3. Bölüm:"Rotası olmayan bir gemi"

173 124 28
                                    

Merhaba iyi okumalar dilerim!!

Ömer Yenerler - Zerdaliler

Ezgi, diye düşündü Çağrı. Ezgi, ruha işleyen bir melodi gibi. İçinden bir kez daha tekrar etti. Ezgi... Bu ismi dışarıya vurup kendi sesinde nasıl duracağını merak etti. Ancak cesaret edemedi. Daha sonra bu melodi, nasıl olsa onun ruhuna işleyecekti. Karşısındaki kızın gözlerine baktı bir anlık, bu onunla üçüncü karşılaşmasıydı. Ama ilk kez ismi öğrenme ve ifadesizlik maskesinin indiğini görme şansını yakalayabilmişti. Kızın gözlerinde bir ifade vardı: Büyülenme... Bu düşünce Çağrı'nın dudaklarında ufak bir tebessüme yol açtı. Ezgi onun müziğini hissetmişti. Soğuk elini tuttu, içi ürperdi.

Çağrı diye düşündü Ezgi. Onun müziğine, yaratılışına ne kadar uygundu. Müziği tüm benliği ile hisseden ve yorumlayan biri... Sanki tüm dünyaya bu müziği duyurmalıydı. Evet, evet bu bir çağrıydı. Onun müziğinin, onun ruhunun insanlara bir çağrısıydı! Ezgi uzun zamandır böyle bir müzikle mesh olmamıştı. Elinin sıcak kavrayışı içini ısıtsa da, uzun süre el ele tutuşmak garip olacağı için istemeyerek bıraktı Çağrı'nın elini.

İlk toparlayan Çağrı oldu. "Tanıştığımıza çok sevindim." Bir beyefendi gibi önce Tamer hocanın eşi Lale hanıma gülümsedi. Tamer hocaya dönüp kısa bir selam verdi. "İzninizle ben artık gideyim." Bakışları en son Ezgi'ye döndüğünde kafasını eğip bir gülümseme sundu ona. Daha sonra viyolonsel çantasını alıp odadan çıktı.

Bir hafta sonra...

Elini boş tuvalin üzerinde gezdirdi, Ezgi. Düşünceleri gibi tuval de bomboştu. Kurşun kalemini tereddütle kaldırdı, en azından tuvalin üzerinde bir taslak oluşturmayı deneyerek. Beyaz tuvale belirsiz çizgiler çizdi, bile kadının yüz hatlarını oluşturabilmek için. Parmakları yavaş hareketler ile ritmini bilmediği bir dans içerisindeydi. Kalemi bıraktı olmuyordu. Sinirden gözleri dolarken kendini yatıştırmaya çalıştı. Neden çizemiyordu ki? Oysa hayatta yaptığı en iyi şeyin karakter yaratmak olduğunu düşünürdü. Ama yapamıyordu. Zihni bomboştu, beyazlığın ortasında kalakalmıştı öylece kalemi ile. Hiçlik her zaman siyah olmazdı, bu sefer ki beyazdı.

Neden çizemiyorum, diye düşündü Ezgi. Hem de en çok ihtiyacı olduğu an da Lale'nin sunduğu fırsatı kaçıracaktı. Bu onun için büyük bir fırsattı. Ama düşüncelerini bir araya getiremiyor, bilge karakterini çizemiyordu. Sıkıntılı bir nefes verdi. Ayağa kalktı. Olmayacaktı. İlhamı sanki ondan kaçarcasına uzaklaşmış, en çok ihtiyacı olduğunda yüzüstü bırakmıştı onu. 

Bir hafta, koskoca bir hafta defalarca deneme yapmış, taslaklar çizmeye çalışmıştı ama nafileydi. Ezgi hayal gücünü tamamıyla yitirmiş gibiydi. Çizimi bitirip yollaması için önünde sadece iki gün vardı. Ne yapacağını bilemez bir şekilde ayağa kalktı.

***

İnsan ne ile yaşar? Leyla başı önünde etrafına bakmadan yürürken aklındaki soruya odaklandı. Profesör ne demek istemişti ki? Birkaç arkadaşı yanından geçip giderken elini kaldırıp onlara selam vermekle yetindi. Zira profesörün sorusu zihnini fazlasıyla meşgul ediyordu. 

Leyla psikoloji okumaya can-ı gönülden isteyerek gelmişti. Henüz küçük bir çocukken aradığı ama bulamadığı sorular vardı. Çok merak ediyordu: İnsan beynini ve davranışlarını. Bu yüzden karar vermişti beyin cerrahı olacaktı! Çocuk aklı ile beyni anlamanın en doğru yolunun doktorluktan geçtiğini düşünmüştü. Ancak büyüdüğünde anladı, insan davranışlarının fiziksel değil psikolojik olduğunu. Yılmadı çünkü kafasında cevapsız onlarca soru vardı. Bu soruların yanıtlarını bulabilmek için psikoloji bölümünü kazandı.

TaklitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin