asizmir 'e ithafen💜
İyi okumalar dilerim.
Vatan için ölmek de var; fakat borcun yaşamaktır.🇹🇷🇹🇷
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Zevki sefa sürmesini bilmedik bu "Vatan" uğruna ant içtik! Can çekişmeyi değil "Bayrak" uğruna can almayı öğrendik!🇹🇷
______________________________
Gözlerimi açtığımda karşımda Yiğiti görünce gülümsedim. "Günaydın güzelim." dedi. "Günaydın gamzelim." dedim. "Hadi kalk güzel güzel hazırlan kahvaltını yap." dedi. "Tamam sevgilim." dedim. Kameraya yaklaşıp bi daha öptüm. Sonra telefonu kapattım.
Banyoya girip işlerimi hallettim. Beyaz tişört giyip siyah kısa tulumumu giydim. Saçlarımı tarayıp açık bıraktım. Şapkamı da takıp gözlüğümü elime aldım. Silahımı da bacağımdaki kılıfına koydum. Telefonuma mesaj gelmişti."Güzelim ben karagaha gidiyorum acil bir dosya varmış. Ayazla gel. Tek başına gelme. Kendini belâya sokma." yazmıştı yiğit. Gülümsedim.
Öykünün gece nöbeti olduğu için uyuyordu. Defne de evine gideceği için erken çıkmıştı. Mutfağa girim üç bardak su içtim. Kahvaltı hazırlayacak havamda değilim. Gözlüğümü de takıp aşağı indim. Bizimkiler daha inmemişti. Arabaya yaslanıp onları bekledim.
5 dakika sonra indiler. Yumruğumu sıkıp onlara uzattım. "Günaydın kardo." dedim Ömer. "Günaydın tertip." dedim Okana. "Günaydın badi." dedim Ayaza. Hepsi değişik değişik bana bakıyorlardı. Sırıttım. "Etrafındakilerin hepsi erkek olunca normal." dedi Ömer. Güldüm. "Hadi hadi binin. Sevgilimi özledim ben." dedim. "Buna bak ya pencereleri birbirine bakıyor, aynı yerde çalışıyorlar, operasyonlarda bile yan yanasanız özledim diyor." dedi Ayaz. "Kıskanma." dedim.
Ayazın arabasına bindik. Ben kullanıyordum. Arabanın üstünü de açtım. Radyodan da havali bi müzik açıp kemerimi taktım. "Bununla da uçulmuyor ki sizi uçurayım." dedim. "Geçen operasyonda gördük içim dışıma çıktı." dedi Ömer. Dikiz aynasından ömere bakıp gülüyordum. Arabayı çalıştırıp yola çıktık.
Arabayı kullanirken ellerimi direksiyondan kaldırıp esneme hareketi yapınca Ömer kafama bi tane yapıştırdı. Gülmemek için kendimi çok sıktım. "Düzgün kullan lan şunu." dedi Ömer. "Ben seni Yiğite söyliyecem. Kafama vurdun." dedim. "Lan niye kafasına vuruyon zaten salak iyice aptallaşacak." dedi Ayaz. Ters ters Ayaza baktım. "Bende mantıklı bir cümle kuracak diye bekliyorum." dedim. "Yüzbaşınıza hesap verirsiniz artık." dedim. "İki laf atar biter sanki ne yaptıracaksın." dedi Ömer. "İzle ve gör." dedim. Gaza yüklendim.
Çevirme vardı. Arabayı durdum. Biscolata erkeği geliyor. "Üstteğmenim sizinle tekrar karşılaşmak ne güzel." dedi Engin. "Senin burada ne işin var?" dedim. "Küçük bir ceza diyelim." dedi Engin. Güldüm. Ehliyet ruhsat için diğer tarafa döndüğümde Ayazın sert bakışlarını gördüm. Engin kontrol ettikten sonra geri verdi. "Yine görüşürüz umarım." dedi Engin. "Görüşemezsiniz." dedi Ömer. "Yoldan çekil de gidelim." dedi Okan. "Siz kim oluyorsunuz?" dedi Engin. "Seni ilgilendirmiyor." dedi Ayaz.
Engin çekilmek zorunda kaldı. Arabayı sürmeye devam ettim. "Adam bir şey demedi ki" dedim. "Sen dua et Yiğit burada yok." dedi Ömer. "Abin olarak yasaklıyorum sana kimseyle konuşma." dedi Ayaz. Ofladım.
Karargâha gelince arabayı park edip indik. Yiğit bahçedeydi. "Koş koş." dedi Ömer. Ömere omuz silkip Yiğit'in yanına koştum. Yine kaşlar çatılmış. "Ama yakışmamış mı?" dedim. "Sorun da o güzelim çok yakışmış." dedi. Gülümsedim. Bizimkilerde yanımıza geldi. "Ömer kafama vurdu, Ayazda bana çok kötü laf attı." dedim. "Sende trafikteyken saçma sapan hareketler yapma." dedi Ömer.
"1 saat sonra Aslan ve Akrep 50 tur." dedi Yiğit. Sırıttım. "Ama abi" dedi Ömer. "Asker bi sorun mu var?" dedi Yiğit. "Emredersiniz komutanım. " dedi ikisi de. "Yüzbaşı sevgilisi olunca böyle işte." dedi Ömer.
"Kahvaltı yaptın mı güzelim?" dedi Yiğit. "Hayır." dedim. "Tamam sen git hazırlan sonra benim odama gel." dedi. "Anlaştık." dedim. Etrafıma kimsenin olup olmadığına baktım sonra Yiğitin yanağını öpüp Alay binasına kaçtım. Odama girip Üniformami giydim. Beremi elime alıp odamdan çıktım.
Yiğit'in odasının kapısını tıklattım ama ses gelmedi. Kapıyı açıp girdim. Kimse yoktu. Yiğitin makamında oturdum. İsimliğindeki adını okudum. "Yüzbaşı Yiğit Aral." Şu karizmaya bak. Allahım insanın ismi de mi karizmatik olur. Umay Yücesoy Aral. Bana da yakıştı gibi. Evlenme teklifi etmiyor ki daha evlenelim. Allah Allah.
Yiğit elinde tepsiyle gelmişti. "Oo yüzbaşım siz burada mıydınız?" dedi Yiğit. "Ah evet." dedim. Kıkırdadım. "Hadi gel buraya." dedi. Yanına gidip oturdum. "Birgün senin ellerinden kahvaltı bekliyorum. Hep tost ve çayla beni kandırıyorsun." dedim. Gülümsedi. Beni kendine yaslayıp öptü. Sonra tostu elimden alıp "aç bakalım ağzını." dedi. "Ben onu kastetmemiştim." dedim. "Aç hadi." dedi. Açtım. Tostum bitene kadar o yedirmişti. Küçük bir bebek gibi hissetmiştim.
Kollarımı Yiğitin beline dolayıp sarıldım. Kafamı da kalbinin evimin üstüne koymuştum. "Ee sen ne zaman evlenme teklifi edeceksin?" dedim. "Ben o gün niye söyledim ki?" dedi. Güldüm. Yüzüne yaklaşıp çenesinden öptüm. "Bak burada böyle şeyler yapma. Sen öpünce içimdeki öpme dürtüsünü uyandırıyorsun. Ben öpünce de Paşa çıkıyor." dedi. Gülümsedim. "Şu gamzenden de bi tane öpebilir miyim?" dedim. "Öp bakalım." dedi. Biraz daha yükselim öptüm.
Biraz daha sohbet ettikten sonra Yiğit dosyalarla ilgilenmeye başladı. Ben de pencereden dışarı çıktım. Ayaz ile Ömer çıkmıştı. "Ben bahçeye çıkacam gelecek misin?" dedim. "Sen git ben bunları bitirip gelecem." dedi. "Tamam." dedim. Odadan çıkıp hızlıca bahçeye indim.
Okan bankta oturmuştu gidip yanına oturdum. "Kolay gelsin. " dedim. "Umay seni görmek istemiyorum." dedi Ayaz. Güldüm. "Üstteğmenim hadi hadi tempo." dedim. Gözlerini dikip bana baktı. Korkup Okanın arkasına sakladım. "Ömer çok yavaşsın." dedim. "Getirmeyin beni oraya komutanım. " dedi Ömer. "Tehdit etti beni duydun mu?" dedim Okana. Okan da gülüyordu.
Ayağa kalkıp Yiğitin penceresine baktım. Bize bakıyordu. "Yüzbaşım beni tehdit ediyorlar." dedim. "Geliyorum." dedi Yiğit. "Kızda ki şansa bakar mısın abi. Dedesi Paşa, sevgilisi Yüzbaşı. Cesareti olan varsa ağzını açıp bir şey desin." dedi Ömer. Sırıtıyordum.
Yiğit yanımıza gelip oturdu. "Kaç oldu asker?" dedi Yiğit. "20" dediler. "Yalan üçüncü turdalar." dedim. "Umay!" dedi Ayaz. "Bana bağırdı." dedim. Dudaklarımı büzdüm. "Ayaz beni getirme oraya." dedi Yiğit. Alttan alttan gülüyordum.
Sonunda onların sözde 50 ama tahminen 60 70 tur koşuları bitmişti. İkisi de yerlerdeydi. "Şu an benim kaçmam lazım. Yoksa ikisi de beni gebertecek." dedim. Yiğitin arkasına saklanmıştım. Bana doğru geldiklerinde kaçtım. Odama girip oturdum. Biraz iş zamanı.
Bir saat geçtikten sonra Yiğit odama geldi. "Bitmedi mi?" dedi. "Az kaldı." dedim. Karşıma geçip oturdu. "Akşam seni bir yere götürecem." dedi. "Nereye?" dedim. "Sürpriz. " dedi. "Ama böyle olmaz ki her şeyi gizliyorsun." dedim. Sonra devam ettim. "Ee şimdi zaman nasıl geçecek." dedim. Gülüyordu. "Sinirlenince çok tatlı oluyorsun?" dedi. "Biliyorum canım. Her zamanki halim." dedim. Kahkaha attı. Sonra kalkıp yanına geldi. Yanaklarımı sıkıp kafamı bi oraya bi buraya salladı. "Yiğit ya! İçim dışıma çıktı." dedim. Kafama geri atıp alnımdan öptü.
"Güzelim dünyanın 7 harikasını biliyor musun?" dedi Yiğit. Ne alaka. "Biliyorum. Tac mahal var. Sonra-" bitirmeme izin vermedi.
"1) Gözlerin
2) Sesin
3) Saçların
4) Kaşların
5) Kirliklerin
6) Kalbin
7) Sana olan sevgim."
dedi. Ağzım açık kalmıştı. Elimdeki kalemi fırlattım. "Yiia deli." dedim. Gülüyordu. Yanına gidip sarıldım. "İyiki varsın ve benden hiç gitme olur mu?" dedim. "Sende iyiki varsın güzelim." dedi.
Birlikte odamdan çıkıp bizim mekana gittik. Ayaz ve Ömer uzanmışlardı. Sırıttım. "Oyy kıyamam. Çok mu yoruldunuz." dedim. Ayaz kafasının altındaki yastığı tam bana atacaktı ki Yiğit yakaladı. "Ben bu yastığı..." cümlesini bitirmedi Yiğit. Sonra kulaklarımı kapatıp bir şeyler mırıldandı. Okan gülüyordu. Ayaz da susmuştu. Ömer de alttan alttan sırıtıyordu.
Kapı açıldı "Umay Üstteğmenim Albay sizi çağırıyor." dedi asker. "Tamam canım." dedim. Asker gitmişti. "Canım derken." dedi Yiğit. "Öyle değil. Cümlemi bitirmeme izin vermedin ki. Tamam dedim bitti. Sonra canım ben gidiyorum diyecektim sen şey yaptın." dedim. "Öyle olsun." dedi. İyi yırttım ya.
