𝐅𝐀𝐊𝐄 𝐃𝐄𝐀𝐓𝐇 ༒︎ 𝐒𝐄𝐎𝐍𝐆𝐉𝐎𝐎𝐍𝐆

𝐍𝐨𝐭𝐞𝐬

Hava yağmurlu ve kasvetliydi.

Henüz saat iki sularında olmasına rağmen izbe mahallede bir insan bile yoktu. Gerçi hoş, yağmur olmasa bile kimsenin burada yaşadığını düşünmüyordu Seonghwa. Daha çok ayyaşların geceleri içmek için geleceği bir yerdi burası. İçki şişelerinin kırıklarının ve sararmış otların çoğunlukta olduğu çirkin bir yer. Birbirinden bağımsız dikilen ve asla tamamlanmamış binalar, eğri büğrü bir yol... Sanki şehrin bile, içinde olmasından utandığı bir yerdi burası.

San'ı tam karşısındaki eski bir apartmanda tutuyorlardı. Mahallenin kabusu gibiydi sanki ev; simsiyah. Hızlıca akan yağmur damlaları, apartmanın çatısına sert bir iniş yapıp orayı göle çevirirken apartmanın dökülen duvarları ıslandıkça eve su değdiği belli oluyordu ancak. Sanki kömürden boyanmıştı ev, üstüne yapışan su taneciklerini bile belli etmiyordu.

Seonghwa, San'ın tutulduğu binanın karşısındaki henüz inşaatı tamamlanmamış apartmanda Yeosang'tan haber beklerken bir yandan da gözcülük yapıyordu. Yeosang şu an binanın mobese kayıtlarını inceleyip binanın planını çıkartıyordu. Kendisi teknoloji konusunda bir dehaydı. Ondan gelen bilgiler de Seonghwa'nın bir çeşit haritası olacaktı ve eğer etrafta binayı gören kameralar varsa kolundaki şeffaf cebin içindeki telefondan onları takip edecekti.

Zaten Kara Dünya'daki verilere ancak Yeosang gibiler erişebilirdi. Tabii ki orada namı geçen herkes verilerini altın tepside sunmuyordu kimseye. Yüksek güvenlik tedbirleri, kırılamayan duvarlar, giriş yapmayı denediğin anda bilgisayarına işlenen bir virüs ve daha çok aklınıza gelemeyecek tedbirler alıyorlardı. Ancak tüm bu tedbirler sadece Yeosang gibilere işlemiyordu. Onun kadar bu işte iyi olan az kişi vardı ve onlar da bulunması oldukça zor olan kişilerdi.

Apartmanın iki yanında da uzun duvarlar örülüydü ve orada dakika başı dolaşan adamları görebiliyordu Seonghwa. İlk indirmeye onlardan başlayacaktı.

Düşüncesiyle, hemen yanındaki tüfeğini eline alırken ilk önce şarjörünü kontrol etti Hwa. Tam olduğunu görüncede orada işini halledip susturucuyu çıkardı. Siyah deri eldivenlerinin yanı sıra üstünde ince bir boğazlı vardı. Boğazlısının hemen üstündeki deri kemerlerin belli yerlerinde olan ceplerine bıçağını ve mermilerini doldurmuştu. Kargo pantolon şeklinde bir alt ve yüksek postallarıyla tam takır hazırdı görevine.

Tüfeği hazırladığı gibi kutu gibi görünen bilgisayarın ekranında binanın haritası çıktığında oraya kısa bir göz atıp yerini aldı Seonghwa. Tüfeğinin merceği ilk hedefine sabitliyken kısa bir süre binanın diğer tarafındaki adamı kontrol etti. Görünen iki adam da binanın iki yanında volta atıyordu ve bir dakika bittiğinde ikisi de birbirlerini görebilecek şekilde öne çıkıp, sonra işlerine geri dönüyorlardı. Ve Seonghwa'nın bir dakika içinde oraya gitmesi imkansızdı. Saniyelerle de olsa kaybederdi.

Bir dakikanın son saniyelerinde olduğundan son bir kez birbirlerine bakmalarını bekledi Hwa. Bir eli tetikte diğer eli ise şarjörün önündeydi. Neredeyse yere yatmıştı Seonghwa. Diresekleri birbirine yakın olduğundan şişen omuzları, ağzındaki siyah maske ve dağınık saçlarıyla aktörleri aratmayacak şekilde gözüküyordu. Adamlar, yine volta atmaya döndüğü gibi ilk hedefini düşünmeden vurdu Seonghwa. Adam sarsılarak yere yığıldığı gibi tüfeğin konumunu diğer adama göre ayarlarken adam, geriye doğru olan yürüyüşünü bitirmiş önüne- yani Seonghwa'ya doğru yürümeye başlamıştı. Seonghwa tüm bunları onların göremeyeceği yükseklikten yapıyordu ama hava karanlık olmadığı için görmeleri çok olasıydı.

Mercekle adamın tam kafasını hedef alırken adam aniden kafasını yukarıya doğru çevirdi. Seonghwa'yı gördüğü gibi çatılan kaşlarına karşılık Seonghwa onu öldürmeden önce sırıtıp el sallamıştı. Diğer adam da yere yığılırken kurulduğu yerden ayaklanan Seonghwa hızlı bir şekilde eşyalarını topladı. Seri adımlarla aşağı inip iki evin arasındaki arsaya park ettiği aracının bagajını açıp tüfek ve bilgisayarı koydu. Beline silahlarını yerleştirip bagajın kapağını kapattığında etrafı kolaçan etti Seonghwa. Sırılsıklam olmuştu ama bu şu an umurunda değildi. Sadece zararsız bir şekilde bu işin içinden çıkmak istiyordu ve yapacaktı da. Bu iş pürüzsüz bir şekilde sona ermeliydi.