Mavi Gül: Seni Hep Seveceğim

77 10 35
                                    

~ Bölüm Şarkısı ~

Maribel

¿?

Kehanete göre iki kalp birbirlerine muhtaçtı. Birisi iyileşmek için siyaha muhtaçtı, diğeriyse ölmek için beyaza. Bir ortak noktaları vardı, ikisi de görmezden geldikleri sevgiye muhtaçtı aslında. Kehanet ise onlara istedikleri sevgi karşılığında hala fark edemedikleri bir yürek yangını vermişti. Beyazı iyileştiren sevgi, siyahın sonuydu. Siyahın sonu olacak sevgi, yıllarca ölümü beklemişken yaşamayı isteyeceği tek şeydi. Birbirlerinden uzakken çektikleri acı birbirlerini bulduklarında daha da hiddetlendi. Kuvvetle çaldı kehanetin çanlarını. İblis'in istediği Kral'ın kalbi, aslında onu öldürecek tek zehirdi, tek zaafı. İkisi de bilmedikleri bu sevgiye ve sona muhtaçtı.

Saatler önce taht odasında yaşanalardan sonra Prenses kendisini daha kötü hissediyordu. Abisini bu duruma sürüklediği için kendisini suçluyordu. "Hepsi benim yüzümden." Sayıklayarak ağladı Prenses odasında, abisinin kollarında. Kral Baekhyun genç kızın saçlarını okşadı. Onu suçlamıyordu, Prensesi yalnızca yaşamak ve abisini korumak istemişti çaresizce sıkıştığı yerde. "Eğer onu çağırmamış olsaydım.." Prenses Wheein sözlerini tamamlayamadan abisi sözlerini kesti. "Şu an burada bile olmayacaktık küçüğüm." Saçlarını öptü kız kardeşinin sevgiyle. "Ağlama artık, ben buradayım ve bir yolunu bulacağım." Kız kardeşini kendinden uzaklaştırıp gözlerine baktı.  Gözleri ağlamaktan kızarmış, hala devam ediyordu. "Seni kaybedebilirdim Wheein ve en son isteyeceğim şey." Duraksadı yanağını okşadığında. "Bize bunu yapanı bulacağım söz veriyorum ve acı çekmesini sağlayacağım." Saraydaki haini bulup uygulayacağı tüm işkence yöntemleri gözlerinin önünde belirdi.

"Peki ya İblis, ona kendini sundun. Seni benden alacak. Kalbini sökmekten bahsediyor." Korkuyla söyledi Prenses, en büyük korkusu da buydu. Kral Baekhyun kız kardeşinin göz yaşlarını sildi. "Aslan'ın beni seçmesinin bir sebebi var Wheein." Kız kardeşini şakağından öptü ve oturduğu yataktan ayaklandı. "Bunları düşünme ve uyu güzelim, ben hep yanında olacağım. Nerede olursam olayım hrp yanında olacağım küçüğüm." Prensesi yatırıp üzerini örttü. Nice Krallara kıyasla kız kardeşine olan ilgisi herkesi şaşırtacak cinstendi. Kapıya doğru yöneldiğinde duyduğu ses ile gülümsedi Kral.

"Abim olduğun için Tanrı'ya minnettarım." Dedi Prenses, göz yaşları durulmuştu abisinin güven veren sözleriyle ama içindeki korku hala bakiydi. Baekhyun ona verdiği her sözü tutabilirdi ama şu anki şartlarda bu tutabileceği bir söz değildi. "Benimle kaldığın için minnettarım küçüğüm." Diye fısıldayıp kızın odasından çıktı Baekhyun. Kapının önünde bekleyen Sehun'a baktı, kız kardeşinin güvenliği için bir tek ona güveniyordu. Tek kelime etmeden bakışlarıyla söyledi her şeyi askere. Sarayın sessizliğinde kendi odasına doğru ilerledi sonra. Kafasındaki düşüncelerde kayboldu. Yaratılışı bir kaderdi ve Tanrı ölmesine asla izin vermiyordu. Doğacağı gün Tanrı ona bir melek yollamıştı nefesini kurtarsın diye, annesinin ölmeden önce anlattıklarına göre, on altısında Aslan onu seçmişti ve yeniden doğmuştu, bir Kral olarak. Şimdiyse kara bir İblis yollamıştı yanına almamak adına. Ya Tanrı onu yanında istemiyordu ya da canını en kötüsü için saklıyordu, emin olmak çok zordu. Peki Tanrı'nın onu, kalbini isteyen bu İblis'den kurtaracak bir planı da var mıydı?

¿?

"Kalbini mi istiyorsun? Sahiden mi aptal herif? Delirdin mi sen?" Chanyeol'ün koca sarıyını inletircesine bağırdı Junmyeon büyük salonda. İblis'in sorumsuzca ve sonrasını düşünmeden sunduğu isteklerinden bıkmış usanmıştı. Kısa bir süre dışarıda görünen ıssız çölü izledi İblis. Kendisi kadar ıssız, yalnız çölünü. "Ne o, cesaret dolu ruhunun sana ağır geleceğinden mi korktun? Bu yüzden mi kalbiyle idare edeceksin?" Diye ekledi hemen ardından. Öfkesi dinmiyordu ona karşı. Eğer Chanyeol'ün böyle davranacağını bilseydi o Kral'a asla yardım etmezdi. "Yeter!" Öfkeyle bağırdı İblis ve yardımcısına doğru döndü. Bu defa ilizyonu çoktan yok olmuş öfkeli gözlerinin kızılı parlıyordu. "Senin dilin çok fazla uzadı." Aynı öfkeyle ekledi üzerine yürürken. "Benim de mi ruhumu elimden alacaksın ya da kalbimi?" Junmyeon tek adım geriye atmadan cesaretle söyledi, ona yıllarca hizmet etmişken ondan korkmuyordu, ölümden korkmuyordu. Ne olursa olsun, neye dönüşürse dönüşsün ondan korkmayacaktı. "Sus artık!" Yumruğunu sıktı İblis daha fazla ilerlemediğinde.

White Darkness/chanbaek Where stories live. Discover now