1.4

1K 104 85
                                    

Jimin'le yatarken odanın kapısının çalınmasıyla korkuyla Jimin'e döndüm.
"Kimsin ?"
Dedim o an hayatımdaki en saçma soruyu sorarak. Min ji'den başka kim olabilirdi ki ?
"Unni benim Min ji, gelebilir
miyim ?"
Dedi
"Bir dakika Min ji"
Dedim

Jimin'e döndüm.
"Yatağın yanına saklan"
Dedim sessizce, yataktan çıkıp hemen yatağın kenarına yattı. O ân içeri Min ji girdi.
"Unni neden ayaktasın ?"
Dedi
"Yatma egzersizleri yapıyordum..."
Dedim, 2 defa squat yaptım.
"...49 ve 50, oh be bitti"
Diyerek yatağa oturdum.

"Sen neden geldin ?"
Dedim olmayan terimi silerek
"Yağmur yağıyor, seninle yatabilir miyim ?"
Dedi
"Tabii yatabilirsin"
Dedim, yorganın altına girerek onu da yanıma yatırdım. Min ji yatakta oturur pozisyona gelince bende oturdum.

"Unni, babama söyleme ama ben annemi çok özledim"
Dedi
"Nerden çıktı bu Min ji ? Hadi yatalım gel"
Dedim, yastığıma yattığımda Min ji'de uzattığım koluma yattı.
"Babama sorduğumda hep bana kızıyor"
Dedi
"Hadi uyuyalım"
Dedim

"Beni geçiştirmeyin"
Dedi bana bakarak, dolan gözleri içimi yakarken derin bir nefes alarak gülümsedim.
"Sen ne kadar akıllı birşeysin öyle"
Dedim burnumu burnuna sürterek
"Babamın kızıyım ben"
Dedi gülerek
"Fark ettim"
Dedim
"Unni, ben annemi görmek istiyorum. Onu çok merak ediyorum"
Dedi

"Min ji-"
"Ben hep birilerine anne demek istedim"
Dedi, burnum sızlarken zorla gülümsedim.
"Pekala, bana anne demeye ne dersin ?"
Dedim, bana döndüğünde gözünden akıp giden yaşın yolunu sildim.
"Nasıl yani ?"
Dedi, aklıma gelen şeyle gülümseyerek Min ji'den tarafa dönüp ona sımsıkı sarıldım.

"Zaten leylekler seni babana getirirken benim kafama düşürdüler üstünde de babanın adresi yazıyordu bende seni babana getirdim. Bir nevi annen sayılırım"
Dedim, Min ji'de dediğime güldü.
"Gerçekten mi ?"
Dedi
"Evet gerçekten"
Dedim gülerek, Min ji'de bana sarıldı.

"Çocukları leyleklerin getirmediğini biliyorum"
Min ji'nin dediğiyle gözlerim büyüdü. Ondan ayrılıp yüzüne baktım.
"N-nasıl yapılıyormuş çocuk ?"
Dedim şaşkınca, Min ji kıkırdayarak bana yaklaştı.
"İki kişi öpüştüğünde"
Dedi, rahat bir nefes vererek gözlerimi kapattım.
"Sana bunu kim söyledi ?"
Dedim

"Bir keresinde Jin eniştem Jisoo hâlâmın dudağını öptü ertesi gün hâlâm hamile olduğunu söyledi"
Dedi, gülerek Min ji'ye daha sıkı sarıldım. Aklıma gelen ayrıntıyla kaşlarım çatıldı fakat bu soruyu Min ji'ye soramazdım.
"Hadi uyu bakalım"
Dedim
"Tamam"
Diyerek göğsüme sokuldu.

