23. Bölüm- Aşk itirafı

1.2K 113 28
                                    

13 Haziran 2020

Jimin'in anlatımı

Yoongi'nin ilginç bir şekilde ettiği aşk itirafindan sonra gülerek telefonumu kapattım. Yanlışlıkla söylediği için eli ayağına girmişti ve çok daha tatlı bir hal almıştı. Sanırım ona bunu uzun zamandır bildiğimi söylemeliydim. Herkese olan bakışı farklıydı, bana olan bakışı ise apayrıydı...

Çok güzel bakıyordu. Bana bakarken gözlerinin içi gülüyordu. Gözlerinde sürüklenip gidiyordum. Bir süre sonra bende ona aşık olmaya başladım. Her akşam hatta dur bu az oldu. Her an onu düşünüyordum. Acaba bugün sinirli mi? Acaba biriyle kavga etti mi? Babası yine ona saçma salak şeyler söylemiş miydi? Ah şey doğru babası onu evlatlıktan reddetmişti...

Yoongi gerçekten çok güçlü biriydi ve ben ona hep hayran oldum. Babası ile jungkook'un babası arkadaştı. Haliyle babasının nasıl bir şerefsiz olduğunu anlamışsınızdır. Ama yoongi'ye sadece babası kötü davranmıyordu. Annesi de yoongiyi takmıyordu. Annesinin tek bir derdi vardı... O da eşinin sinirlenmemesiydi... Haliyle yoongiye hep susması gerektiğini söyler durur üstüne birde nasıl dövüldüğünü izlerdi. Daha sonra yüzüne pansuman yaparken hep bunun aile olmak için olduğunu söylerdi... Ne aile ama...

Bunu nereden mi biliyorum? Çünkü bu ana şahit olmuştum. Biz yoongi ile çocukluk arkadaşıydık ve komşuyduk. Haliyle sesleri de duyuyordum, hıçkırıkları da...

Bu düşüncelere çok dalmış olmam gerekiyor ki 3 kere çalan zili duymamıştım. 4.'ye çalışında biraz irkilmiştim ve anında kapıya koşmuştum. Kapıyı açınca ise karşımda koşmaktan nefes nefese kalmış bir yoongi vardı.

"Ji-jimin hadi ha-hazırlan. Ça-çabuk!"

"Tamam yoongi-shi geliyorum birazdan. Sende içeri geç otur biraz soluklan."

Tamam anlamında kafasını sallamış ve içeriye geçip oturmuştu. Neden hazırlanıyordum ki? Ne yapacaktık? Nereye gidecektik? Daha doğrusu bir yere gidecek miydik? Aklımdaki soruları bir kenara atıp gardolaptan kıyafetlerimi çıkardım. Hemen üzerime onları geçirip aynadan kendime baktım ve birazda iç çektim. Heyecanlıydım, çok heyecanlıydım. İçeriye doğru girdiğimde yoonginin bakışı direk bana döndü ve bir kaç dakika beni süzdü daha sonra gözlerime bakıp beni yine o girdaba sürükledi. Kaç dakika bakıştık bilmiyorum ama Yoongi'nin konuşması ile kendime geldim.

"Çok güzel olmuşsun. Aslında çok demek az olur. Harika olmuşsun yani nasıl anlatacağım bilmiyorum jimin. Sen melek gibisin"

Gözümün birazda olsa dolduğunu hissettim. Ben min yoongiyi hak edecek ne yapmıştım?

"Gidelim mi artık?"

"Gidelim Hyung"

Nereye gittiğimizi sormadım. Sanki sorarsam büyüsü kaçacak gibiydi. Sanki rüyaydı da ben sorarsam o rüya sona erecekti. Yol boyu konuştuk ve bana o güzel gülüşünü sundu... Böyle güzel gülmesine rağmen hayat onu üzmüştü, Kıskanmıştı sanırım hayat onun gülüşünü...

"Geldik."

"Hyung burası-"

"Evet jimin burası gerçek min yoongiyi tanıdığın yer."

Siz bilmiyorsunuz diye söylüyorum burası sahildi. Bir gün yoongi evdeki bütün her şeye dur dermişcesine herkese bağırmış daha sonra evden sinirli bir şekilde çıkmıştı. Bu zamana kadar dayanması bile bir mucizeydi. Ben ise yine her zamanki gibi buna şahit olmuştum daha sonra ise sanki ayaklarımı ben yönetmiyormuş gibi onun arkasından koşmuştum. Daha sonra yoongi bir kayaya oturmuştu... Şu anda bizi götürdüğü kayaya...

Orada ise yaşadığı her şeyi anlatmıştı. Ve ağlamıştı... Çok fazla ağlamıştı... O gece ben olmasam kendini öldüreceğini söyleyip durdu sonraki gün. Şimdi ise oraya oturmuştuk. Her şeyin başladığı yere...

"Ben sana çok garip itiraf ettim biliyorum ama şey... Ahhh ben yüzyüze de söylemek istedim ve burasının söylemek için olan en güzel yer olduğunu düşündüm. Jimin..."

Gözlerime bakıyordu ve ellerimi tutmuştu. Anlıyacağınız bayılmama son 3 saniye falan kalmıştı.

"Jimin sen gerçekten melek gibisin. Bu yaşına kadar o kadar güzel büyüdün ki. Ben hep sen olmak istedim. Her şeye rağmen gülmek, her şeyde iyi olmak, senin kadar güzel olmak istedim. Herkesin değil sadece senin bana bakmanı istedim. Sen harika birisin."

Biraz iç çekip tekrar gözlerime baktı"

"Jimin karanlık hayatımdaki tek ışık sensin...
Yaşamaya değer tek şey...
Sevgilim ne kadar sevdiğimi söyleyemem sana ...
Çünkü bütün sözler kıskanır sana olan aşkımı..."

Bu sözleri hatırlıyorsunuzdur belki... Yoongi fotoğraflarının altına yazmıştı bunları... O gerçekten çok farklı seviyordu. Çok farklı

"Şey sevgilim falan dedim ama umarım sorun olmamıştır. Sen mesajda öyle yazınca bende öy-"

"Sorun değil sevgilim"

Ve daha sonrası ise şey ımmm biraz utanıyorum. Yazar devam etsin.

(Yazar anlatımı)
Ve daha sonra ise yoongi yavaşça Jimin'e yaklaşmıştı. Yavaş yavaş... Ve dudaklarını o dolgun dudaklara bastırdı. Yılların hasreti vardı üzerinde. Bu zamana kadar nasıl dayanmıştı? Ah şey aslında dayanamamıştı... Evet önceden Jimin uyurken onu öpmüştü.

Jimin ise direk o an kabul etmişti yoongi'yi. Zaten geç kalmışlardı. Ve o gece hava kararana kadar öpüşmüşlerdi. Güneş ise hepsine şahit olmuştu ve ay, yıldız da şahit olsun diye batmıştı.

Günümüz

"Kısacası böyle oldu"

Herkesin gözü dolmuştu ve en çok şaşıran ise biz olmuştuk. Yoonginin bu yönünü sadece jimin görüyordu ve bunu biz çok iyi biliyorduk ama işte dinlemek yine de duygulandırmıştı ve şaşırtmıştı.

Gecenin geri kalanında ise garip garip cezalar yapmıştık ve saçma itiraflarda bulunmuştuk. Ve bir gün daha geçmişti.

EYOOO

Yeni bölüm!!! Öncelikleri okuduğunuza emin olun!

Dilencilik zamanı

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın

Takip edin lütfen

Dilencilik zamanı bitti

Sizleri seviyorum

İyi geceleeer






Number is my neighbor // taekook ✅✅Where stories live. Discover now