Teoman - Kupa Kızı Ve Sinek Valesi
Multi; Miray
***
Deniz; Sormayayım sormayayım diyorum ama sormam lazım
Deniz; Sen neden haftasonu buluşmalarına hiçbir zaman katılmıyorsun?
Deniz; Ne zaman haftasonu buluşalım dense bir bahane buluyorsun
Enes; Haftasonu evden çıkmayı pek sevmiyorum
Enes; Ne oldu pek bi' meraklı gördüm seni ;)
Deniz; Sadece sordum
Enes; Demek ki merak etmişsin ki sormuşsun ;)
Deniz; Gevşeklik yapmadan adam akıllı sorunun cevabını verir misin?
Enes; Verdim ya
Enes; Haftasonu dışarı çıkmayı sevmiyorum
Deniz; Bu mudur yani?
Deniz; Herkes toplanacak bayağı güzel bir ortam oluşacak ve sen haftasonu dışarı çıkmayı sevmediğin için gelmeyeceksin?
Deniz; Hiç inandırıcı gelmedi bu bana
Deniz; Başkası olsa neyse de söz konusu sen olunca insanın inanası gelmiyor
Enes; Sen beni ne kadar tanıyorsun da böyle bir yorum yapıyorsun ki?
Enes; Sevmiyor olabilirim neden bu kadar inanması güç geliyor sana?
Deniz; Emin ol sandığından daha iyi tanıyorum
Deniz; Ben hepinizi hepinizden iyi tanıyorum
Enes; Tanımıyorsun Deniz
Enes; Emin ol beni hiç tanımıyorsun
Deniz; Nasıl bu kadar eminsin bundan?
Enes; Beni kimse tanımıyor çünkü
Enes; Siz size gösterdiğim kısmını görüyorsunuz yalnızca
Enes; Hiçbiriniz tanımıyorsunuz
Deniz; Bu buzdağının görünen kısmı demeye mi çalışıyorsun?
Enes; Kısmen
Deniz; Peki görünmeyen kısmında nasıl bir Enes var?
Enes; Orası da bende saklı kalsın
Deniz; Neden?
Enes; Nedenini sormasan? Hatta daha fazla bu konuyu üstelemesen?
Enes; Bu zamana kadar bahsetmediğime göre bu konu hakkında konuşmak istemiyorumdur
Deniz; Peki sen bilirsin
Deniz; Sorgulamayacağım pek fazla
(Görüldü.)
***
"Merhaba kızlar," Kafamı telefonumdan kaldırıp yanımıza gelen çocuğa baktığımda, sırıtmadan edememiştim. Cafer bizim sınıfa bu hafta yeni gelmişti. Çocuğu her gördüğümde aklıma o mâlum espri geliyordu ve istemsizce gülüyordum. Birkaç günde Enes çocuğu canından bezdirmişti. Aramızda bir şeyler konuşuyorduk mesela, âni bir şey olduğunda direkt çocuğa dönüp 'Cafer kanka koş bezlerini kap gel' diyordu.
Cafer erkeklere döndü. "Ve kendini kız hissedenler."
Hazal ve ben buna gülerken Deniz ve Asya iki kuzen boş boş Cafer'e bakıyorlardı. Soğuk nevaleler... Erkekler ise sinirle Cafer'e dalacakmış gibi bakmakla meşgullerdi. Kendileri dalga geçerken iyiydi tabii çocukla.
"Sen mi basıp gidersin ben mi seni göndereyim?" Dedi Baran sert çıkan sesiyle. Baran aramızda şakaya gelemeyen en ağır başlı insandı. Hemen her şeye sinirleniyor oluşuna biz alışmıştık bu yüzden ona pek şaka yapmıyorduk ama Cafer'in bundan haberi yoktu.
"Isırır mı bu?" Diye sordu Cafer bize dönüp parmağıyla Baran'ı işaret ederken.
Yanımdaki Hazal gülmemek için kendini zor tutarken ben gülüşümü saklamıyordum. "Isırıyorsa eğer kapatalım bunu bir yere. Kuduz falan oluruz Allah korusun." Baran sinirle yerinden kalkmaya çalışmıştı ki Ege onu omuzlarından ittirerek buna engel oldu. "Göstereceğim ben sana şimdi kuduz nasıl olunurmuş?"
"Aman yarabbim havladı!"
Baran, Cafer'e ters ters baktı. "Kodumun geri zekâlısı." Dedikten sonra yerine oturdu.
Asya araya girerek, "Cafer siktir olup gider misin?" dediğinde şaşkın bakışlarımı ona çevirdim. Bayağı sinirli bir şekilde Cafer'e bakıyordu. Daha iki gün tanıdığın birine şaka yaptı diye 'siktir git' de denmezdi şimdi. İlginç. "Yok o hatayı bir kez yaptım."
Asya ve Cafer arasında bir bakışma gerçekleşirken, Hazal ile birlikte merakla onları izliyorduk. Asya ne kadar sinirliyse Cafer bir o kadar hâlinden memnunmuş gibi rahattı. En sonunda Asya dayanamayarak bakışlarını kaçırdı, bunu yapması ise Cafer'i güldürdü. "Ne oluyor lan?" Diye fısıldadım Hazal'a doğru. Ne ara kol kola girmiştik, ne ara kafalarımızı birbirine yaslayıp ikisini izlemeye başlamıştık hiç farkına varmamıştım.
"Kanka bunların arasında kesin bir şeyler yaşanmış. Net!"
"Salak salak konuşma Cafer daha yeni geldi okula. Hangi ara aralarında bir şeyler yaşansın?"
"Ne bileyim? Neyse ben çözerim nasılsa, iki gün ver bana."
Sırıtarak Hazal'a öpücük attım. "Efsanesin sen."
"Biliyorum, biliyorum."
"Lezbiyen alarmı! Lezbiyen alarmı! Ayırın şunları öpüşecekler." Enes'in sesiyle birlikte birbirimizden uzaklaşırken gözlerimi devirmiştim. Hazal ile eski pozisyonlarımızı aldığımızda çoktan susmuş olan diğerlerine bakındım. Öğle arasını hep birlikte sınıfta oturarak geçiriyorduk. Deniz ve Asya da bize katılmıştı bu sefer.
"Size iyi oturmalar, Cafer kaçar!" Cafer sınıftan çıkıp gittiğinde Hazal, Asya'ya döndü hemen. "Bu senin yorumlarındaki 'bencaferbudabezfabrikam' nickli çocuk olabilir mi acaba?" Şaşkınlıkla Hazal'a baktım. Ben hiç bu yönden düşünmemiştim olayı. Asya sadece başını sallamakla yetindi. Anında Hazal'la birbirimize kısa bir bakış atmıştık. Bunun dedikodusunu daha sonra yapacaktık. Hiçbir şey olmamış gibi önümüze dönerken aynı sessizlik yine ortamı kaplamıştı.
Ege'nin birkaç gün önceki tavrı hâlâ aklımı karıştıyordu. Bir anda melek kesilmesi hiç normal değildi. Ayrıca o gün gerçekten de onu boş yere suçladığımı anlamıştım. Karşımda yanlışlıkla döktüğünü söylerken oldukça samimiydi ve yalan söylemiyordu.
Bugün Cuma'ydı. Yani yarın herkes bize gelecekti. Ege'nin gelip gelmeyeceğinden emin değildim. Aramız bozuk diye gelmek istemeyebilirdi. Ama ben sırf bizim evimiz olduğu için arkadaşlarının toplandığı bir ortamdan uzakta olmasını istemiyordum.
"Yarın bize geliyorsunuz değil mi?" Diye sordum aniden.
"Ben kesin geliyorum." Dedi Baran. Onun geleceğinden emindim zaten.
"Kanka beni biliyorsun zaten size gelmek için bahane arıyorum." Dedi Hazal da.
Kuzey diğerlerine katılarak, "Ben de geliyorum." dedi. Asya'ya döndüm. Çok samimiyetimiz yoktu ama onun da gelmesini isterdim. "Sen?" Diye sorduğumda omuzlarını silkti. "Keyfim ve kahyası isterse gelirim."
Bakışlarım Deniz'e döndüğünde kafasını salladığını görmüştüm. Enes'e bakmamıştım bile çünkü onun gelmeyeceğini biliyordum. Çekinerek de olsa bakışlarımı Ege'ye çevirdim. Sıraya bakıyordu. "Ege, gelmek istiyorsan eğer aramızın bozuk olmasını sorun etme. Bizim aramız iyi değil diye seni arkadaş ortamından uzakta tutamam. Gelsen de sorun olmaz benim için."
Ben onu yine görmezden gelmeye kolaylıkla devam edebilirdim. Zaten sürekli aynı ortamlardaydık birbirimizle muhattap olmadan bir şekilde yürütüyorduk. Aslında muhattap olmayan taraf bendim. Ege bir adım atmaya çalışıyordu, ben buna olumlu yaklaşmıyordum. Çoğunlukla bakışlarını üzerimde yakalıyordum ama farkında değilmiş gibi davranıyordum. Çünkü biz istesek de arkadaş olamazdık, o kadar yıldan sonra arkadaş olmayı beceremezdik.
"Olur, gelirim." Dedi Ege bakışlarını sıradan ayırmadan.
İçim rahatlarken diğerlerine döndüm. Eğer gelmeseydi yan evde Ege'nin tek başına olduğunu bile bile eğlenemezdim yarın akşam.
Tam o sırada telefonuma bildirim gelmişti. Cebimden telefonu çıkarıp gelen mesajı kilit ekranından okudum. Kerem okulun bahçesinde olduğunu ve isterse yanına gidebileceğimi yazmıştı. Kısa bir düşünmenin ardından sıradan kalktım. Ne de olsa dersin başlamasına daha vardı.
"Nereye kanka?" Diye sordu hemen Hazal.
"Kerem mesaj atmış bahçeye ineceğim."
"Ciddi misin? Dört kat inip çıkmana değecek mi?" Dediğinde sırıttım.
"Değmese neden ineyim?" Üşengeçlikte zirveyi görmüş birisi olarak söylüyordum bunu.
"Hadi görüşürüz, zil çaldığında gelirim."
***