27. Bölüm:"Eksik bir şeyler"

13 2 31
                                    

Merhaba, iyi okumalar dilerim!

1 yıl sonra

Zeynep Bastık -Eksik bir şey

Ezgi, yüzüne fırça yardımı ile sürdüğü pembe maskeye baktı. Fırça ve maskeyi sürerken kullandığı aynayı bir kenara bırakıp, yerde otururken bağdaş kurduğu ayaklarının uyuşması üzerine, bacaklarını ayırıp uzattı.  Bu aralar eklemleri çok ağrıyordu.

Önünde  rengarenk maskelere, uzaydan gelmiş bir metaryelmiş gibi bakarken, Leyla, mor maskeyi bir fırça yardımı ile Nil'in burnuna sürdü. Nil, iki gözü şaşı olacak bir açı ile burnunun ucuna baktı.

"Ne işe yarıyor bu zımbırtı?"diye söylenmeden edemedi. Deva, onun bu haline gülerek bakarken, sarı şortlu pijamasının uç kısmı ile uğraştı. Sarı saçları, hem gür hem de hoş bir tona bürünmüştü. Yüzüne her zaman sürdüğü temizleyici toniklerden sürmüştü.

"Ne demek ne işe yarıyor, maske işte." dedi Deva. Nil, çenesine sürülen maskeden kaçmak için hareklenirken, "İyi de, amaç ne?" dedi. Leyla, kızın kaçmasından yorulmuş bir şekilde son kalan kısma da hızla sürdü maskeyi.

"Kızım, yüzüne asit sürecek halim yok ya, maske işte." dedi Leyla. Nil, yüzündeki maskenin akmaması için başını yukarı kaldırdı. "Şimdi bu yüzünde yirmi dakika kalıyor, temizleyince de bebek poposu gibi oluyor." Leyla, her zaman düzenli maske yapardı. Bunun etkisini yüzünde görmek mümkündü.

Ezgi, elleri geriye doğru uzatıp yaslandı, yüzünde oluşan sırıtma ile Nil'e baktı. "Beyaz olan temizleyici, kil maskesi önleyici, pembe olan peeling için, mor ise besleyici." Nil, anlamayarak kıza baktı. "Yani?" diye sordu.

Ezgi, keyifle gerindi. "Bir işe yaramıyor yani, rengi güzel diye aldım." Deva, bunun üzerine bir kahkaha atarken, Leyla dudaklarını bastırdı. Nil, kafasını yana eğip, Ezgi'ye baktı.

"Ee siliyorum be." diye ayağa kalkacakken, Ezgi uzanıp ayağına uzandı. Nil, geri poposunun üzerine oturdu. "Şaka yapıyorum be! Bak mor seni açtı, haberin olsun." diye takıldı. Nil, Ezgi'ye gözlerini kısarak baktı.

Dört arkadaş geçen zaman içerisinde birçok kez karşılaşmış, daha sonra da bu karşılaşmalara son vererek, planlar yapmaya başlamışlardı. Birbirinin en yakını değillerdi. Leyla için her daim en yakını Ezgi iken, Deva için de bu durum Nil için geçerliydi. Çok çok yakın değillerdi belki, ama hoşça vakit geçiriyorlardı.

Birbirinden farklı dört genç kız... Doğayı kendine ilham edinen, saf, enerjik Leyla... Üzerindeki yeşil şortlu pijaması ve kafasında topladığı topuzu ile salonda, tüylü beyaz halının kenarında oturuyordu. Kızların konuşmalarını dinlerken, eline kırmızı ojeyi aldı.

Dinin ışığında, güzelliği ile parıldayan Deva... Evlerine her geldiğinde olduğu gibi eşarbını çıkarmış, sarı gür saçlarını omuzlarından aşağı salmıştı. Üzerinde sarı, uçları fırfırlı bir pijema vardı. Leyla'nın karşısında oturuyordu.

Hayatı bir tiyatro oyunu haline getiren Nil... Lacivert kareli şortu ve siyah braleti ile Deva'nın yanında oturuyor, yüzündeki mor şeyden kurtulmayı bekliyordu. Çünkü burnuna sürüldüğü ilk andan itibaren, maske hapşırma isteği getiriyordu onda.

Kendini nasıl tanımlayacağını hiçbir zaman kestiremeyen kız, Ezgi... Beyaz askılı atleti ve lacivert şortu ile ayaklarını uzatmış, kızları inceliyordu. Yüzündeki pembe maskesi, ensesinde topladığı saçları ve spora başlamasına rağmen vazgeçemediği cipsileri yemeye devam ediyordu.

Geçen bir yıl, herkes için farklı ve dolu dolu geçmişti. Leyla, Profesörün isteğini geri çevirerek, hastane de ilerlemek istediğini söylemişti. Yüksek lisansını yapmaktaydı şu sıralar. Hastane eskisi gibi onu heyecanlandırmasa da, artık bir danışman ünvanı almıştı, kendi hastaları oluyordu. Ama bu genelde, sınav stresi yaşayan gençler ve daha sıradan konular ile ilgiliydi. Kritik bir hastası olabilmesi için çok erkendi.

TaklitWhere stories live. Discover now