Aphrodite ~Taekook

By ChardeeLine

349K 34.8K 13.3K

"Zira hesaba katmamış olmalıydı seni yaratırken tanrılar, güzelliğinin etkisine Afrodit'in bile kapılacağını... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30-Geçiş Bolümü
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
45
46
47
Final

44

5.1K 536 82
By ChardeeLine

Kim Taehyung

Yarı uykulu bir biçimde hareketleri hissetsem dahi pek algılayamıyordum. Yalnızca üşüdüğümdü tek odaklanabildiğim. İçeride Jungkook'un kokusunu hissedememek mızmızlanmama sebep olurken yavaşça oturur pozisyona getirildim.

İlacı içip suyla yuttum. Kahve kokuyordu. Jungkook'un üzerine sinmiş olan kahve kokusu kadar güzel çok az şey vardı.

Bedenimde dolanan ıslak beze karşı ağlar ifadelerde bulunsam da Jungkook'un kulaklarımı dolduran sesi beni sakinleştiriyordu. Ses tonu ne kadar da sakinleştiriciydi. Oldukça nazik bir tonu vardı.

Uyumuş muydu acaba? En son ben uyuduktan sonra uyuyacağından bahsetmişti. Eğer benim yüzümden uyumamışsa kendimi kötü hissedecektim.

...

Gözlerimi açtım yorgunlukla. Gözlerim Jungkook'u ararken kahveden ufak bir yudum daha aldı. Çizdiği şeyde gözlerimi gezdirdim. Gece lambası defterinin üzerine vuruyordu.

"Güzelim?" Dedim. Sesim kuru kalın ve çatlaktı.

Kafasını anında bana çevirirken gülümsedi.

Dizlerinin üzerinde bana doğru bir kaç adım emekliyip dikildi.

"Nasılsın?" Diye sordu dudaklarını alnıma bastırırken.

"Uyumadın mı?" diye sordum.

İki berbat halde olan sevgili olarak birbirimizi düşünmeden edemiyorduk.

"Ateşin hala var. Biraz daha uyu. Burdayım."

Sesi uykumu açmak istemediğini belirtir biçimde fısıldar haldeydi.

"Sen de uyu." Dedim.

"Uyuyacağım." Dedi dudakları yanağımda dinlenirken.

Onu çekip uyutmak isterdim ancak çoktan onun aldığım kahveyle karışık kokusu eşliğinde uykuya dalıvermiştim.

...

"Hyung 2 saate geleceğim. Onunla ilgilenirsin değil mi?"

"Jungkook beni de uyandırmalıydın. En azından bir kaç saat uyurdun."

"Alışığım sorun yok."

Sonrasında alnımda başka bir el hissettim. Gözlerim titreyerek açılırken Seokjini gördüm.

"Nasılsın Tae?" Diye sordu eliyle emin olamayınca dudaklarını alnıma değdirirken.

"Hiç uyumamış mı?" Diye sordum.

"Ona da kızacağım sonra. Uyumaya devam et sen." Dedi.

Aklımda Jungkook'la yatıp Jungkook'la uyanıyordum ve artı olarak rüyamda da onu görüyordum. Kutsanmış falan olmalıydım gerçekten.

Saat kavramı tamamen kaymıştı. O kadar sık uyanıp uyuyordum ki saatler geçmiş gibi gelse dahi bazen bir kaç dakika geçmiş olabiliyordu.

Yine de hafiften güneşin doğmaya çalıştığını algılayabilmiştim.

...

"Hyung teşekkür ederim. Hadi git hazırlan sen. Dersine geç kalma."

"Ateşi düştü tamamen. Çok az var. O da uyuduğundan dolayı normal. Sende uyu. Başında dikilip durma."

"Tamam uyurum." Dedi soğuk dudaklarını alnıma bastırırken.

"Ah sanırım ölçsem daha iyi. Üşümüşüm." Dedi.

Ardından montunu çıkardı. Gözlerim yine aralanırken onu izledim. İncecik beline yine lanet olası bir kemer takmıştı.

Benimle göz göze gelirken gülümsedi.

"Sevgilim nasılsın?" Diye âdeta şakıdı.

Halbuki gözlerindeki yorgunluğu görebiliyordum işte.

Elimi ona uzattım. Elimi tutmadı. Dudaklarımı büzerek buz gibi olan elini tuttuğumda içimin titrediğini hissettim.

"Bebeğim çok üşümüşsün. Buraya gel." Dedim hızlıca kendime çekerken. Zaten ayakta zor durmaya çalışan bedeni hızlıca kollarım arasına düşerken ona sıkıca sarıldım.

"Sevgilim üşüyeceksin. Sana şimdi yemek hazırlayacağım. Sonra ilaç içeceksin ve birlikte uyuyacağız. Tamam mı?" Diye sordu.

"Sen ısın öyle." Dedim.

"Sen çok sıcaksın ondan." Dedi.

Uyuyup benimle ilgilenememekten korkuyordu.

"Gece üstümü değiştirirken benden yararlandığını düşündüm." Dedim.

Bir elim soğuk yanağında duruyor onu kendi yüzüme bastırıyordu.

"Yaptım bir şeyler. Her neyse geliyorum hemen." Dedi kollarımdan çabucak kurtularak.

İstemsizce yeniden uykuya dalarken bu dağınık uyku yalnızca beni daha da çok yormuştu.

Sonrasında Jungkook yemek yedirmişti işte. Pek hatırlayabildiğim bir nokta değildi. Tepsiyi bırakmaya gidip elinde kahvelerle döndüğü bir vakit mızmızlanmama rağmen uyuya kaldığım bir konuşma gerçekleşmişti.

...

Gözlerimi açtım. Derin bir nefes alırken yoğun kahve kokusu uykumu daha da açmıştı. Dinlenmiş bir şekilde doğrulduğumda kaslarımı rahatlattım. Aklıma Jungkook gelirken anında gözlerim onu aramıştı.

Hemen yerde üzerinde benim bir tişörtümle uyuya kaldığını görünce burkuldum. Bir kolu karnının üzerinde duruyordu. Her yer, gerçekten her yer kupalarla doluydu.  Hatta bir tanesi yarım bir şekilde başının ucunda duruyordu.

Saat öğlen 3'tü. Saatlerdir benimle ilgileniyordu. Hatta kısa bir hesap yapacak olursam tam tamına 19 saattir.

Başındaki kupayı kavradığımda ılık olmasıyla kaşlarım çatıldı. Yeni uyumuştu. Daha doğrusu uyuya kalmıştı. 10 dakika bile olmadığına o kadar emindim ki.

Eğilip onu kucağıma olurken buz gibi olmuş bacakları bir an beni bile üşüttü. Neden üstünü giymemişti? Salak mıydı?

Kıpırdamadı bile. O kadar yorgundu ki hissetmemişti bile.

İki buçuk günü aşkın uyanık olduğunu biliyordum. Toplamda 5 saat bile uyumadığını tahmin etmek zor değildi.
Eğer benimle ilgilenmek zorunda kalmasaydi bir buçuk gün uykusuz kalmış olacaktı ve bu o kadar da sorun olmayacaktı. Kendini hiç düşünmeden hareket etmesi beni delirtiyordu.

Onun bedenini ısıtırken bardaklarda gözlerim gezindi. Daha bi bu kadarıda  bulaşık makinesine yerleştirdiğine emindim. Uyanık kalmak için bu kadar çok kahve içmişti ama buna rağmen uyuya kalmıştı. Gerçekten yorgundu benim güzel bebeğim.

...

Uykulu bir şekilde yemek yiyişine dalmıştım. Yüzünü yıkasa dahi kafasını sabit tutamıyordu. Birde benim yüzümden bu kadar yorulmuş olması üzücüydü.

Elini yanağına yaslamış yarı kapalı gözleriyle usluca yemeğini yiyordu. Aniden telefonu çalmaya başladığında irkildi.

Yugyeom'un adını görebilmiştim. Yanıtlarken hafifçe öksürerek sesini düzeltti.

"Efendim Yugi?"

Yakınlardı. Fazla yakınlardı.

"Yarın bizde toplanalım o zaman."

Eh en azından gözümün önünde olacaklardı.

"Yok sorun olmaz. Tamamdır. Görüşürüz yarın. Ben atarım konum. Sabah 9 da gelin. Çabucak bitirelim ve kurtulalım."

Muhtemelen birazdan uyuyakalacaktı ve sabaha kadar uyanamayacaktı.

Sonrasında birlikte yine odaya çıkıp uyumuştuk. Gerçi ben uzun bir süre uyuyamamıştım. Neredeyse sabaha kadar.

...

Yanımın boş olması kaşlarımı çatmama sebep olurken uykumun açılmasını bekledim. Ardından kalkıp banyoya girmiştim.

Jungkook'un odasına dalarken arkadaşlarının geleceğini unutmuştum. Dördüyle bakışırken Jungkook sevimlice gülümsedi.

"Bir şey mi oldu sevgilim?"

Gözünde gözlükleri, elinde çubuğuyla tahtada bir şeyler anlatırken bu kadar seksi olmamalıydı.

"Arkadaşlarının geleceğini unutmuşum. Böldüm kusura bakmayın." Dedim.

"Siktir yakından daha da yakışıklı." Dedi adını bilmediğim bir çocuk.

"Enişte gel sende katıl. Azcık gözümüz gönlümüz açılsın Jungkook konuyu anlatıp duruyor." Dedi Yugyeom.

"Gelsene Taehyung. Sorun değil. Biraz ara veririz." Dedi başka biz kız.

Jungkook'a gözlerimi çevirdim.

"Aman aman hanımcı." Dedi dalga geçerek diğer kız.

Jungkook kafasını salladığında usulca odaya girip yatağa oturdum.

"Nasılsınız?" Diye sordum ortalığın dağınıklığına bakarak.

"Tıp seçtiğim için hayatı falan sorguluyorum. Soojin bu arada ben."

"Jennie bende."

"Min Ho." Dedi diğer çocuk omuz silkerek.

Jungkook eline kalemi alarak tahtayı doldurmaya devam ederken bende onlarla sohbete dalmıştım ve gerçekten o kadar çok dertlenmişlerdi ki bundan sonra Jungkook'la daha çok ilgilenmeye karar vermiştim.

"Teşekkür ederim Bay Park. Yarın okuldan sonra 3 gibi uğrayıp alacağım."

Gözlerim Jungkook'a döndü.

"Bir tane doktordan yardım almamız gerekti de." Dedi jennie açıklama yaparak.

"Ben konuşurum babamla. Sorun çıkarmayacaktır. Hayır hayır itiraz etmez bana."

"Evet biter bitmez ben geçeceğim."

Güldü.

"Bende sizinle çalışmak için can atıyorum."

"Konferans mı vereceksiniz?"

Karşı tarafı dinlerken aynı zamanda yandaki kitaptan sol eliyle tahtaya yazmaya devam ediyordu.

"Katılacağım elbette."

Kalemin kapağını kapatıp yandaki masaya bıraktı.

"Teşekkür ederim tekrar. İyi günler."

Telefonu kapattı ve masaya bıraktı.

"Şanslısınız. Park Seo Kyun'un konferansına davet ediyorum sizi." Dedi Jungkook eline çubuğunu alarak.

"Siktir sen ciddi misin?" Diye sordu Yugyeom ayağa fırlarken.

"Eh Jeon Jungkook'un arkadaşı olarak bir kaç kıyak. Odaklanın. Akşama kadar yarısı bitmezse kendinizi öldü bilin."

Otoriter bir Jungkook mu? Hayır azmıyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

215K 8.8K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
62.7K 6.2K 52
"Sende onun gibisin" dedi baktığım yere yani o yıldıza bakıp "Sende onun gibi bu zifiri karanlığı aydınlatabilen en büyük en güzel yıldızsın. " "O...
RL By Vex

Teen Fiction

453K 44.7K 31
Tamamlandı | Psikoloji alanı okuyan Jeon Jeongguk, proje ödevinde genç profesörüne psikolojik rahatsızlığını anlatmıştı. Bunun sonuçlarının onu hiç t...
1.1K 123 34
İmkânsız aşkın bir türünü daha duymuş muydunuz? Texting | düzyazı(bolca düzyazı) Semetae! Ukekook! Yan shipler • { Yoonmin, Namjin }