Bir süre sonra Min ji uyuyunca yavaşça arkamı döndüm. Jimin yatağımın yanındaki küçük masaya oturmuş gülümseyerek bizi izliyordu. Yanaklarımı tutup bir anda dudaklarıma yapıştı. Benden ayrıldığında gülümsedi.
"Demek leylekler Min ji'yi senin kafana düşürdü."
Dedi, utanarak kafamı eğdim.
"Ne diyeceğimi bilemedim"
Dedim

Elini çeneme koyarak ona bakmamı sağladı.
"Belki de o leylek Min ji'yi senin kafana bilerek düşürmüştür. Bizim tanışmamız için"
Dedi
"Leylekler eskide kalmış"
Dediğimde Jimin sinirle derin bir nefes aldı.
"Jin hyungu sırf kızımın karşısında böyle birşey yaptığı için boğabilirim"
Dedi

"Jimin Min ji'yle Jung woo arasında fazla bir yaş farkı yo-"
"Jisoo Jung woo'dan sonraki çocuğunu kaybetti"
Dedi bir anda
"Ne ?"
Dedim şaşkınca
"Çok sorgulama, belki Jisoo sana bir gün anlatır"
Dedi

Onu onaylayarak saate baktım.
"Git artık saat geç oldu."
Dedim
"Peki, artık gidiyorum"
Dedi ve eğilip dudağıma minik bir öpücük kondurdu.
"Bizim şimdi çocuğumuz mu olacak ?"
Dedim, Jimin göz devirdi.
"Şakasını bile yapma, ama ben bunu Jin hyunga soracağım"
Dedi

"Git hadi"
Dediğimde anlımı öperek sessizce odamdan çıktı. Arkasından gülerek bakarken Min ji'nin kıpırdanıp bana iyice sokulmasıyla kendime geldim. Min ji'ye sarılarak kafamı rahat yastığa yasladım ve kapanmak adına neredeyse bana yalvaracak olan gözkapaklarımı serbest bıraktım...

Yüzüme vuran güneş beni rahatsız ettiğinde kaşlarımı çattım. İstemeyerekte olsa yatakta doğrularak etrafa baktım. Esneyerek kalktım ve dolaptan aldığım eşofmanı altıma geçirdim. Kenardaki dünden beri dokunmadığım telefonumu elime aldım. Açtığım gibi abimden ve Jennie unniden bir çok arama olduğunu gördüm. Abimin numarasının üstüne basarak telefonu kulağıma götürdüm.

-Rose, neden dünden beridir telefonlarımı açmıyorsun ?!

+Telefonum sessizdeydi. Ne oldu, Lisa iyi mi ?

-Değil

+N-ne demek değil ?

-Gerekli tüm parayı topladık senin gönderdiklerinle falan hepsini denkleştirdim ama senin gerizekalı ikizin ameliyata sen olmadan girmek istemiyor!

+Nasıl yani ?

-İstemiyor işte Roseanne, buraya gelebilir misin ?

+Lisa içinse herşeyi yaparım

-Hemen gelmen gerek

+Tamam

Telefonu kapattıktan sonra bavulumu çıkardım. Ne kadar kıyafetim varsa hepsini içine doldurdum. Lisa'nın hayatını belirleyecek ameliyatı gelip çatmıştı ve ben onu şuan kesinlikle yanlız bırakamazdım.
"Sevgilim"
Jimin içeri girdiğinde yatağın üstündeki bavulu görünce kaşlarını çattı.
"Neler oluyor ?"
Dedi

"J-jimin, benim Amerika'ya gitmem gerekiyor"
Dedim
"Ne ? Ne Amerikası Rose ?"
Dedi
"Kız kardeşim ben olmadan ameliyata girmek istemiyormuş."
Dedim
"Buraya getirsinler"
Dedi
"Getiremezler en iyi doktorlar orda"
Dedim

"Ama gidersen biz ne olacağız ?"
Dedi
"Geri döneceğim ama şuan cidden gitmem gerek. Anla beni ne olursun"
Dedim
"Söz ver döneceğine"
Dedi
"Söz veriyorum"
Dedim, bana yaklaşıp dudağımı öptükten sonra yavaşça geri çekildi. Anlını anlıma yasladığımda derin bir nefes aldım.
"Seni seviyorum"
Dediğinde gülümsedim.

"Bende seni seviyorum"
Dedim, ondan ayrılarak yatakta uyuyan Min ji'nin yanına oturup yanağını öptüm ve kokusunu iyice içime çektim. Gülerek kulağına eğildim.
"Anne seni de seviyor"
Dedim, ayağa kalkıp bavulumu aldım.
"Gidiyorum artık"
Dedim
"Git"
Dedi, parmak uçlarıma yükselerek onu son kez öptüm.

•Beautiful Caregiver•Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt