Birkaç saniye daha bekledim, hâlâ ses gelmediğini gördüğümde başımı tavana çıkarttım. Dilimi dudağımın üstünde gezdirdim bir tur, ardından başımı hızla indirip bir hareketle belindeki silahı çıkarttım ve sıradan başlayarak hepsini tam sol göğüslerinin üstünden vurdum. Silahın defalarca kez üst üste patlamasının ardından gelen sessizlik benim adım seslerimle bölündü. Bugünkü teslimatı yapacak gruba birkaç adım yaklaştım ve önlerinde durdum.

"Teslimatta hiçbir sıkıntı istemiyorum." Çoğusu sözlerimi anında korkuyla onaylarken içlerinden birisi "Yoksa ne olur, ölür müyüz?" diye sordu. Siyah harelerim ona dönerken kasılmış çenesini ve hafifçe titreyen bedenini gördüm. Genç yaşlarındaydı, yan gruptan birisinin arkadaşı olduğunu tahmin edip bakışlarımı üstünden çektim.

"Bugün gece yarısı, şehir bulvarında yapılacak teslimat. Çatışma olacak, kaçmaya çalışırsanız ben gelip bizzat bulurum sizi. Kamyondaki yükleri bizim kamyona yükleyecek arkadaşlar olacak, siz orada onlara zaman kazandıracaksınız."

Hepsi onaylarken önlerinde yürümeye devam ettim. Az önceki çocuğun önüne geldiğimde, herkese yönelik "İşlerime karışmayın, sorgulamayın, baş göstermeyin, gözüme batmayın." diye devam ettim. Cebimden çıkarttığım orta büyüklükteki bıçağı direkt olarak karnına sapladığım bedenin dudaklarından anında bir acı nidası yükselirken bıçağı çekmeyip biraz içinde çevirdim. Bükülmüş beden acı içeren sesler çıkartırken bıçağı yavaşça içinden çıkarttım. Anında yere düştü, kesik nefesleri büyük depoyu dolduruyordu.

Ceketimin cebinden siyah bir mendil çıkartıp bıçağın üstündeki kanları dikkatle temizlerken "Eğer iş tam olarak düzgün biterse, paranızı fazlasıyla alacaksınız." dedim. Ardından "Gidebilirsiniz." diyerek sözü bitirdim sert bir sesle. Hepsi çıkışa yönelirken kasılmış bedenleri ve ses çıkartmamaya çalışmalarını ifadesiz gözlerle izledim. Selim de saygıyla bir baş selamı verip onların arkasından ilerledi deponun çıkışa doğru.

Temizlediğim bıçağı yerine koyup elimdeki mendili kenardaki çöp kutusuna attım.

••

Saat gece yarısını vurduğunda bulvarda gelecek olan kamyonu bekliyorduk. Büyük bir operasyon olmamasına rağmen nişancılar yukarıda yerlerini almış, herkes disiplinle pozisyonlarında bekliyordu. Sonunda kamyonun bulunduğumuz bölgeye giriş yaptığını gördüğümde elimle bir işaret yaptım. Birisi anında kamyonun tekerleklerini hallederken birkaç adam kamyonun önünü kesti. Kamyonun içinden hızla çıkan birkaç adam ellerinde silahlarla kamyonu kendilerine siper edip ateş açtığında görüş açımda olanları saniyeler içinde vurdum.

Her iki tarafta da vurulan kişilerin acı nidaları kurşun seslerinin arasına kaynıyordu. Rahattım, adamlar benim adamlarımla uğraşırken diğer adamlarım kamyonun arkasındaki malları bizim kamyona dolduruyorlardı. Buradan hiçbiri canlı çıkamayacaktı ve ben malımın hepsini alacaktım, gerisi beni ilgilendirmiyordu.

Yaklaşık yirmi dakika süren çatışmanın sonucunda bizim adamlardan neredeyse hiçbiri yaralanmamış şekilde bitmişti olay. Yerlerde acı çeken bedenlere bir göz atıp biraz ileride beni götürmek için hazır bekleyen arabaya ilerledim. Kolay bir çatışma olmuştu, Selim iyi adamlar seçmişti.

Tapusu üstümde olan gece kulübünün önüne geldiğimde arabadan indim. Şu an kapalı olan binanın hemen önündeki kamyonu gördüğümde dudağımın bir kenarı hafifçe yukarı kıvrılmıştı, kapılarını açıp içindekilere göz attım. Değerli mücevherler ve kilo kilo uyuşturucu paketlerini gördüğümde kapıyı aynen geri kapattım ve binaya doğru ilerledim. İçeride beni bekleyen bedeni ancak bar bölümüne geldiğimde görebilmiştim.

"Hepsi tamam mı?" diye sordum Tuncer'e. Aynı zamanda bir bardağı elime alıp içine viski koymaya başladım. "Tamam abi, hiç kaçak yok mallar içinde." Başımla onayladım onu.

"Sercan Sayer işini ne yapacaksın abi?" Doldurduğum bardaktan büyük bir yudum alıp bakışlarımı ona çevirdim. Sercan Sayer, en büyük uyuşturucu tüccarlarından birisiydi. Yakın zamanda bir iş yapacağını biliyorduk fakat önlemlerini iyi almıştı bu sefer, hiçbir kaynaktan haber gelmiyordu yeri ve zamanı hakkında. İçkimden bir yudum daha alıp kollarımı cam masaya yasladım.

Aklımdaki fikirle dudaklarımda minik bir tebessüm oluşurken "Onu zaaftan vuracağız." dedim. Tuncer anlamazca kaş çattığında, ben aklımda kurduğum planı en ince ayrıntısına kadar düşünüyordum.

Bardakta kalan viskiyi boğazıma gönderip "Ve bunun için kimi kullanacağımı gayet iyi biliyorum." diye bitirdim sözlerimi.

15.11.20 | Linda Lewis

Mafya [bxb] • TamamlandıWhere stories live. Discover now