Page 13

72.9K 4.6K 3.8K
                                    

Karşımdaki kadına dikkatle bakarken onun ela gözleri yavaşça Tuncer'e değdi. İlgisizce bir bakış attı, ardından Osman'a döndü. Onda da pek oyalanmadan bana döndü, bakışlarımız buluştuğunda dili dolgun dudaklarında gezdi. Başı hafifçe yana düşerken herkes nefesini dahi tutmuş gibiydi. Ortamda çok gergin bir hava vardı, ev birden sessizleşmiş gibiydi.

"Pardon hanımefendi, isminiz neydi? Bir sonraki adıma geçmek için ona ihtiyacımız var da." Büyük bir ciddiyetle sorduğum soruyla kaşları kavisle havaya kalktı, "Bir sonraki aşama?" diye sordu. Kadının sesi bile asildi, genlerine bu ses tonlarını veren kişiye her gün teşekkür etmeliydiler.

Tuncer kenardan "Yine başlıyoruz." gibi bir şey mırıldansa da onu duymayıp sırıtarak "Her an birbirimizin ismini söyleyerek sonsuz bir döngüye girecek gibiyiz. Girişiniz de tam olarak kurutma makinesiyle yapılan bir rüzgar gibiydi bu arada. Havalı yani." dedim. Genleri iyi dizilmişti bunların, çünkü ben en son eve böyle girmeyi denediğimde Görkem bacak arama tekme yediğimi, Yusuf ise uyuşturucu kullandığımı düşünmüştü.

Dediklerimin üstüne bir saniye durdu, ardından küçük bir kahkaha patlattı. Tuncer'e döndü ve "Sonunda siz sıkıcı çocukların arasına eğlenceli birisini almışsınız. Korel nasıl izin verdi buna?" dedi. Tuncer omuz silkip "Korel abi almak istedi." dedi. Kadının bir kaşı havaya kalkarken "Hiç de sevmez, ona kalsa tüm gün somurtursunuz." dedi homurdanırcasına. Buna katılıyordum, ev cenaze evi gibiydi. Kadın bana döndü tekrar, zarifçe elini uzatıp "Elmas ben." dedi.

Centilmence elini tutup öperek "Yekta ben de." dedim. Yaptığım harekete gülüp "Bu evdekilere bir ara centilmenlik dersi vermelisin, hepsi kalas gibi." dedi biraz sessiz bir sesle. Fakat Tuncer ve Osman duymuş olacak ki bozulmuş gibi bakışlarını çektiler. Bu beni güldürdü.

Elmas abla Tuncer'e döndü bundan sonra, "Korel'in yanına geçeceğim direkt. Haber vermene gerek yok yani." dedi bıkkın bir sesle. Tuncer onu onayladığı sırada Osman "Abla hayırdır, neden geldin?" diye sordu. Elmas abla onu süzüp "Seni ilgilendirmez." dedi sert bir sesle. Dudaklarımı birbirine bastırdım, Osman'ın yüzü hafifçe aşağı eğilirken yanımdaki kadın yürümeye başladı. Bir anda durup arkasına baktı, bana yönelik olarak "Bir ara yanıma gel." dedi. Gülümseyip onu onayladım.

Üçümüz de arkasından hâlâ bakarken Tuncer "Benim Korel abiye haber vermem lazım." dedi. Onu onayladım, hâlâ açık olan büyük tahta kapıyı kapattım. Osman gitmek için bir hamlede bulunmadığında "Epey asi birisi, ha?" diye sordum düşmüş yüzünü düzeltmek için. Koca adam küçük bir çocuk gibi omuz silkip "Sen nasıl herkesle anlaşmayı başarıyorsun ki?" diye sordu. Sırıtıp kısa saçlarını sanki uzunmuş gibi karıştırıp "Yekta etkisi diyorum, inanmıyorsunuz. Belaları çekerken mafyaları da çekiyorum." dedim. Bu dediğim üstüne sonunda düşmüş yüzünü düzeltip güldü.

Yaklaşık üç saat boyunca kapıda nöbet tuttum. Bu süre boyunca birçok kişi geldi gitti, hepsiyle ayaküstü birkaç kelime lafladık. Üç saatin sonunda Malik abiyi görüp uyandığını anladım. Gerçekten de uyku yaramıştı, gözleri ve rengi kendine gelmişti resmen. Diğer türlü kapının önünde beklemesine gerek yoktu, zaten onu gören herkes korkup kaçardı.

Yanıma geldiğinde mahcupca gülümsedi, "Sağ ol Yekta oğlum. Vallahi çok makbule geçti." dedi. Malik abinin babam gibi konuşması beni her zaman güldürüyordu, bu sefer de kendimi tutamayıp güldüm ve "Ne demek abi, istediğin zaman." dedim. Ardından "Staj gibi bir şey oluyor." dedim sırıtarak. O da gülerken "Hergele." demişti.

Mafya [bxb] • TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin