Aphrodite ~Taekook

By ChardeeLine

350K 34.8K 13.3K

"Zira hesaba katmamış olmalıydı seni yaratırken tanrılar, güzelliğinin etkisine Afrodit'in bile kapılacağını... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
24
25
26
27
28
29
30-Geçiş Bolümü
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
Final

23

6.7K 749 100
By ChardeeLine

Merdivenlerde dikilen diğer arkadaşlarımıza eliyle işaret yaparak gelmemelerini söyledi. Belimdeki kolunu asla çekmeden beni odaya sokarken göz yaşlarım durmuştu. Yüzüm yıkandığı için üşürken Taehyung yorganı açtı ve yatağa oturup sırtını başlığa yasladı. Bacaklarını dümdüz uzatırken kolumdan kendine çekti. Kucağına yan bir şekilde güçsüzce otururken burnumu çektim. Elleri belimi bulup beni tam kasıklarının üzerine oturttu. Normalde olsa bu aramızda önlenemez bir cinsel gerilime sebep olurdu. Ancak şuan öyle bir sorunumuz yoktu.

Üzerimize yorganı örterken bacaklarımı kendime çekip kucağında küçüldüm.

Bir eli sırtımda diğer eli saçlarımdaydı. Kafam omzunda öylece duruyor yeri izliyordum. Gözlerim acıyordu.

"Jungkook..."

Ses tonu gerçekten yatıştırıcıydı. Neden hala yanımdaydı neden bana bu kadar ılımlı yaklaşıyordu bilmiyordum ancak bu yüzden kendimi kötü hissetmekten alıkoyamıyordum. Üzerinden iğrenç bir şekilde iddiaya girmiştim. Berbat bir insandım. Tam da o insanların dediği gibi iğrenç biriydim. Hem de bu düşüncelerimi böylesine güzel birinin üzerinde düşünmem yüzünden bu yaşadıklarım az bile olabilirdi.

"Geçecek. Bu kadar kafana takmana gerek yok. İnsanlar konuşurlar ve susarlar. Hep böyledir. Gerçeği biliyoruz. İstersen bunu açıklayabiliriz bile. İnsanların düşüncelerinin nasıl değiştiğini göreceksin. Onlar her zaman konuşmak için yer ararlar."

Dediği şeylerden çok ses tonunun yumuşaklığının etkisindeydim. Elleri saçlarımın tutamlarını hafif hafif çekiyor arada masaj saç diplerime yapıyordu.

Öylece parkeye dalmıştım. Gözlerimi bile acımadıkça kırpmıyordum. Nefes alışverişlerim sakindi.

"Yoon Ho olayı da ortaya çıktı. Okuldakiler gerçeği bildiği için beni o çocuğu dövdüğüm için linclemeseler dahi bu olay yüzünden tüm bakışları değişecek."

"Hiç kimseyi umursamak zorunda değilsin. Kendi yoluna bakabilirsin. Yanındayım. Yanındayız. Yemin ederim yalnız değilsin. Sana bunu nasıl kanıtlayabilirim, ne yapmam gerekiyor bilmiyorum ama gerçekten yanındayız. Herkes aşağıda senin için duruyor. Sadece senin için. Ne Namjoon sevgilisi için geldi ne de Yoongi. Senin için oradalar. Herkes iyi olmanı istiyor."

Yalnız değildim. Bunu anlatmak için kendini yormasına bile gerek yoktu. Hissediyordum. Gerçekten yanımda olduğunu, yanımda olduklarını hissediyordum. Ben hayatımın en zor anını onlarla birlikte geçiriyordum. Unutmam ne mümkündü. Şerefsiz olabilirdim belki. Yine de bu kadar değildim işte.

Saçlarımdaki elini yorulduğundan olsa gerek kucağıma bıraktı. Defalarca kez tereddüt etsem dahi en sounda hamle yaparak elini soğuk ellerimin arasına aldım. Parmaklarımı parmaklarından geçirdim.

Güzeldi. O her şeyiyle güzeldi. Her bir parçası özenle yaratılmıştı. Tanrının varlığının kanıtıydı adeta. Çünkü böyle bir varlığın bilimin açıklamaya çalıştığı yaratılışla bir ilgisi olamazdı. O güzeldi. Çok güzeldi.

"Güzelsin Taehyung." Dedim pürüzlü sesimle.

Düzenli bir şekilde inip kalkan göğsü öylece kalırken bu beni gülümsetti.

"Gerçekten güzelsin. Seni gördüğüm ilk andan beri düşündüğüm şeylerden biri bu. Koridordan her geçişinde... farklı değilim. Diğer insanların üzerinde nasıl etki bırakıyorsan benim üzerimde de aynı etkiyi bırakıyorsun. Güzelsin ve etkileniyorum. Biraz da şanslıyım sanırım. Bunu da zor hayatımın bir sunumu olarak görüyorum."

Sesim yüksek değildi. Normalden biraz daha kısıktı.

"Senden güzel olduğumu duymak yine de daha çok anlamlı ifade etti şuan." Dedi.

Hafifçe omuz silktim onun parmaklarıyla oynarken. Eli soğuk ellerimin arasında olmasına rağmen sıcaklığını kaybetmemişti. Bunun yerine benim ellerimi ısıtmayı tercih etmişti. Uyumluyduk.

Derin bir nefes alarak bir elim elini bıraktı. Yatağın üzerindeki telefonuma uzandım. Kilidini parmak izimle açarken dolan bildirimlerimi kapattım. Normalde bu kadar çok mesaj almadığım için bildirimler elbette açıktı. Muhtemelen bundan sonra bu şekilde kullanacaktım.

"Kırıcılar." Dedim Twitter'a girip en üstteki adıma tıklarken.

"Ün istiyordum. Hep istedim. Ancak bu şekilde adımın anılacağını hiç düşünmemiştim." Dedim hızlıca yeni yazılan şeylerde gözlerimi gezdirirken.

Telefon aniden elimden çekildi.

"Okuma. Yeni kendine geldin. Daha iyiysen yemek ye. Seokjin'in çorba yaptığına eminim." Dedi.

"Canım yemek yemek istemiyor. Yalnızca okumak istiyorum neler dediklerini. Neler düşündüklerini bilmeliyim. İnsanların düşüncelerine hakim olmak hoşuma gidiyor." Dedim.

"Değişik bir bakış açısı ama okumana gerek yok. İnsanların düşüncelerini değil de gel benim düşüncelerimi oku." Dedi.

Kafamı ona çevirdim. Sanırım daha yeni göz göze geliyorduk.

"Bundan rahatsız olmaz mısın? Babam beni okuduğunda kendimi rahatsız hissediyorum." Dedim.

"Okuyan sen olduktan sonra bunları bana karşı kullansan dahi pişman olmam. Aksine benim hakkımda o güzel aklında bir şeyler tuttuğun için mutlu olurum."

Ani bir heyecanla bacağımı diğer tarafına atarak ona döndüm. Bacaklarım açık bir şekilde kucağında oturuyordum şimdi. Bir eli sırtımdan belime inmişti. Öylece gözlerime bakıyordu.

Onun ne düşündüğünden çok yüzünün güzelliğini izlemekle ilgilendim o an. Bu kadar yakından bu şerefe erişmiştim.

"Etkileniyorsun." Dedim. O an gülümsemek istedim ancak gerçekten moralim bozuktu.

"Kucağımda oturuyorsun. Gözlerime bakıyorsun. İncecik belin ellerimin arasında. Aksi mümkün değil."

"Seni öpebilir miyim?" Diye sordum gözlerimden gözlerini çekmeden. Yüzü sabit kalsada bu soruma şaşırdığını biliyordum.

İzin almak garipti belki de gerçekten. Daha önce öpmüşmüştük. Şuan izinsiz bir şekilde dudaklarına yapıştığımda da izin verirdi zaten. Asıl sorum bu değildi. Şuan onu gerçekten duygularımla öpecektim. Öncekiler gibi anın getirdiği bir haz veya tutku için değildi.

"Öpebilirsin." Dedi.

Ses tonumdan ne anlatmak istediğimi anlamıştı. Bu içime bir sıcaklık yayarken elimi yavaşça çenesine koydum. Parmaklarım boynuna doğru uzanıyordu. Bir elim ensesine giderken gözlerimi dudaklarına indirdim. Güzeldi. Dolgundu. Heyecanlandığı için en az benim kadar kuruydu dudakları.

Ensesindeki saçları hafif hafif okşarken dudaklarına yaklaştım. Burunlarımız sürtünürken nefesini dudaklarımda hissetmek adeta tüm kafamı uçurmuştu.

Gerçekten şuan bardak bardak alkol almış gibi kafam dağılmıştı. Hiç hareket etmedi. Belimdeki elleri bile sıkılaşmadı. Öylece durdu.

"Bir nefes uzağımdasın ama ben yine de seni kendime imkansız görmekten öteye gidemiyorum." Dedim.

Gözlerimi kapatıp ona yaklaştım. Dudaklarımı dudaklarına sürterken yavaşça yanağına geçtim. Titrek bir nefes alırken kokusunu almak beni tamamen dağıtmıştı. Kurumuş dudaklarımı yanağının üzerindeki benine bastırdım. Bir elim saçlarına tutunurken diğer elim omzuna düşmüştü.

Onu keşfederek öpmek istiyordum. İlk dudaklarımın dinlendiği yer olan beni de oldukça hoşuma gitmişti. Ordan dudaklarımı teninden ayırmadan aşağı indim. Daha sonrasında keskin çenesinin köşesine dudaklarımı bastırdım. Nefes alırken kararım değişti. Burayı öpmek daha çok hoşuma gitmişti. Kokusunu o kadar yoğun bir şekilde alıyordum ki şuan tam olarak burada yaşayabileceğime emin oldum.

Dudaklarım çenesi boyunca sürtündü. Ardından kendime daha fazla eziyet etmek istemedim. Alt dudağına dudaklarımı bastırırken hafifçe araladım. Benimle uyumlu bir şekilde dudaklarını araladığında ince dudaklarım anında kavradı alt dudağını.

Dolgun alt dudağını hafifçe emdim. Kafamı yana yatırarak bu olayı kendim için daha kolay kıldım. O da nazik bir şekilde bu dansıma uyum sağlarken yavaştık. Gerçekten o kadar yavaş bir şekilde öpüşüyorduk ki sanki bunu yapmayı yeni öğreniyor gibiydik.

Belimdeki elleri sıkılaştı ve beni tamamen kendine çekti. Sürtünmem yüzünden aramızdaki gerilim artarken göğüslerimiz birbirine değdi. Dilimi bu sefer ben onun ağzının içine ittim. Bu sefer keşfetme, değer verme sırası bendeydi.

Dilim pürüzlü diline sürtündü. Dişlerinin üzerinde dolaştı. Ağzını dilimin eriştiği yere kadar keşfettim ve ben bundan çok hoşlandım. Onu öpmekten, ellerimin ensesindeki saçları asılmasından, tapılası ellerinin belimde dinlenmesinden çok hoşlandım. Onun kucağında, ondan sevgi görmekten çok hoşlandım ve tek ihtiyacımın bu olduğunu farkettim. Benim Taehyung'a ihtiyacım vardı.

Ona bağlanmaya başladığım ilk an işte bu andı. O kafamı dağıtan, en kötü, en saçma şeyleri bile unutturan sihirli dudaklara ve sarhoş edici bir kokuya sahipti.

Continue Reading

You'll Also Like

408K 41.7K 61
Taehyung iki yıllık ilişkisini ayakta tutmaya o kadar odaklanmıştı ki yanı başındaki gerçek aşkını fark edememişti bile. |omegaverse| |omegatae&alfak...
11.2K 1.6K 7
"Cesaretin olmadan ne yapabileceksin ki? "/Omegaverse
1.3M 124K 46
Korkuyordum Jeongguk. İnsanların beni, mükemmel Jeon Jeongguk'un tek hatası olarak görmesinden ölesiye korkuyordum. tekrar yayımda|tamamlandı
954K 93.8K 45
"Son yirmi iki saniye, kül kedisi." demişti. Söylediği şey ikimizi de güldürmüştü. "Bir sonraki baloda görüşmek dileğiyle." 08.05.2019