Bölüm 8

703 98 152
                                    

Kerem Ateşdağlı, günahının bedelini ödeyeceksin. Ben o paraları çalamadım. Bunu sana ne yapıp edip ispatlayacağım. Sende mahcup duruma düşeceksin. Benden özür dilemeni beklemesem de yüzünün alacağı ifadeyi çok merak ediyordum. Annemin söylediği gibi gözümü dört açarsam o hırsızı yakalayabilirsin. "Peki ya o adam hırsız değilse? Kerem efendi sırf beni Cenk'in gözünde küçük düşürmek için paralarının çaldığını ima edebilir miydi?" Ben her şekilde tedbirli olmalıydım. Cenk için paranın pul kadar değeri yoktu. Şimdilik hiçbir sorun yaşamayacaktım. Yalnız Cenk'in çok sevdiği bir şey kaybolursa o adamında bunu aleyhimde kullanırsa biterdim.

"Neden bu işkenceyi çektiğini hiç anlamıyorum Mercan, yapman gereken tek şey bu evden kaçmak." Ah bir kaçabilsem, o cesareti kendimde bulabilsem çok mutlu olacaktım. Belki annem olmasaydı şimdiye kadar kaçıp gitmiştim. Yalnızca annem de değil Cenk'in bana olan bağlılığı da beni ürkütüyor. Beni bulamayı çıldırdığı anı düşündükçe içimi korku sarıyordu. Beni kaçırabilecek kadar güce sahipse bana daha neler yapabilirdi düşünmek dahi istemiyorum.

Düşünceler beni girdabına alırken zil çalmıştı. Yoksa yine o adam mı geldi? Umarım o adam gelmiştir. Heyecanla kapıyı açmıştım ki gözlerimin kocaman oluverdi. "Anne!" Onun burada ne işi vardı, en önemlisi burayı nasıl bulmuştu... "Kız anneye sarılmak yok mu?" Ben bitmiştim o adam ikimizi birden evden atardı. "Anne neden buraya geldin sana kaç defa söyleyeceğim o adam beni bile istemiyor. Seni gördüğü anda ikimizi birden evden atacaktır."

"Sen öyle san bize hiçbir şey yapamaz..." Beni itekleyip içeriye girdiğinde elimle başıma vurdum. Bu hiç iyi olmamıştı. Kapıya kapatıp anneme baktığımda salonun her köşesini gezip bütün eşyalara tek tek bakmış çoğuna bu da mı antika falan demişti. Ben gerçekten bittim o adam beni bir kaşık suda boğup öldürür. "Kız beni diğer odaları gezdir..."

"Anne yol yorgunu olmalısın seni misafir odasına götüreyim önce duş al sonra da oturup konuşuruz." Anne misafir odasındayken değerli eşyaları ortadan kaldırırdım aksi takdirde alabildiği her şeyi aldırdı. "Onu elindekini de bırak artık satsan beş para etmez." Annem elindekini uzun uzun bakıp iyi demişti. Eminim onu da sokabilse göğsüne sokardı. Ah, anne bu aç gözlülüğün bizi bir gün mahvedecek. Annemi güç bela misafir odasına soktuğumda dökün anne demiştim. Üstüne kapıyı kapattığımda ilk çalışma odasına koştum. Kerem Bey öyle pahalı şeyler ortada bırakmazdı ama ne olur olmaz diyerek ilk oraya koştum. Küçük değerli şeyleri çekmeceye koyup kilitlemiştim. Etrafta öyle bir şey kalmayınca salona geldim. Annem büyük şeylere dokunmazdı ama küçük şeyleri de göz ardı etmezdi. Onları satmasa da değerli şeyler biriktirmeyi çok severdi. Burayla işimi hallettikten sonra üst kata onun odasına çıktım.

İstemesem de biliyordum ki annem mutlak her odaya girerdi. Onu durduramayacağımı da biliyordum. Onun odasına korkarak girsem de odası o kadar güzeldi ki onun böylesine ferah bir odada yaşaması beni şaşırtmıştı. Oysa karanlık rutubetli bir odada yaşamasını bekliyordum. İçim onun kokusuyla dolarken dudağımı dişlerdim. Yalnızca baş döndürücü bir koku Mercan, bu denli büyülenme... "Anlaşıla o da benden korumak için bütün eşyalarını kaldırmış." Ortada yalnızca bir saat vardı, saati elime aldığımda hemen onun çok değerli bir saat olduğunu fark ettim. İşte annemden korumam gereken en değerli parça buydu. "Bu kaybolursa kendimizi nezarette bulabiliriz." Etrafıma bakıp onu saklayacak bir yer aradım... "Yastık!" Annem yastık altlarına da bakmazdı ya... Saati hemen yastığın altına koyup düzelttim odadan zorda olsa çıktığımda yine aşağıya inmiştim. Bugün annemi kovsam yine gitmezdi. Madem gelmişti Cenk ile konuşur birkaç gün kalmasını isterdim.

ŞAN KIZI ~ DEVAM EDİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin