Bilgiler,Bilgiler,Bilgiler...

634 72 203
                                    

[Tekrar merhaba okur-chanlarım! Bugün size bir haber vermek için geldim. Peri Güzeli'nde yeni bir seriye başlıyorum. Adı "Sekiz Krallık,Sekiz Tılsım" sekiz bölüm olacak ve her bölümde başka bir krallık olacak. Haberime gelecek olursak,aşağıda yazan krallıklardan birinin yanına adınızı yazarsanız sizi kitaba ekleyeceğim! Yedi krallık olacak çünkü bir krallık ben ve Katsua_Bakugou tarafından kapıldı. Şimdi hepinizi yorumlarda bekliyorum. Sadece on dört okuyucu alacağım ve her krallık için iki tane. O yüzden elinizi çabuk tutsanız iyi olur.]

Doğaüstü Güçler Krallığı[Gon ve tayfasının olduğu krallık]

Element Krallığı

Cadı Krallığı

Melek Krallığı

Gece Krallığı

Melez Krallığı

Atlantis Krallığı

[Hepinizi yorumlarda bekliyorum✌🏻İyi okumalar♥️]

🍀|Gon

Killua'nın ellerini tutup önünde durdum. Titreyen bacaklarından ayakta bile zor durduğunu görebiliyordum. Gülümsedim. Sanki küçük bir çocuğa yürümeyi öğretecek gibi hissediyordum.

"Bak benim geriye attığım adımı,sen öne at. Buna sürekli devam et. Çok kolay."

Beni başı ile onayladı. Sağ ayağımı geriye attım. O da sağ ayağını öne attı. Sol ayağımı geriye attım. O öne attı. Böyle böyle geri geri gittik.

En sonunda Killua'nın ellerini bıraktım. Ben geri gidiyordum,o ileri gidiyordu. Tutunmadan yürüyebiliyordu. Adımlarımı biraz hızlandırdım. Hızıma ayak uydurduğunu görünce gülümseyip durdum.

"Yürümeyi öğrendin. Bak işte bu kadar kolaydı. Koşma,zıplama ve diğer bacak hareketlerini ilerleyen zamanlarda öğrenirsin." Gülümsedi. Ardından yüzü düştü. "Su beni kabul etmedi. Gidecek yerim yok. Gece gece ne yapacağım ben ya?" Elimi çeneme koyup düşünmeye çalıştım.

Evet çalıştım.

Killua suya girmeye çalışmış,ama su onu kabul etmemişti. Illumi-san babasına soracağını söyleyip suyun içine dalmıştı. Keitha-nee klanın tehlikeli olabileceğini söyleyip bizi dışarı postalamıştı. Leorio elflerin misafir kabul etmediğini söyleyip aradan sıvışmıştı. Kurapika ormanı koruma işine dönmesi gerektiğini söyleyip ormanın içinde kaybolmuştu. Hisoka onun yuvasına zaten giremeyeceğini söyleyip sırıtmış ve aramızdan ayrılmıştı. Bisky zaman perilerinin bölgesinin tehlikeli olacağını,Killua'yı denek olarak kullanabileceklerini söylemişti.

Yani Killua bana kalmıştı.

Sanırım onu gizlice evime sokmam gerekecekti.

Ellerimi Killua'nın omzuna koydum. "Kollarımı tut." Dediğimi yaptı ve kollarımı tuttu. Gözlerimi kapatıp çimenleri hissetmeye çalıştım. Tanrıya şükürler olsun ki,çimenler misafir kabul ediyordu.

Toprak zeminden tahta zemine geçiş yaptığımız zaman gözlerimi açtım. Killua kollarımı bırakmış,etrafına bakmaya başlamıştı. Bende onun omuzlarını bırakıp dolaba doğru ilerledim.

"Su seni kabul edene kadar benim evimde kalsan iyi olur. Yalnız sakın dışarı çıkma Moriko tehlikesi var." Gülüp beni başı ile onayladı.

Dolabımdan kumaşlar kullanarak yaptığım iki parça çıkardım. Yaprakları tercih ediyordum ama Killua'nın yanında uyurken yapraklarımın düşme tehlikesini riske alamam.

"Ben üstümü değiştirip geliyorum. Takıl sen." Killua beni başı ile onaylayıp dallardan yaptığım sepeti incelemeye başladı.

Tuvalete girip deniz erkeği kanı bulaşmış kıyafetlerimi çıkardım. Kanlı yaprakları tek tek ayırıp cam bir kutuya koydum.

Deniz kızlarının ve erkeklerinin kanı çok özeldir. Unicorn kanından sonra en değerli kan onlara aittir. Hem lanetli,hem de değerli olmayı başaran ilk kan diyebilirim size.

Kanların çürümesini önlemek için soğuk suyun içine koydum. Ardından üstüme siyah atlet ve yeşil şort geçirdim. Ellerimi yıkayıp dışarı çıktığım zaman Killua'yı yatağımda otururken buldum.

"Uykum geldi benim ya. Yatsak mı artık?" Onu başımla onayladım. "Yatak yapacak eşyam yok. Benimle yatmak senin için sıkıntı olur mu?"

⚡|Killua

Teklif ile gözlerim büyüdü.

No yalan,beklemiyordum.

"S...sıkıntı olmaz mı?" Kaşları havaya kalktı. "Niye sıkıntı olacak ki?" Aslında haklıydı. İki arkadaşın yan yana uyuması bir sıkıntı doğurmuyordu.

Ama nedense yanaklarımda karıncalanma hissediyordum.

"Haklısın. Olmaz. Tamam ben uyuyorum çok uykum var." Duvar tarafına geçip gözlerimi duvara diktim. Gon'un kıkırtısını duymuştum.

Arkamda hissettiğim ağırlık ile Gon'un yattığını anladım. Bir süre sonra düzenli nefes alış veriş sesleri duydum. Ardından düşünmeye başladım.

İnsan olmuştum. Ciddi ciddi insan olmuştum. Bu benim için imkansız gibi bir şey di. Ne kadar kılıç balığı kuyruklu olsam da.

Solungaçlar dan değil,akciğerden nefes alıp veriyordum.

Tuhaftı. Çok tuhaftı.

Gözlerime ağırlık çöktüğü zaman son hissettiğim belime dolanan bir çift koldu.

~~~

Sabah uyanıp kahvaltı yaptıktan sonra benim gölümde tam takım buluştuk.

Ağabeyim hepimiz yerleştikten sonra anlatmaya başladı.

"Babam bunun için kendine özel tılsım yapmanı söyledi Kill. Bu tılsımı yapmak için,sekiz krallığın kraliçelerinden sekiz tane tılsım toplayıp Atlantis krallığının şatosundaki taşa yerleştirip taşı sekiz kere çevirmen gerekiyor. Sana özel bir tılsım oluştuğu zaman onu kafandan geçir ve bir kez geçirdikten sonra sakın çıkarma. Ayrıca bu görev için yanına sadece bir kişi alabilirmişsin."

Yedi kişiye baktım. Aralarında en yakın olduğum kişiye baktım. Ardından ağabeyime döndüm.

"Gon. Yanıma Gon'u alacağım."

peri güzeli ⌘ killugon ✓Where stories live. Discover now