Asla'nın Doğuşu Ve Kaybolan Zihni

73 6 109
                                    

Bölüm Şarkısı:

Charlie Puth - Dangerously

~°~

30 yıl önce..

Bazı hatalarımızın sonuçlarını ön göremeyiz. Bundan yıllar önce Kraliçe Eunyu'u eşinin hatalarının cezası olarak bir kuleye kapatılmıştı. Düşman kalesinde yalnızdı, ilk çocuğuna hamileydi. İçinden bir ses bir Prens'i olacağını biliyordu. Karnı neredeyse burnunda olan kadına bu sarayda merhamet gösterilmiyordu. Bazen aç bırakılıyor, bazen korku yer ediliyordu içine. Kralı'nın kendisini kurtaracağına inancı tam olsada, o kulede dayanabilmesini sağlayan tek şey doğmamış bebeğiydi. Elini koyduğu yerde onun hareketlerini hissedebilmesiydi. Burada kaldığı günlerce zamandaysa yapabildiği tek şey onun başına bir şey gelmemesi için dualar etmesiydi.

Chanyeol küçükte olsa payıyla kazanılan zaferi kutlayan sarayın koridorlarında ilerledi. Aylardır ruha açtı ve bir haberciyi ortadan kaldırmak gibi basit bir istekle ziyafet çekmişti. Şimdi ise keyifle kendi sarayına dönecekti. Eğer o sesi duymasaydı. "Ahhhh.." Kadının çığlıkları keskin kulaklarına doldu. Acı çekiyor gibiydi oldukça uzak gelen sesi. "Ahh.. Hayır, hayır bebeğim ahhh.. şimdi olmaz lütfen." Diye yalvardı ağlamaklı sesi. Chanyeol bu sesi duymazdan gelmeye çalışsada başka hiçbir şeye odaklanamıyordu. Duyduğu sesleri sarayında doğumunu bekleyen yardımcısıyla bağdaştırmadan edemiyordu. Bu sonsuz hayatında insanlık namına değer verdiği tek kişi yardımcısıydı. Bu çığlıklar ona ait olabilirdi.

Gözlerini yumdu ve kaçamadığı bu seslere daha çok odaklandı. Nereden geldiğini hissetmeye çalıştı. Ara sıra insaflı olduğu zamanlar oluyordu ve bu o zamanlardan birisiydi. Elinde olmadan sese çekiliyordu. "Yardım edin, yalvarırım bebeğimi kurtarın." Diye çığlık çığlığa bağırdı ses. Öyle içten bir yalvarıştı ki, Chanyeol kendisini kulenin kapısında buldu. Bir anda gözlerini araladı, kapının önündeki iki askeri kül edip, kapının kilidini kırdı ve içeri daldı. "Lütfen, onu kaybedemem." Kadının sesi oldukça zayıflamıştı. Sapsarı saçları kir içinde, şatafatlı kıyafeti perişandı, duru güzelliği bunlara rağmen onunlaydı. Gücü git gide tükenmişti, taş betonda ter içinde derin nefesler alıyordu. Yerin ıslaklığından anlaşılıyordu ki doğumu çoktan başlamıştı. Chanyeol kısa bir an donup kaldı, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ne istediğini bilmiyordu.

"Lütfen yardım et, bebeğimi kurtar lütfen." Kadın tekrar yalvardığında küçük adımlarla ona yaklaştı ve önünde diz çöktü. "Lütfen, ne istiyorsan yaparım." Kadın bilinci yarı açık sayıklamaya devam ediyordu. Chanyeol ister istemez avcunu karnına yasladı. "Sorun yok." Diye fısıldadı acıyarak. Şeytani görüntüsünü gizliyordu. O an gözlerinin kızılı parladı, görüş açısı karardı. Zihninde küçük kesitler belirdi. Yeşilliklerin arasında, beyaz beşiğinde yatan bir bebek vardı, sapsarı saçları kusursuz teniyle etrafına gülücükler saçıyordu. Başında onu koruyan aslan bir saniye başından ayrılmıyordu. O an, kendilerini izleyen İblis'i fark etti aslan. Öfkeyle kükredi bebek hala gülerken, üzerine doğru yürüdü. Chanyeol ise öylece bekledi, ne kaçtı ne Aslan'ı öldürmek istedi. Aslan öfkeyle üzerine atladığında zihnindeki görüntüler kaybolmuş Chanyeol elini kadından çekmişti. Bu onun bebeğini ilk görüşüydü.

Serçe parmağını bir anda çevreleyen kırmızı çizgi tenini yaktı. Bu vücudunda oluşan yeni bir izdi, yeni bir yara ama önemsemedi. Kadını süzdü bir an, hala sayıklıyordu bebeğinin hayatı için. O an içindeki ses İblis'i harekete geçirdi. "Şimdi beni dinlemeni istiyorum, odaklan." Dedi kadına. Kadın gözlerini zar zor araladı. "Bak şu an nerede olmak istiyorsan orayı düşünmeni istiyorum." Ceketini çıkartıp kadını sardı ve hızla kollarına aldı. Ona bir karşılık beklemeden neden yardım ettiğini bile bilmiyordu, sadece kalbini yakan bir şey buna mecbur kılıyordu sanki onu. "Biliyorum zor ama şu an tek kurtuluşun bu." Diye fısıldadığında, kadının nefes alış verişleri hızlandı. Acısından hiçbir şeye odaklanamıyordu. O sırada kuleye yaklaşan adım seslerini duydu İblis.

White Darkness/chanbaek Where stories live. Discover now