Ve Son...[Final]

145 23 12
                                    

🍀|Gon

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.

🍀|Gon

"Peri bozuntusu!"
"Çirkin!"
"Uğursuz!"
"Orman perilerinin yüz karası!"
"Şeytan!"
"Gerçek olamayacak melez."
"Sadece denek."
"Denek..."
"Sen sadece benim için bir deneksin."

Titreyerek gözlerimi açtım. Bütün vücudum titriyordu. Gözlerim dolmuştu. Yutkundum. Hemen arkama dönüp hâlâ uyuyan Killua'ya sıkıca sarıldım. Killua hiçbir şey demeden bana sıkıca sarıldı. Gözyaşlarım akarken Killua'ya sığınıp kâbusumun etkisinin geçmesini bekledim.

Yıllar geçmişti üstünden. Tüm orman perisi ırkını yok etmiştim. Bana yaptıkları şeytan tarafımı dürtmüş, yaptığımdan pişman olmamamı sağlamıştı. Babamı görmüş, sorularımı sormuştum. Birçok maceraya atılmış, âşık olup hastalanmış, ölmüş ve dirilmiştim. Şimdi, âşık olduğum deniz erkeğine sarılırken tüm bunlar ne kadar uzak geliyordu bana. Sanki hepsi bir rüyaydı. Yaşanmış ve bitmişti. Gözlerimi açmış ve gerçekliğe dönmüş gibi hissediyordum ama değildi. Hepsi bir rüya değildi. Kollarımdaki sarmaşık dövmeleri, göz bebeklerimdeki kırmızı rengi, göz aklarımın yerini alan yeşil rengi, kafamın üstündeki kıpkırmızı boynuzlar ve sırtımdaki devasa kanatlar bana her şeyin gerçek olduğunu söylüyordu. Hiçbiri olmasa bile yanımdaki deniz erkeğinden yayılan tuzlu deniz kokusu tüm bunların gerçek olduğunu kanıtlıyordu bana.

Sakinleşip geri çekildiğimde Killua ile göz göze geldim. Yeni uyandığı için gözleri kısıktı ve bayık bakıyordu. "Kâbus mu gördün?" diye sordu. Sesi uykulu olduğu için kalın çıkıyordu ve bu, ondan aşırı derecede etkilenmeme neden oluyordu. "Hmhm," diyerek onayladım onu. Ellerini yanaklarıma koyup baş parmakları ile gözyaşlarımı sildi. "Geçti güzelim. Güvendesin artık." Gülümsedim. Haklıydı. Artık güvendeydim. Killua yanımdaydı, arkadaşlarım yanımdaydı, bana zarar veren her şey benden çok uzaktaydı. Ben, gerçekten güvendeydim. Killua beni kendine çekip kollarını belime sardı. Kafasını boynuma gömüp derin bir nefes aldığında titredim. Her dokunuşu beni etkiliyordu. Kollarımı ona sarıp kafamı Killua'nın omzuna koydum. Gözlerim yavaşça kapanırken deniz erkeğimin tuzlu deniz kokusu ile uyuya kaldım.

~🍀~

"Gon." Yanımda yürüyen Kurapika'dan ismimi duyduğum zaman ona döndüm. "Efendim?" Göz göze geldiğimizde bana uzun-uzun baktı. "Mutlu görünüyorsun." Gülümsedim. "Mutluyum çünkü. Hayatım normale girdi. Mutlu olmak için başka bir nedene ihtiyacım yok." Gülümsedi. "Bir gün seni böyle göreceğim aklıma gelmezdi. Killua'ya seni bu hâle getirdiği için teşekkür borçluyuz."
"Doğru. Eğer benim gerçek hâlimi göstermeseydi şu an bu hâlde olmazdım."
"Killua ile nasıl gidiyor?"
"Gayet iyi. Her şey yolunda." Sürekli kâbus gördüğümü, bazenleri sinir krizi geçirdiğimi, geçmişin gölgesinin beni asla bırakmadığını Killua dışında kimse bilmiyordu. Killua, ben söyleyene kadar kimseye söylemeyecekti. Bunu biliyordum. Bir anda iyi bir psikoloji de olmam imkânsızdı zaten. Başıma çok fazla şey gelmişti.

Kurapika ile yürüdükten sonra Leorio'nun yanına gitmiştim. Ormanın hastanesi gibi olan elflerin bölgesinde hastalar ile ilgileniyordu. "Kolay gelsin," diyerek içeri girdim. Leorio'nun gözleri anında bana dönmüştü. "Ooooo Gon Bey. Sizi buralarda görür müydük ya?" Gözlerimi devirip boş bir tabureye oturdum. "Durduk yere neden buraya geleyim Leorio? Hasta değilim bir şey değilim." Leorio abartılı bir şekilde elini kalbinin üstüne koydu. "Beni görmek için bile gelemeyecek misin? Arkadaşlığın bitmiş Gon." Güldüm. "Tamam-tamam. Söz daha sık ziyaret edeceğim seni." Bana yandan bir bakış attı. "Umarım öyle olur."

İşi bittiği zaman yanıma gelip oturdu. "Nasılsın? Nasıl gidiyor hayat?" Omuz silktim. "Bilmediğin bir durum yok. Aynı her şey."
"Killua ile aranız nasıl?"
"Gayet iyi. Zaten bir şey olsaydı bilirdiniz. Haksız mıyım?"
"Doğru. Bizden bir şey saklamazsın sen."
Gözlerimi boşluğa çevirdim. Onlardan bir şey saklıyordum. Özür dilerim çocuklar ama bunu size söylersem benim için daha fazla endişelenirsiniz. "Aynen." Biri Leorio'yu çağırdığı zaman vedalaştık. Onu işinden daha fazla alıkoymak istememiştim.

İlk başta Hisoka'nın yanına gitmeyi düşünmüştüm ama Typhon bölgesine girmek benim için ölümdü. Şeytan olmam hiçbir şey ifade etmiyordu üstelik. Bunun yerine Keitha-nee'nin yanına gittim. İçeri girmem kolay olmuştu çünkü artık herkes beni tanıyordu. Keitha-nee'yi bulduğum zaman sürü birliklerinden biriyle ilgileniyordu. "Keitha-nee." Bana döndü. Gülümsedi. "Gon. Hoşgeldin." Yanındaki kurtlara bir şey dedikten sonra yanıma gelip bana sarıldı. Keitha-nee aramızdaki en temas bağımlısı kişi olabilirdi. Sürekli birilerine sarılırdı. Bende ona sarıldım. "Hoşbulduk Keitha-nee. Nasılsın?"
"Gayet iyiyim. Sen nasılsın?"
"Bende iyiyim. Vakit öldürmek için bugün herkesin yanına uğruyorum."
"Hisoka'nın yanına da uğradın mı?"
"O kadarına ben bile cesaret edemem Keitha-nee." İkimizde güldük.

Keitha-nee bana yemek ikram etti. Birlikte yemek yiyip sohbet ettik. Ardından sürüsünden biri onu çağırdı. Keitha-nee beni yolcu ettikten sonra işlerinin başına döndü. Hava kararmış, çanlar çalmıştı. Umursamadan nehir kenarına gittim. Killua ile tanıştığım yere. Bütün maceramız burada başlamıştı bizim. Suyu merak edip gelmiştim buraya. Suyun güzelliğine hayran olmuştum ama içinde barındırdığı güzellikle âdeta büyülenmiştim. O zamanki ben ile karşılaşsam ona tek diyeceğim mutlu olacağıydı. Her şeye rağmen mutlu olacağıydı. Çünkü ben şu an mutluydum.

"Ne düşünüyorsun orman perisi?" Gelen sesle boşlukta olan bakışlarımı nehrin kenarına çevirdim. Killua suyun içinden çıkmadan kenara kollarını yaslamış, bana bakıyordu. "Buraya ilk geldiğim günü. Tıpkı şimdiki gibi bir anda karşıma çıkıp beni korkutmuştum." Güldü. "Hayatımda yaptığım en iyi korkutmaydı." Güldüm. Ardından düşüncelerimi dile getirdim. "Killua. Ya yine çirkin olursam? Güçlerimi kaybedip normal bir orman perisi olursam?"
"O zaman güzelliğini tekrar görmeni sağlarım Gon. Sen ne olursan ol, her zaman güzel olacaksın."
Göz göze geldik. Killua sudan çıkıp insana dönüştü. Şimdi yan yana oturuyorduk. İkimizde kafamızı gökyüzüne kaldırdık. Birçok şey atlatmıştık. Tanıştığımızdan bu yana bir çok macera yaşamış, bir çok gerçeği açığa çıkarmıştık. Şimdi ise buradaydık. Yan yanaydık. Aynı anda birbirimize dönüp aynı iki kelimeyi söyledik birbirimize. "Seni seviyorum."

Güldük. Killua tek elini yanağıma atıp okşadı. Gülümsemem yüzümde kalmış bir şekilde gözlerimi kapattım. Dudaklarımı sıcak dudaklar kapladı. Gökyüzünde bir yıldız kaydı. Dilek tutmaya ihtiyacımız yoktu. Bizim dileklerimiz birbirimizi bulduğumuzda gerçek olmuştu.

~🍀The End🌊~

peri güzeli ⌘ killugon ✓Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz