Kanlı Lotus Çiçekleri

269 30 107
                                    

Bir Hafta Sonra

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Bir Hafta Sonra...

⛓️|Kurapika

"Gon'un durumu hiç hoşuma gitmiyor." Ellerimdeki zincirlerle oynarken bir yandan da hayıflanmadan edemiyordum. Gon'da bir şeyler olduğunu biliyordum. Hastalandığını hissediyordum. Benden saklayabileceğini düşünüyordu ama bu, imkânsızdı. Benden hiçbir şey saklayamazdı. Çünkü Gon'un hâlâ bir yarısı orman perisiydi ve ben orman perileri ile duygusal bağ kurabiliyordum. Gon ile de duygusal bir bağımız vardı. Beni kandıramazdı.

"Bu kadar düşünme. Eminim bir tarafının iblis olmasına henüz alışamamıştır." Leorio'nun söylediklerini başımı sallayarak reddettim. "Öyle bir şey değil. Gon hasta." Leorio kafayı yemişim gibi baktı. "Sen iyi misin? Şeytanlar asla hasta olmaz." Ona döndüm. "Bunu biliyorum ama ciddiyim. Gon hasta. Sanırım HD." Leorio'nun gözleri büyüdü. "Sen ciddi misin?!" Aniden ayağa fırladı. "HD mi?! Killua'ya değil mi?! Bu yüzden onun yolunu gözledi! Kesin yolculukta geldi bunlar başına!" Ayağa kalktım. "Sakin ol Leorio." Leorio elleriyle saçlarını karıştırdı. "Olamam. Eğer tahminin doğruysa Gon...ölüyor demektir." Başımı eğdim.

Tam anlamıyla emin değildim ama hasta olduğunu hissediyordum. Biraz daha düşündükten sonra başımı kaldırdım. "Gidip Gon'u kontrol edelim. İçim rahat etmeyecek." Beni başıyla onayladı. Birlikte Gon'un yeni evine ilerlemeye başladık.

Gon'un melez olduğunu öğrenen orman perileri onu köylerinden kovmuştu. Gitmeden önce Gon, şeytan dürtülerine hâkim olamayıp bütün evleri ve orman perilerini ateşe vermişti. O yangından sadece birkaç kişi kurtulmuştu. Hiçbirimiz bu konuda Gon'u suçlamadık. Yılların acısını çıkarmıştı. Şimdi o birkaç kişi köyü yeniden inşa ediyor, onlara orman periliğini bahşeden Sukunahikona-kamisama'ya yeni orman perileri için dua ediyorlardı.

Gon ise ormanın derinliklerinde kendine yepyeni bir ağaç ev kurmuştu. Killua'nın özel gölünün yakınlarında bulunan sık ağaçların arasındaydı evi. Sık sık Killua'yı ziyaret ediyordu. Artık çanlar da umurunda değildi. Aynı anda hem gecenin hemde gündüzün canlısı olduğu için kimse ona zarar veremiyordu.

Ağaçların arasına girip biraz ilerledikten sonra Gon'un evine ulaşmıştık. İkimizde merdiven kullanma gereği kullanmadan ağaçların dallarından atlayarak evin verandasına iniş yaptık. Kapıyı çaldım. Ses gelmedi. Kaşlarımı çatıp tekrar çaldım. Yine ses gelmeyince endişelenip kapıyı açtım. Gördüğüm manzara nefesimi kesti.

Gon kanla kaplı mavi yaprakların arasında hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Leorio arkamdan geldiğinde onunda şok olduğunu ona dönmeden anlamıştım. Şoku üstümden atıp Gon'un yanına diz çöktüm. Onu yüz üstü döndürdüğümde ağzından kanlar ve çiçekler çıktığını fark ettim. "Siktir..." diye küfür savurmadan edemedim. Lanet olsun ki doğru bilmiştim. Gon HD olmuştu. Leorio'ya döndüm. "Hemen Keitha'ya git ve Killua'ya ulaş. Gelmesi gerekiyor. Hemen!" Leorio şoktan çıkıp beni başıyla onayladı ve evi terk etti. Gon'a sıkıca sarılıp yaşam enerjimin birazını ona aktardım. Hâlâ nefes alıyordu ve kalbi atıyordu. Bu, umut verici olan tek şeydi.

peri güzeli ⌘ killugon ✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora