Bölüm 14

844 94 150
                                    

Cenk yattığı yerden apar topar kalkarken Kerem'de beni koltuğa yatırarak kardeşine dönmüştü. Cenk gerçek anlamda yüzüme bakmıyor baksa da göz ucuyla bakıyordu. Onun ısıttığı yerde kendimden geçerken örtüye biraz daha sarıldım. "Cenk odana çıkıp hazırlan kahvaltıyı dışarıda yapacağız." Cenk yalnızca başını sallayıp yüzüme bakmadan doğruca yukarıya çıkmıştı. Ayak sesleri kesildiğinde Kerem'e baktım. Bana tuhaf bir bakış attıktan sonra mutfağa doğru gitmiş bende biraz da kendimden geçerek yatmıştım. Üstümdeki yorgunluk beni halsiz bırakıyordu. Bu yüzden gözlerimi kapatıp yeniden uyumaya çalıştım. Bir ara burnuma kokular geldiğinde gözlerimi araladım. Kahvaltıyı dışarıda yapacağız demişti.

Meraklı gözlerle mutfağa bakmaya devam ederken Kerem'i elinde tepsiyle görmemle yüreğim hopladı. Aramızda hiçbir şey olmasa da onunla çok fazla yakınlaşmıştık. Neredeyse çıplak vaziyette ona sarılıp uyumuştum. Geceyi hatırlayınca yanaklarımın kızardığını hissettim. "Becerebildim mi bilmiyorum." Oturma pozisyonuna geçince kucağıma tepsiyi bıraktı. "Tadına bak beğenmezsen dışarıdan söylerim." Bana tost mu yapmıştı. Ona hayretle baktığımda hadi demiş bende merakla tostun içine bakmıştım. Bildiğin koca dilimi içine koymuş. Anlaşılan dolapta kaşar kalmamıştı. Tadına baktığımda gülümsedim. Bildiğin kaşarlı tostu işte meyve suyundan bir yudum alınca ellerine sağlık, dedim.

Kerem yalnızca başını sallayıp hızla yukarıya çıktığında tostuma bakıp gülmüştüm. Bana bu denli iyimser yaklaşması beni hayretlere düşürüyordu. Yüzüm bir anda düşünce sözleri aklıma geldi. Korkman gereken kişi ben değilim, benden korkma! Bu sözleri ürperme sebep olmuştu. Bana kardeşimden kork diyordu. Ayak sesleriyle başımı çevirdiğimde Cenk ile göz göze geldim. Dış kapıya gidip orada başı önde bekliyordu. Yan profilden yüzü sıkılmalık bir çocuk gibi görünüyordu. Oysa kendini kurt adam sanması tuhaf davranışları beni derinden sarsıyordu.

Olduğum yerden gerilmeye başlarken Kerem göründü. "Mercan biz çıkıyoruz, kendini iyi hissetmezsen ara bizi... Unutmadan yattığın yerden kalkma öğlen için sana yemek göndereceğim." Peki, dediğimde derin bir nefes aldım. Onlar gittikten sonra da karnımı doyurup annemi aramıştım. Annem o adam ya seni boğar ya da koynuna alır diyordu. Şimdi hangisi doğru çıkmıştı. Başta söyleyecek gibi olsam da son anda vazgeçtim. Annemin eline koz veremeyecektim. Zaten Kerem bana tam anlamıyla da güvenmiyordu. Bana güvenseydi, kardeşine zarar veririm diye yanına götürmezdi.

Bu düşüncelerle derin bir uykuya daldım. Bir ara duyduğum tıkırtılarla doğrulmuştum ki kapı açıldı. Karşımda Kerem'i görünce ne ara akşam oldu diye iç geçirdim. Kerem kapıyı kapatırken seni korkuttum mu, diye sormuştu. "Hayır, korkmadım yalnızca bu kadar erken gelmeni beklemiyordum."

"Sana öğle yemeği getirdim, bu vesileyle de şu konuyu konuşur hallederiz diye düşündüm." Hangi mesele derken yemekten sonra demişti. Hemen sol tarafıma oturup poşetleri açarken ona baktım. Ne konuşacaktık ki işini bırakıp buraya gelmişti. "Pizza aldım, umarım seviyorsundur?" Başımı olumlu anlamda salladığımda bir kutuyu bana uzatmıştı. "Şaka yapıyorsun herhalde ben hepsini bitiremem."

"Bitiremezsen bana verirsin kalanını ben yerim." Önünde bir kutu daha vardı. Gerçekten hepsini yiyecek miydi? Üstüne düşmeyerek sıcacık pizzayı yemeğe başladım. İnanılır gibi değildi ama Kerem işini gücünü bırakıp buraya benimle yemek yemek için gelmişti. Konunun ne olduğunu yemek bitimine kadar soramadım. Midemin almayacağını emin olduğum da kalanını yemesi için ona uzatmıştım. Elimi ıslak mendille silerken iyisin demiştim. "Evet, iyiyim... Teşekkür ederim."Biraz da on un sayesindeydi. Bir saniye diyerek bana ilacımı verdiğinde "İşe gittiğimde hatırladım, ilacını vermeyi unutmuşum." Verdiği ilacı içerken artık konuya gel demek istiyordum. Ona boş bardağı geri verdiğimde yerine oturdu. "Geldiğinde şu meseleyi halledelim demiştin, neyi halledeceğiz." Kerem arkasına yaslandığı ciddiyete büründü.

ŞAN KIZI ~ DEVAM EDİYORTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon