19| facing for the third time

164 29 66
                                    

Saat sabah sekizdi.

Normalde hiç huyum değildir ancak bana göre erken sayılan bu saatte uyanmış, muayenehanenin yolunu tutmuştum. Bunu neden yaptığımı ben de bilmiyorum.

İçeri girdiğimde tüm ekibi orada bulacağımı sanmıştım fakat Kyungsoo orada yalnızdı. Her zamanki gibi beyaz önlüğü üzerindeydi, bunun ona fazlasıyla yakıştığını düşünmüşümdür her zaman.

"Günaydın!" diye girdim içeri, üzerimde gerkesizce fazla bir enerji vardı. Kyungsoo beni gördüğüne şaşırdı elbette, günaydınıma karşılık vermek yerine "Bu saatte ne işin var?" diye sordu hayretle. O da benim her zaman tembellik yapmama alışmıştı muhtemelen.

"Bilmem, az önce uyandım ve daha da uyuyamadım. Bizimkilerin hepsi de uyuduğu için buraya geldim. Yalnız... Sen niye teksin? Diğerleri yok mu?"

"Bu saatte genelde kimse uğramaz buralara, bu yüzden fazla doktora da ihtiyaç olmuyor. Ben de senin gibi, uyku tutmadığından geldim."

Kendimi sandalyenin birine atarken "Ooo, işime bağlı ve çalışkanım diyorsun yani." Yüzümde abartılı bir ifade vardı sanırım.

"Nasıl anlamak istiyorsan öyle." diye yanıtladı hafifçe omuz silkerken. Ancak kaçamak gülüşü de gözümden kaçmamıştı.

"O zaman madem meşgul değilsin, gelsene bir şey soracağım."

Son zamanlarda birazcık değişmiş olsa dahi Kyungsoo her zaman Kyungsoo'ydu, ne zaman bir şey söyleyeceğim diyerek yanıma çağırsam takındığı huysuz ifadeyi şimdi de takınmıştı. Gerçi şimdi eskisine göre daha silikti elbette ama yine de gözümden kaçmıyordu.

Gelip karşıma oturduğunda korka korka baktı, ne var dercesine. Yeniden ondan kabul edemeyeceği bir şey isteyeceğimi falan sanıyor olmalıydı.

Oysaki ben yalnızca merak ettiğim bir şeyin cevabını almak için çağırmıştım.

"Dün gece beni misafirhaneye götürdün ya hani, ben uyuyakalmadan önce bir şeyler söyledin sanki. Ne dediğini duydum mu duymadım mı bilmiyorum ama duyduysam da hatırlamıyorum." Gözlerimi merakla açıp öne doğru eğildim. "Bir daha söylesene, merak ettim."

Anında gözlerini kaçırdı. "Ah o mu... Şey- tam olarak hatırlamıyorum. Önemli bir şey değildi sanırım."

Neden kekelediği hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama hayal kırıklığına uğramıştım. Oysaki dün gece söylediği o şeyin önemli olduğunu sanmıştım sebepsiz bir şekilde.

Boynum bükük bir halde gözlerimi yere indirirken "Üzüldüm sanırım..." diye mırıldandım.

Ona bakmıyor olduğum halde bir şeyler söylemek üzere ağzını açtığını, sonrasında ise yeniden kapattığını fark edebilmiştim. Yine bir tuhaf davranıyordu sanki ama onun tuhaflıklarına alışmış olduğumdan, fazla umursamadım.

Gözüm hasta yataklarının birinin altındaki şeye takıldığında yerimden fırladım ani bir şekilde.

Yere çömelip onu yatağın altından aldığımda, kendi yavrummuşçasına şefkatle okşadım.

Oysaki canlı bile değildi.

Kyungsoo'yu temsil etmesi için ona aldığım minik penguendi bu. Ve kaderi de, oraya buraya atılıp pis köşelerde kirlenmek olmuştu demek.

Hala ayaklarımın üzerinde çömelmeye devam ederken kaşlarımı çatıp Kyungsoo'ya çevirdim başımı.

"Ona böyle mi davranıyorsun cidden?!"

Gözleri hayretle açılırken refleks olarak önlüğünün cebine götürdü elini. "Buradaydı o... Nasıl düşmüş ki? Hiç fark etmedim-"

"Boşver, kalsın."

struggle for life, kyungyeonWhere stories live. Discover now