5. Bölüm

2.8K 248 69
                                    

Gözlerini açtığında hava kararmıştı. Sabah erkenden uçağa binmelerine rağmen hala gelmemişlerdi. On saattir hava da olduklarını bilmek tüylerinin diken diken olmasına neden oluyordu.

Gerçekten bu kadar uzaktamıydı ülkesinden ,evinden ve amcasından. Bayan Sunhi'nin koluna dokunmasıyla kendine geldi.

"Luhan aşağı bak istersen şu an Roselya'nın üstünden geçiyoruz."

Aşağı baktığında karnında kelebekler uçuştu. Yüksekte olmayı sevmiyordu. Ama dayanmaya çalışarak bakmaya devam etti. Karanlıkta olsa ülkenin ışıklarını görebiliyordu. Yaşayacağı yer ve yeni evi artık orasıydı.

Uçaktan anons geldiğinde inişe geçtiklerini anladı. Kemerini bağlayıp kendisini sıktı. On dakika sonra yere ayak basmışlardı. Eğilip yeri öpmek istedi ama rezil olma fikri bu düşünceden vazgeçirmişti. Birinci sınıf uçuş düşündüğü gibi korkusuna yardımcı olmamıştı.

Havaalanın çıkış kapısına doğru ilerlerken kapının önünde üç adet siyah Mercedes-Benz'in beklediğini ve arabaların yanında da siyah takım elbiseli adamların olduğunu gördü.

Bayan Sunhi'yi gördüklerinde onun önünde eğilmeleriyle onlar için olduğunu anlamıştı. Onun bu ülke için önemli biri olduğunu düşünmeye başlamıştı.

Korumalar Luhan'a da selam verip aracın kapısını açtıklarında şaşırarak araca bindi. Yol boyunca pek konuşmadılar. Sinir bozucu bir sessizlik hakimdi ortama. Bir saat süren yolculuğun sonunda gidecekleri yere ulaşmışlardı.

Luhan kapı açılıp dışarı çıktığında devasa büyüklükteki ev yüzünden ağzı açık kalmıştı. Etrafa şaşkın şaşkın bakarken Bayan Sunhi'nin dokunuşuyla irkildi.

"Luhan hadi içeri geçelim." Luhan başıyla onaylayıp takip etti.

İçeri girdiklerinde yeni kapanan ağzı yeniden kocaman açılmıştı. Bu ev değil resmen küçük bir saraydı. Tavanlardan sarkan büyük avizeleriyle, gösterişli eşyalarıyla muhteşem bir yapıydı.

Kafasında ki sorular artarken Bayan Sunhi'nin sesiyle tekrardan kendine geldi.

"Luhan hadi odana çık. Yorulmuş olmalısın. Dinlenip kendine gel. Soruların olduğunu biliyorum. Sabah herşeyi açıklıycam. Buna emin olabilirsin."

Odasına çıkmak için yukarıya yönlendirildiğinde iki hizmetçi arkasından gelerek ona saygıyla yolu gösterdi. Misafirlere herzaman bu şekilde davranılıyor herhalde diye düşündü. Yukarı çıktığında büyük bir kapının önünde durdular.

Evin gösterişliliği kapılarda da vardı. Beyaz renkli kapının altın yaldız işlemeleri ve yine aynı renkten kapı kulpları vardı. Kapı açılıp içeri girdiğinde ise ilk gözüne çarpan beyaz tül cibinliğiyle mükemmel duran büyük beyaz yatak olmuştu. Sadece yatak değil odanın her yeri beyazdı.

Odayı incelerken dikkatini başka bir oda çekmişti. İçinde kendi bedeninden askılar dolusu kıyafet vardı.  Her zaman ihtiyacı olduğu kadar alırdı. Hayatında bu kadar çok kıyafeti hiç olmamıştı. Olmaz diye de düşünürken minik odadaki kıyafet mağzası düşüncelerini yıkmıştı.

Yorgunluğu iyice kendi belli ederken gezi turuna sabah devam etmeye karar verdi. Beyaz tülü aralayıp yatağın içine girdi. Yatağın yumuşaklığından olsa gerek hemen uykuya daldı.

Luhan sabah kapının çalınmasıyla gözlerini açtı. İki hizmetçi odaya girerek perdeleri açıp güneş ışığının içeri dolmasına sağladı. Hizmetçiler gözleri yerde bir şekilde Luhan'ın önünde eğilerek selam verdi.

"Efendim kahvaltınız hazır. Kıyafetlerinizi hazırlamamızı istermisiniz?" hizmetçiler gözleri yerde devam etti.

"Ha-hayır gerek yok. Ben hazırlanırım. Hazırlandıktan sonra geleceğim." utanarak cevap verdi. Rezil olmuş gibi hissediyordu. Utançtan yanakları kızarmıştı. Kim bilir hakkında ne düşünmüşlerdi.

Royal ProposalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin