿
🌿 40. BÖLÜM 🌿
🌿 41. BÖLÜM 🌿
KÜÇÜK BİR ALINTI
🌿 42. BÖLÜM 🌿
🌿 43. BÖLÜM 🌿
🌿 44. BÖLÜM 🌿
🌿 45. BÖLÜM 🌿
🌿 46. BÖLÜM 🌿
🌿 47. BÖLÜM 🌿
🌿 FİNAL 🌿
🌿DİĞER HİKAYELERİMİZ🌿

🌿 15. BÖLÜM 🌿

33.7K 1.5K 128
By _YabanCicegi_

Herkese merhaba diyerek yeni bölümümüzün müjdesini vereyim. :))

İnşAllah beğenerek okursunuz... :))

Eğer hikayemizi beğeniyorsanız kütüphanelerinize ekleyip, arkadaşlarınıza önerebilirsiniz. :))

Bu bölümden sonra olaylar yerine oturuyor ve inşallah ilerleyen bölümlerde bool bool Yusuf Ali ve Yaprak okuyacaksınız. ♡

Şimdilik ben kaçar ve bölümümüzle sizleri baş başa bırakıyorum.

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. :)

🍀□🍀□🍀

KEYİFLİ OKUMALAR

🍀□🍀□🍀

Aşk...
Görsende, görmesende, düşlesende, düşümesende, unutmak istesende... Her durumda acı verir sana ve her defasında gözyaşlarına engel olamazsın...
Aşk...
O'nu düşünürken, düşlerken,
birden gülümsemenin belirmesidir çehrende.
Aşk bir bakıma vuslatı beklerken,
sol tarafının umutla kaplanmasıdır. Aşk işte, bir yanda hüzün, diğer yanda umut...

( _YabanCicegi_ )

🍀□🍀□🍀

İnsan evleneceği kişiyi görünce
' keşke' dememeli, ' iyi ki' demeliydi...

🍀□🍀□🍀

Yusuf Ali' yi görmeyeli tam tamına 1 aydı ve özlüyordu Yaprak. Kendisine karşı duygusuz bakan gözlerini, hakaret etmesini, beni umursamamasını bile özlemişti. Onun varlığını özlemişti. Yeter ki o güzel yüzünü, aşık olduğu adamı görsün, gerisi genç kız için önemli değildi. Bu ayrılığa daha fazla dayanabileceğini zannetmiyordu ve kararını vermişti.Bugün Alvina ile konuşacak ve sevdiği adamın nerede olduğunu öğrenecekti.

Yaprak, Eslem ile birlikte ders bittikten sonra sınıflarından çıkıp, her zamanki gibi bahçedeki - her zaman olduğu gibi - kendi masalarına doğru ilerlediler. Boş olduğunu görünce de memnun bir ifadeyle gülümseyen genç kızlar, hemen sandalyelere oturdular.

Eslem, arkadaşındaki durgunluğun farkındaydı ve bunun nedenini de tahmin etmekte zorlanmıyordu. Arkadaşının kendisini açıklayarak rahatlayacağına inandığı çin konuşmayı kendisi başlattı.

" Yaprak neler oluyor? Bir aya yakındır çok dalgınsın ve bu durum beni üzüyor. "

Yaprak, arkadaşından duyduklarıya kapıya taraf olan bakışlarını karşısındaki arkadaşına çeviriyor. Bakışları her dakika kapıya tarafta, sevdiği adamı bekler vaziyetteydi. 'Neler oluyor? ' diye kendisine de çok soruyordu ve cevabı her zaman tek bir kapıya çıkıyordu; Yusuf Ali. Hafifçe boğazını temizleyip arkadaşına karşılık verdi.

" Eslem bilmiyorum ama onu bir aya yakındır görmüyorum ve bu durum beni böyle yapıyor. Özlüyorum... Sende Murat Hocayı görmediğin zamanlar ne hissediyordun? " diyerek sonlandırıyordı konuşmasını. Son sorduğu soruyu çok merak ediyordu. Arkadaşından duyduklarıyla, kendi hislerinin karşılaştırmasını yapacaktı kendi aklında ve kendisinin hissetlerinin, kendisine özgü olup olmadığının cevabını bulacaktı.

Eslem, arkadaşının söyledikleri ve son sorduğu soruyla anlayışla gülümsedi. Masanın üzerinden, arkadaşının ellerini, ellerinin arasına alıp, " Ah canım seni anlıyorum. Onu yani sevdiğini görememek çok kötü bir histir. Her an aklındadır ve bu durum seni üzer. Anlıyorum zor durum ama dayanacaksın. Dayanacaksın ki sonunda mutluluğa ulaşabilesin. Dayanacaksın... " diyerek sustu.

" Dayanmamı söylüyorsunda, O beni sevmiyor ki. Sevgim karşılıksız ve bu durum beni yoruyor, yıpratıyor! "

" Şimdilik sevmiyor ya da farkında değil. Bu da sevmeyeceği ya da farketmeyeceği anlamına gelmiyor ve bu durumda sana çok iş düşüyor. Seni farketmesi sağlamalısın. "

" Nasıl? Ben ilk defa böyle duygular besliyorum ve bu beni üzüyor. Beni farketmiyor hatta umursamıyor. " diyerek üzgünce yüzünü astı Yaprak.

" Bizde farketmesini sağlarız. " diyerek gülümseyen Eslem, arkadaşına bakıp, göz kırptı.

Yaprak, arkadaşının söylediklerine anlam yüklemeye çalışıyor ama başaramıyordu. O kadar yoğun düşünceler içerisindeydi ki farklı bir konuya yoğun kapanıyordu. Sevdiği adamın, kendisini nasıl fark edeceğini bilmiyordu ama eğer fark edecekse de elinden geleni yapacağını biliyordu. Bu düşünceyle hafifte olsa, uzun zamandan sonra bir gülümseme belirdi çevresinde.

" Ha şöyle, işte böyle gülümse. Artık onun yüzünden, yüzünü asmak yok! " diyen Eslem, işaret parmağı hariç diğerlerini avuç içine bastırıp, işarer parmağını arkadaşına doğru salladı şaka yollu. Bu davranışıyla ikili birbirlerine bakıp gülümseyip, ardından da kahkaha attılar.

Biraz sohbet ettikten sonra derse girdiler ve yeni bir ders bitiminden sonra aynı masada oturdular. Yaprak, çantasından telefonunu çıkarıp biraz incelemeye başladı. Daha kimsenin
-yakınları dışında - numarasını kaydetmemişti ve öyle herkese de numarasını vermiyordu. Rehberinde sadece annesinin, abisinin, Alvina' nın, Eslem' in ve Murat Hoca' nın numaraları vardı. Sevdiği adamın numarası da yoktu! Sevdiği adamda kendi numarasını istememiş ve genç kız da kendisi atılıp numarasını verememişti. Bir kez numaralardan söz açıldığında ise, ' Ne gerek var ki, senin numaranın benim rehberinde olmasına, fazlalık! ' demişti ve ondan sonra da numarasını veremez, sevdiği adamdan da numarasını isteyemezdi.

O anı hatırlamak, genç kızı yeniden yıktı. Sevdiği adam tarafından fazlalık olarak görülmek... Kelimelerle anlatılamayacak kadar acı bir olaydı. Kim fazlalık olarak görülmek isterdi ki, genç kızda görsün! Hâlâ kendisine atılan tokatı, onun acısını unutamamışken, acı gerçekler kendisine oyun oynarcasına tekrardan hatırlatıyordu kendilerini. Unutturmak istemiyorlardı kendilerini. Unutmak istedikçe, inadına hatırlatıyorlardı kendilerini.

Özellikle tokat... Son noktaydı genç kız için. O tokat o kadar şiddetliydi ki... Nefret ettiğin birisinden hıncını alırcasına, tüm sinirini birinden çıkarmak istercesine... Şiddetli... O tokattan geriye kalan küçük bir kaç tane morluğu ise makyaj malzemeleriyle kapatıyordu genç kız. Her kapatışında acı bir darbe daha vuruyordu kendisine.

Anlamamışlardı... Yanağında meydana gelen değişikliğin farkına varılmaması mutlu ediyordu genç kızı. Kim bundan mutlu olur diye, bazen sorsa da kendisine cevabını bulamıyordu.

Bilinmemezlik... Cevabını bulamadığı soruyla birlikte, elini yanağının üzerine getiriyor ve o anı tekrardan yaşıyordu. Bir ay geçmesine rağmen unutamadığı gerçekliği anımsıyor. Sevdiği adam tarafından bir çok hakarete maruz kalmış, Onun umursamazlıklarıyla acı bir şekilde karşılaşmış ama hiçbiri attığı bu tokat kadar yaralamamıştı. Kalbi hâlâ aynı sancıyla kendisini belli ederken, bunu unutması imkânsızdı.
Birçok dayak yemiş, vücudunda birçok iz taşımıştı ama hiçbiri sevdiği adamdan aldığı darbe kadar sarsmamış ve yaralamamıştı kendisini.

🍂♔🍂♔🍂

Yusuf Ali, hâlâ kendisine inanamıyordu. Nasıl o tokatı atmıştı ve hatalarının üzerine hata eklemişti, bilmiyordu. Hatalar, hatalar, hatalar... Telafisi mümkün olmayan hatalar! Kadınların hepsini aynı sanıyor ve istediğini, yaşadığı acı günlerin hıncını onlardan çıkarıyordu ama bu kız farklıydı! Öncekilerden farklıydı ve bununda farkındaydı. Farkında olması ise daha da hırçınlaşmasına sebebiyet veriyor, dengesiz hareketler sergilemesine neden oluyordu.

Üniversite, ilk kez o bakışlarla karşılaştığında, kendisinde değişik duygular uyandırmıştı. Bu değişiklikleri hissedince çatmıştı kaşlarını ve sinirlenmişti. O değişiklikler can yakardı, yıkardı, bitirirdi! Bu yüzden de umursamak olarak görünmek en iyisiydi genç adama göre. Zaten, neyi ve kimi umursuyordu ki son zamanlarda? Hiç kimseyi... Çalışıyor, yemek yiyor, ihtaçlarını görüyor, uyuyor, çalışıyor... Hayatında hiçbir rengin olmadığı bir yaşam. Renksiz bir hayat...

Yusuf Ali, geçmişinde böyle renksiz bir adam değildi ama yaşadıkları onu bu hâle getirmişti. Yaşadıklarıyla, duygusuz bir adam ortaya çıktı. Kuzeni Alvina' da olmasaydı ne yapardı hiç bilmiyordu genç adam. Uzun zamandır, kendi duygusuzluğu içerisinde, şirkete gidip işleri hallediyor, sonra gece hayatına katılıyor ve en sonunda da kendi evine gidiyordu. Yaşadıklarından önce ailesiyle yaşarken, o kötü günden sonra cephe almıştı ailesine ve kadınlara... Bu davranışlarına daha fazla dayanamayan ailesi de yeni buldukları yönteme göre, genç adamı evliliğe zorluyorlardı.

Aslında Yusuf Ali' de sıkılmıştı bu renksiz hayatından, monotonluktan... Sıkılmıştı ama birşey yapmakta gelmiyordu içinden. Yeniden o duyguları yaşayıp, acı çekmek istemiyordu. Biliyordu ki tüm hınçlarını evleneceği kızdan çıkarıyordu ama elinde değildi. Yaptıklarından sonra pişman olsa da zamanı geri alamazdı. Almak da istemiyordu çoğu zaman. Acı çektiği günler gelince aklına, daha da beterini yapmak geliyordu içinden ama frenliyordu kendisini.

Genç adam, Türkiye' nin en başarı holdinglerinden biri olan Hanzede Holding' in en üst katındaki, kendisine ait katın, büyük odasında deri sandalye koktuğuna yaslanmış bir şekilde manzarayı seyrediyordu. Manzaraya bakan duvarın tamamı cam olan odanın içi ağırlıklı olarak kahve ve krem tonlarındaydı. Duvarlar, krem renkte hükümlüğünü sürdürürken, büyük çalışma masasının önünde bulunan, karşılıklı iki tekli deri koltuk kahverengi iken, onların karşısındaki ikili koltuk krem rengindeydi. Koltukların ortasında ise kare cam bir sehpa vardı. Sehpanın üzerinde ise birkaç ekonomik dergi vardı. Odanın bir köşesinde ise dikdörtgen uzun bir toplantı masası vardı. Masanın çevresi ise koyu kahverengi sandalyelerle sarmalanmıştı. Duvarlarda ise ünlü ressamların fırçalarından belli olduğu bir kaç tablo vardı. Odanın kapısı cam olsa da, içeriden dışarısı görünse de, dışarıdan asla odanın içerisi görünmeyecek şekilde ayarlanmıştı.

Genç adam, manzara eşliğinde yaşadıklarını düşünüyordu. Unutmak istiyordu hatalarını ama unutamıyordu. Başını iki elinim arasına alarak, başını arkaya doğru yatırdı. Gözlerini kapattı. Yine o kırgın, kırılgan olan bakışlar üşüştü aklına. Elleri başın etrafında sıklaştı. Nasılda kırılgandı o bakışlar? Onca şeye rağmen hâlâ evlenmekte kararlı olan kızın davranışları düşüncelerini ele geçirdi.

Tüm yaşattığı acılara rağmen hâlâ vazgeçmeyişi düşündürüyordu genç adamı. Her defasında, kendisine
' Neden? ' sorusunu yönelttiriyordu. İlk başlarda cevabını bulamasa da sonraları gerçeklik peydah oluyordu ve genç adam yeniden sinirlerinin esiri oluyordu. Alay dolu gülümsemesi yüzünde meydana geldi ve dudaklarını oynatarak sessizce dile döküldü düşünceleri.

" Neden olacaktı ki, tabi ki para! Başka ne olabilirdi ki? Para olunca, acı çekmiş gözüne gelir mi? Hepsi gibi onunda tek derdi, sadece para! "

Yusuf Ali, kendi dudaklarından firar eden kelimelere kendi inandı ve gerçekliğini sorgulamadı. O kırgın bakışlar, gözyaşları... Hepsi birer oyundu! Genç adam bu düşüncelerinin gerçekliğine o kadar inandırdı ki kendini, dudaklarının arasından tıslar bir şekilde dökülenledi engellemek istemedi.

" Hakkını vermek lazım, Oscarlık bir oyunculuk sergiledi ve bende aptal gibi onu düşünüyorum. Ah Yusuf Ali, nasıl anlamazsın rol yaptığını? Resmen seni, oyunculuğuyla kandırıyor ve sende yaptıkların için pişmanlık duyuyorsun. Aptal ben aptal! "

Yusuf Ali alayla gülümseyip duruşunu düzeltti ve dik oturur pozisyonuna geri döndü. Hâlâ nasıl kandığına inanamıyordu. O kadar olaydan sonra nasıl anlayamadığına kızıyordu. Yine mi gözleri gerçekleri görmez, kalbi körelmeye başlamıştı? O kızında tek derdinin para olduğunu bir kez daha kendisine inandırdıktan sonra onun neden sustuğunu anladı. Tüm sorularının cevabını bulmuştu. Tüm suskunluklarının, gözyaşlarının, masum kız ayaklarına yatmasının nedeni tek bir şeye yönelikt. Para!

Bir aydır boşuna zaman harcamıştı kendisine kızarak. Boşuna zamanından çalmıştı o oyuncu kız yüzünden. Artık eski adama dönme vakti gelmişti Yusuf Ali için. Ve o kız, eski yaşadıklarına dua eder hâle gelecekti yaşattıklarıyla. Kendisini kandırmasını en iyi şekilde, acı olarak gösterecekti.

Yusuf Ali, kararlılıkla önceden sekreterinin hazırlayıp getirdiği doayalara göz atıp, imzalanacak yerleri imzaladı ve hiç vakit kaybetmeden yerinden kalkıp, holdinginden çıktı.

Sevgili eşini ziyaret etme vakti gelmişti!

Spor arabasına bindiği gibi, hemen çalıştırdığı ve gaza basarak yola koyuldu. Alvin' ya da ayriyetten hesabını soracaktır ama zamanı geldiğinde. Kendisine nasıl derdi ki, 'O kız farklı, ' diye. Nasıl? Aynıydı işte. Bu kızda diğerleri gibi aynıydı. Tek derdi paraydı! Bunu o kızın yüzüne karşı sarf ettiğinde de yemişti tokatı. İlk defa karşı cinsten tokat yiyordu ve bu genç adamı fazlasıyla sinirlendirmişti. Direksiyondaki bir elini kaldırıp, tokat yediği yanağına götirüp, sinirle gözlerini kıstığı gibi, çenesini de sıktı. Çene kasları oynadı. Ardından tebessüm etti ve tebessümü alaylı gülümsemesine dönüş yapıp genişledi. O kızın oyunculuğu karşısında şapka çıkarmak, önünde eğilmek gerekirdi. Eli hâlâ yanağında olan Yusuf Ali, yanağını sıvaslarken düşünüyordu bunları ve fark ettiği bir diğer gerçekte, genç kızın elinin oldukça hafif olmasıydı.

Yediği tokatın karşılığını, kendisine yakıştırmadığı bir şekilde verse de olan olmuştu sonuçta. Ve aptal gibi, pişmanlık tüm benliğini ele geçirmişti. O kızdan az kalsın özür ile dinleyecekti! Ama uyanmıştı! Bundan sonra olacaklar... O kız, genç adamdan korksa iyi olurdu! Direksiyonu sıkan elleriyle birlikte, alaylı gülümsemesiyle mırıldandı.

" O çok istediğin evliliğe sahip olacaksın ama mutluluğuna veda edeceksiniz sevgili eşim! "

Ve yoluna devam etti genç adam. Düşüncelerinden pişman olmamak için, düşünmemeyi yeğledi.

🍂♔🍂♔🍂

Yaprak, ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyordu ve abisinin bir şeylerden şüphenlemesinin de çok yakın olduğunun farkındaydı. Elbet abisi de, neden gelmediğini soracaktı. Genç kız da bu soruyu en çok kendisine soruyordu.

' Neden gelmiyordu yoksa evlilikten vaz mı geçmişti? '

Bu sorunun cevabını aramak ise yorgun düşmesine neden oluyordu. Düşünmek istemese de düşünüyordu. Unutmak istese de gerçekleri, yaşadıklarını unutamıyordu. Unutmak kolay gelirdi insana ama değilmiş. En zoru unutmakmış! Genç kızda sevdiği adamdan gördükleriyle yıpranmıştı ve önceden yıpranan benliğini enkaza çevirmişti. Bitirmek üzereydi kendisini!

Bir dakika bile unutmasına izin vermiyordu beyni, kalbi o tokatı. Kendisine nasıl el kaldırdığını unutamıyordu. Çok istese de, her aynaya baktığında gerçeklik acı bir şekilde kendisini gösteriyordu. Eli her yanağına vardığında gözyaşlarını engellemekte zorlanıyordu.

Dalgın dalgın bahçedeki masada oturuyorlardı. Eslem' de, Yaprak gibi dalgındı ve sorgulamıyorlardı birbirlerini şimdilik. Yaprak, arkadaşının durumunun elbetteki farkındaydı ama özel olacağını düşündüğü için soramıyordu. Görüş alanına abisi ve Alvina girince gülümsemesini engelleyemedi genç kız.

" Nasılsınız kızlar? " diyerek kardeşinim yanağından makas aşan Ahmet, boş olan sandalyelerden birine sevdiğini oturtup, diğerine de kendisi oturdu.

" Allah' a şükür iyiyiz abi. Siz nasılsınız? " diyerek karşılık verdi Yaprak. Gülümsemesini hiç silmemişti.

" İyiyiz tatlım, Rabbim bozmasın. Bizim için artık üzücü günler geride kaldı ve mutlu günler ile yeni bir sayfa açtık. " diyerek sevdiği kıza aşkla bakıp, kolunun altına alan genç adamın gülümsemesi genişledi.

Yaprak, abisinin ve Alvin' nın birbirlerine olan bakışlarından, bağlı kollarından mutlu oldu ve gülümsedi. İkisinin de aşkları huzura kavuşmuştu ve mutluluğu hak ediyorlardı. Düşünceleri yine kendi aşkına döndü. ' Ya benim aşkım? Benim aşkımda huzura kavuşacak mı ya da karşılık bulacak mı? ' Bu sorularına yine kendisi cevap verdi.
' Tâbi ki de hayır! ' Kendisine acı bir şekilde yanıtkayan genç kız, başka bir cevabın ihtimalini bilmiyordu. Her defasında aynı soruları kendisine sorup, aynı cevabı vermesi... Kendisine acı çektirmeye devam etmesi... Büyük bir aotallıktı genç kız için.

' Zaten aşk başlı başına aptallık değil midir? ' Bende bu aptallığın içinde boğulmak üzereyim ama kurtaranım yok. ' diyerek de kendisini teskin etmeye çalışan genç kız, ismini duymasıyla düşüncelerini bertaraf etti.

" Yaprak biz seninle biraz konuşalım mı? " diyen Alvina, karşısındaki kızın bir ay içerisinde ne kadar farklı göründüğünün farkındaydı ve bunun nedenininin de kuzeni olduğunun elbette ki farkındaydı.

Yaprak, Alvin' nın telaşlı halini görünce ilk başta şaşırsa da gemen ardından başını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı. Kendisinin de konuşmaya ihtiyacı vardı. Bakışlarını abisine çevirince, onun da endişe içerisinde kendisine ve sevgilisine baktığını görünce, hafifçe tebessüm edip, endişelenmemesi gerektiğini belli etmeye çalıştı. Bakışlarını Eslem' e kaydırınca, Onun da kendilerine anlayışla baktığını gördü. Yaprak ve Alvina masadan kalkınca, Eslem' de Murat' ın yanına gideceğini söyleyip uzaklaştı.

"

Önemli birşey değil canım, " diyerek sevdiği adamın yanağından öpen Alvina, Yaprak' ın koluna girerek bahçenin arka tarafına doğru yürümeye başladılar.

İkili arka bahçede bulunan büyük ağacın altındaki kahverengi çardağa ilerleyip, karşılıklı oturdular. İkisi de söze nasıl başlayacağını bilmiyordu ama birisi bunu üstlenmek zorundaydı. Ve Alvina bu görevi üzerine alıp konuşmayı başlattı.

" Neler oluyor Yaprak? "

İşte tek bir soruydu çoğu kişi tarafından merak edilip sorulmak istenen ama tek bir kişi tarafından dile dökülen tabi Eslem' den sonra. Genç kız da neler olduğunu bilmiyordu ki! Belki bilse bu kadar dalmaz, düşünmezdi sevdiği adamı ya da düşünürdü. Sevdiği adamı her halükarda düşünürdü!

Sessiz kaldı ve Alvina' nın konuşmasını sürdürmesini bekledi.

" Yusuf Ali en son görüşmenizden sonra çok değişti. Resmen şirkette, evde terör estiriyor. Arada dalıp gidiyor. Sorduğumuzda sert çıkıyor ve gidiyor. Tamam biliyorum seni- ... " diyen Alvina devamını getiremedi, zorlandı. Üzgün bir şekilde karşısındaki kıza baktı. Onun ne kadar üzüldüğünü görüyor ve bunun için bir kez daha kuzenine kızmaktan geri duramıyordu.

Yaprak, yarım kalan cümleyi kendi içinden tamamladı acı bir gülümsemeyle. ' Seni sevmiyor! '
Bu gerçek canını yaksa da alışmıştı aslında bu acının varlığına. Benliği acıya alışıktı, yadırgadığı mutluluktu. Bunun varlığını bir tarafa bırakıp, sevdiği adamın neden öyle davrandığını kendi içinde sorgulamaya başladı. Belki de O da kendisi gibi tokat attığı için pişmandı ve bunun pişmanlığını belli etmemek için etrafına saldırıyordu! Bu düşüncesine inanmak istiyordu Yaprak. Bunun gerçekliğiyle kalbinin biraz da olsa ısındığını hissetti.

" Çekinmene gerek yok. Biliyorum beni sevmediğini benden nefret ettiğini. Sadece anlaşmalı bir evlilik olduğunu, dışarıdaki o kızlardan farkım olmadığını düşündüğünü, beni bir araç olarak gördüğünü.... " diyen Yaprak, devamını getiremeden ağlamaya başladı.

Bunları kendi ağzından çıkması canını daha fazla yaktı. Kalbinim sıkıştığını hissetti ve sağ elini kaldırarak kalbinim üzerine koydu. Bakışlarını karşısında oturan Alcina' ya çevirdiğinde onunda gözlerinin dolduğunu gördü. Alvina ellerini uzatarak, genç kızın ellerini kendi ellerinin içine aldı. Gözlerinin içime bakarak teselli vermek istedi. Ama bilmiyordu ki Yaprak' ın kalbini bir tek sevdiği adamın varlığı teselli ederdi. Yaprak' ın kalbiydi Yusuf Ali.

" Ne yapacağımı bilmiyorum Alvina. Bir aydır görmüyorum ve, " diyerek duraksayan Yaprak, derin bir nefes aldı. Bakışlarını masaya doğru eğdi ve devam etti konuşmasına. " Ve özledim. Yaptıkla-... " dediği anda iki elini Alvina' nın ellerinin arasından kurtarıp ağzına kapattı. Ya farkına varmayıp devamını getirseydi cümlesinin? Korku ve endişe dolu bakışlarıyla karşısındaki kıza baktı. Söyleyemezdi olanları, yaşadıklarını... Sonuçta sevdiği adam, kendisine acı çektiren adam, karşısındaki kızın kuzeniydi. Birbirlerine bağlıydı onlar ve aralarının kendisi yüzünden bozulmasına izin veremezdi Yaprak.

Alvina, karşısındaki kızın aniden susmasıyla bir şeyler olduğunu anladı ve hemen, " Yaptıkları derken, Yaprak? Neler yaptı sana? " diyerek sordu. Sesinin tonunu ayarlayamayınca sert çıkmıştı. Sert sesinden, endişe, korku hakimdi. Karşısında ağlayan kıza üzgün bir şekilde baktı. Bu koz zaten zor bir hayat yaşamıştı ve şimdide kuzenininin onu ağlatması canını sıkıyor ve sinirlenmesine neden oluyordu.

Alvina suçluluk duygusuyla, sessiz bir şekilde konuşmasına devam etti.
" Sana söylememeliydim. Kiminle evlenirse, evlenseydi. Sana bu kadar acı çektireceğini bilemedim Yaprak. " diyerek gözyaşlarına engel olmadı genç kız. Karşısındaki kızın acısını kalbinin en derinliklerinde hissediyordu adeta. " Senin, ona karşı olan duygularını öğrenince içimdeki sese, isteğe engel olamadım ve söyledim. Belki dedim, belki Yusuf Ali ile güzel bir aşk yaşarsınız ama olmadı ve ben pişmanım. " diyen Alvina kızınıi gözlerinin içine bakarak, " Affet beni Yaprak! " dedi. Sesi titriyordu. Bakışlarını Yaprak' tan hiç kaçırmadan konuşmasını bekledi. Kendisini affettiğini duyması gerekiyordu. Çok pişmandı, çok...

Yaprak, Alvina' nın ağlayarak ve sesi titreyerek söyledikleriyle burua tebessüm etti. Ellerini tutarak, " Ben pişman değilim ki Alvina. Üzme kendini. Kader... Olacağı varmış, benin bunları yaşamam gerekiyormuş. Ne zamana kadar böyle devam eder bilmiyorum ama illa ki mutlu olacağım günlerde gelecek, ben buna inanıyorum.
Bakışlarımı ellerimizden kaldırım yaşlı gözlerine baktım. Pişmandı belli ama ben pişman değildim. Onunla ya da -... " diyen Yaprak cümlesini tamamlayamadı. Dili ve kalbi el vermedi tamamlamasına. Mutlu olacaksa bir tek Yusuf Ali ile mutlu olmak istiyordu. Onsuz mutluluğun adı olmazdı ki, eksik kalırdı.

" Ya dası yok karıcığım, 3 yıl boyunca!"

Ortama keskin bir ses hakim olunca iki genç kız da irkilerek sesin geldiği yöne baktılar.

Yaprak, şaşkındı hem de fazlasıyla. Sevdiği adamın, tüm konuşmalarını duymuş olma ihtimali korkutuyordu kendisini. Endişe ve korku tüm bedenini ele geçirdi ve bakışları da sevdiği adamın yeşil harelerinde dondu kaldı. Her zaman bu yeşilliklerin kendi elalarına karışsın istiyordu genç kız.

Çok mu şey istiyordu?

Alvina, sinirli bir şekilde kuzenine bakıyordu ama kendisine dönen bakışlarla, kuzenini erkilemişe benzemiyordu.

" Alvina, bizi yalnız bırakır mısın? Şu anlaşmamızı tam görüşelim ve bir an önce düğün hazırlıklarına başlayalım!" diyen Yusuf Ali, sert bakışlarında bir gram yumuşama olmaksızın bir kuzenine birde kendisine endişe ile bakan kıza bakıyordu.

Yaprak, sevdiği adamın dudaklarından çıkan kelimelerle şaşkınlığı iyice arttı. Bakışlarında hiçbir duygu kırıntısı olmayan sevdiğinin dudaklarından, düğün kelimesini duymak heyecanlanmasını sağladı.

Düğün... Her genç kızın hayali olan beyaz bir gelinlik...
Düğün... Her genç kızın hayali. Beyaz gelinlik... Aşkınız... Heyecanlı bir bekleyiş ve aşk... Mutlulukla, ' Evet, ' diye bağırmak... Ama bunların hiçbirini yaşayamayacağının da farkındaydı genç kız. Düğününde bile mutlu olamayacağının farkındaydı Yaprak. Ever, belki düğününde heyecanlı olacak,mutlu olacaktı ama bu tek taraflı olacaktı. Sevdiği adamla evlenecekti ama... Aması genç kızı üzüyor du. Sevdiği adam düğün günü sadece görevini yerine getirmek için orada bulunacak iken, kendisi aşkıyla orada bulunacaktı.

Alvina, bir Yaprak' a baktı bir de kuzenine. Bakışlarını tekrar acı çeken kıza çevirdi ve ondan cevap bekler şekilde bakışlarını sürdürdü. Yaprak' ın onaylayan bakışlarını görünce yerinden usulca kalktı. Yaprak' ı yanağından öptükten sonra, kuzeninin yanına ilerledi ve eğilmesini işaret ederek kulağına fısıldadı.

" Kuzenimsin ama Yaprak benim için önemli ve sakın onu üzme! " diyerek kuzenine kızgın bir şekilde bakıp, arkasını dönerek oradan uzaklaştı.

Yaprak, giden kızın arkasından baktı ve bakışlarını sevdiği adama çevirdi. Kendisine attığı her adımda iyice oturduğu yere sindi. Korkuyordu ama içinde okusan kıpırtılara da engel olamıyordu. Özlemişti sevdiğini... Neredeyse bir aydır görmüyordu ve bu günler kendisine bir asır gibi gelmişti. Çekine çekine inceliyordu yeşil gözlü sevdiğini... Yine aşık oldu bu adama ve günden güne bu aşkının büyüdüğüne şahit oldu. Yaşadıklarıyla azalacağına artıyordu aşkı. Kendisine iyice yaklaşmasıyla kalbinin ritminde büyük bir değişiklik oldu.

" Şunu sakın aklında çıkarma, 3 yıl boyunca mutluluğunun ya dası yok! Sakın bunu aklından çıkarma. Biraz sıkıntı çekersin, tek benimle olarak ama 3 yıl sabret. Ondan sonra kaç kişiyle olursan ol! " diyerek kıza doğru eğilen genç adam ardından karşısına oturdu. Sesi o kadar sert ve taviz vermiyordu ki!

Yaprak... Yine, yine,yine... Sevdiği adamın, kendisini kırmaktan hiç vazgeçmeyeceğini her defasında yaptıklarıyla kanıtlıyordu. Genç kızın canı yanıyordu ve bunu sevdiği adamın farkına varmaması uzuyordu. Kendisi, Ona her aşkla bakışında, karşılığını nefretle harmanlanan bakışlarla alıyordu. Genç kız, usulca akan yaşlarını sildi. Kendisinde ki aşkı görmeyen adama baktı, kırgınca.

" Aferin sana, çok güzel rol yapıyorsun, Alvina' yı da kandırdığına göre! Oscarlık bir oyunculuk aferin ve böyle devam et ki ailemde inansın! Evlendikten sonra eski karakterine geri dönersin. Ne de olsa oyunculuktan sıkılırsın hem her şey evlenene kadar değil mi zaten? "

Yusuf Ali, durulmak bilmiyordu. Her defasında, bir öncekinden daha can kırıcı oluyordu. Sesindeki sertlik, alay, duygusuzluk ve sarf ettiği kelimelerdeki acımasızlık!

Yaprak, sevdiği adamın yüzünü inceliyordu. Neden böyle davrandığını çözemiyordu? Kendisi o kadar mı kötüydü ki, her defasında, bir öncekinden daha fazla kırıyordu kendisini! Neden, kendisini hâlâ tanımaya çalışmadığını çözemiyordu! Sesini çıkaramadı ilk başta ama sonrasında boğazını hafifçe temizleyerek, gözlerini sildi. Söyleyeceklerini daha fazla bekletmeden sarf etti.

" Rol yapmıyorum, bu benim! Nasıl davranıyorsam, gerçeğim! "

Tek söyleyecekleri bunlardı. Söylediklerinden sonra sesli kahkaha atışını izledi sevdiği adamın. Kahkahasına takılı kaldı bakışları. Bu hazan bulutları arasında, sevdiği adamın kahkahası güneşi getiriyordu. Kalbinin birden ısınmasına neden oluyordu.

" Rol yapmayı kes canım. Şu anda başbaşayız, rol yapmana gerek yok! Neyse, kapatalım bu konuyu ve asıl konumuza geçiş yapalım. " diyerek masanın üzerinde ellerini birbirine kenetleyerek karşısındaki kıza doğru dik dik baktı. " Anlaşmayı imzalamıştık zaten ve hiç bir değişiklik yok! Önümüzdeki ayın sonuna doğru düğünü yaparız. Fazla heveslenme aile arasında küçük bir organizasyon olacak. Sakın gelinlik giyeyim deme giymeyeceksin! Bende damatlık giymeyeceğim! Sonuçta gerçek evlilik değil. Ben hayatımın aşkını, geleceğim olacak insanı bulduğum zaman damatlık giyeceğim. Çünkü damatlığı seninle kirletemem!"

Yaprak, bakışlarını sevdiğinden kaçırdı ve önüne döndü. Daha ne diyebilirdi ki? Sözlerinin ne kadar acımasız olduğunun farkında değil miydi? Her bir kelimesinin kendisinde bıçak etkisi yarattığını göremiyor muydu? Paramparça olan kalbini, iyice unufak edişini de mi görmüyordu? Genç kız usulca akıttı yaşlarını ve elinden bir şey gelmemesi daha da ağlamasına neden oluyordu. Gözyaşlarını kuruladı kendisini zorlayarak ve içine akıttı. Belki bu sefer içine akıttığı gözyaşları, kalbindeki yangını söndürürdü.

" Ta- tamam, " diyebildi genç kız sadece. Söyleyebileceği başka bir şey yoktu ki? Ne diyebilirdi ki? Ne dese yanlış anlayacağını bildiği için susmayı tercih etti genç kız. Enkazın altında daha fazla nefessiz kalmamak için sustu çünkü hiçbir çıkış yolu bulamıyordu.

Yusuf Ali, karşısındaki kızın bu üzgün hareketlerine, dudağının kenarını hafifçe kıvırarak izledi. Bu davranışlarının hepsinin oyun olduğunu anladıktan sonra, pişman olmaktan vazgeçmişti. Elini ceketinin sağ iç cebine yöndendirip, küçük ve kırmızı bir karton kâğıt çıkardı. Elinde çevirdikten sonra da, evleneceği kızın önüne koydu. Kendisine anlamsızca bakışlarına karşılık, önündeki kâğıdı işaret etti, duygusuzca. Sonrasında da alay dolu bir gülümseme eşliğinde, kızın ne yapacağını izlemeye karar verdi.

" Banka hesabın ve kartın. " diyerek açıklamada bulunan Yusuf Ali, konuşmasına devam etti. "Evlendikten sonra işleme geçecek. Her ay 10 bin TL yatıracağım. İstediğin gibi kullanabilirsin. "

Yaprak, duyduklarıyla şaşkınlıkla gözlerini açtı. 10 bini duyması, sevdiği adamın tavırları... Çok fazlaydı... Kendisinin şaşkınlığınla eğlenen sevdiğinin gülümsemesi iyice genişledi.

' Ah o gülüş, beni görürken, aşkla olsa ya! ' diye de düşünmeden edemedi genç kız.

" Az mı geldi. " diyen genç adam alaycı gülümsemesini silip, kıza doğru eğildi. " Senin gibilere, az sanırım ama yetineceksin artık! Belki geceleri, odamda beni tatmin edersen bu miktar artabilir. " dedi Yusuf Ali ve ayağa kalktı. Söyledikleri sertti ama bu sertliği birazda isteyerek yapmıştı.

Yaprak, şaşkınlıktan hiçbir tepki veremiyordu. Öylece, donmuş bir vaziyette sevdiği adama bakıyordu. Sadece bakıyor, dudaklarını aralıyor ama hiçbir kelime çıkmıyordu. Arkasını dönüp giden adamın arkasından baktı. Üzgün, kırgın... Söyleyeceğini söylemiş, kendisini bir kez daha kırıp, arkasını dönmüş ve gitmişti sevdiği adam.

Genç kız, şoku üstünden attıktan sonra, önüne konan kırmızı karta baktı. Eline alıp, inceledi. Dikdörtgen bir karttı ve ikiye katlanmış vaziyetteydi.

Kart küçüktü ama kalbinde açtığı yaralar büyüktü!

Daha fazla tutamadı ve akıttı gözyaşlarını, usulca... Tane tane aktı acılarına. Sevdiği adamın, kendisini kırmaktan bir an olsun vazgeçmeyeceğini anladı. Özellikle aynı kelimeyi bugün bir kez daha zikretmesinden sonra.

Tatmin!...

Genç kız boşlukta hissediyordu kendisini. Sevdiği adamın kendisini böylesi kötü bir kelimeyle itham etmesi... Bu zamana kadar hiçbir erkekle, sevdiği adamla olan iletişimi gibi bile yakın kalma mullen, fazlaydı... İlk defa beslediği duygunun adı aşktı ama aşkın yanında acıyı farklı bir şekilde tatmasını sağlamıştı.

Yaprak, bir an ' keşke, ' demek istedi ama kalbi el vermedi. O kelimeyi sarf edemezdi ki!

İnsan evleneceği kişiyi görünce
' keşke' dememeli, ' iyi ki' demeliydi...

Yaprak' ta keşke diyemezdi ve inanıyordu ki bu acı gözyaşlarının nedeni olan adam, gün gelecek kendisini mutlu edecekti. Bunun varlığına inanmak istiyordu ve bu umudunu kaybetmek istemiyordu. Kalbi enkazda kalan genç kızın, umudu aşkıydı...


🍀□🍀□🍀

BÖLÜM SONU...

Nasıldı bakalım, beğendiniz mi? Bunu yorumlarınızda belirtirsez beni çok mutlu edersiniz. :))

Yorumlarınızı ve votelerinizi beklemekteyim. :))

Her zaman dediğim gibi,
En güzeline emanetsiniz...

🍀□🍀□🍀

Continue Reading

You'll Also Like

SEKRETER By Beyza Alkon

General Fiction

1M 12.7K 19
Bacaklarımı araladı. "Ne yapıyorsun?" "Seni içiyorum."
584K 35K 82
Mpreg Avcı Kendi Kokusunu Saklar Vakti Gelene Kadar..
223K 9.4K 22
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
3.2M 169K 42
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...