Sekiz Krallık,Sekiz Tılsım¹

664 62 246
                                    

[Konuk karakter: UwUcuosman]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[Konuk karakter: UwUcuosman]

🍀|Gon

Killua ile göreve çıkma zamanı gelmişti.

Beni seçtiği zaman açıkçası şaşırmıştım. Çünkü orada benden güçlü kişiler vardı. Ona bir daha düşünmesi gerektiğini söyledim ama beni dinlemedi. Onu yalnız bırakmayacaktım. Ben yoksam tek başına gidecekti.

Bunu yüzüme söylediği için biliyorum.

Bu yüzden ona eşlik edecektim.

Beyaz çantamı hazırladım. Gece vakti gidiyorduk. Benim kaçmam için gece vaktini seçmiştik. Ana karaya gidecektik. Aradığımız tılsım krallığın sarayında bulunuyordu. Bu yüzden adadan ayrılıp ana karaya gitmemiz gerekiyordu.

Adanın çıkışındaki deniz kenarında diğerleri bizi bekliyordu. Çantamı sırtıma takıp çimenleri hissetmeye çalıştım. Çağrıma cevap verip beni aralarına aldılar. Böylece ormanın çıkışına,sahil kenarına sıkıntı çekmeden hızlı bir şekilde gitmeyi başarmıştım.

Çimler yerlerini kumlara bıraktığı zaman normale dönmüştüm. Sahilde ilerleyip beni bekleyen kalabalığın yanına gittim. Tam takım buradaydık. Leorio,Kurapika,Hisoka,Illumi-san,Bisky,Keitha-nee ve Killua. Artı olarak yeni gelen ben.

"Hazır mısınız?" Leorio'nun sorusunu Killua ile birlikte aynı anda kafamızı olumlu anlamda sallayarak cevaplamıştık. Kurapika endişe ile yerinde kıpırdandı. "Yanınıza her şeyi aldınız değil mi? Uzun bir yolculuğa çıkıyorsunuz sonuçta." güldüm. "Aldık Kurapika anne." Kurapika kafama Leorio'nun çantasını attığı zaman kahkaha attım.

Herkes ile tek tek vedalaştık. Herkes bize bir şeyler verdi.

Leorio görünce resmen aşık olduğum bir bez verdi. İyileştirmesi güçlü olan bir bezmiş bu. Bez bembeyaz ve göz alıcıydı. Tıpkı bir yıldız gibiydi.

Kurapika bizi satirlerin koruması altına aldı. Hiçbir vahşi hayvan bize zarar veremezmiş.

Hisoka ikimize birer kart verdi. Zor durumda kalırsak bu kartlarla bir Typhon çağırabilirmişiz.

Illumi-san ikimize deniz suyu dolu iki tane iksir şişesi verdi. Bu sular Atlantis den geliyormuş. Denizin altında nefes almamızı sağlayacaklarmış.

Bisky bize iki tane cep saati verdi. Biri yeşil,biri mavi renkteydi. Bu saatler hem ıssız bir yerde saatin kaç olduğunu öğrenmeye yarıyor,hem de zamanı üç kez dondurup hızlandırmaya işe yarıyormuş.

Keitha-nee ikimize de klanının mührünün basılı olduğu armalar verdi. Ardından ekledi. "İblis krallığını benim ikizim yönetiyor. Ona armayı gösterirseniz rahatlıkla içeri girersiniz." Gözlerim büyüdü. "İkizin mi vardı? Hemde iblis krallığını yöneten bir ikizin?" Keitha-nee'nin yüzüne anlık bir hüzün çöktü ama hemen toparladı kendini. "Uzun hikaye. Ben bir ara size detaylıca anlatırım."

peri güzeli ⌘ killugon ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin