"Aşk görülemez, sadece hissedilebilir demişti bir gün bir kadın bana, fakat şuan bana o cümleyi sarf eden kişiyi görsem yanıldığını söylerdim. Ben senin gözlerinde gerçek aşkı defalarca gördüm. Ve hayatım boyunca gördüğüm en güzel şey buydu."
-Jirose
Telefonu kapatıp saate baktım. Saat 9 olmak üzereydi. Hızlıca dolabımı açtım ve giyinecek birşeyler baktım.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Ceketimi üstüme giyindikten sonra sarı saçlarımı salık bıraktım. Saate baktığımda 9'a çok az kaldığını gördüm. Koşar adım aşağıya indim altıma bilekte olan topuklu çorap botlarımı geçirerek çantamı aldım ve çıktım.
Aşağıda bir taksi vardı birilerini bırakıyordu. Koşarak gittim içindekiler inince taksiye bindim. Gideceğim yeri söylediğimde beni onaylayarak sürmeye başladı. Bir süre sonra araç durduğunda gözlerimi telefondan çekerek dışarıya baktım. Gelmiş olmalıydık. Taksicinin parasını ödedikten sonra inip saatime baktım.
Sadece 5 dakika gecikmiştim. Hızla adımlarla otele girdim. Lobideki kadının yanına gittim. "Park Jisoo" Dedim "Evet, Bayan Park sizi 5. kat 638. odada bekliyor" Diyerek bana bir kart uzattı. Kartı alıp teşekkür ettim. Koşarak kapanmak üzere olan asansöre binip 5. kata bastım.
Asansörde derin bir nefes alıp aynadan kendime baktım. Dağılmış saçlarımı ellerimle tarayıp açılan kapıya döndüm. Asansörden inip odaların numaralarına baktım. Sonunda 638. odayı görünce gülümseyip koridorun sonuna doğru yürümeye başladım. Derin bir nefes alıp kartı okuttum. Kapı açılınca içeri girdim. Etrafta gül yapraklarıyla mumlar vardı.
Salona doğru yürüyünce masada oturmuş bir adet Jisoo unni beklemiyordum sonuçta bunları ikimiz için hazırlamış olamaz, değil mi ? Ayağa kalkıp bana yaklaşmaya başlayınca bir adım geri çekildim. "B-benim Jimin'den hoşlandığımı biliyorsun değil mi ?" Dedim, evet anlamında kafasını salladı. Bana bir adım daha yaklaştı.
Masadakilere baktım, elime masada duran bir gülü alıp kokladım. O an biri bana arkamdan sarıldı. Bu Jisoo unni değildi Jimin'di. Onun kokusuydu bu, yavaşça Jimin'in bana sardığı kollarının arasından kurtulup elimdeki gülü ona uzattım. Elimden gülü alınca arkamı döndüm tam gidecekken bileğimden tuttu. "Gitme" Dedi
Derin bir nefes alarak ona döndüm. "Evdeyken öyle demiyordun ama defol diyord-" Dudaklarıyla lafımı bölünce şaşırmıştım. Olayı kavradığımda geri çekilmeye çalıştım ama gücüm Jimin'e yetmiyordu. Ellerimi yumruk yaparak Jimin'in göğsüne vurmaya başladım benden ayrılsın diye ama gram kıpırdamıyordu. Sonunda Jimin geri çekilince dolu gözlerimle gözlerinin içine baktım.
"Ben senin oyuncağın değilim Jimin istediğin zaman fırlat sonra tekrar istediğinde geri gelsin!" Dedim sinirle "Sadece kıskandım" Dedi "Jimin ben senin kıskanmalarından çok yoruldum" Dedim "Chaey-" "Bitirelim biz en iyisi" Dedim
"Ne ?" Dedi "Senin çocuğuna bakarken senden hoşlanmam en başında hataydı zaten" Dedim "Chaeyoung Min ji'nin gerçek kızım olmadığını biliyorsun" Dedi Jimin "Ne ?" Yandan gelen sesle ikimiz de o tarafa döndük. "Min ji" Dedi Jimin
"S-sen benim babam değil misin ?" Dedi Min ji, Jimin Min ji'nin yanına gitti. "Kızım-" "YALANCISIN SEN!" Dedi ağlayarak "Min ji-" "Seninle konuşmuyorum artık!" Diye bağırıp gitti. Gözümden akan yaşı silip peşinden koştum ama benden daha hızlıydı. Onu kaybettiğimde Jimin'in yanına geri döndüm.
Çaresizce olduğu yerde kalmıştı. "Jimi-" "Git" Dedi "Ne ?" Dedim kaşlarımı çatarak "İstediğin bu değil miydi ? Git hadi izin veriyorum sana, git! En başından hayatıma girmeseydin düzenim bozulmayacaktı Min ji hiçbirşey öğrenmeyecekti. Bitirmek mi istiyorsun ? Tamam bitti git artık!" Diye bağırdı ve Min ji'nin peşine gitti.
Odaya gülümseyerek Jisoo unni girdi. "Ee Min ji'yi göndermem işe yaradı m- Chaeyoung ne oldu ? Neden ağlıyorsun ? Jimin nerelerde ?" Dedi şaşkınca, yanıma eğilince kollarımı ona sarıp ağlamaya başladım. "Mahvolduk biz unni, paramparça olduk" Dedim