Oradan çıkıp albayın odasına girdim. "Beni çağırmışsınız komutanım." dedim. "Evet Umay. Yeni gelen askerler olacak senin ilgilenmeni istiyorum." dedi Albay. "Emredersiniz komutanım. " dedim. "10 dakikaya burada olurlar." dedi. "Tamam komutanım." dedim. Albayın odasından çıktım.
Albayın bana garezi var galiba. Bütün işleri bana yaptırıyo ya. Tamam dedem acıma demişti ama bu kadar da olmaz ki.
Bizimkilerin yanına gittim haber vermek için. Odaya girip Yiğit'in yanına oturdum. "Ne diyormuş Albay." dedi Yiğit. "Yeni askerler geliyo onlarla ilgilenmemi istedi." dedim. "Birlikte hallederiz." dedi. Gülümsedim. Aklıma eski günlerimiz geldi. "Allah işte intikamımızı alıyor." dedi Ömer. Dudaklarımı büzdüm. "Kimse Asenama laf etmesin." dedi Yiğit. "Asenan seni yaradana kurban olsun." dedim. "Ama kıskanıyorum yapmayın benim Öyküm daha gelmedi." dedi Okan. Güldüm.
Yiğitle beraber aşağıya indik. Bir otobüs geldi. Durunca içinden askerler çıktı. "Bunlara bak ya daha küçücük." dedim.
Hepsini iştima alanında toplamıştık. Bütün işlerini hallettikten sonra iki asker yanıma gelmişti. Bana "Komutanım iyiki buraya gelmişiz. Sizin burada olduğunuzu bilseydik uçarak gelirdik." dedi. Yiğitte ilk günden ikisine nöbet cezası vermişti. Onlardan sonra başka kimse de ağzını açıp bana bir şey söylemedi. "Yüzbaşım yaşları küçük onların biraz abartmadınız mı?" dedim. "Kimse sana iltifat edemez. Bir daha da o saçlarını açık bırakıp çıkma." dedi Yiğit. Omuz silktim. Sonra saçlarımı havalı bir şekilde sallayıp Alay binasına girdim.
Mesaimiz bitmişti. Odama girip hazırlandım. Şapkamı da takıp çıktım. Bahçeye indim. Arabanın yanında durup onları bekledim. "Komutanım yüzbaşı sizin sevgiliniz mi?" dedi asker. "Çok belli ediyo değil mi?" dedim. "Komutanım resmen gözlerinden alev çıktı. Nöbet cezası verdiğine şükür ettim." dedi. Kahkaha attım.
Yiğit görüş alanıma girince ciddileştim. Diğerleri de gelince "Ee bugün ne yapacaz?" dedi Ayaz. "Bizim planlarımız var sizi bilemem." dedi Yiğit. "Oh gel kefime gel." dedi Ömer. Sırıttım. "Kıskanmayın." dedim. "Size iyi eğlenceler." dedi Okan. "Teşekkür ederiz. " dedim. Vedalaştıktan sonra Yiğitin arabasına bindik. "Sevgilim nereye gidiyoruz?" dedim. "Güzelim zaten göreceksin." dedi. "Erken öğrensem ne olacak." dedim. "Yine cadılığın tuttu senin." dedi. "Sende her zamanki gibi öküzsün." dedim. "Sağol bebeğim." dedi. İster istemez yüzüm güldü.
Yolun gittiği yere bakılırsa yine beni geçen götürdüğü tepeye götürüyordu. "Niye oraya gidecez ki?" dedim. "Görürsün." dedi. "Off." dedim. Gülüyordu. Yarım saat kadar daha gittikten sonra arabayı durdurdu. "Hadi in bakalım." dedi. İndim. Yiğit yanıma gelip elimden tuttu birlikte ilerledik.
"Yiğit!"
"Güzelim."
"Çok güzel."
____________________________
Sonraki bölümde rekor beğeni ve yorum bekliyorum. Ne zaman atarım emin değilim bakalım artık. Neyse görüşürüz.
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.
Hoşçakalın😍
🐺🤞💞